SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Son söz olarak da, Sayın Bakanım ve değerli Komisyon üyeleri, ben de misafir üye olarak katıldım toplantıya.

Öncelikle, Sayın Bakanıma çok başarılar diliyorum. Çok önemli ve çok stratejik bir bakanlıkta çok önemli bir görevi üstlendi. İstisnasız bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çok büyük beklentileri var kendisinden. Çünkü, bu Komisyonda da dile getirildiği gibi, çok ciddi, çok temel, çok kronik sorunlarımız var ve ben inanıyorum, bu dönemde Sayın Bakanımızın başarılı çalışmalarıyla çağdaş, modern eğitim sisteminde çok büyük dönem olacağını temenni ediyorum.

Kendisinden de bir istirhamım var bir eğitmen olarak. Döneminde özellikle gerek Millî Eğitim Komisyonunun üyeleri gerekse yasama organında görev yapan eğitmenlerden, akademisyenlerden görüş alışverişinde bulunabileceği, büyük bir mutabakatla çözüm önereceğimiz, eğitimimizin, hepimizin istisnasız siyasetüstü olarak... Sayın Ilıcalı "Kuşkucu muhalefet" dedi ancak ben ona katılmıyorum. Hepimizin istisnasız sorumluluğu olan bir alandır eğitim alanı ve bu konuda bizlerden katkı almanızı ya da bizim kaygılarımızı lütfen önemsemenizi istirham ediyorum.

Ben Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyesiyim ve biz bu Komisyonun bir alt komisyonu olarak yurt dışında yaşayan ailelerin ve özelinde de kadınların sorunlarıyla ilgili bir alt komisyon kurduk Sayın Bakanım ve çalışmalarımızda temel sorun olarak yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunu eğitim olarak ortaya çıktı ve ben de bu nedenle bu kanun tasarısını inceledim ve bu toplantıya katılmak istedim. Ancak siz konuşmanızın girişinde "Başarılı bilgi ve birikimlerimizi, deneyimlerimizi yurt dışına taşıyacağız." ibaresini kullandınız. Ben de bu Komisyonda bu eğitimle ilgili çok büyük sorunlar gündeme gelince açıkçası içimden şunu geçirdim ve Komisyon üyeleriyle paylaşmıştım. Biz eğitim alanında son on yıldır, on dört yıldır muazzam bir başarısızlık içerisindeyiz. Hem bu salonda bulanan herkes bir veli ve temel sorunları çok yakından biliyor hem de ben bir eğitmen olarak, bu sistemin içinden gelen biri olarak -tırnak içinde söylüyorum- nasıl biz bu başarılı birikim ve deneyimlerimizi yurt dışındaki vatandaşlarımızın sorunlarını çözme noktasında kullanacağız? Çünkü gerçekten çok ciddi temel sorunlarla karşı karşıyayız.

Sayın Akaydın Hocamızın söylediği gibi, gerçekten bir envanter çıkarılması gerekiyor. Sorunlar neler ve kurulacak bu Maarif Vakfı da bu sorunlara hangi noktada çözümler getirecek? Biraz baktığımız zaman tasarının içerisine, çok geniş kapsamlı tanımlamalar mevcut ve Sayın İsmet Uçma Hocamız da şöyle bir tabirde bulundu, dedi ki: "Bu vakfın, kuruluşun temel gerekçesi ülkemizi dünya ülkesi hâline getirmek ve vatandaşlarımızı dış dünyayla entegre etmek." Benim de aklıma hemen şu geldi: Biz kendi vatandaşlarımızı, kendi çocuklarımızı, gençlerimizi dış dünyayla entegre etmek noktasında bir yabancı dili dahi tam anlamıyla öğretemiyoruz. Bu, bence çok tartışılması gereken bir konu. Daha sonra tabii ki, yurt dışında yaşayanların sorunlara, eğitim sorunlarına eğilebiliriz ama bizim içeride çok temel sorunlarımız var, ki bu yabancı dil sorununun da dikkatle tartışılması gerekiyor.

Evet, Sayın Bakanımızın imzası var bu kanun tasarısında, ancak kendisinin Bakanlığı döneminde hazırlanmadığı konusunu dikkate alarak birkaç tespit ettiğim eleştiriyi sunmak istiyorum size: Şöyle ki, söylediğim gibi, tanımlamalar çok geniş kapsamlı Sayın Bakanım. İşte, "Maarif vakfı -gerekçeden bahsediyorum- yurt içinde ve yurt dışında vatandaşlarımıza ve soydaşlarımıza maddi manevi destek verecek, barınacak yurt imkânı sağlayacak, yurtlar açacak, tesisler açacak." Bu, çok geniş bir tanımlama. Ve Sayın Komisyon üyelerimizin dile getirdiği gibi, eğitimde Millî Eğitim Bakanlığına paralel bir yapılanma mı oluşuyor diye doğal olarak kuşkulanıyoruz ve son dönemlerde de, bildiğiniz üzere, eğitim sistemi içerisinde eğitim kurumları, vakıflar, dernekler arasındaki bir ilişki var ve biz bundan çok kaygı duyuyoruz ve bu ilişki zaman zaman son dönemlerde gerçekten çocuklarımızın eğitimlerine zarar verecek şekilde açığa çıktı. Bence burada biraz bu geniş tanımlamaları daraltmak, daha teknik, daha belirgin görev alanları belirlemek gerekiyor bu Maarif Vakfına.

Ve birkaç konuya daha değinirsem: Kurulun oluşumu, mütevelli heyetiyle ilgili açıklamalarda bulundular. 12 üye var ve 7'sini Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu belirliyor, bu da çok fazla Bakanım. Millî Eğitim Bakanlığından ya da akademisyenlerden, eğitmenlerden daha fazla sayıda bir katılım olabilir. Madem yurt dışında faaliyet gösterecek, yurt dışındaki eğitmenlerden, akademisyenlerden katkı alınabilir ve niteliklerinin ve görev alanlarının kesinlikle belirlenmesi gerekiyor. Bu da çok ucu açık bir tanımlama. Kimler görev yapacak? Bu da bize doğal olarak kaygı veriyor.

Yine madde 3'ün (6)'ncı bendinde denetim kurulundan bahsetmiş, ki söylememe gerek yok, bu denetim ve denge denetleme mekanizmalarıyla ilgili çok büyük sıkıntılarımız var. Diyor ki: "Denetim kurulu, mütevelli heyeti adına Maarif Vakfının faaliyet ve hesaplarını denetler." Denetim kurulu mütevelli heyeti tarafından belirleniyor. Burada da bir suistimal olabilir gibi. Denetim kurulu belki daha bağımsız, dışarıdan akademisyenlerden olabilir gibi düşünüyorum, kendi fikrim.

Yine, bu vakıfta çalışacak ya da vakfın görevlendirdiği kişilerin, çalışanların özlük haklarını yine mütevelli heyeti belirliyor. Yani çok muazzam yetkiler tanınıyor. En azından Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde bu çalışanların, eğitmenlerin -artık kimler görev yapacaksa- belirlenmesi noktasında da yine katkı sunmak istedim.

Ben umuyorum, genel olarak gerek yurt dışında gerek yurt içinde eğitimin temel sorunlarının bir an evvel çözümlenmesi noktasında adımlar atılmalı ve kaygılarımızın dikkate alınarak bu tasarının tekrar gözden geçirilmesini, acele edilmemesini düşünüyorum.

Söz hakkı verdiğiniz için Başkanım, size teşekkür ediyorum. Başarılı çalışmalar diliyorum tekrar.