| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 26 .11.2014 |
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cezaevi Komisyonu üyesiyim ama bu birkaç cezaevi incelemesine katılamadım başka toplantılarım dolayısıyla, keşke katılabilseydim.
Merak ettiğim soru şu: Sevgili Başkan, münhasıran biz bu tecavüz olayıyla ilgili olarak mı Ceyhan Cezaevine gittik?
AYŞE TÜRKMENOĞLU (Konya) - Tabii ki ilk, yani ana sebeplerden birisi buydu ama sadece bununla bağlı kalmadık, cezaevinde de incelemelerde bulunduk çünkü oraya gitmişken diğer mahkûmlarla da görüştük, şikâyetlerini, taleplerini, beklentilerini dinledik. Tabii, cezaevi görevlileriyle de görüştük. Esas gidiş amacımız, evet, bu tecavüz olayıyla ilgili iddiaydı ama sadece bununla kalmadı incelememiz.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Ben de Çözüm Komisyonunda Cezaevi Alt Komisyon Başkanlığı yaptım, daha çok siyasi tutuklularla görüştük, bir anlamda da siyasi görüşmeler de yaptık. Çok da verimli oldu, bu arada da cezaevlerini bire bir inceleme imkânı bulduk. Kemal Bey'in dediği gibi de hiçbir şekilde idareyi karıştırmadan, istediğimiz hücreye girebildik, koğuşlara gidebildik, çok özgür tartışmalar da yaptık. Belki onların tutanakları yayınlanırsa ayrıca çok daha önemli olur, çok daha değerli olur. Hepsi zapturapt altına alındı ama resmî tutanakların dışında da siyasi görüşmeler, müzakereler de yaptık.
Şimdi, yani münhasıran bunun için gidilmişse yazık. Yani onun için gidilmediğini söylediniz, teşekkür ederim çünkü telefonla öğrenilebilir. Yani yargıya intikal etmiş bir konu ise ve bizim bürokratlarımız da zaten hemen Anayasa'nın amir hükmünü bize dayatıyorlarsa gitmemize gerek yok yani. Zaten dışarı salınmış, birisi de Sincan'a gelmiş.
Ben bürokratlarımızdan rica ediyorum, yani Meclis hakikaten yeterince zaten şamar oğlanına dönüştürülmüş durumda, her seferinde Anayasa'nın amir hükmünü bize hatırlatmasınlar. "Yargıya telkinde bulunamayız" bitti. Yargı bize her türlü telkinde bulunabilir, dayatmada bulunabilir; biz milletin iradesini temsil eden Meclis olarak zinhar yargıya karışamayız.
Sevgili Başkan, konumuzla belki doğrudan ilgili değil ama bu Meclis iradesinin, Meclis komisyonlarının yaptırım gücünün oluşması için de adım atmalıyız.
BAŞKAN - Evet.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Ya, raporu veriyoruz, gönderiyoruz, bitti. İdareye karışamayız, idarenin insafına kalıyor; e, yargıya zinhar karışamayız. Hozat Komisyonunda da bunu yaşadık. Cumhuriyet Başsavcısı bize gerekli bilgi, belgeleri göndermedi, oradaki paralel bir savcı. Defalarca da açıklama yaptım, bekledim ki beni mahkemeye versin, o savcıyla, o savcılık makamıyla hesaplaşalım; yapmadı. Paralel bir savcı girdi orada Hozat'la ilgili fişlemelerin üstünü örtmeye kalkıştı. Meclis bunun hesabını sormayacaksa biz niye bu kadar çok zahmet çekiyoruz ki yani? Raporu veriyoruz, Adalet Bakanlığının bürokratları insafa gelirlerse, lütfederlerse bize bilgi sunarlar, lütfederlerse düzeltirler. Oysa biz yürütmeyi de kendi içinden çıkaran bir Meclisiz yani. Bence bu konuda komisyonlarımızı çok daha fonksiyonel hâle getirmeliyiz.
Kemal Bey'in söylediklerinin hemen hemen tamamına katılıyorum. Yani biz de cezaevlerini dolaşırken gördük, şu yasakları ortadan kaldıralım ya. Yani İhsan diyor ki: "Cezaevine girmişse cezalandırılsın ama cezaevini çok lüks hâle getirirsek de insanlar artık dışarıda kalmak istemeyebilir."
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Öyle dememiştir ya.
AYŞE TÜRKMENOĞLU (Konya) - Yok, ne kadar lüks hâle getirseniz de insanın özgürlüğü hiçbir şeye değişilmez herhâlde.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Bu, işin şaka kısmı, çok da ciddiye dönüştürmeyin ya, biraz şaka da yapalım İhsan.
İHSAN ŞENER (Ordu) - Burası ağlama duvarı değil, gereğini yapın kardeşim.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Şimdi, eğer biz yasaklara karşıysak kardeşim, cezaevlerinde insanlar hangi radyo kanalını dinlemek istiyorsa, hangi televizyon kanalını dinlemek istiyorsa, izlemek istiyorsa bunu yapabilmeli. Zaten adam, diyelim ki PKK davasından içeride yatıyor, x televizyonu izlemesinden niye rahatsız oluyoruz? Veyahut da Halk TV'yi...
AYŞE TÜRKMENOĞLU (Konya) - Radyo frekanslarıyla iletişim kuruyorlarmış, o konuda bir şey söylediler. Uzun frekans, kısa frekans; o yüzden biraz engelleme yaptıkları bize söylendi.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Ya, bu konuda bence yasakları biz savunmamalıyız, Meclis olarak da savunmamalıyız...
AYŞE TÜRKMENOĞLU (Konya) - Ben savunmuyorum, bize söyleneni söylüyorum.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Bürokratları dinlediğimiz zaman bin tane kulp getirebilirler. Hatta üst baş aramalarında da sorduğumuz zaman, bir iki istisnai örnek üzerinden genel bir yasağı bile bize savundurtabiliyorlar. "Birisi bilmem neresine ne koydu da getirdi de o yüzden..." Geçin bunları yahu. Bunlar hoş şeyler değil yani biz de çok... Mesela ben cezaevinde bir 2'nci müdürün davranışları karşısında çok rahatsız oldum. Komisyon Başkanı olarak ben irademi koymasaydım... Eli arkasında, böyle, millet iradesini temsil eden vekiller karşısında bile elini bilmem neresinin üstüne koyabiliyorsa, kusura bakma, yani kim bilir o cezaevinde ne yapıyordur yani. Sonuçta onlar bize emanettirler, suçları ne olursa olsun devletin emanetidirler, biz de vatandaşlarımıza bakmak zorundayız. Evet, orası bir mükâfat yeri değil, ceza yeri ama insani koşulların da oluşturulması gerekiyor yani.
Türkiye'de yasak olmayan bir gazeteye ulaşamıyorsa, Türkiye'de yasak olmayan bir dergiye, bir kitaba ulaşamıyorsa bence bunun sorgulanması gerekiyor, bunun düzeltilmesi gerekiyor Sevgili Başkan.
BAŞKAN - Evet...
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Bitiriyorum.
Nakil olayında çok ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Arkadaşlar, bakınız, bir savcı, bir cezaevi müdürü istediği şeyi yapabiliyor. Hele o savcının aidiyeti farklıysa, o cezaevi müdürü de başka türlü davranmak gerektiğine inanıyorsa çok rahatlıkla nakil olayları gerçekleşebiliyor.
Geçen ben Adıyaman'da yaşadım bunu. Şu an hâlâ Genel Müdürümü ikna etmeye çalışıyorum. Bir koğuşta güya arama yapılmış, kesici aletler bulunmuş, oradan toplu, Osmaniye Cezaevine... Efendim, mevzuat hazretleri de toplu olarak sürüldüğü için onların tekrar geri götürülmesini engelliyormuş vesaire vesaire. Yani gencecik bir insan, PKK davasından içeride, babası çok yakın arkadaşım, hâlâ cezası kesilmemiş. Kendisiyle konuşuyorsun, arkadaşlarla konuşuyorsun, "Böyle bir şey yok, bu tamamen bir operasyon." diyor ama savcı, ama cezaevi müdürü farklı konuşuyor ve insanlar bu şekilde de cezalandırılabiliyor Sevgili Başkan.
Ben cezaevi komisyonlarımızın bundan sonra biraz daha çok... Sırf savcının, sırf şeyin değil... Bir de mevzuat değiştirilmesi gerekiyorsa değiştirelim Sevgili Başkan, bu konuda ağırlığımızı koyalım. Adam gidiyor, diyor ki: "Tekrar nasıl getireyim? Mevzuat engel." Ya, mevzuat Allah'ın ayeti değil ki değiştir kardeşim ya, burada bir mağduriyet varsa bu mağduriyeti gider yani. Bir de bir insanın yapmış olduğu bir suçtan dolayı sen 20 kişiyi birden nasıl cezalandırıyorsun? Ben bu konuda Komisyonumuza telkinde bulunayım eğer yasak değilse, bir Komisyon üyesi olarak Komisyona telkinde bulunmak da Anayasa'nın amir hükmüne göre yasak değilse...
BAŞKAN - Yok, yasak değil, burası özgür bir komisyon.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Biraz daha fonksiyonel olmamızı, biraz daha dayatıcı olmamızı, eğer bizden belge esirgeyen bir cumhuriyet başsavcısı varsa o cumhuriyet başsavcısının karşısına da aslanlar dikilmeyi, Adalet Bakanlığının bürokratlarında bir tavsama varsa bu konuda da girişken olmayı salık veriyorum.
Çok teşekkür ediyorum.