KOMİSYON KONUŞMASI

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Hocam, sunumunuz için teşekkür ediyoruz öncelikle.

Tabii, sunumunuzda katıldığımız ve daha farklı bakış açısıyla yorumladığımız durumlar söz konusu.

Öncelikle çocuk politikasının bir bütüncül olarak ele alınması noktasında ve eş güdümle pek çok bakanlık ve tarafların bu konuda strateji üretmesi noktasındaki görüşünüzü de önemsiyorum. Zaten bu Komisyonun kurulmasındaki amaç "Ne yapılabilir?" noktasında fikir önerilerini ortaya koymaktır. Ancak sunum esnasında dile getirdiğiniz, işte "bakacak kadar çocuk belki" kavramı ile neredeyse bir "çocuk yapmayın" çağrısı anlamında yani direkt öyle bir çağrı yok ama "bakma"nın ölçüsünün ne olduğu noktasında biraz sıkıntı içerisindeyiz. İnsanlar eskiden "bakma"yı ekonomik bakma olarak anlıyordu, çocukların ihtiyaçlarını karşılama, çocukları hayata hazırlayabilme noktasında ama görünen durum şunu gösterdi ki bu söylemler yeni söylemler değil, bir nüfus politikasının kısıtlanması, daha az çocuk noktasında bir bakış açısının getirilmesiyle ülkede neredeyse insanların çocuk yapmayacak duruma geldiği, bir çocuk, en fazla iki çocuk, ekonomik durumları çok çok iyi olan ailelerin özellikle çok az çocuk yaptıkları gerçeğini ortaya çıkardı yani bunun bakmak ile yapmak arasındaki illiyetin ekonomik durumla ölçüşmediğini ortaya çıkardı. Dolayısıyla, burada hükûmetin veya ülkelerin kendi nüfus politikalarını, bu tür söylemlerin ötesinde ülkenin gücüne, ihtiyacına ve gerekliliğine, dünya ölçeğindeki durumuna bakarak belirleyebilmeleri daha doğru olur kanaatindeyim. Çünkü benim belki 10 tane çocuğa bakacak maddi imkânım var ama 2 çocuğum var yani buradaki "bakacak" ve "yapacak" konusundaki kriterin neredeyse insanları "çocuk yapmayın" noktasına getirdiğini üzülerek ifade ediyorum. Ben buradaki çocuk politikasının hükûmetlerin bu ihtiyaçlara göre şekillendirmesinin daha doğru olduğunu ifade etmek istiyorum.

Çocukların erken yaşta cinselliğin tabu olmaktan çıkarılması noktasında ve çocukların erken yaşta özellikle kız erkek çocukların birbirini tanıyarak cinselliği öğrenmeleri noktasındaki fikrinizin de bu toplum içerisinde... Yani, o zaman bu cinselliğin çok rahat olduğu Avrupa toplumlarında istismarın hiç olmadığını görmemiz lazım ki bu dünya ölçeğindeki kriterler de istatistikler de istismarın orada da burada da yaklaşık eş değer düzeylerde olduğunu ortaya koymakta. Dolayısıyla, çocuklara cinsel eğitimin verilmesi noktasındaki bakış açısını önemsiyoruz ama bunun çocukların, kız ve erkeklerin bir arada, birbirlerini tanıyarak cinsellik olmasını noktasındaki görüşünü hem Türk toplumunun kendi değerleriyle hem de sonuçları itibarıyla, dünyadaki örnekleri itibarıyla da çok bu konuyu önleyen bir sonuç ortaya çıkarmadığını görmemiz gerektiğini de özellikle ifade etmek istiyorum. Elbette ki çocuklarımızın bedenini tanıması, kendilerini tanıması, bedeninin dokunulmaz olan bölümlerini öğrenmesi önemlidir. Bunları çocukların farkındalığını artıracak çalışmalara mutlaka anaokullarından başlayarak belki çocuklara bir şekilde vermek gerekir ama bunun yönteminin kız ve erkek çocuklarının birlikte bütün cinsel eğitimleri beraber görmesi noktasında olmadığını dünya örnekleriyle gördüğümüzü de ifade etmek istiyorum.

Katkılarınız için de teşekkür ediyorum.