KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN - Bugün 10 tane uluslararası anlaşmayı görüşeceğiz ama bu görüşmelere geçmezden evvel malumunuz olduğu üzere birkaç haftadır Almanya'da Almanya Federal Meclisine Türkiye'yi soykırımla suçlamaya gayret eden bir tasarı getirilmeye çalışılıyor, bugün de bu tasarıyı görüşecekler. Birkaç haftadır gözüken işaretler tasarının geçme ihtimalinin olduğu yönünde. Biz ümit ederiz ki böyle bir ihtimal hayata geçmez.

1915 tartışması maalesef rayından fazlasıyla çıkmış bir tartışma. Bu rayından çıkmanın da ilk kurbanları elbette ki Türkiye ve Ermeniler. Bu acıların yaşandığı bu topraklardaki bu acıları tamamıyla ıskalayan, bir yönüyle âdeta bir endüstriye dönüşen, bir yönüyle uluslararası bir tehdit aracına döşen bir unsura dönüştü maalesef. Böyle olunca da 1915'te neler olduğu meselesi tartışılmaksızın âdeta bir isim yarışı bulma gayreti içerisinde ne olduğu konusuna inanılmaz bir doğru, yanlış yoğunlaşma var. 1915'te bütün bu acıların âdeta üstünü örten düzeyde başka başkentlerin, çok derin tahriklerin, savaş ortamının, Osmanlı'nın son durumunun, Avrupa'nın içinde bulunduğu durum ve Kafkasya baştan aşağı göz ardı edilerek salt bir suçlama üzerine yoğunlaşmaya çalışan bir yaklaşım var. Maalesef, buradan sağlıklı bir yere gidilme ihtimali yok. Görünen o ki burada Ermenilerin ve bu coğrafyada yaşayan diğer halkların çektiği acılara dair bir duyarlılık göstermekten ziyade çok fanatikçe Türkiye'yi mahkûm etmeye yönelik bir girişim var ve bunun son halkalarından birisi de maalesef, dost ve müttefik Almanya'da yaşanıyor. Ümit ederiz, çok kritik bir dönemden geçerken Türkiye-Almanya ilişkileri birçok dinamik açısından böylesine yaralayıcı bir adım atılmaz ve bu ilişkiler bozulmaz çünkü gerçekten ilişkilerin kendisini de, kalitesini de, tabiatını da tehdit eden bir yaklaşım maalesef ortada. Almanya'da aslında asıl tartışılması gereken tıpkı yasalarında bulunan antisemitizm suçu gibi artık sıradanlaşmış bir hâle gelen İslamofobik suçları engelleyecek bir yasa tasarısını biz görmek isterdik ama aksine, bütün bunlar paranteze alınıp bu asılsız Ermeni soykırımı iddiaları gündemlerinde bulunuyor. Ümit ederiz, bugün bu büyük hataya imza atmazlar, bir sorumluluk örneği gösterirler. Aynı şekilde, bu tasarının orada hayata geçmesi için çok yoğun bir şekilde çaba sarf eden birçok farklı grubun yanı sıra Türkiye'den isimler de bulunuyor. Bunları da ben şiddetle gerçekten kınıyorum. Bu yabancılaşmışlıklarına dair de gerçekten söyleyecek bir söz bulamıyorum. Kendi ülkesini, kendi milletini böylesine ağır bir ithamla karşı karşıya bırakmak için bu kadar hararetle uğraşmalarını da tekraren kanıyorum.

Bu girişten sonra eğer ekleyecek ya da söz söyleyecek arkadaşımız yoksa ben anlaşmalara geçmek istiyorum.

Evet, dediğim gibi 10 tane uluslararası anlaşma var. İlk sırada Burundi'yle imzalanan ticari ve ekonomik iş birliği anlaşması var, ardından Moldova'yla bir ticaret anlaşması var, daha sonra Çin'le imzalanan bir kültürel değişim programı anlaşması bulunmakta, Gambiya'yla imzalanan bir turizm iş birliği, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'yle imzalanan vakıf kültür varlıklarının restorasyonuna ilişkin bir anlaşma, yükseköğretim kurumlarında yeterliliklerin tanınmasına ilişkin Asya-Pasifik bölgesiyle bir anlaşmamız var, hemen ardından Afganistan'la Habibe Kadiri kız okullarının kuruluşu ve faaliyetine ilişkin bir anlaşma var, Kuveyt'le yine yükseköğretim ve bilimsel araştırma alanında bir anlaşma var, 9'uncu sırada Tunus'la imzalanan eğitim ve mesleki eğitim alanlarında bir anlaşma var, son sırada da yine Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hukukuna göre kurulmuş olan üniversitelerin karşılıklı tanınmasına dair bir anlaşma var.

Ben, basın mensubu arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum ve 1'inci maddeye geçiyorum.