KOMİSYON KONUŞMASI

KADİM DURMAZ (Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkan, Sayın Bakanım.

Önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.

65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 1'inci maddesi 18/10/2012 tarih, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'na göre faaliyet gösteren işçi sendikalarına, yurt içi ve yurt dışı doğal afet bölgelerine ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile koordinasyon halinde, toplumun dezavantajlı bazı gruplarına; şehit yakını, gazi, vazife malulü, dul, yetim gibi, bağış yapma yetkisi verilmektedir.

Şehit yakınlarına, gazilerimize, doğal afet sonucu mağdur kalan insanlara, dul ve yetim kalan vatandaşlarımıza destek olmak, onların yaşamını sürdürebilmesini sağlamak, sosyal bir devletin en temel görevidir. Bu konuda, Anayasa'sında kendini "sosyal devlet" olarak tanımlayan bir devletin yanında, üyelerinin ve işçi sınıfının menfaatini koruma amacıyla kurulmuş olan sendikaların da sosyal yardım mekanizmasına dahil edilmesi oldukça önemlidir. Ancak, tasarıyla getirilen bu düzenlemenin işçi sendikalarının asıl sorumlu olduğu işçi kesimini de kapsaması gereklidir. Yani, bu anlamda, esas sorumluğu olduğu, bütçelerini oluşturduğu, onlardan kesilen fonlarla yaşamını sürdüren sendikalar kesinlikle bunu da göz ardı etmemelidir, devletimiz de etmemelidir.

Şehit yakını, gazi, vazife malulü, dul ve yetim vatandaşlarımızın yanında, iş kazası ya da meslek hastalığı nedeniyle yaşamını yitirip yani iş cinayetine kurban gidip arkasında eşini, çocuğunu, anne ve babasını bırakan vatandaşlarımızın yaşadığı mağduriyet göz ardı edilmemelidir. Bu vatandaşlarımızın da sosyal yardımlarla desteklenmesi gerekmektedir. Bu yardımları, öncelikle "sosyal devlet" olarak tanımladığımız devlet ve sonrasında, başta sendikalar olmak üzere sivil toplum kuruluşları üstlenmelidir. Bu kanun tasarısıyla sendikaların, iş kazası ve meslek hastalığı sonucu yaşamını yitiren işçilerin ailelerine maddi destekte bulunmalarının önünün açılması da gerekmektedir.

On dört yıllık AKP iktidarı döneminde yaklaşık 17 bin işçi iş cinayetine kurban giderken, yaklaşık 70 bin işçi sürekli iş göremez hâle gelmiştir. Bu rakamlar, sadece resmî rakamlardır. Resmî verilerin yetersizliği de göz önüne alındığında bu sayı daha da yükselmektedir. AKP iktidarında iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu gerçekleşen iş cinayetleri, işçilerin aileleriyle birlikte yaklaşık 300 bin vatandaşımızı doğrudan etkilemiştir. Aynı dönemde, 1.400 güvenlik görevlimiz de ne yazık ki şehit olmuştur.

Anayasa'sında kendisini "sosyal devlet" olarak tanımlayan bir devlet, tüm şehit yakınlarına, gazilere sahip çıkmalı, onların ekonomik ve sosyal varlığını sürdürebilmesi için gerekli olan tüm önlemleri almalıdır. Devlet, kendi sosyal yardımlarının yanında, sendikalar ve diğer sivil toplum örgütlerinin de sorumluluk almasının önündeki engelleri kaldırmalıdır. Ancak, bunun yanında, şehit ve gazi olan; asker-polis ailelerinin 5 katı kadar olan iş cinayeti kurbanlarının ailesi asla ihmal edilmemelidir. Gözünü kâr hırsı bürümüş olan sermayenin ve Hükûmetin neden olduğu bu cinayetlerin mağdurları, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 2'nci maddesine göre "...çalışma ilişkilerinde, ortak ekonomik ve sosyal hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmek için" kurulan sendikaların da koruma şemsiyesi altına alınmalıdır. Sendikalar, kendi üyesi olsun ya da olmasın, iş cinayetine kurban olan tüm emekçilerimizin ailelerine sahip çıkmalıdır. İş kazası ve meslek hastalığı mağdurlarına işçi örgütlerinin kurumsal desteğinin sağlanması da bu açıdan şarttır ve önemlidir. İşçi sendikalarını ayakta tutan en önemli maddi kaynaklar işçiden kesilen, alın terinden kesilen aidatlardır.

Bu nedenle, tasarının 21'inci maddesinin kapsamına, iş kazası ve meslek hastalığına uğrayan sürekli iş göremez hâle gelen sigortalılar ile yaşamını yitiren sigortalıların yakınları da mutlaka dâhil edilmelidir. Vicdan sahibi olarak hepimiz toplumun her kesimini gözleyebiliyoruz, birçok acıyı da ortak yaşayabiliyoruz. Hâl böyleyken, tasarıdaki bu değişikliğin dikkate alınacağına, herkesin vicdanen bir kez daha düşünüp bu konuda görüş ifade edeceğine inanıyorum.

Teşekkür ederim.