KOMİSYON KONUŞMASI

SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, evet, demin arkadaşımız ifade etti; biz hiçbir yatırıma karşı değiliz, bu ülkeye yapılacak her türlü olumlu yatırımın yanındayız çünkü bunların hepsinin faturasını hep birlikte ödeyeceğiz. O nedenle, o zaman bu anlamdaki büyük projelerin de ortak akılla çıkmasında tabii ki yarar var.

Evet, İstanbul'a baktığınızda İstanbul Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 20'sini barındırıyor ama ekonomik olarak baktığınızda yüzde 40-45'leri, hatta bazı konularda Türkiye ekonomisinin yüzde 50'sini barındıran bir kent. Ara ara bu kadar büyük bir mega kentin büyük sorunları da beraberinde taşıdığını biliyoruz, işte bunların başında da ulaşım geliyor. O nedenle, İstanbul'daki bu yoğunluğun Anadolu'ya kaydırılması konusunda düşünceler geliştiriliyor, çabalar oluyor ama bu konuda çok da başarılı olduğumuz söylenemez, hâlâ İstanbul bir cazibe merkezi ve bu projelerle bu cazibe merkezini herhâlde biraz daha cazip hâle getiriyoruz gibi görünüyor.

Şimdi, ben yıllar önceye ait bir anımı kısaca anlatayım: İstanbul'da bir sempozyum vardı. Biliyorsunuz, kentlerle ilgili projeler, master planlar çok uzun vadeli yapılıyor; otuz yıllık, elli yıllık periyotlar için yapılıyor. Bu ulaşım sempozyumunda şöyle bir ifadede bulunuldu: "On yıl çalışıldı, İstanbul'un ulaşım planı yapıldı." Ama ulaşım planı tam bitirildi, o zamanki Sayın Başbakanımız üçüncü köprünün yapılmasına karar verdi. Yani insanlar, teknik arkadaşlar on yıl bir çalışma yapıyorlar, bütün ulaşım hatlarını, arterlerini vesaireyi belirliyorlar. Sonra dönüyor bir siyasi, bir karar veriyor, diyor ki: "Bir köprü yapacağız." O zaman ne oluyor? Bu çalışmaların hepsi sil baştan oluyor. Yeriyle ilgili yani köprünün yapılacağı yerle ilgili, dünyanın her yerinde, gelişmiş ülkelerde bunu teknik adamlar yapar, teknokratlar yapar ama Türkiye'de, işte ilgili siyasi yetkili çıkıyor, helikopterle geziyor "şurası" diye işaret ediyor ve oranın üzerinde insanlar projeyi akuple etmeye çalışıyorlar, uydurmaya çalışıyorlar. Şimdi, bu bizim en büyük sıkıntılarımızdan biri. Yani teknik adamlardan oluşan bir yapı çalışmıyor. Siyasiler karar veriyor, teknik elemanlar veya teknokratlar ona göre işi akuple etmeye çalışıyorlar.

Şimdi, bu "çılgın proje" meselesi -neyse "asrın projesi" vesaire- tabii ki ciddi riskler barındırıyor, bu riskleri iyice değerlendirmek lazım. Burada bir rakamdan bahsediliyor 13 milyar dolarlık; çok büyük bir rakam Türkiye'yi ilgilendiren, hepimizi ilgilendiren rakamlar. Tabii, böyle bir rakam çıktığına göre bir ön proje de yapıldı yani ön proje olmadan bu rakamlar herhâlde çıkmaz, bir ön proje, bir çalışma yapıldı. Bu fizibilite de herhâlde işte kentin, kentleşmenin nasıl etkileneceği, sanayinin nasıl etkileneceği, çevresel, ekolojik etkileri, hepsi değerlendiriliyor.

Şimdi, tabii, yıllarca bu İstanbul üzerinde, boğaz üzerinde -köprüler yapıldı, bunların tartışmaları yapıldı- üçüncü köprüyü yapıyoruz, 2 tane de su altından, deniz altından geçiş yapıyoruz. Gelecekte kaç köprü yapılacak, bilmiyoruz. O birinci köprü yapılırken -ben o zaman öğrenciydim, bu 1'inci köprüye de karşı çıkanlardan biriyim- biz dedik ki: "Bunun devamı gelecek, bakın, ikinci, üçüncü, dördüncü köprüye ihtiyaç olacak, bunu siz bununla çözemezsiniz." Hâlâ da çözülmüyor, üçüncü köprüyü yapacaksınız, gene İstanbul'un sorununu çözemeyeceksiniz.

Şimdi, yarın bu açacağınız kanalın üzerinde de -çünkü kenti de büyütüyorsunuz o tarafa- yeni köprüler inşa edeceksiniz. Büyük bir kanal, yeni bir boğaz yapıyorsunuz, tabii bu boğazda yeni köprülere de ihtiyaç olacak. Şimdi, bu geçişin sayılan bu mahzurları dışında genişliğinin ne olacağını bilmiyorum. Tabii çift yönlü mü çalışacak, tek yönlü mü çalışacak, hangi ihtiyaçtan kaynaklanıyor? Şimdi, bakın, dünyada iki tane büyük geçiş var. Birisi, biliyorsunuz, Süveyş Kanalı, işte bayağı ciddi bir kanal, işte Asya tarafından Akdeniz'e bağlanıyor. Bir tanesi de Panama Kanalı var. Şimdi oralarda çok ciddi trafikler var ve burası kanal, hakikaten kanal. Bildiğim kadarıyla da Panama Kanalı tek yönlü çalışıyor, havuzlardan aktararak, kot farkı olduğu için. Burada havuz sistemi olacak mı, onu da bilmiyorum.

ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) - Yok.

SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) - Yok. Çift yönlü mü çalışacak?

ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) - Evet.

SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) - Şimdi, bu kadar kıtalararası şeyde, bu kadar yoğun trafiğin olduğu yani Panama Kanalı, Süveyş Kanalı, vesaire, bu trafiği idare ediyorlar. Bizim boğazımız 1.500 metre en dar yerinde, bildiğim kadarıyla genişliği o civarda.

ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) - 800 filan.

SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) - Daha geniş diye ben biliyorum.

Yani biz bu trafiği burada idare edemiyor muyuz? Bu kadar dengeyi bozacak, bu kadar sorun yaratacak bir kanal ve çok büyük bir maliyeti olan bir projeyi... En büyük eksiğimiz de şu: Tüm tarafların maalesef biz görüşlerini almıyoruz. Yani Türkiye'de işte mühendis odaları var, mimar odaları var, değişik sivil toplum örgütleri var. Şimdi, bu konuda, demin arkadaşımızın da söylediği gibi, dört beş yıllık bir çalışma yapılması lazım; bu insanların, her kesimin görüşlerinin alınarak ortak akılla yapılması lazım. Eğer mahzurları daha fazlaysa demek ki o zaman yapmamak gerekiyor. Onun için bu anlamdaki projelerde -demin ifade ettiğim gibi- netice itibarıyla faturayı hepimiz ödeyeceğiz. Biz yatırımlara karşı değiliz ama eğer zararı daha fazlaysa, ciddi sorunlar yaratacaksa bu projelerin de yapılmaması gerekir.

Teşekkür ederim.