KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şimdi, tabii bu proje, Kanal İstanbul Projesi ilk ortaya çıktığında "çılgın proje" diye ortaya çıkmıştı. Ben aslında çok kısa bir şey söyleyeceğim. Yani bu kadar, hakikaten, "çılgın proje" diye adlandırılan bir projenin her yönüyle iyi çalışılmış olması lazım. Beni korkutan, ürküten şey bu işin çalışılmamış olması.

2011 yılına şöyle bir geriye gidecek olursak 2011 yılında seçim öncesi, biliyorsunuz, işte siyasi partiler seçim beyannamelerini hazırlıyorlardı. Çok siyasi nezakete uygun olmamakla birlikte, o dönemde AKP'nin seçim beyannamesi kamu kuruluşlarında hazırlandı yani temel altyapı orada oluşturuldu, sonradan işte bakanların, bir kısım bürokratların, siyasetçilerin oluşturduğu bir kurul gözden geçirdi. Şimdi, mesela, o dönemde özellikle 2023 vizyon -Sayın Bakan da bunları çok yakından biliyor- çalışmaları da yapılıyordu, hem onun proje bazında çalışmaları vardı hem de makro çalışmaları vardı. Yani 2023'e kadar yapılacak büyük yatırımların -ne kadar yatırım yapacak Türkiye- onların her birinin hesapları çıkartıldı, bir siyasi partinin... Bir hükûmet programının normal şartlarda kamu kuruluşları tarafından yapılması doğrudur ve yerindedir, öyle olması lazım, başka yerde olursa problem olur hükûmet programı ama bir seçim beyannamesinin normal şekilde, normalde kamu kuruluşunda yapılmaması lazım. Fakat "çılgın proje" açısından bu dediğimiz zafiyet oluşmadı. Hakikaten çılgın projeyi... Diğer bütün projeler kamu kuruluşlarında çalışıldı, onların bilgisi oldu fakat bu kadar büyük bir projede yani Türkiye'nin her tarafını etkileyecek bir projede kamu kuruluşlarının ne görüşleri soruldu ne onların herhangi bir çalışmaya katılması istendi, hiçbir şekilde... Ben Sayın Bakan için söylemiyorum ama o gün müsteşarların ve birçok bakanın bundan haberi yoktu.

Şimdi, tabii, konu önemli bir konu yani konunun ciddi bir ekonomik tarafı var, iktisadi tarafı var, finansman tarafı var, şehircilik tarafı var, çevre tarafı var, dış politika, uluslararası hukuk tarafı var, arkadaşlar izah ettiler. Tabii, şimdi aslında, en azından ben kendi açımdan şunu söyleyeyim: Bunlara ilişkin yani herhangi bir değerlendirme yapılmaya yetecek ölçüde herhangi bir bilgi paylaşımı da yok. Yani bunun hangi, neresi, bu dediğimiz alanlardan neresi çalışıldı da Hükûmetimiz bunları çalıştı, çalıştırttı, toplumun önüne koydu? Bakın kardeşim, bu, bu kadar büyük bir proje -bunun adı "çılgın proje" ya- her şeyi temelden etkileyecek bir proje, dolayısıyla biz projeyi şu şekilde çalıştık; bilim adamlarının şu şekilde raporları var, sivil toplum kuruluşlarının bu şekilde görüşleri var, kamu kuruluşlarımızın düşünceleri budur şeklinde herhangi bir çalışmanın olmadığını da biliyoruz da çalışma varsa da bu kamuoyuna hiçbir şekilde sunulmadı. Dolayısıyla, kamuoyunun bunu doğru düzgün bir şekilde tartışmasına... Ama, tabii, herkesin kendi alanında yapılan değerlendirme çok kıymetlidir çünkü böyle bir projenin yani şu anda tasarlandığı şeklinde bir projenin, işte çevreciler çevre boyutuyla ilgili taraftarı olarak veya taraftarı olmayarak değerlendirmelerini yapıyorlar, risklerini ortaya koyuyorlar. Finansman açısından bunlara ilişkin bizim de söyleyebileceğimiz bir şey olabilir ama tabii esas olması gereken Sayın Bakanım, bu kadar büyük bir projeye ilişkin Hükûmetin çalışma yapması, bütün şeyleri, etki analizi dediğimiz çok kapsamlı... Bu çalışmanın kendi başına belki üç beş yıl sürecek bir çalışma olması lazım. Biz biliyoruz ki -işte planlamacıyız- bir tane kötü yani kötü derken şöyle: Bazen 50-100 milyonluk bir proje için bile yatırım programına fizibilite çalışması konulur, iki üç yıl o sürer yani onlar için fizibiliteleri yapılır, resmî olarak yapılır, ondan sonra bunun inşaatına başlanıp başlanmayacağının kararı verilir. Ama böyle büyük bir işte... Ülkenin geleceğini etkileyecek, belki ülkeyi şaha kaldıracak, belki de ülkeyi batıracak, onu da bilemiyoruz. Bilgi olmadığı için, Milliyetçi Hareket Partisi milletvekili olarak kendimin böyle bir çalışma yapma ve yaptırma imkânım yok elbette. Ama bu bilgi eksikliği içerisinde bir yol alındı, gidiliyor. Şimdi, bunlar yapılması gerekirken tutuyoruz, işte, bugün -bununla ilgili de siz ilgili olmadığını söylediniz ama gerekçe ilgili olduğunu söylüyor- mevzuat altyapısı oluşturmaya başlıyoruz. Mesela, burada ciddi sıkıntılar var. Siz, diğer taraftan da Sayın Bakanım -Hükûmetinizin eylem planlarında var, plandan itibaren var yani bürokrat olarak biz onun içerisinde olduğumuz için ama şu anda ben sadece doküman olarak söyleyeyim- diyorsunuz ki: "İşte, rant vergisi koyacağız." Ama, şimdi, eğer burada hakikaten bir iyi niyet varsa veya bir iyi niyet olup olmadığını da bir kenara bırakalım, hani bir şeyi, büyük işleri böyle öngörerek yapıyorsak önce bunun rant vergisine ilişkin altyapısının oluşturulması lazım, ondan sonra bu proje fikrinin ortaya çıkması lazım. Bugün en fazla eleştirilen hususlar nedir, belki sizin de kaçırdığınız hususlar? Yani böyle büyük bir proje yapılacak, orada bir rant oluşacak ve bunu belli kesimler yiyecek. Ama biz bunun rant vergisi altyapısını zamanında oluşturmuş olsak, bu altyapıyı oluşturduktan sonra projeye ilişkin fikirler ortaya atmış olsak buradan hiç kimse beleşine para kazanamaz çünkü oluşacak rantı devlet paylaşacak, devlet oradan pay alacak zaten. Bakın, bir sürü şeyin önüne geçeceğiz. Buna iyi niyet deyin, kötü niyet deyin ama en temelde olan şey -iyi veya kötü, hiç kimsenin niyetini okuyacak hâlimiz yok- bir öngörüsüzlük var. Yani bunları öngörerek bu tür fikirleri oluşturmak, bu tür fikirleri kamuoyuyla paylaşmak lazım. Dolayısıyla, yani yeterince çalışılmadan, kamuoyuyla tartışılmadan... Yani bunun belki üç beş yıl bu çalışmalar yapıldıktan sonra kamuoyunun değişik kesimleri, toplumun değişik kesimleri tarafından tartışılması lazım. Nihayetinde, tabii siyasi iktidar kararını verecektir ama bu fikirlerin, düşüncelerin objektif kriterler çerçevesinde, bilimsel çalışmalar çerçevesinde tartışılması lazım. Yoksa bunun ne olduğunu bilmeden birtakım taraftarları olacak, belki de ne olduğunu bilmeden bir kısım düşmanları oluşacak. Bu, yanlış bir şeydir bir ülke açısından. Bu tutumun... Bir defa usul olarak burada ciddi hatanın olduğunu düşünüyorum, bunların yapılmaması lazım.

Bakınca tabii şimdi bunlar niçin? Bunlar sırf kayıtlara geçsin diye söylüyorum, sizin şahsınızla ilgili değil ama kurumsal anlamda AKP'nin yönetim tarzıyla ilgili olarak fikirlerinizi etkilemiş olsak bile tavırlarınızı etkileyemiyoruz. Yani çok karşılaşıyoruz, "Dediğiniz yüzde yüz doğru." diyor ama arkadaşımız tavır olarak oy kullanırken farklı şekilde oy kullanıyor. Ama en azından ben de bir milletvekili olarak bu endişelerimi ama temelde... Yani bunun teferruatında, işte iktisadi boyutu, finansman boyutu için saatlerce konuşabiliriz ama onları çok konuşmanın da doğru olduğunu düşünmüyorum. Bu çalışmaların yapılması lazım bu ülke için, ondan sonra da bu çalışmalar çerçevesinde tartışmaları yürütmek daha sağlıklı olur diye düşünüyorum.

Hepinize saygı sunuyorum.