KOMİSYON KONUŞMASI

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Öncelikle tüm Plan ve Bütçe Komisyonumuzun üyelerine katkılarından dolayı çok teşekkür ediyorum.

Sözlerime başlarken bugün açıklanan Türkiye'deki gayrisafi millî hasıladaki 2015 sonu rakamlarında 2015 sonunun yüzde 4 büyümesi, son çeyrekteki yüzde 5,7'lik bir büyümenin de hem ülkemizin son çeyrekte seçim öncesi belirsizliğin seçim sonrası bir belirlilikle buluştuğu andan itibaren Türkiye'nin büyüme hızına ne kadar katkı yaptığının da önemli bir sonuç olduğunu buradaki heyetle paylaşmayı bir olumlu sonuç olarak değerlendiriyorum.

Şunu ifade etmek isterim: AK PARTİ iktidarlarının Türkiye'ye çok önemli katkıları muhakkak oldu ama OECD'nin kendi ortaya koymuş olduğu ve belirlediği kişi başı günlük 4,3 dolarlık seviyenin altındaki yoksulluk sınırı bundan on dört yıl, on beş yıl önceki 2002 tarihinde yüzde 30 civarındayken bugün yüzde 1,6.420 bindi, 2014 sonu itibarıyla OECD rakamları üzerinden söyleyerek belirtmek istiyorum, bu noktaya taşınmıştır. Bu şunun en temel ifadelerinden bir tanesidir. Bir taraftan faizin, bir taraftan da enflasyonun ciddi bir şekilde düşmesi yaklaşık son on dört yıldır Türkiye'de üst ve orta üst gelir gruplarından alt gelir gruplarına yönelik bir transferin temel bir parametresi olarak ortada durmaktadır. Elbette ki Türkiye'nin bütçesi, Türkiye'nin sosyal yardım imkânı yetmediği süreçler içerisinde bir kısıtlılık ortaya koyması çok doğaldır, ne zaman imkânı yetiyorsa o zaman ortaya koyuyor. 1976 yılında Kıymetli Komisyon Başkanımızın rahmetli babalarının da o partiye mensup olduğu dönem içerisinde ortaya konulan 65 yaş aylığının ne zaman ifade edildiğini -ben 6-7 yaşındaydım- bugün çok iyi hatırlıyorum ve bunun milletimizde nasıl bir sevinç ifade ettiğini ve milletimizin bunu nasıl karşıladığını bugün net hatırlıyorum. Ama şunu ifade etmek isterim, tabii, ülke ekonomisi büyüyünce, büyüdükçe toplumun bütün kesimlerine dokunması ve fayda ortaya koyması çok doğal olarak ortaya çıkıyor. Şimdi, burada biraz önce Rize Milletvekilimiz Sayın Hikmet Ayar'ın sorduğu için ifade etmek istiyorum. 2002 yılında yaklaşık 24 lira 65 yaş aylığı, bugün ise 217 lira. Yaklaşık yüzde 804'lük, yüzde 805'lik bir nominal artış söz konusu.

HİKMET AYAR (Rize) - Reel olarak?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Reel de yüzde 135'lik bir artış söz konusu.

MUSA ÇAM (İzmir) - Yani 2002'yle mukayese etmemek lazım, o günün enflasyonu, alım gücü aynı şeyler değil.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Elbette ki yani bu değerlendirmeleri yaparken ben net rakamlar üzerinden mümkün olduğunca ifade etmeye çalışıyorum. Bugün özellikle bu üst ve orta üst gelir gruplarına alt gelir gruplarına transfer sadece bu bahsettiğim kalemlerde yok. Yani çocuklarımızın okula gittiği zaman kitaplarıyla buluştuğu kalemlerden... Özellikle bakın, şimdi yaklaşık 601.793 bu maaşı alan var ama 467.778 de özellikle evde bakım yardımından istifade edenlerin aylık olarak 888,17 liralık almış olduğu bir maaş söz konusu. Bunu yukarıdan aşağıya artırabiliriz yani bu transfer sadece bir sonuç olarak ortada durmuyor, bir matematiksel sonuç da değil, bu bir politika ve bu bir Türkiye politikası ve bu başarılı bir şekilde de yürüyor. Ama yani sizler de takdir edersiniz ki, tüm milletvekillerimiz takdir eder... Tabii, burada çok iyi bir sosyal politikalar tartışması oldu aslında; nereye kadar gitmemiz lazım geldiği, nereye kadar adım atmamız lazım geldiği. Bunu sizler de takdir edersiniz ki bir tarafta devlet kendi imkânlarını, bütçe kendi imkânlarını artırdıkça bu imkânı bu yardımdan istifade etmek isteyen çevrelere, havuza çok daha fazla aktarması çok doğaldır, çok da insanidir.

Bizim geleneğimizin, medeniyetimizin, inancımızın, değerlerimizin bize yüklediği bir sorumluluk var. Bir elin verdiğini diğer bir elin görmemesine yönelik bir anlayış söz konusudur. Aynı zamanda hepimiz siyasi kimliklerimizin yanı sıra aslında siyaseti de insani değerlerimizle birlikte yapıyoruz. Yani bir kişiye yardımın temin edilmesini haksız bir şekilde sağlamak başka bir yardım alacak, haklı bir şekilde yardım alacak kişinin engellenmesi anlamına gelir ki bu, bu dünyada da, öteki dünyada da bizi insanlık açısından da, ahirette de mesul edecek en önemli meselelerden bir tanesidir, hiçbirimiz bunun yükünü taşıyamayız. Belki AK PARTİ iktidarlarının en temel sonuçlarından bir tanesi bunu kurumsallaştırmasıdır. Eleştirilebilir nokta olabilir, bu maaşların daha fazla artırılması istenebilir, elbette ki bizim en temel arzularımızdan ve isteklerimizden bir tanesi de insanlarımızın hayat standardının daha fazla yükselmesinin sağlanabilmesini temin edebilmektir. Ve burada bu yardımları alanların açık bir şekilde ilan edilmesinin yani bu tartışmalar sonrasında... Çünkü bir muhalefet partisine mensup milletvekili arkadaşlarımız bunların aleni yapılmasını yani açık edilmesini istiyor, bir diğeri de: "Hayır, bunları söylemeyin." diyor. Yani bunları burada tartışarak ama söylememek esas olmalıdır bizim anlayışımızın gereği, doğrusu da budur. Bizim yapmamız gereken meselelerden bir tanesi de sosyal yardımı, sosyal yardımdan istifade edenleri mümkün olduğunca üretime, mümkün olduğunca ülkenin ekonomisine ve ülkenin geleceğine katma değere doğru getirebilecek gruba sokmaktır, doğrusu da odur.

Burada şunu söylemek isterim. Bir teknik tartışma da oldu ama o teknik tartışmaya girmeden evvel Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığıyla beraber yürüttüğümüz bir çalışma var Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak, Ekonomik Koordinasyon Kurulunda da bunu kararlaştırdık. İnşallah önümüzdeki günlerde bunu Bakanlar Kuruluna taşıyıp -oradan hayırlı bir netice de alacağız- bu özellikle gelir testini Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı içerisinde yapan ve bunu Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfında da bir şekilde tekamül ettiren, bütünleştiren bu süreci Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının içerisine alıyoruz. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının içerisinde. Belki de bir taraftan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını daha çok sosyal yardımlarda daha nitelikli bir şekilde çalışmaya yönelten bir anlayışa, bunun kriterlerinin ve belirlenme sürecinin de bir başka bakanlık nezdinde sağlanmasına çalışan bir anlayışa getirten bir sistemi oturtmak istiyoruz, bunun üzerine bir çalışmamız söz konusu.

Bu bilgiyi verdikten sonra, kurulunuza şunu da söylemek isterim. Özellikle 3'üncü maddeyle ilgili bir kısmi eleştiri geldi, şöyle: "Yani siz yukarıda bu gelir belirlemesini yaparken hane gelirinden sarfınazar edip karı ve kocaya yani eşe bunları bir gelir belirlemesi olarak değerlendiriyorsunuz, hesabınızı bunların üzerinden yapıyorsunuz ama aynısını bir standardizasyon içerisinde bir standarda getirip engellilerde yapmıyorsunuz." Şöyle bir problem var: Yaklaşık 467.778 engellinin 100 bini 65 yaş aylığı alıyor ve eğer biz bu standardı buraya taşırsak yani sadece karı ve kocanın, eşin, 65 yaşını aşmış eşlerin aynı standartla birlikte buradan da yararlanmasını sağlarsak çok doğaldır ki evde bakım aylığının toplamı 888 lira, bunu 2'ye böldüğümüz andan itibaren yani iki eşe paylaştırdığımız andan itibaren 444 liralık bir sonuç çıkıyor ve bu 392'nin de üzerine geçiyor. Bu şu demektir: Oradaki 217 liralardan istifade edemeyecek anlamına gelir, tam da teknik olarak ifadesi budur. Yani o 217 liradan istifade etmelerini sağlayabilmek... Yüzde 70 engeli olanların 65 yaş üzerindeki yararlananların sayısı 100 bin civarındadır. Eğer biz böyle bir standart getirirsek yani 2'nci maddede uyguladığımız standardı 3'üncü maddeye de getirdiğimiz andan itibaren yaklaşık 100 bin kişiyi bundan mahrum bırakacağız ki aslında bir taraftan 60 bin kişilik bir standardı yakalarken diğer taraftan 100 bin kişiyi burada eksilteceğiz. Bu yaklaşım, evet, birtakım standart farklılıklar olabilir ama toplumda da hem demografik açıdan yani yaş olarak hem de ihtiyaç olarak farklı kesimler var zaten ve belki bütün bunları bir standart hâle getirebilmek ve bu standardın içerisinde değerlendirmek önümüzdeki günler içerisinde hepimizin çalışması gereken, özellikle iktidarımızın, Hükûmetimizin, ilgili bakanlıklarımızın bu konuda çalışması gereken alanlardan bir tanesidir.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, bu muhtaçlık hesabında...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Bakanım, onu tekrarlarsanız yani o şeyi anlayamadım.

BAŞKAN - Çok özür dilerim Sayın Kuşoğlu.

Muhtaçlık hesabında bu düzenli yardımlar yani yaşlılık aylığıdır, engelli aylığı gibi adımlar hesap dışı bırakılabilir mi?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Yani onun da kendi adına çok şeyi var.

BAŞKAN - Yani gelir hesabında diyorum.

ERHAN USTA (Samsun) - Müsaade ederseniz ben de sorayım.

Yani şimdi, Sayın Bakanım, sırf bu nedenle orada farklı kriter, burada farklı kriter almak yerine eğer böyle bir sıkıntı var ve ona da vermek istiyorsak hane şeyi, kişi geliri, karı koca geliri hesabında işte "Engelli ücretleri, maaşları dikkate alınmaz." diye bir düzenleme yaparız.

BAŞKAN - Düzenli yardımlar.

ERHAN USTA (Samsun) - Ama yani sosyolojik olarak böyle bir ihtiyaç varsa, toplum buraya doğru evrildiyse bunu iki tarafta da yapmak lazım. Yani bir tarafta hane geliri, bir tarafta kişi geliri türü filan bir şey bence olmaz yani sırf o nedenle o zaman istisna tutarsınız yani "Gelir hesabında dikkate alınmaz." dersiniz...

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Şöyle bir şey söyleyeyim yani Bülent Bey de sordu, "Bir daha izah eder misiniz?" diye onu tekrar izah edeceğim. Ama Erhan Bey'in söylediğine yani "toplum buraya evrildiyse" ifadesi bizim açımızdan kabul edilemez bir ifadedir çünkü bu siyasi bir ifadedir, toplum buraya evrilmedi.

ERHAN USTA (Samsun) - Siz yaptınız anlamında demiyorum, toplum değişmişse. Sosyolojik olarak öyle bir şey demem.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Türkiye'nin gelir seviyesinin yükselmesi artık Türkiye'de bu kesimlere karşı da bir hassasiyet belirmesini ve bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmasını, bu kesimlere bir transfer yapılması ihtiyacını ortaya koyuyor ki bunu yapabiliyoruz yani. Yani zekâtı bile elinde olan verebiliyor, Türkiye'nin dün bu konuda imkânı ve kaynağı...

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Bakanım, tartıştığımız o değil ki, biz rakamı filan tartışmıyoruz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - O zaman kapsam dışı bırakalım net hesaplamada.

ERHAN USTA (Samsun) - Bizim zaten şimdi önergemiz var, artıralım diyoruz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Netice itibarıyla şunu ifade etmek istiyorum. Burada...

ERHAN USTA (Samsun) - Birbirimizi anlayamadık herhâlde.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Yok, yok, ben anladım sadece oradaki bir cümleye bir...

ERHAN USTA (Samsun) - Hayır, sosyolojik olarak bir gerçeklik olduysa...

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Şunu ifade etmek istiyorum Bülent Bey'in sorduğu soruya cevap açısından: Şimdi, yaklaşık 467.778 kişi ağır engelli raporu olan ve en az yüzdeye engel oranına sahip kişi başı en az 785 liradan az gelire sahip olan kişiler maaş alıyorlar. Bunların yüzde 70 engelli raporu olanların ve 65 yaş üzeri bu meseleden istifade edenlerin toplamı 100 bin kişi. Şimdi, eğer biz bu kesimde yukarıdan uyguladığımız standardı uygularsak yani karı koca, eş standardını uygularsak bu 100 bin kişi 888 lira bölü 2; 444 olacağı için bu 217 liradan istifade edemeyecekler. Onun için bundan istifade etmesini temin... Biz bunu niçin getirdik? Bizim bunu getirmemizin sebebi aile geliri içerisindeki insanların gelirleri eğer kişi başına 1/3'ten fazla oluyorsa orada belki de 65 yaş aylığı almayı hak etmiş, belki kendi gelirleri bundan düşük olan ama sadece hane gelirleri bundan yüksek olduğu için bunu alamayanların mağduriyetini giderebilmek. Burada 60 bin kişinin bir mağduriyetini giderirken veya bu taslağı konuşurken diğer tarafta 100 bin kişilik başka bir mağduriyet hanesi açacağız ki bu sizi de, bizi de sıkıntıya sokar. Ama bunların toplamıyla ilgili başka bir değerlendirme daha yaptım, şunu dedim ki: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığıyla bizler özellikle gelir testi, sahada karşılaştığımız birtakım temel nedenlerden dolayı bir araya geldik, bir çalışma yapıyoruz, eğer Bakanlar Kurulumuzda bunu uygun görürlerse -EKK bunu uygun gördü, Bakanlar Kurulumuzda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızla yaptığımız çalışmalarda da bu uygun görüldü- bu konudaki değerlendirmeleri yeni baştan yapabilmek adına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında, Sosyal Güvenlik Kurumunda -bu konuda inşallah böyle bir şey kabul edilirse- ilgili genel müdürlükler ve ilgili birimler tesis edilerek, yapılarak bu sonucu hep beraber oluşturabilecek bir çabayı ortaya koyacağımızı ifade etmek istiyorum.

Bu konuda şunu da söylemek istiyorum. Yani buna cevap vermek durumundayım. Yani bir ülkede halka karşı açık siyaset yapan kişilerin belki de en çok eleştirilmekten çekindiği, endişe ettiği süreç yolsuzluktur. Hele bunlar sosyal adalet kavramı içerisinde giden insanların üzerinden değerlendiriliyorsa bu siyaset içinde bir züldür, hepimiz için de bir züldür. Yani kim yolsuzluk yapıyorsa, hangi konu olursa olsun ama bu konu başta olmak üzere, bir hainlik yaftası içerisindedir yani insana ihanet var burada, bütün değerlerimize ihanet var, bütün birikimlerimize ihanet var, bunu böyle değerlendirmek lazım. Eksiklikler olabilir, aksaklıklar olabilir, dünyanın en iyi sistemini kursanız da bundan istifade etmek isteyen insanlar olabilir, bu kuralları, bu kurumları bunun için oluşturuyoruz. Bugün getirdiğimiz kuralların da amacı... Bakın, -arkadaşlarımız gitti Sayın Yıldırım- güneydoğuda bu ülke ülkemizin her bölgesinde olduğu gibi yardım yapıyor yani 7 Haziran seçimlerinde az oy alındı diye kim yardımı kesmiş, kim bu konuda bir ifade ortaya koymuş, kim bu konuda bir telkinde bulunmuş? Tam tersi, yani bu konuda bu hakkaniyetin ve adaletin toplumun 79 milyonuna yayılması için her birimiz seferberiz, çok açık söyleyeyim her birimiz de tetikteyiz yani aman bir eksiklik ve aksaklık olmasın diye. Belki de AK PARTİ'nin en iyi kurumsallaştırdığı alanlardan bir tanesidir. Eksik yok mu? Var çünkü bir talep ve arz meselesidir bu. Onun için bu konuda özellikle 65 yaş konusunun, diğer bahsetmeye çalıştığım, bahsi diğer olan 3'üncü maddeyi içeren engelli vatandaşlarımızla ilgili yapılan diğer düzenlemenin de takdirinize ait olduğunu düşünüyorum.

Tekrar teşekkürlerimi sunuyorum, hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.