KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Şimdi, Sayın Başkanım, Sayın Genel Müdüre, tabii, normalde teknik açıklama yapmak üzere söz veriliyor büyük ihtimalle burada. O da tabii sürekli mikrofon ona bırakıldığı için artık yorumları filan da kendisi yapıyor. Dolayısıyla diyor ki: "İşte, ya buralardan çok fevkalade bir şey çıkmaz, canınız sıkmayın siz."

BAŞKAN - Öyle mi dedi? Ben duymadım.

ERHAN USTA (Samsun) - O anlama geliyor. "Afaki şeyler olmaz." diyor. Bizim konuştuğumuz rakam kendi Müsteşarının verdiği rakam. Sayın Müsteşar diyor ki: "1 asgari ücret üzerinden hesap yapıyoruz." Bunun öyle olup olmayacağını... Zaten ilk tartışmaya geliyoruz; Sayın Temizel'in açtığı tartışma, bizim de haklı bulduğumuz tartışma. Sınırları belli olmayınca tabii yani ne yapacaksın? Ama Enerji Bakanlığı... Böyle bir şey yapılıyorsa şeye en yakın olan, ihtimali en güçlü olan budur yani 1 asgari ücretlilik kadar her işçi başına karşılanma gibi bir şey, onu anlıyoruz ve bütün hesapları onunla yapıyoruz. Ama yani böyle yeri gelince "Siz canınızı sıkmayın, onlar düzelir." filan gibi bir şeyle bu işler yürümez burada. Dolayısıyla, burada torba kanunun sıkıntısına geliyoruz.

Burada Sayın Bakan var. Sayın Bakan bir şey söylesin Hükûmet adına, Hükûmeti temsil ediyor ya. Biz niye şimdi yani bizim... Belki de haksızlık yapıyoruz. Yani bir Genel Müdürün üzerine niye bu kadar gider? Biz de bürokratlık yaptık. Benim üzerime bu kadar gelinseydi ben isyan ederdim. Nihayetinde, Genel Müdürün sorumluluğu ayrı, bizim burada muhatabımız Hükûmet. Sayın Bakanın bir şey söylemesi lazım, bu bir.

İkincisi: 15 bine kadar çıkma ihtimalini de dikkate alarak 1 asgari ücretten yaptığımız... Arkadaşlar -önümüzde konuştuğumuz şey- 300-400 milyon liralık bir yükü konuşuyoruz. Bakın, ben verilmesin filan demiyorum ama verdiğimiz şeyin makul ve mantıklı olması lazım. Verdiğimizle aldığımız arasında anlamlı bir ilişkinin olması lazım. Yani, şimdi, sadece 2-3 milyon tonluk bir kömür üretimi için 300 milyon lira civarında bir yükü konuşuyoruz bugün ve bunun kamu tarafıyla arasındaki çarpık şeyi yani mukayese edilemeyecek kadar büyük farklılığı konuşuyoruz. Birisinde ton başına 17 lira destek, birisinde 100 lira destek ve sınırlar belli olmadığı için -ki o sınırların belli olması lazım- Anayasa'ya aykırılığını... Bakanlar Kuruluna bir yetki veriliyor yani ne yapılacağı belli değil; belki de hiç verilmeyecek, belki 1,5 asgari ücret karşılanacak. Ama hani Sayın Müsteşarın hesabı üzerinden 1 asgari ücret bunun makulü gibi, öyle anlaşılıyor çünkü ondan önce 1 asgari ücretti bu. Yani 1 asgari ücret yük getirdiniz, hatta başka yükler de getiriyorsunuz işte. Zamanla ilgili yükler getiriyorsunuz, bunu karşılayacağız anlaşılan. Ama bunun karşısında üretime bakmamız lazım. O zaman sosyal faydayı ölçeceksek... "Bu maliyetle ben acaba daha başka nasıl yaparsam daha fazla toplum faydasına bir şey oluşturabilirim?" Meseleye öyle bakmamız lazım. Yani bu böyle hani bir inatla götüreceğimiz, "Efendim, madem böyle geldi, bunu mutlaka böyle çıkarmalıyım." diyeceğimiz bir şey olmadığını düşünüyorum.

Sayın Başkanlık Divanı ve sayın Komisyon üyesi arkadaşlarımız; buna bir daha bu çerçevede -bu tartışmaların faydalı ve güzel tartışmalar olduğunu düşünüyorum- bir kez daha lütfen bakalım. Bir ara verilsin; bakanlarla mı konuşuluyor, ilgili bakanlarla. Ben şu anda hesap kitap açısından geldiğimiz noktanın, bu teklifler buraya getirilirken çok farkında olunmadığını düşünüyorum. Eğer farkında olarak hakikaten getirdiysek... O zaman Enerji Bakanının kendisinin gelip burada bize bir hesap vermesi lazım yani bu bizim bürokratlarla çözeceğimiz bir konu değil.

Teşekkür ederim.