| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Komisyonun çalışma usul ve esasları hakkında görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 07 .01.2016 |
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu usul tartışmasına ben de katılmak istiyorum.
Şimdi, burada bana göre de kesinlikle -bunu daha önceki birkaç maddede de biz söyledik zaten- Bakanlar Kuruluna böyle sınırları hiç belli olmayan, neye görev verileceğine ilişkin kriterleri belirlenmemiş bir yetki verilemez. Bu, Anayasa'ya aykırı, çok net burası.
Ayrıca, bu kamu tarafında, dün akşamki tartışmadan anladığımız kadarıyla, firmalar arasında farklılaştırma yapılmış örneğin. Doğrudur yanlıştır, orasında değilim, hani usul açısından söylüyorum. Şimdi, burada da eğer öyle bir farklılaştırma yapılacaksa -çünkü biraz maliyetlerine göre anladığım kadarıyla, işte modernizasyon durumuna göre firmalar arasında farklılaştırma yapılmış- burada da öyle bir şey düşünülüyorsa, bir defa bir farklılaştırma yetkisinin de alınması lazım. Dolayısıyla, bu anlamda maddenin sadece esas ve usullerin belirlenmesi... Yani, o yeterli bir şey değil. Dolayısıyla, burada bir açık olarak Bakanlar Kuruluna verilen bu yetkinin sınırlarının bir tanımlanması lazım.
Şimdi, Maliyeci arkadaşın açıklamasından sonra ben başlangıç şeylerini kaçırdım, orayı duyamadım ama anladığım kadarıyla, geçici bütçe kapsamında böyle bir harcama yapılabilir mi, yapılamaz mı? Maliyeci arkadaşlar çok kolay bir şekilde "Yapılabilir." dediler. Bana göre de yapılamaz yani bu üç ay içerisinde kesinlikle bununla ilgili bir harcama yapamazsın çünkü bunun bir tertibi yok. Yani, ancak şu anda üç aylık geçici bütçede biz geçen 2015 bütçesindeki tertipleri devam ettiriyoruz. Yani, benim hep eleştirdiğim, bürokratken de eleştirdiğim husus, bu 5018'i yaptık ama 5018'i hiçbir şekilde uygulamıyoruz. 5018'in en büyük katili de Maliye Bakanlığıdır. Yani, Maliye Bakanlığı bu 5018'i... Tabii, ben uzman, daire başkanı arkadaşlar için filan söylemiyorum, üst yönetim için söylüyorum yani nihayetinde onlar kendilerine verilen talimatı yapıyorlar. Şimdi, eskiden 1050 filan varken, biz bu kadar çok ödenek aktarmasıdır, işte ödenek üstü harcamadır... Ben hatırlıyorum uzman yardımcılığımdan yani şöyle bütçenin yüzde 1'i, yüzde 2'si kadar dahi ödenek üstüne çıkılması gerekse buraya gelinir, karşılığında da gerçektir veya değildir bir gelir gösterilir ve bir ek ödenek yasası sonrasında ilave ödenek kullanılabilirdi. Şimdi 25 milyar liraya kadar ilave ödenek kullanılan yılları biliyoruz ve Parlamentoya da hiçbir şekilde uğranılmıyor. Niye? Çünkü, 5018 bunları düzeltmek için güzelce yazmıştı bunları, sınırlarını belirledi, söyledi filan, ondan sonra şimdi çok kolay bir şekilde bütçe kanunlarına koyduğumuz hükümlerle "5018'in şu, şu, şu maddesi bu yıl uygulanmaz." deyiveriyoruz. Hedef hâline getirdik yani, keşke 5018'i yazmasaydık. Eskiden mevzuatı dağınıktı, kimse nerede olduğunu bilmiyordu, atıf da yapamıyordu, şimdi atıf yapılabilir hâle getirdik. Şimdi, böyle olmuş olsa dahi, şu anki şey içerisinde ben tertibi olmayan bir şeye bu geçici bütçe kapsamında bir harcama yapılamayacağını düşünüyorum. Bu anlamda, Maliyeci arkadaşların o görüşlerini tekrar bir gözden geçirmeleri lazım.
Tabii, diğeri hakikaten daha sıkıntılı bir şey. Hani, "Efendim, bu belirlenir." demişti, işte iş yapış tarzımız bu. İşi çalışmıyoruz. Birazdan bunun detaylarını konuşacağız işin esasına gelince, işi çalışmıyoruz.
BAŞKAN - Konuşacağız.
ERHAN USTA (Samsun) - Ondan sonra "Ya, şöyle azıcık bir yetki alalım, biraz muğlak yazalım, orada bürokrasiye bir alan açalım -tamam mı- verilebilir." Niye verilebilir efendim? Parlamento niye var o zaman? Yani, "Verilebilir." diye bir şey yazacağız, ondan sonra bütün sektörü Maliye Bakanlığındaki veya Hazine Müsteşarlığındaki veya Kalkınma Bakanlığındaki 3-5 tane arkadaşın insafına bırakacağız. Parlamento niye var? "Verilebilir." Neye göre verilebilir? Yani, böyle bir keyfîlik olabilir mi? Bürokrat arkadaşlar bunu nasıl önerir? Yani, ben hayal kırıklığı yaşıyorum. O zaman kanun filan yapmayalım yani böyle genel bir, her şeye bir yetki verilsin, herkes her şeyi oralarda yapsın. Yani, burada verilip verilmeyeceği... Ben "Tam tersine, burada kriterlerin belirlenmesi gerekir." derken, arkadaşlar burayı daha keyfî hâle getirecek önerilerde bulunuyorlar. Bu hiçbir şekilde yani Anayasa açısından da, bir bütçe sistemi açısından da, modern, çağdaş bir bütçe anlayışı açısından da, Parlamentonun bütçe hakkı açısından da yani nereye koyarsanız koyun, hiçbir yere sığmaz, hiçbir şekilde böyle bir şeyin kabul edilebilir bir yanı olamaz. Bakın, ayrıca böyle bir belirsizliği de yaratmamak lazım Sayın Başkan. Şimdi, işin esasına geçince konuşacağız yani bir karar alınıyor, işte etki analizi yok, kararın nasıl bir etkisi olacağını hiç kimse düşünmüyor. Ondan sonra onun üzerine bir başka karar alınıyor, yine etkisi yok, sonuçlara ilişkin rakamlar konusunda hiçbir bilgimiz yok yani sorumluların da bilgisi yok, Parlamentoya da bilgi verilmiyor. Şimdi böyle bir kör dövüş içerisinde burada yasa yapılıyor, adaletsizlik diz boyu. Yani bunu, şu uygulamayı, ilk yasayı çıkardığımızda yüksek maliyetler nedeniyle birçok firma kapandı, istihdam kayboldu, firmalar el değiştirdi, firmaların değeri düştü. Şimdi böyle bir yasa çıkarttığımızda peki firmaları kapanan adamların, istihdam kaybı olanların, yani firma el değiştirdiyse bunların ne günahı var? Yani bunları biz niye zamanında düşünmüyoruz? Etki analizi dediğimiz şey işte bu. Yani "etki analizi" böyle iki kelime filan gibi ama işte etkisini ölçeceğiz. Yaptığımız düzenleme nereye... İleriyi görerek hareket etmemiz lazım. Burada da şimdi "verilebilir" gibi bir şeyle var olan bu belirsizlikleri daha da artıracağız. Özel sektör şimdi ne düşünecek? Yani kanun çıktı, kanun bir şey söylemiyor, "verilebilir." Habire kavga gürültü. Biz bunları çok yaşadık. Yani böyle bazı bakanlıkların kendilerine olağanüstü yetki alıp, ondan sonra Parlamentoyu saf dışı bırakıp, ondan sonra sektörle kimi zaman kol kola, kimi zaman boğaz boğaza iş yapması doğru bir yöntem değil. Hiçbir şekilde, bizim de Plan ve Bütçe Komisyonu olarak böyle şeylere prim vermememiz gerekir.
Teşekkür ederim.