| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Komisyonun çalışma usul ve esasları hakkında görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 05 .01.2016 |
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli hazırun; ben de yeni bir yılın doğru, aydınlık, insanların barış ve kardeşlik içinde yaşadığı, her yaştan canın her an kaybolacak korkusunu hissetmediği günlerde yaşanmasını dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.
Bugün, yine, karşımıza... Ki biz geçtiğimiz dönemde de bunu AKP yasama anlayışında çok sık görmüştük. Sürekli torba yasalar, hadi oradan temelleşen temel yasalar ve hızlandırılmış yasama mantığıyla ortaya çıkan; maalesef, vizyonu olmayan; orta ve uzun vadeli olarak hedeflenen geleceğin bir stratejisini oluşturmayan; çözümünün hangi amaçta, hangi süreçte, hangi zaman aralığı için ve kimlere özelde etkisinin olacağı zaman zaman çok yoğun tartışılan bir yasama mantığının devamıyla karşı karşıyayız.
Şimdi, Türk Dil Kurumuna sözcük olarak "Torba nedir?" diye baktığınızda, verilen cevap "Pamuktan veya kıldan dokunmuş türlü boydaki bir bez parçası ve bağlayarak da üstü bükülen bir bez parçası." Şimdi, bunun önüne kanunu koyuyoruz, "torba kanun" oluyor. Peki, "torba-kanun" bileşkesinden karşımıza ne çıkıyor? Demek ki kanun bir şeyleri taşıyacak, sırtlayacak. Ama sırtlanan ne? İkincisi, ağzı bükülüp bağlandığı zaman bir şeyleri gizleyecek. Bu kanunun içerisinde neler gizli? Bunu sorgulamak bu mantığın içinde çok önemli bence.
Diğer taraftan, öyle bir tasarı-teklif birleşmesi ki bu -hanımlar "patchwork" derler- birleştirilmiş parçalardan renkli bir şey ortaya çıkartmak. Ama bu, maalesef, doğru dürüst bir "patchwork" değil. Bu, tamamen birbirine karıştırılmış...
MUSA ÇAM (İzmir) - Bohça.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - ...ve sonucunda, gerçekten, bizim yasamayı hitap olarak hazırladığımız vatandaşımıza neler getirip neler götüreceği de soru işaretleriyle dolu olan bir yasama şekli olarak karşımıza çıkıyor.
Diğer taraftan, torbaya baktığınızda, jelatini çok güzel yapılmış. Yılbaşından esinlenerek renkli jelatinlerle süslenmiş bir torba ama içinden çok acı başlıkların ortaya çıktığı yasa maddeleri de görüyoruz. Bunu siz alışkanlık olarak genelde uyguluyorsunuz. Anayasa değişiklikleri referandumlarına gidildiğinde de böyle süslü maddelerin arasına iliştirilmiş bazı can alıcı maddeler olduğu gibi bugün karşımıza çıkmış. Bir tarafından altında Sayın Başbakanın imzası, bir tarafından Komisyon Başkanımızın da imzası olan karmaşık, çorba, taslak-tasarı karışımı melez bir uygulamayla karşı karşıyayız.
Şimdi, torba yasalar, tabii, hızlandırılmış, belki birilerine zaman kazandırmış veya kazandırmak için tercih edilmiş olabilir ama ben merak ediyorum: Şu maddelerin içeriğinde uzmanlık alanlarında detaylı tartışılarak, görüşülerek ve bu tartışmalar sonucunda sağlıklı bir yasama faaliyeti yerine getirmek yerine bu kadar hızlı ihtiyaç duyulan başlık ne? Bunun içerisinde bu kadar süratli, bu kadar uzmanlığı gözardı ederek ortaya çıkartılan tercih ne? Bunu da hem teklif hem tasarı sahipleri adına herhâlde hem Sayın Bakan hem de teklif sahipleri açıklayacaktır.
Şimdi, baktığımızda, Medeni Kanunu'nun 1'inci maddesinde kanunun ruhundan ve özünden bahsedilir. Ben, şu, önüme gelen teklif-tasarı karışımı, kanun yaptığımız çalışmanın ne ruhunu ne de özünü açıkçası bulamadım. Yine, ilgili teklifi ve tasarıyı ortaya koyanlar sanırım bu özü ve ruhu bize gayet açıkça anlatabilecek ve açıklayabileceklerdir.
Şimdi, maddelerin geneline baktığınız zaman -tabii, dedim ya, bazı çok olumsuz maddelerin içeriğinde konuşulacağı ve bunu da detayıyla paylaşacağımız- Sayıştayla ilgili madde. 2013 yılında yapılmış olan bir yasa Anayasa Mahkemesine gidiyor ve gerekçeli kararı da ortaya konularak iptal ediliyor. Yani, yüzde 50 altı demişsiniz, yüzde 50 üstü demişsiniz diye bir gerekçeyi Anayasa Mahkemesi kabul etmiyor ve siz de getirip burada halka açık şirket noktasındaki bir bağımsız denetimi ortaya koyarak bir baypas etme arayışı içindesiniz. Aslında, sizin taşeronlaşmış iş yaptırma mantığınız burada bile kendini gösteriyor. Sayıştaya bağımsız deneticiyi taşeron hâline dönüştüren bir tercih içindesiniz. Peki, sormak istiyorum: Taşeronlaşmış bir işlem yapılıp geldiğinde ve anayasal hak olarak kullanılan Sayıştay denetiminin değerlendirmesinde ortaya çıkacak hatalarda sorumluluk kimde olacaktır? Sayıştay, bağımsız denetçinin temelinde hazırlayacağı raporlarda bunu tamamen üstüne almakta mıdır, kabul etmekte midir? Tabii, Anayasa Mahkemesinin burada iptal gerekçesini de söylemek isterim. Sayıştayın kamu kaynaklarının kullanımına ilişkin denetim yetkisini ortadan kaldırdığı, yasama organının yürütmenin bütçeyle ilgili işlemlerini kanunlara uygun bir şekilde yürütüp yürütmediğini denetleme imkânını sınırlayarak demokratik devlet ilkesine zarar verdiği, tekrar söylüyorum, demokratik devlet ilkesine zarar verdiği gerekçesiyle iptal edilmiş bir yasayı tekrar şöyle bir baypas edersek, nasıl yaparsak başarırız da geçiririz düşüncesiyle ortaya koyduğunuz bir yasama mantığı. Biz, gelin, bu dönem örnek bir çalışmayı ve yasamayı ortaya koyalım ve bu yasamayı ortaya koyarken de yapılan çalışmaların bize vekâlet veren halkımızın, o millî iradenin beklentilerine cevap verecek kalitede, netlikte ve doğrulukta onların menfaatine olmasını sağlayalım. Her türlü, birtakım çevrelere hizmet edecek düşünceyle yapılan yasama faaliyetinden uzak duralım.
Bakın, bu biyometrik verilerin kullanımı hakkında da çok önemli bir süreci Sayın Temizel dile getirdi. 2014 yılında bir tasarı hazırladınız ama onu kanunlaştırmadan... Nedir o tasarı? Bireysel, kişisel verilerin korunmasıyla ilgili tasarı.
Peki, yine, Avrupa Konseyi üyesi ülkeler arasında 28 Ocak 1981 tarihinde "Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Sırasında İnsanın Korunmasına İlişkin Sözleşme" var. Bu sözleşmeyi de Türkiye Rusya'yla beraber onaylamamış. Hâlâ onaylamadığınız ama yine şu anda bir yasaya mevzubahis ettiğiniz sözleşme içeriğindeki bir konuyla ilgili bir yasa yapıyorsunuz. O yüzden, ilgili konunun muhatabı olan komisyonlar... Eğer, biz durmadan tali komisyonlardan "toplanamıyoruz" veya... Peki, bu komisyonları niye kuruyoruz biz Mecliste? Yani, bu komisyonlar çalışmayacaksa, bir tek Plan ve Bütçe Komisyonu çalışacaksa bu komisyonlarda görev alan arkadaşlara da haksızlık etmiş olmuyor muyuz? Çünkü, bir çok arkadaşımız kendi uzmanlık alanındaki komisyonlarda görev yapmak üzere orada seçildiler. "Hayır, siz oturun yerinizde, buradaki en iyi işi Plan ve Bütçe Komisyonu bilir. Zaten onlar da bilmez, iktidar bilir." İktidar da aslında hazırlanan yasaları burada hızlandırarak -kaldırın ellerinizi- hızlı bir şekilde, temel yasa olarak bitsin diye bakan bir tercih. Bence, Sayın Başkan, bu yasama çalışmasında, özellikle böyle önemli konuların olduğu çalışmada bir alt komisyon kurulmasını, sosyal taraflarla, uzman olan kişilerle ve gerekirse burada kimlikle ilgili bu biyometrik verilerle ilgili olarak uzmanlarıyla görüşülüp doğru, yerinde bir çalışma yapılmasını tavsiye ediyorum, talep ediyorum. Bu yöndeki bir değerlendirmenin de karşımıza çıkacağını gönülden diliyorum, teşekkür ediyorum.