| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Komisyonun çalışma usul ve esasları hakkında görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 05 .01.2016 |
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli misafirler, kamu görevlileri; hepinizin yeni yılınızı kutluyorum, mutlu yıllar diliyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanun... Bunu defaten açıklamak durumunda kaldık değerli arkadaşlar, "yasama kalitesi" diye bir şey var ve bu yasama kalitesi açısından da belirli kurallar ve ilkeler belirlenmiş. Şimdi "torba kanun" diye bir şey icat edildi, çok istisnai bazı hâllerde belki kullanılacak, bence hiç kullanılmaması gereken kural hâlinde sürekli torba kanun.
Yasama kalitesinin öncelikle yüksek olabilmesi için kanuni bir bütünlük gerekiyor. Onun için her bir kanun başlığının ayrı ayrı görüşülmesi gerekiyor. Oysa biz ne yapıyoruz? 7-8 değişik konuda millî savunmadan içişlerine, ekonomiden tarıma kadar birbiriyle alakasız kanun maddelerini koyup Plan ve Bütçe olarak -ki bir uzmanlık komisyonudur- başka komisyonların görev alanına girecek şekilde kanun yapmaya çalışıyoruz ve ondan sonra da Sayın Başkan, "Biz bunu gönderdik..." O zaman biz de şunu söyleriz: İşte burada bir AKP hegemonyası var. E, burada komisyon başkanı da oradan... Ama oradaki komisyon başkanı kendi muhalefet üyelerinin görüşme hakkını elinden alıyor. Yani İçişleri Komisyonunda, Millî Savunma Komisyonunda, Tarım Komisyonunda görüşülmesi gereken konuların tamamı Plan ve Bütçe Komisyonuna geliyor -ki burası da bir uzmanlık komisyonu- tarımla ilgili uzman vardır muhakkak ama teorik olarak Tarım Komisyonu varken bizim tarımla alakalı bir şeyi düzenliyor olmamız son derece kötü, kalitesiz, demokrasinin de niteliğini düşüren bir hâle doğru gidiyor. Bu torba kanun uygulamasına bir an önce son verilmeli. Genel Kurulda diyelim ki en iyi ihtimalle baktığınızda, işte bunların torba kanunda dört saat fazla çalışırız. Kimi günleri hiç çalışmıyoruz, kimi günler 3-5 gece sabaha kadar gergin çalışmalar yapılıyor. Bence Komisyon Başkanının buna dikkat etmesi gerekiyor, bunu Komisyon Başkanının belki yönetime hatırlatması gerekiyor ama öyle bir şey olmadığı ortaya çıkıyor.
Söz konusu torba kanunda iki tane temelde, üç tane Anayasa'ya aykırılık söz konusu bence. Birincisi ve en önemlisi Sayıştay meselesidir. Değerli arkadaşlar, Anayasamız ve demokrasiler ve onun bizdeki yazılı hâli iyi kötü Anayasamızda kuvvetler ayrılığı öngörülmüş. Üç tane kuvvet öngörülmüş: Yasama, yürütme ve yargı. Yasamanın iki tane fonksiyonu var. Bir: Yasa yapma, yasa koyuculuk. İki: Denetim fonksiyonu. Bu denetim fonksiyonunun da çeşitli yolları var; soru önergeleri, Meclis araştırması, gensoru ama mali denetimin en önemli boyutu Sayıştay. Çünkü kanun, yani kurucu iradeler, bütün ülkelerde, sadece bizde değil, diyor ki: Parlamentonun yeterli uzmanlığı olmayabilir, bunun için gerekli vakti de olmayabilir. Bunun için özel bir mahkeme koyalım, özel bir denetim birimi koyalım. Bunun adı sayıştay diyor ve bu sayıştaylar halkın varlığı olan yerlerde, kamuya ait yerlerde denetimler yapsınlar ve gelip halkın temsilcilerine denetimin sonuçlarını anlatsınlar. Şunu demiyor: "İktidara veya yürütmeye anlatsınlar." Parlamentoya anlatsınlar demek tam ve eksiksiz olarak iktidarın ve muhalefetin bilgilendirilmesi anlamına geliyor. Bunun da ön koşulu tarafsızlık ve bağımsızlık. Son dönemde Sayıştayın nasıl boynunun vurulduğunu biliyoruz. Yani gelirse raporlar duman olma korkusundan Sayıştaya neler yapıldığını biliyoruz ama şunu unutmayın, demokrasinin en altındaki taşlar çekilmektedir. Çünkü mevcuttaki iktidar diyelim ki aldığı oyla birlikte sadece kendi tabanından değil, bu muhalefetin de temsil ettiği tabandan, muhalefet partisine de oy vermiş insanların vergilerini toplamaktadır. Onların ortak varlıklarını, sadece iktidar partisinin seçmeninin değil, HDP'nin de, CHP'nin de, MHP'nin de seçmenlerinin ortak mal varlıklarıyla ilgili tasarrufta bulunmaktadır ve bunu bilakaydüşart, yani yüzde yüz otoriteyle yapmaktadır çünkü muhalefetin hiçbir söz hakkı yoktur. Yürütme tamamıyla iktidarın elindedir ve demokraside bu olması gerekmektedir ama yürütme kendi yetkisini ve meşruiyetini Anayasa'dan alır. Anayasa'ya göre ve hukuka göre yürütmek durumundadır. Şimdi, bakın, şu getirdiğiniz teklifle Sayıştayın Anayasa'ya göre, Anayasa'nın başlangıç maddelerine ve Sayıştayla ilgili maddelerine göre denetlemesi gereken kuruluşlar bu getirdiğiniz teklifle Sayıştayın denetim yetkisi dışına çıkarılmaktadır. Sayıştayın denetim yetkisi dışına çıkarılması demokrasinin en temel ilkelerine, eşitlik ilkesine, şeffaflık ilkesine, vergi yükümlerine, bütçe yükümlerine tamamına aykırı bir düzenlemedir. Şu andan itibaren benim seçmenimin de hakkı olduğu birçok kamunun mal varlığı üzerinde bir parlamenter olarak benim artık denetim yetkim kalmayacaktır, fiilen bırakılmadı, bu bir suçtur. Yani şu an böyle gülümseyerek götürülen sistem Sayıştayın kör edilmesi, raporların getirilmemesi hem Komisyon Başkanımız adına hem Meclis Başkanı adına bir suçtur, Anayasa'yı ihlal etmektedirler ve bizim demokratik haklarımız elimizden alınmaktadır. Ayrıca, tam da sizlerin yani iktidar partisinin literatürüyle, iktidar partisinin jargonuyla söylüyorum, şu an siz bir darbe yapmaktasınız. Bunun sebebini açıklayayım. Niye darbe yapmaktasınız?
Sizler 17 ve 25 Aralık soruşturmaları için yani Türkiye'nin en kapsamlı yolsuzluklarının çok sarsılmaz delillerle ortaya çıkan soruşturmaları için "Bu bir darbedir." demiştiniz. Şu an yaptığınız işlemle birlikte Sayıştayın elinden bu önemli kurulların denetim yetkisini almakla siz gelecekte yapılacak yolsuzlukları çok kolaylaştırmaktasınız. Çünkü denetimin olmadığı yerlerde yolsuzluklar olur ve bu yolsuzluklar olup da tespit edildikten sonra darbe diyeceksiniz. O zaman darbenin ilk adımını, darbeye yardım ve yataklık suçu şu an işlenmektedir. Türkiye'deki Sayıştayın mevzuatını, Sayıştayın denetim yetkisini budamak, Sayıştayı yetkisiz hâle getirmek sonuç olarak emin olunuz ki yolsuzluklara sebep olacaktır, sonuç olarak emin olun ki halkın varlıklarının birtakım kişilerin eline hukuksuz ve haksız olarak geçmesine yol açacaktır. Eğer yolsuzlukları ortaya çıkarmak darbe ise şu an itibarıyla siz gelecekte yapılacak yolsuzluklara yol vererek onlar da bir gün ortaya çıkarılacak. O zaman, şu an darbeye geçit veriyorsunuz. Eğer siz bu önlemi bugün alırsanız yani Sayıştayın denetim yetkisini tırpanlamazsanız kimse sizi yakalamaz çünkü yolsuzluk yapılması çok zor olur. Onun için bu konuyu hem Anayasa'ya aykırılık konusunda hem de bu doğuracağı sonuçlar üzerinden tekrar düşünmenizi rica ediyorum.
Eşitlik konusunda Bülent Bey zaten söyledi.
Bir de bu elektronik veriler meselesi var. Getireceğiniz kanuni düzenleme, önümüze konulan teklifteki kanuni düzenleme birçok kişisel verinin alınmasını ve depolanmasını getiriyor. Ama bu verilerin nasıl saklanacağı, bu verilerin nasıl güvenliğinin sağlanacağı, hangi kurumlarda tutulacağı, bu verilerle ilgili güvenliğin sağlanıp sağlanmaması konusunda bağımsız denetimin nasıl yapılacağı konusunda hiçbir hüküm yok ortada. Mevcut hükümlere referans gösterilerek yapılıyor. Oysaki, biliyoruz ki nüfus hizmetlerinin verdiği bu işler seçimlerin sonucunu bile etkileyecek önemde işlerden konuşuyoruz. Bu yüzden bunun altyapısının, güvenliğinin sağlanmadan ayrı bir kanun hâlinde, bağımsız bir denetim, bağımsız dediğim, yürütmenin dışında, bağımsız bir kuruluş tarafından denetimi sağlanmadığı sürece bu konuda alınabilecek, işlenebilecek suçlar, bu konuda kötüye kullanmalar, suistimaller, bu kanuni düzenlemeyi getirenlerin üzerinde kalırlar. Bu sadece bu memleketin içerisinde olmaz. Son dönemde biliyorsunuz, Türkiye sürekli siber ataklarla sarsılmaktadır. Ne yazık ki siber güvenlik de tam sağlanamamaktadır hatta siber güvenlik kurulu da kurulamamıştır, burada da Ulaştırma Bakanı varken belki bu konuda bize ek bilgiler verebilir. Bütün yurttaşlarımızın bu bilgilerinin şu teknolojik çağda başka bir ülkenin kötü niyetli bir organizasyonunun eline geçmesi bizim millî güvenliğimizi sarsacak boyutlara getirebilir. Onun için güvenlikle alakalı, bu elektronik güvenlikle alakalı uygulanabilir tedbirleri içeren yasal düzenleme yapılmadan bu adımın atılmaması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle Sayıştayın getireceği sonuçlar üzerine hem geneli üzerine hem maddeler üzerinde bütün yolsuzlukları da anlatarak anlatmaya devam edeceğim.
Saygılar sunuyorum.