KOMİSYON KONUŞMASI

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Evet, ben de bugün bu konuda çok kararlı geldim buraya, Mehmet Bey'e o anlamda katılıyorum. Yani, bizim dört gün daha sadece uzman dinlememizi hiçbir şekilde doğru bulmuyorum. Özellikle...

BAŞKAN - Sivil toplum kuruluşları ve çocuk merkezleri...

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Hayır yani sadece dinlememizi doğru bulmuyorum. Yani, geçen hafta da bunu ifade etmiştim. Geçen haftadan özellikle söylediğim şeyde bir kere daha ifade edip ısrarcı olduğumu söylemek istiyorum. Çalışanların denetimi konusunda buradan bir yazı çıkabilir demiştim. Bugün bununla ilgili bir karar alalım en azından. Gerçekten çocuklarla ilgili çalışan kurumlarda kimler nasıl çalışıyor? Önceki istatistikleri, sicilleri tutulmuş mu, tutulmamış mı? En azından bunun verisini soralım bütün bakanlıklara. Hiç olmazsa bu istatistiği toplayalım yani. Şu anda biz yerimizde otururken de bunu yapabiliriz, birileri bunu yapabilir, onca uzman var istihdam edilmiş olan, herhâlde bunu yapmak mümkündür diye düşünüyorum. Çünkü, istatistik yoksunu bir ülkeyiz yani istatistik her iktidarın kendi meşrebine göre açıklanan veya saklanan bir şey oluyor; sadece size mahsus değil, hakikaten Türkiye geleneği böyle. Umarım bundan sonra gitmez bu şekilde, bir katkımız olur belki.

Birincisi bu. Hakikaten çocuklarla çalışanların önceki sicil geçmişleri nedir; bütün personele bakılsın, özel bir incelemeden tekrar geçirilsin. Çünkü az önce mesela bir haber okuyorum; Gaziantep'te 2. İdare Mahkemesi, AFAD, il afet müdürü olarak görev yapanın atama kararını uygun bulmadığı hâlde gene görevine devam ediyormuş. Üç yıl çalışma şartı var, o bulunduğu alanda hizmet etme şartı var. Bunu yerine getirmediği hâlde, mahkemeye başvurulduğu hâlde bununla ilgili, hâlâ görevine devam eden birisi var. Şimdi, bunun gibi kaç insan var çocuklarla ilgili? Geçmişinde istismar olan birisi var mı ya da işte psikolojik durumu nedir? Bunlar denetlenebilir. Bunu biz bir yere gitmeden de yapabiliriz ama ikinci olarak, bizim bir yere gitmemiz gerekiyor. Yani, Mehmet Bey'in dediğini ben de yapmak zorunda hissediyorum çünkü ben bu Komisyona gerçekten Karaman'daki olaydan sonra girdim ve bir gün bir tek çocuğun kılına bir şey olmasın diye girdim. Biz harekete geçmezsek bu Komisyon olarak bir süre sonra zaten -o bir süre çok bir süre değil ama onu da söyleyeyim-hareketlenmeler olacak ve "Ne yapıyor bu Komisyon? Niye ortada yok? Niye gitmiyor, hiçbir yeri denetlemiyor, görmüyor?" diyecekler. Bu, en azından -yine geçen sefer de söylemiştim- bir ayağını denk al durumu yaratır. Yani, hakikaten olan biten bir şey varsa hiç olmazsa belki bunu önlemeye katkımız olur. Hani her tarafa ulaşamayız tabii, biz de süper bir komisyon ve süper insanlar şeklinde çalışmayacağız.

Ben öncelikle Nizip'e gitmeyi öneriyorum yani Nizip'e bu Komisyon mutlaka ve mutlaka gitmeli. Şimdi, Karaman'da şunu söyledik: Ailelerle yaşayan çocuklar... Aileler görünmek istemeyebilir. Çocuklarla zaten görüşmeyelim diye. Ama, Nizip'te mülteciler var ve eminim ki çocuklar değil ama orada yaşayan mülteci aileler kendilerine destek olmak isteyen herkesle görüşmek isteyeceklerdir. Oraya gitmemiz, konuşmamız, yerinde tespit etmemiz gerekiyor. Yani, 30 çocuğun parayla satıldığından ve istismara uğradığından söz ediyoruz. Yani, Suriyeli değil, hiç fark etmez yani hepimiz için aynı duyarlılık varsa, önümüzdeki hafta bir gün burada insanları dinleyeceksek bir günü de oraya gitmeye ayıralım lütfen ve bunu lütfen sağlıklı bir şekilde yapalım yani kimse bize Merkel'e gösterildiği gibi "Bu bölümü inceleyin, bu bölümü incelemeyin." demesin. Yani, biz kendimiz nereye gitmek istiyorsak oraya gidelim, inceleyim. Yani, bu şeffaflıkla biz arınabilir, gerçekten Türkiye'de aslında bu ayıbın üstesinden gelip bir arada yaşayabiliriz, yoksa gerçekten çok zor.

Son olarak, cezaevleri... Hâkime hanım da söyledi zaten.

Bir de belki farklı bir şey olarak, hani alanda çalışan uzmanları zaten dinleyeceğiz de... Mehmet Bey'in dediği doğru, gerçekten o kadar çok yapılmış çalışma var ki. Şimdi, o demin dediğim yani kalkıp da Mor Çatı'yı boşanma komisyonuna çağırmayan bir zihniyet, hakikaten burada her şeyi yeniden yeniden yapmak zorunda kalır. Yani, bir dönüp bakmak lazım insanların emeğine "Ne emek vermişler? Ne çalışma yapmışlar?" diye.

BAŞKAN - Çağırmadılar mı?

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Çağırmamışlar canım, ben biliyorum yani çağrılmadı. Yani, Türkiye'nin ilk sığınağıdır ya, kadın ve çocuk konusunda en fazla deneyime sahip olan. 1990'da kurduk biz orayı, kimse yoktu ortalıkta. Yani, bu, bu emeğe saygısızlıktır, aynı şeyi biz yapmayalım. Bunun dışında, belki farklı bir şey şu olabilir: Yurt dışında bir örnekten bir uzman çağırabiliriz.

BAŞKAN - Evet, öneri var onunla ilgili.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Yani, oradan birileri gelebilir, hani o uygulanmış bir şey.