| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünün 2013 ve 2014 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 05 .05.2016 |
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Şimdi, burada, baktığınız zaman, konuyu incelediğiniz zaman asıl işveren ve asıl iş dediğimiz bir iş var. Yani üretim yapılırken üretimin safhaları asıl iş olarak değerlendiriliyor, bir de lojistik dediğimiz, işte, taşınması ya da ürünün pazara sunulması, temizlik hizmetleri, güvenlik hizmetleri gibi hizmetler var ki bunlar da hizmet alımı yöntemiyle yapılan işler. Şimdi, arkadaşlar, ben bir şeye de şahit oldum 24'üncü Dönemde Sanayi Komisyonunda. Mesela sizin Eti Borun, Eti Madenin getirmiş olduğu tüvenanın hizmet alımı yöntemiyle çıkartılması, kazma kürek işinde çalışan personelin hizmet alımı yöntemiyle çalıştırılması... Bir kanun teklifi verilmişti, sonra hep beraber orada konuşuldu ve o kanun teklifi, maddesi geri çekildi. Aslında doğruydu çünkü o gün konuşurken o kısımdaki işçilik maliyetinin sadece yüzde 5 olduğu görülüyordu baktığınız zaman Eti Borda ve Eti Madende. Şimdi, yüzde 5'lere düşen işçilik maliyetlerinde asıl işlerde bile hizmet alımı yöntemiyle çalıştırılması oradaki insanın köleleştirilmesi anlamına geliyor aslında. Hani kabul edebilirim Avrupa Birliği esaslarına göre bunlar yüzde 13'te, Türkiye'deki en iyi işçilik yüzde 13'tür. Bakmayın böyle yüzde 20'ler, yüzde 30'lar, yüzde 40'lardan bahsedilir ama sanayide en iyi -özel sektörde de olsa- yüzde 13'ler civarındadır, Avrupa Birliğinde de yüzde 18-23 civarındadır.
Şimdi, yeni bir taşeron yasasını beklemekten ziyade mesela benim kentimde özel sektör tüm hizmet alımı yaptığı işçileri kadrolu hâle dönüştürdü. Bunun içerisinde Lassa, Brisa, Pirelli, Goodyear var. O arada SEDAŞ da -özelleştirildikten sonra- hizmet alımı yöntemiyle yapmış olduğu, üretmiş olduğu hizmetlerdeki kendi elemanlarını, çalışanlarını kadrolu hâle getirdi. Demek ki bu taşeronluk denen kölelik şeyinin ortadan kalkması lazım. Hepimizin kardeşleri, akrabaları, yeğenleri, etrafımızda yaşayan insanların çocukları var. Bir şekilde Türkiye'nin ucuz işçi pazarı hâline dönüştürülmesinden kaçınmamız lazım. Evet, rekabet de edeceğiz, Çin'de, Mısır'da, Romanya'da ucuz çalıştırılıyor olabilir ama Türkiye'nin de ucuz işçi pazarı hâline getirilmesinden kaçınmamız gerekiyor. Bu, hiçbirimize fayda sağlamaz; ne topluma fayda sağlar ne ülkeye fayda sağlar, sadece sermayenin gücüne güç katar. Birçok şirket gelirken, Türkiye'ye yatırım yaparken kimse "Vergi vereceğim, istihdam sağlayacağım." diye yapmaz, hepsi duygusal davranırlar, "Ne kadar kazanıyorum?" diye bakarlar. Biz onların da tabii kazanmasının önündeki engelleri açacağız ama işçilerimizin de vatandaşlarımızın da köle gibi çalıştırılmasına karşı çıkacağız.
Buradaki tespitler doğru. Mahkemeye de gidilmiş, mahkemeye itiraz etmişsiniz. Ben sizin yerinizde olsam Yargıtaya falan itiraz etmem. Yani bir kamu kuruluşusunuz. Özel sektör hizmet alımı yöntemiyle çalıştırdıklarını kadrolu hâle getirirken bir kamu kuruluşunun ille hizmet alımı yöntemiyle çalıştırılmasını doğru bulmuyorum. Evet, eksiklikler var, size yapılması, destek verilmesi gereken şeyler var ama bu olayı da doğru bulmuyorum. Tabii, gelecek taşeron yasası çok fayda sağlamayacak yani aynı mantıkla gelirse, henüz içeriğini görmedik ama düşünüldüğü gibi geldiğinde oradaki müteahhit kârı bile işçiye yansımayacak ve aynı mantıkta devam edecek. Bunlar doğru şeyler değil. eğer biz çalışanlarımıza yeterince ücret verebilirsek bundan esnaf da faydalanır, bundan kurumlar da faydalanır, Türkiye'deki ticaret hacmi de genişler. Biraz da olaya böyle bakmak lazım. Onun için belki suçlanabilirdiniz de eğer itiraz etmeseydiniz "Niye itiraz etmediniz?" diye ama ben itirazınızı doğru bulmuyorum. Ben elinizden geldiğince doğru bir perspektifle... Ne kadar eleman ihtiyacınız var hizmet alımı yöntemiyle yapmazsanız? Çünkü hizmet alımıyla yaptığınız zaman burada yandaşlık ortaya çıkıyor. Var diye söylemiyorum, bakın, tartışılan konuları söylüyorum. Siyasallaşma ortaya çıkıyor, müteahhit kârı ortaya çıkıyor, müteahhitle ilişkiler ortaya çıkıyor, işi bırakanların kıdem tazminatları ortaya çıkıyor, bir çok şey ortaya çıkıyor ama bunlar kadrolu elemanlarınız olursa zaten bunlar sendikalı oluyor, sosyal hakları, iş güvenliği, güvencesi, sağlığı, her şey güvence altına alınmış oluyor. Bu şekilde değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Kurumun buradaki hukuksal adımını da yanlış buluyorum.
BAŞKAN - Sayın Akar, siz de kısmen değindiniz, biliyorsunuz, bir yola girdikten sonra onunla ilgili bütün hukuki hakları eğer kullanmazsa kurum farklı disiplinel ve hukuki sorumluluklar doğabilir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Doğru.
BAŞKAN - Siz meseleye yaklaşım açısından değerlendiriyorsunuz, ona bir diyeceğimiz yok ama arkadaşlarımız tabii bütün hukuki yolları tüketmek durumundalar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ben de bildiğim için onu da söylüyorum yani.