| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | TÜRKSAT Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme AŞ'nin 2013 ve 2014 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 05 .05.2016 |
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - AR-GE faaliyetlerinin oldukça masraflı ve uzun süreli olmasına karşılık sonuç alınması durumunda sunulan hizmetlerdeki katma değerin artırdığı gibi şirketin değer artışı da sağladığı biliniyor. Biz bu AR-GE'yle ilgili KİT Komisyonlarının çoğunda bu konuda düşünce de ürettik. Burada dikkatimi çeken bir şey oldu: Her yıl araştırma konularında bazılarının değiştirildiği görüldüğünden ve araştırma sonuçlarının somut bir yansıması da henüz ortaya çıkmadığından önceki yıllara ait denetim raporlarında AR-GE faaliyetlerinin bütçesi ve konusu önceden belirlenecek bir program çerçevesinde sürdürülerek yapılan harcamalarla ilgili hesaplarda izlenerek maliyetlerin belirlenmesi ve çalışma sonucu elde edilen patent, telif hakkı ve benzer kıymetlerin maliyet esaslı olarak şirket varlıklarına kaydedilmesi öneriliyor. Buna kurum bir yanıt vermiş. Kurumun yanıtını birazcık tatmin edici görmedim ben. Bu bağlamda, AR-GE'yle ilgili yapılan çalışmalarda neden bu kadar çok değişikliğe gidiliyor. Çünkü AR-GE bayağı da bir masraflı çalışma olarak ele alınan... Ciddi anlamda da değerlendirilmiş. Ama AR-GE'nin sonucu daha oluşmadan, anladığım kadarıyla, buradaki rapor bilgilerinde ondan vazgeçilmiş. Bu ek bir külfet, kuruma da getirdiği bir artı zarar. Buna neden gerek duyulmuş?
Yine, çoğunluk hissesi özelleştirilmiş olan TÜRK TELEKOM kamu arazisi üstüne veya şahıs arazisi altına tesis edilmiş yer altı kablo gözleri için tahsil edeceği kira bedelini kendisinin belirlemesi, bundan dolayı TÜRKSAT AŞ'nin TV şebekesini geliştirmesi ve yaygınlaştırmasında önemli bir engel olduğu vurgusunun yanında TÜRK TELEKOM'un kullanma hakkına sahip olduğu altyapıdan faydalanma maliyetlerinin oldukça yüksek olması nedeniyle, gerek mevcut gerekse yeni tesis edilecek yer altı kablo sistemlerinin makul bir fiyata ortaklaşa kullanılabilmesini sağlayacak bir uygulamanın geliştirilmesi ve bunun yanında, hanelerde yüzde 16'ya varabilen düşük bir Kablo TV şebekesinin yaygınlaştırılması kurum adına kendisinin koyduğu hedefler ve başlangıca uyum sağlamadığı görülüyor.
Bir de tüm il merkezlerinde Kablo TV altyapısının yaygınlaştırılması projesi kapsamında yıllara göre bir dağılım var. Buna göre, iller neye göre kıstasa alınarak seçildi? Altyapılarında hangi kriter alındı? Kırklareli, Trakya'da o bırakılmış, burada Aydın bırakılmış, Karadeniz'de Samsun'un dışında hiç yok. Doğu illerinde hemen hemen hiçbirinde yok, bir tek Erzurum ve Erzincan var. Burada Kablo TV altyapısının yaygınlaştırılmasında nüfus mu, turizm mi, sanayi mi, talep mi; hangi kriterlere göre bir değerlendirme yapılıyor? Onu öğrenmek istiyorum.
Uydu Test Merkezi için protokol 2010 yılında imzalanmış, Test Merkezi 2015'te bitmiş, kullanım hakkı protokol tarihi itibarıyla yirmi yıl. Merkez 2015'te tamamlandığı için kullanma süresine on beş yıl kalmış yani beş yıllık kullanma süresinin boşa gittiği görülüyor. Bununla ilgili yeni bir düzenleme yapılacak mı? Kullanım süresiyle ilgili neden protokol tarihi baz alındı?
Tabii, biz KİT Komisyonunda değerlendirdiğimiz kuruluşlar içinde birkaç tanesi can alıcı ve özellikle bunlardan biri de TÜRKSAT ama görünen o ki bazı kısımlar özelleştirilip bazı kısımlar devlette kalınca orada da oluşan bir iletişim ve yasalardan doğan eksiklikler var. Bunlarla da kurumların bazen önlerinin tıkandığı ortaya çıkıyor. Bütününe baktığımızda, bu TÜRKSAT için de bazı uygulamalarda sıkıntı yarattığı anlaşılıyor. Sanırım onlar da yasal düzenleme ya da Ulaştırma, Denizcilik Bakanlığının bu konuyla ilgili yeni düzenlemeleriyle giderilir umuyorum.
Teşekkür ediyorum.