| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ Genel Müdürlüğünün 2013 ve 2014 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 12 .05.2016 |
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Şeker hepimizin bildiği gibi stratejik bir ürün. Şimdi, şöyle bakabiliriz: Çaya nasıl baktık geçen gün Rize ve Doğu Karadeniz Bölgesi'nde başka bir sanayi veya başka bir ürün yetişme ihtimalinin zayıflığı karşısında oradaki sanayinin gelişmesi, istihdamın sağlanması, ekonominin canlanması anlamında zarar etse de bir ürün zararı karşılamaya başladılar, o farklı bir çalışmaydı. Stratejik bir ürün olarak değerlendirdik ve devam etmesi gerektiğini, geliştirilmesi gerektiğini söyledik. Fakat, maalesef, bu şeker fabrikaları gözden çıkarıldı. Şeker de stratejik bir ürün. Baktığınız zaman, kolay olanı seçebiliriz. Türkiye'de şeker üretimi yapılmasın, pancar ekilmesin...
Şeker en ucuz neden oluyor? Kamıştan oluyor. O zaman kamıştan maliyetler neredeyse bunun yüzde 70'i veya yüzde 50'si kadar pancardan üretilen şekerin maliyeti kadar. İthal edelim arkadaşlar. O zaman ithal edelim. Kolay olanı yapalım, ithal edelim. Hani demiştik ya yabancılar, gâvurlar daha ucuza mal ediyorsa... "Gâvur" deyince hakaret gibi algılanmasın. Kelime anlamı bizim dinimizden olmayan demektir. Çok da böyle hakaretvari bir kelime değildir ama Türkiye'de hakaret gibi algılanıyor.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) - İzmir'i de kastetmedi.
MELİKE BASMACI (Denizli) - İzmir'i kastetmiyorsun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - İzmir'i de kastetmiyorum bu arada. Atila Ağabey alınma.
Şimdi, bu kolay olanı seçebiliriz değil mi? Şeker kamışından üretiliyor ve üretimin neredeyse yüzde 90'ına yakını da şeker kamışından ve ucuz. Bunu ithal edelim. Peki, yapalım, herkes ucuz şeker yesin. Peki, bu kadar insan, bu üretimde çalışan, tarımla uğraşan köylerde, yüksek rakımlarda çalışan insanlar neyle geçinecek arkadaşlar, ne yapacak? Mutlaka devletin bazı stratejik sektörlerde olması gerekiyor, illa da kâr etmesi gerekmiyor. Bunu da hep söylüyoruz zaten.
Şimdi, buraya baktığımız zaman, bu öneriyi çok hatalı buldum, Sayıştayın önerisini, birinci özelleştirme yönteminin değiştirilmesi. Bir Özelleştirme İdaresi var. Her toplantıya katılıyor arkadaşlar. Sanki bu ülkenin sahipleri gibiler vallahi. Yani biz bunları satarız, keseriz, yaparız, atarız, kimse de bize bir şey söyleyemez gibi bir mantık var. E, otursunlar çalıştırsınlar da yeni bir yöntem bulsunlar bununla ilgili. Onu da yapmıyorlar. Size devretmişler işi. Bunu beceremediler -Şeker Fabrikalarının özelleştirilmesine biz karşıyız, onu da söyleyeyim- beceriksizliklerini de size yüklemişler Özelleştirme İdaresi anladığım kadarıyla bir yöntem geliştiremediği için ve Özelleştirme İdaresi özellikle bu kurumların, bu fabrikaların zarar etmesi için de büyük gayret sarf ediyor arkadaşlar.
MELİKE BASMACI (Denizli) - Ehil değiller.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Geneli üzerinde de söyleyeceğim ben bunu. Yani bu fabrikalar zarar etsin -demin dediğim gibi- bir stratejik ürün olmaktan çıkarılsın... Yahu Kars'ta ne üreteceksiniz arkadaşlar, hayvancılık dışında? Şeker pancarı üretmeyeceksiniz başka ne üreteceksiniz ve ya Bayburt'ta keçinin dışında neyle insanları istihdam edeceksiniz veya bir başka kentimizde? Eğer bu, o kentin ekonomisine, istihdamına, gelişmişliğine katkı sağlayacaksa zarar etse de çalıştırılmalı.
"Zarar etse de" diyorum, etmez aslında. Kurumları birliklere verdikleri zaman, kooperatiflere verdikleri zaman bir iki kotadan dolayı zarar söz konusuydu bir ikisinde. Daha sonra ikinci kısımdaki o münavebeden dolayı onlar da yavaş yavaş kârlı duruma geçtiler.
Şimdi, niye zarar etsin, onu da anlamıyorum. Özel sektör de aynı fiyatla alıyor pancarı, bizim kurum da aynı fiyattan alıyor pancarı. Kurumda fabrikalar bunların kampanya süreleri var. Yani bazısı on gün, bazısı yirmi gün, bazısı otuz gün, bazısı iki ay falan gibi kampanya süreleri var. Eğer kurumlar ve fabrikalar bir bütün hâlinde değerlendirilirse ve ihtiyaçlar, gerekli yatırımlar yapılırsa asla zarar etmezler arkadaşlar, bu da var. Asla zarar etmezler ama özellikle zarar ettiriliyor çıkması için.
Şimdi, şeker fabrikaları -çok geçmişte yapıldığı için- bunların alanları aslında ticari alanlar hâline dönüştü. O alanlar şehir merkezlerine çok yakın, ticari alanlar hâline dönüştürüldü ve ticari alanlar hâline dönüştürülünce de cazip gelmeye başladı bu yerler bazı kurumlara. Yine daha sonra onlardan örnek de vereceğim. Âdeta arsaları, âdeta taşınmazları talan edilmeye başlandı kurumun. Yine, devlet kurumları tarafından da başka kurumlar tarafından da var. Bunlardan dönersek, bunu bir bütün hâlinde... Her kurumda yeniden yapılandırmayı konuşuyoruz da gelecek vadeden, projeksiyonu olan, üretimi nasıl artırabiliriz diyebilen, bakım maliyetlerini nasıl düşürebiliriz diyen, üretim maliyetlerindeki diğer kriterleri nasıl en aşağı çekeriz diyen bir anlayışla yönetilmiş olsa bir sıkıntı çıkmayacak.
Asla taraftar değiliz. Yani bir üzerindeki fabrika, evet bilabedel olsun ama arazisini satalım. Niye satacağız? Fabrikayı çalıştıralım arkadaşlar. Eğer o fabrikayı satacaksak, o kentteki o fabrikayı, o fabrikanın yerine bilabedel, arsa için satacağız ya ticari bir alan olmuş ya AVM yapılacak oraya.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Kültür sarayı...
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ya da kültür sarayı yapılacak.
Peki, oradan sağlanan kaynaklar niye o kentte bir modern teknolojiye sahip, maliyetleri düşük, üretim maliyetleri düşük bir fabrika kurulmuyor? Özelleştirme İdaresi satıyorsun, alıyorsun, parayı cebine koyuyorsun ama o kentin ihtiyaçları konusunda hiçbir fikrin yok. Niye bunlar böyle projelendirilmiyor? Bunu anlamak zor.
Bu çok tehlikeli bir öneri. Sayıştayın böyle bir öneri yapma hakkının olduğunu düşünmüyorum. Gidin Özelleştirme İdaresine özelleştirmenin mantığını, prosedürünü -sadece Şeker Kurumu için değil- onlara brifing verin, nasıl yapılması gerektiğini anlatın onlara Türkiye'de özelleştirmenin. Ama Şeker Fabrikaları hakkında yahu özelleştirmeleriniz yanlış gidiyor... Sizin işiniz özelleştirmelerin yanlış gitmesi değil. Sizin işiniz o verimliliği sağlamak, kârlılığı nasıl sağlayacak, yönetimsel olarak kanunlara uygun işler yapılıyor mu, istihdamdaki eksiklikler neler, kadrolardaki, görevlerdeki problem ne, bilançolardaki eksiklikler ne ya da yanlış veya doğru mu diye bir denetim yapmanız gerekiyor. Şimdi kalktınız, devletin kurumuna "Bunu özelleştirin. Beğenmedim o yönteminizi, bu yöntemle özelleştirin." Hayır, özelleştirmesinler; bu kurumları daha verimli hâle getirecek önerilerde bulunun lütfen.
Teşekkür ediyorum.