KOMİSYON KONUŞMASI

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Teşekkür ederim.

Öneriye bakıldığında hasılat oranının yüzde 7'lerden yüzde 12'lere yükseldiği gösteriliyor ama normalde bu hasılat oranının yükselmesi bir kârlılık da getirmiyor. Bunu da burada ifade etmiş aslında, anlaşılan o. Bunu daha çok DİDİ'ye bağlıyorsunuz; o dönemdeki artışın nedenini, pazarlamada ve reklamlardaki gider artışlarının nedenlerini DİDİ markasına bağlıyorsunuz. Doğrudur, yeni bir ürün piyasaya çıktığı zaman bunun pazarlanması ve reklamının yapılması gerekiyor. Tabii, bunu yaparken nasıl, hangi şartlarda yaptığınıza da bağlı. Ben burada şunu sormak istiyorum: DİDİ markasının 2013'te üretime geçtiğini söylediniz ve 50 ülkeye de ihraç ettiğinizi söylediniz. Şimdi, burada 50 ülkeyi sormayacağım ama 2013'ten bu yana iç piyasada tüketilen rakamı, ürettiğiniz rakamı, 2013, 2014, 2015 ve cari yıl, 2016'nın Nisan sonu itibarıyla ürettiğiniz DİDİ'nin üretimini soruyorum. Hemen peşinden de bu üretimin ne kadarı iç piyasada değerlendirilmiş yıllar itibarıyla, ne kadarı dış piyasalarda değerlendirilmiş? Eğer iç piyasada yaptığınız reklamların karşılığında iç piyasada bir kayda değer artış yoksa yaptığınız reklamlar yerine ulaşmıyor demektir. Ki niye bunu söylüyorum? Çünkü, kamu kurum ve kuruluşları son zamanlarda birkaç tane havuz medyasının dışında çok fazla reklam yapmıyorlar ve birkaç tane de yazılı basın dışında. Hani, o sanayi sitelerine bedava dağıtılan Sabah gazetesi çok okunmuyor zaten. Toplamı, bütün o havuz medyası diye sayılan o yazılı gazetelerin tümünü toplasanız bir Sözcü gazetesi kadar yapmıyor. Ama, siz DİDİ'yi gidip Sabah gazetesine... Hakikaten öyle yani ben bir realiteyi söylüyorum, Sözcü'yü onların önüne koymak için söylemiyorum. Toplayın gerçek tirajlarını. Bir zamanlar bedava Zaman gazetesi dağıtılıyordu, 1 milyondu, şimdi kötü oldu, kayyuma kadar kötüydü Zaman gazetesi sizin için. Şimdi, Sabah gazetesi, Star gazetesi gibi, artık tabloid gazetecilik denen -sen daha iyi bilirsin tabii, Atila Bey'in konusuna girmeyeyim- bu gazetelerin toplam tirajlarını topladığınızda, resmî bayi satışlarını topladığınızda bir Sözcü gazetesinin bayi satışına ulaşmıyor. Ama, bakın şimdi DİDİ'nin verdiği reklamlara... Şimdi, DİDİ'nin özelliği itibarıyla o çayı benim Anadolu'daki köylüm içmez. Samimi söylüyorum içmez. Gidin Anadolu'ya, bir tane "DİDİ'yi içiyorum." diyene rastlarsanız sizi tebrik ederim ben. Bunu, daha çok, kentsel yaşama alışmış -üst gelir seviyesi demeyeyim- orta gelir seviyesinin üzerindeki insanların, daha çok sosyal alanları kullanan insanların içtiği bir ürün olarak düşünüyorum ben ki bunun aksini de ispatlayamazsınız. O zaman, bu insanlara nasıl ulaşacaksınız? Sabahla, Starla, bilmem neyle ulaşamazsınız. Bu payı eşit dağıtacaksınız. Her kesime ulaşması lazım. Eğer bir ürün üretmişsiniz, siz de devletin kurumunun başında bulunuyorsanız bunu bir yandaş edasıyla değil, pazarlama tekniklerini bir yandaş edasıyla değil... Ne yapmanız gerekiyor? Bu alanda faaliyet gösteren ve vatandaşa ulaşabilecek yayın organlarına da bu reklamı vermeniz gerekiyor. Sadece siz değilsiniz, diğer kurumları saymayacağım, konumuz o kurumlar değil, aynı şey yapılıyor.

Ben şimdi sizden 2013'ten itibaren DİDİ için yaptığınız reklamın tutarlarını istiyorum. Bu reklamlar hangi televizyon kanallarında yapıldı, kaçar dakika, kaçar saat, kaç lira ödendi; hangi basın kuruluşlarında yapıldı, kaçar gün yapıldı, ne kadar ücret ödendi? Bunları talep ediyorum.

Sizden ricam, gerçekten bu markayı tutturmak istiyorsanız, gerçekten ürünleri iyi pazarlamak istiyorsanız... Ben pazarlamacı değilim ama reklam işini az çok hepimiz biliyoruz, herkes bu konuda fikir beyan edebilir, düşüncelerini açıklayabilir çok rahatlıkla, akıl akıldan da üstündür. Ama, siz böyle davranırsanız bu marka bir süre sonra elinizde patlar diye düşünüyorum. Umarım patlamaz yani bu kurumların üretimini artırmak, bu kurumları verimli hâle getirmek, ürünleri kaliteli hâle getirmek hepimizin hedefi olmalı. Ama, bunları gerçekleştirirken de yani birtakım kurum ve kuruluşlara imtiyaz sağlamamalıyız diye düşünüyorum. Bu sorularımın cevabını aynı netlikte, sorduğum netlikte de talep ediyorum. Çünkü, sizin kurumunuzun sorulara verdiği cevapta bu netlik olmadığı biliyorum.

Teşekkür ediyorum.