KOMİSYON KONUŞMASI

TACETTİN BAYIR (İzmir) - Şimdi, sevgili arkadaşlar, bu maddeleri incelediğimizde, 13, 19 ve 20'nci maddelerin aslında birbiriyle çok yakın ilintili olduğunu görüyoruz. Yani nedir buradaki ilinti? 13'üncü maddede tarifi yapıyorlar, diyorlar ki: "Dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı oluşturan ve maliyeti etkileyen; teknik ve teknik olmayan kayıp ve/veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan..." Şimdi, bana göre 13,19 ve 20'nci maddeler birbiriyle bağlantılı maddeler ve zannediyorum, en fazla da tartışacağımız maddeler.

Diğer maddelerde çok fazla tartışmak istemiyorum ama sadece sizi ikna etmek için bazı şeyler söylemek istiyorum: Şimdi, biz 21 tane şirkete bu elektrik dağıtım işini verdik, ihaleyle aldılar. Kim hangi bölgeyi, neyi aldığını biliyor aslında. Yani buradaki kâr-zarar...Ticarette nasıl bir inşaatı alırsın ihaleyle, kâr da var zarar da var. Bunun içinde birçok şirket başarılı oldu diyelim, 21'in içinde 15'i. Ama burada kesin olan bir şey var, doğu ve güneydoğu illerimizdeki elektrik kayıp-kaçak meselesi yüzde 75'lere çıkmış durumda. Bu, dünya ortalamasında Amerika'da yüzde 6, Türkiye'de, genele baktığınız zaman 15,4; kayıp-kaçak birlikte zannediyorum bu. Yunanistan'da yüzde 4,7; İzlanda'da 2,9. Şimdi, burada esas, bize halk tarafından, sivil toplum kuruluşları, elektrik mühendisleri tarafından iletilen şey, bugüne kadar bu yapılan uygulama ile önümüze getirilen bu kanun maddesinin aslında kayıp-kaçak elektriğin vatandaşa tekrar rücu etmesi ya da dağıtım yapan şirketlerin zararının hazine tarafından karşılanması gibi yorumlanıyor.

Ben şöyle düşünüyorum: Sizin daha önce bu işin, mesela, basit, çarpıcı örnekler; 6 ilin kaçak elektrik kullanımı, arkadaşlar, 4 tane Atatürk Barajı ediyor. Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak illerindeki kaçak elektrik kullanım miktarı yaklaşık 16 milyar kilovat olarak hesaplanmış durumda. Burada enteresan olan şey şu: "Kayıp-kaçağın faturası dağıtan şirkete olacak." diyen bizim önceki bakanımız, kendi açıklaması bu ihalelere çıkarken. Bakın ne diyor Sayın Bakan Taner Yıldız o zaman: Yüksek kayıp-kaçak düzeyinin yol açtığı maliyeti dağıtım şirketlerinin üstleneceğini açıklıyor ve diyor ki: "Her bölge için hedef kayıp-kaçak oranlarını belirleyeceğiz, tüketicilerin daha düşük kayıp-kaçak bedellerine maruz kalmaları sağlanırken bu hizmeti yerine getiren dağıtım şirketlerine riskleri yükleyeceğiz." Bu, Sayın Bakanın ifadeleri.

Şimdi, buradan hareketle, biz, tabii ki... Şuna da baktım: Bazı arkadaşlarınız şunu söyleyebilir: Doğu ve güneydoğudaki kaçak elektriğin terörle bağlantılı olduğu ifade edilmişti bize yapılan bir sunumda. Bunun böyle olmadığını 2007 ve 2013 yani çözüm süreciyle, bugünkü ortamda baktığımızda kayıp-kaçak oranlarında çözüm süreci içinde de aynı olduğunu, dolayısıyla bunun terörden kaynaklı değil, bir alışkanlıktan kaynaklı olduğunu düşünmekteyiz. Bu şirketlerin içinde özellikle 2009 yılında Dicle'nin yüzde 73,39 kayıp-kaçak gerçekleşme oranı, sene 2013 yüzde 75. Van Gölü, ona keza, 2009'da yüzde 55,5; günümüze geldiğimizde yüzde 65-70'leri buluyor.

Sonuç itibarıyla, önerimiz şudur: Eğer biz bunu bu 3 maddede kabul etmemiz yani adam gibi elektriğinin parasını ödeyen, vergisini ödeyen devlete insanları cezalandırmak anlamına gelir. Yani elektrik parasını ödememeyi alışkanlık hâline getirmiş kişileri mükafatlandırıyorsunuz ama ödeyenlere o parayı ekleyerek cezalandırıyorsunuz.

Peki, benim aklıma şu geliyor: Acaba bir sonraki Maliye Bakanlığı yasasında "Yahu, bu vergiyi ödeyen adamlar, madalya alan adamlar, vergisini adam gibi ödeyenler vergiyi ödemeyenlerinkini de ödesinler." mi diyeceğiz? Yani böyle bir adaletsizlik olabilir mi. Yani bunu ne siz anlatabilirsiniz halka, ne biz anlatabiliriz.

Dolayısıyla, bugün sanayi odaları da ticaret odaları da, sanayicimiz, ticaretimiz, üretime katkı koyan, katma değer yaratan üretim sevdalısı insanları, vergi ödeyen insanları cezalandırmaktan vazgeçmeliyiz ve oradaki kayıp-kaçağı bu dağıtım şirketleri denetlemeli, denetimi artırmalıyız. Bakın, denetimlerle ilgili de belgeler elimizde.

Yani burada işin doğrusu, arkadaşlar, bu 21 şirketin becerikli olanları var, bu işi takip eden, adam gibi bu işi yapan. Ama ne yazık ki bazı şirketler adam gibi yapmıyor. Bunu da, ne yapılacak, nasıl Bakanlık çözümünü bulacak, bilmiyorum ama bunu hayata geçirmemiz gerekiyor. Aslında 13, 19, 20'nci maddeler birbiriyle ilintilidir. Bizim burada -24'te de var kısmen bu- 13'teki bu tanımlamayı kaldırmamız durumunda 19, 20, 24'te de bir ortak kararla sokağa çıktığımızda başımız dik, hepimiz vatandaşa bunu anlatmalıyız.

Yani birisi, herhangi bir milletvekilinin yakasından vatandaş tutup "Kardeşim, bu elektriği ben kullanmadım. Niye kaçakçılık yapan, ödemeyen, kaçıran adamın bana ödetiyorsun elektriğini?" dediğinde buna özgürce yanıt verebilmeyiz.

Teşekkür ediyorum.