KOMİSYON KONUŞMASI

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Teşekkür ediyorum Sayın Hocam, verdiğiniz bilgiler için.

Bu Komisyonun esas amacı, aslında, belki kriz yönetimine müdahil olmak kadar önleyici önlemler alma noktasında yasal düzenlemeleri yapmak açıkçası. Burada sizin somut, mevzuatsal anlamda -çünkü ben raporun önlemler kısmına baktım biraz- gördüğünüz, alınması gereken yasal önlemler hakkında sizin bir öneriniz var mı? Yani, hem yönetmelik anlamında ilgili bakanlıkların hangisinin hangi yönetmelik alması noktasında yaptığınız çalışmalarda somuta dönük böyle bir algınız oluştu mu? Onu ben öğrenmek isterim.

ACIBADEM ÜNİVERSİTESİ ADLİ TIP ANA BİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. MEHMET OĞUZ POLAT - Yani, şimdi, baktığımız zaman, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı birincil öncelikli, sorumlu bakanlıklar. Şimdi, bunların bir arada çalışmasını sağlayacak kanuni düzenlemeleri yapmak gerekiyor ama burada da geçen zamanlarda, geçmişte bu denenmeye kalktığı zaman herkes asıl sorumlunun kim olacağını tartışmaya başladı. Yani, şimdi, sokak çocukları sorununu yaşarken bizim temel problemimiz şuydu: Emniyet diyor ki: "Biz yakaladığımız ve sokakta bulduğumuz çocukları kendi 20 yataklı kurumumuzda bakmak istiyoruz." Sosyal hizmetler de diyordu ki: "Hayır, bizde bakılacak." Yetki kavgası çıkıyordu. Bence öncelikle bakanlıkların... İki dönem önce, zannediyorum, böyle bir şey kuruldu ve bakanlıklar bir arada bir çalışma yaptılar ama sonrasında bir şey çıkmadı. Bence öncelikle bunu yapmak gerekiyor.

Bir de ben yıllardır bu konuda çok öneri verdim, çok da konuştum ama ceza hukuku profesörleri başta olmak üzere ikna edemiyorum kimseyi. Gelişmiş ülkeler içerisinde ensest, aile içi cinsel istismarla ilgili kanun maddesi, direkt, işte, kanun maddesi 105 gibi, olmayan tek ülke biziz. Biz de ağırlaştırılmış madde olarak geçiyor. Hâlbuki bu, bir çocuğun yaşayabileceği en büyük yıkım ve bunun da cezası çok somut olarak şu maddede yer almalıdır diye düşünüyorum. Ama, Türkiye'de, maalesef, Ceza Kanunu'na, ki yenilenmiş Ceza Kanunu'nda da hiç gündeme bile gelmedi, alınmıyor, alınmalı. Ve burada da önerirken pedofiliyle ilgili, geçtiğimiz dönem çok cesur 2 milletvekilimiz çok uğraştılar bu kimyasal kastrasyon için, ben de çok destekledim ama bir türlü toplumdaki algı oluşmadı yani "Erkekliğimiz elden gidiyor." diye manşetler yazıldı ama bu çok... Kimyasal kastrasyon geri dönüşümlü bir şey ve caydırıcı özelliği çok fazla bir şey. Bizim gibi onarıcı hizmeti olmayan cezaevi gibi, sayısal, yer açısından da problem yaşanan bir yerde bizim böyle önlemlere doğru gitmemiz gerekiyor.

Yani şunu söylemeye çalışıyorum: Bu bir paket ve bu pakette birçok farklı yer ilgilendiren bölümler var. O yüzden, oluşturulurken sadece "şu" demek çok zor ama bir, caydırıcılığın ön plana çıktığı kanun maddeleriyle; iki, ilgili meslek gruplarının yapması zorunlu olan durumlar... Eskiden çocuk istismarı vakası geldi, acilde, telefon açarlardı ÇİKORED'e, derlerdi ki: "Burada bir vaka var, gelin buraya." Biz derdik ki: "Ne olur, siz başvurun." "Vallahi, biz başvuramayız, savcılığa, karakola gidemeyiz, vaktimiz yok." derlerdi. Şimdi ihbarı zorunlu durum oldu. Bakın, nereden nereye geldik. "İhbarı zorunlu" ne demek? "İhbar etmezsen ceza alırsın." demek. Bunun benzeri, "Çocuk izlem merkezinde tek seferde videoyla görüntüsü alınmadığı takdirde cezai müeyyidesi var." diyebileceğimiz aşama aşama bir kanun yapısına, daha doğrusu, kanun değil bu yönetmeliktir, yönetmelik yapısına ihtiyacımız var kanunla desteklenen.

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Buna yönelik somut önerilerinizi Komisyona sunarsanız belki madde madde, "Bunlarda düzenleme yapılabilir." diye, belki Komisyonun çalışması...