| Komisyon Adı | : | (10 / 123, 124, 125, 126) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Komisyonun çalışma takvimi, Komisyonda görevlendirilecek uzmanların belirlenmesi ve Komisyona davet edileceklerin tespitine ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 28 .04.2016 |
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Sayın Başkanım, yani daha ilk katıldığımız toplantıdan çok memnun olmadığımı ifade edeyim en azından, daha nazik olsun diye söylüyorum. Çünkü Sayın Metiner konuşuncaya kadar olabildiğince düşüncelerimizi, hakikaten Komisyonun çocuklarımızın yararına neler yapabileceğini aktarmaya gayret ediyorduk ama tabii umuyorum son olur. Yani birtakım notlar aldım, bazı cevaplar vereceğim ama bu siyasi etik konusunda falan, vermekten imtina ediyorum çünkü daha fazla bu işi sürdürmeyelim.
Ancak, Değerli Hanımefendi'nin, Hatice Dudu Özkal Hanımefendi'nin bir söylediğine atıfta bulunacağım bu dinî ve imani konu meselesi Hanımefendi. Şimdi, ahlakın temeli özveri ve dürüstlüktür, ahlakın dinlerle bir ilgisi yok. Yani burada vaaz vermek durumunda asla değilim ama bu -tabii ki Diyanet İşlerinden de yardım alınabilir- dinî ve imani bir konu değildir.
HATİCE DUDU ÖZKAL (Afyonkarahisar) - Zaten baştan dedim "insanidir" diye; imani konuların desteği olabilir.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - İnsani bir konu, dolayısıyla, yani o kişinin Hanımefendi, Karaman özelinde söylüyorum...
BAŞKAN - Bu ayrı bir konferans konusu olabilir. Usulle ilgili Hatice Hanım da ona cevaplar verebilir ama bu toplantı onun konusu değil.
Buyurun.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Karaman özelinde bu taciz edenin öğretmen olması çok önemli değil; öğretmen oluyor, başka bir yerde mezarlık bekçisi oluyor, başka bir yerde dondurmacı oluyor, başka bir yerde bilmem ne oluyor. Dolayısıyla, bu, daha çok bizim eğitim anlayışımızla ilgili. Çocukları laik, özgür bireyler olarak yetiştirebilirsek eğer, çocuk neyin kendisi için zararlı olduğu konusunda eğer doğru eğitim alabilirse, belki bu Komisyon o anlamda yararlı sonuçlar üretebilir.
Şimdi, yine, yani çok etkilendiğim için, Hanımefendi demin söyledi, çok üzüldüm. Yani,3 yaşındaki bir çocuğun tecavüzü ve "Siz ilgilenmediniz." diye söylemedim. Hepimizin ilgilenmesi gereken bir şey yani sonuçta 3 yaşında çocuk ya, tecavüze uğramış, bağırsağı parçalanmış ve ölmüş. Yani, bununla tabii ki siz de ilgilenmişsinizdir.
JÜLİDE SARIEROĞLU (Ankara) - İfadeleriniz öyleydi.
BAŞKAN - Bir anne olarak bundan etkilenebilir.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Hayır, hayır, tabii ki siz de ilgilenmişsinizdir. Bir de böyle, her söylediğimizden eğer hakikaten bir sataşma, bir kinaye üretecekseniz biz de üretebiliriz. Yani, demin de ifade edildi. "Siyasi etikten en son bahsedecek bir parti" derken beyefendi hangi partiyi kastetti bilmem ama herhâlde siyasi etik konusuna girersek hepimizin birbirimize söyleyeceği sayısız şey olabilir.
MEHMET METİNER (İstanbul) - Sizi kastetmediğimi söylememe gerek yok.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Etmemişsinizdir. Hayır, hayır yani ben o anlamda söylemiyorum. Yani, karşılıklı bu tür şeylere girersek Mehmet Bey, bakın, samimi söylüyorum, bu Komisyondan bir sonuç elde edemeyiz.
Ben şunu arz etmeye çalışıyorum: Karaman'da da, Konya Ereğli'de de, Konya merkezde de yani bu Komisyon söz konusu olduğu zaman, takdir edersiniz, size de geliyordur mutlaka, siz de bu Komisyonun Başkanı veya beyefendi üyesi olduğu için değişik yerlerden bu tür haberler geliyor. Birkaç ile gittim. Hepsinde gördüğüm şey şu ya da bana intikal eden: Maalesef kutsal din duyguları kullanılarak bu tecavüzler meşrulaştırılmaya çalışılıyor.
HATİCE DUDU ÖZKAL (Afyonkarahisar) - Nasıl meşrulaştırılıyor? Tam aksi.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Bir dakika ya, dur, hemen yanlış anlama. Hayda... bitireyim lafımı. Meşrulaştırmaya çalışan, bizzat tacizcinin, tecavüzcünün kendisi. O imkânı, o yetkiyi, o üstünlüğü kullanarak... Mesela Karaman'da -az önce çıktılar, Ayşe Sula Hanım oradaydı- aynen öğretmenin şunu söylediğini söylüyor çocuk, 10 yaşında o zaman: "Gece beni yatağımdan kaldırdı, odaya götürdü. Şunlar şunlar oldu bitti. Ben ağlayınca beni kucağına aldı. 'Ben seni Allah ve resulünün rızası ile sevdim.' dedi." Şimdi, bunu söylediği zaman o çocuk, bir de öğretmen olunca, o anlamda söyledim. Yani, öğretmen kendi eylemini yüce Allah ve Hazreti Peygamber üzerinden...
BAŞKAN - O öğretmenin, o sapığın dinle bir ilgisi yoktur.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Hayır, hayır, zaten yok. Bir dakika, tabii ki dinle bir ilgisi yok. Ne alakası var?
BAŞKAN - Onu dinle yan yana getirmek bir kere hata.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Bence de yani hakikaten İslam diniyle bir araya getirilmesi mümkün olmayan bir şey.
BAŞKAN - Yan yana getirmek hata. Hiç gündeme getirmemek lazım.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Ama söylemek istediğim de tam o, tam da o. Bu, şimdi, yasa dışı kaçak ev ve yurtlarda bu tür adamlar bu duyguları kullanarak kendi eylemlerini meşrulaştırıyor ve çocuğa sorulduğu zaman -hâkim, psikolog denetiminde almış- "Niye şikâyetçi olmadın, niye söylemedin?"
BAŞKAN - Şimdi, bunların ayrıntılarına biz ileriki çalışmalarda gireceğiz.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Dolayısıyla, bizim 3 yaşındaki çocuk örneğimizden böyle bir anlam çıkarmak doğru değil.
BAŞKAN - Yani, Karaman çirkin hadiselerden öne çıkan bir tanesi. Yani, daha geçmişte de oldu, farklı vakıflar da oldu, Aziz Nesin Vakfında da oldu, mahkûmiyetler var vesaire.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Yani bu tür şeylere girersek, demin onu söyledim...
BAŞKAN - Bunun siyasi şeyi olmaz Hüsnü Bey. Bunun dindarlıkla da bir ilgisi olamaz.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Ben de demin zaten onu söyledim. Yani, Ensar Vakfına ve KAİMDER'e bu işi inhisar ettirirsek son derece yanlış bir iş yapmış oluruz. Biz bunu Karaman raporumuzda da açıkça belirttik.