| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1028) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 02 .05.2016 |
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Bakın, bizim derdimiz Anayasa'yı ve hukuku çiğnemeden doğru düzenlemeleri yapmak. Verdiğiniz örnekle bu aynı örnek değil. Onu, ayrıca, önerge tartışılırken ayrıntılarıyla size izah ederim. Bakın, Anayasa'ya bir geçici madde ekleyerek Anayasa'nın mevcut bir maddesini askıya alamazsınız. Ha, Anayasa'yı fiilen askıya almak gibi bir niyet varsa, o ayrı bir konu. Bakın, Anayasa'nın 2'nci maddesi, hukuk devleti; 4'üncü madde devletin niteliği olarak bunu belirtiyor; 13'üncü madde, temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunamazsınız. Sizin getirdiğiniz düzenleme birçok Anayasa hükmünü çiğniyor. Bakın, 6'ncı madde "Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz." diyor. Bana gösterir misiniz geçici bir düzenlemeyle bir mevcut maddenin askıya alınmasına bir hukuksal dayanak, bir yetki? İşte, biz diyoruz ki gelin bunu doğru düzgün yapalım. Anayasa'nın 83'üncü maddesini mi yeniden düzenleyeceğiz veya sizin gerekçenizde de yazılan bazı noktalar var, çok hassas bazı dosyalar, bazı fezlekeler varsa, getirilir Anayasa'ya ve İç Tüzük'e uygun şekilde, Mecliste değerlendirilir. Ki siz gerekçenizde şunu söylüyorsunuz: "Bazı milletvekillerinin teröre ve teröristlere fiilî manada destek ve yardımları, bazı milletvekillerinin ise şiddet çağrıları kamuoyunda büyük infial meydana getirmektedir." Eğer varsa böyle bazı milletvekilleri -"bazı" kelimesinden birkaç kişi olduğu anlaşılıyor, çok değil- samimiyseniz, bir anayasal kötü niyet yoksa -"anayasal kötü" niyet diye bir kavram var hukukta biliyorsunuz- niye bunların fezlekesini getirmiyorsunuz? Derhâl değerlendirsin, Genel Kurul gereğini yapsın, Genel Kurul takdir etsin. Bakın, devam ediyorsunuz gerekçede... Baştan sonra sorunlarla, hukuken sorunlarla dolu bir gerekçe. "Türkiye kamuoyu milletvekillerinden, her şeyden önce, terörü ve teröristi destekleyen, şiddete çağrı yapan milletvekillerinin dokunulmazlığı istismar ettiğini düşünmekte, bu tür fiilleri olanların yargılanmasına Meclis tarafından izin verilmesini talep etmektedir." diyor. Millet, Meclis tarafından izin verilmesini talep ediyorsa sizden, Meclisi devre dışı bırakamazsınız. Meclisi devre dışı bırakıyorsunuz, konuyu direkt yargıya gönderiyorsunuz. Parlamenter sistemin ve Parlamentonun saygınlığına, güvenirliliğine tamamen aykırı bir durum.
Bakın, madde gerekçesinde: "Bu şekilde dokunulmazlığı kaldırılan dosyalar bakımından, Anayasa ve İç Tüzük'teki usullere göre dokunulmazlığın kaldırılması üzerine uygulanan "İptal istemi" başlıklı Anayasa'nın 85'inci maddesinin uygulanamayacağı da açıktır." Yani, getirdiğiniz düzenlemenin Anayasa ve İç Tüzük'teki usullere göre yapılmadığını açıkça ikrar ediyorsunuz. "Anayasa'ya ve İç Tüzük'e uygun olarak yapılsaydı, 85'inci madde uygulanırdı, ona uygun yapılmadığı için 85'inci madde uygulanamaz." diyorsunuz. Ki benim şahsi görüşümdür -hukukta, tabii, matematik gibi değildir; 2+2 4 eder matematikte ama hukukta farklı düşünce olur- 85'inci maddenin zaten uygulanma olasılığını zaten ortadan kaldıramazsınız. Bu düzenleme Anayasa Mahkemesinin önüne gidecek ve Anayasa Mahkemesinin her yönüyle Anayasa'ya aykırı bir geçici maddeyle ilgili ne karar vereceğini hep birlikte göreceğiz ama kendi gerekçenizde dahi bunu kabul ediyorsunuz.
Bakın, bir örnek verelim: 23'üncü maddenin son fıkrası seyahat özgürlüğüyle ilgili, diyor ki "Vatandaş sınır dışı edilemez." Siz bunu bir geçici madde ekleyerek Anayasa'ya, bir kişiyle ilgili veya somut olaya ilişkin olarak askıya alabilir misiniz? Alamazsınız çünkü böyle bir şey hukuken mümkün değil. Hukuka uygun hareket etmek varken neden Anayasa'yı çiğneyerek ilerliyoruz, yürüyoruz? Neden bunu yapıyoruz? Ne zaman sorunu var ne başka bir sorun var. Bizim Anayasa Komisyonu olarak görevimiz, İç Tüzük 38'de de yazdığı gibi, öncelikle önümüze gelen teklifin Anayasa'nın ruhuna uygun olup olmadığını incelememiz ve bunu da hukukçular olarak titizlikle yapmak zorundayız. Çünkü buradaki bütün konuşmalarımız tutanaklara geçiyor ve yarın hukukçular bu tutanakları inceleyecek -bizler burada olmayacağız ama- belki araştırmacılar inceleyecek, öğrenciler inceleyecek ve hepimizin konuşmalarını ve nasıl bir düzenlemeye bu Komisyonun imza attığını herkes görecek.
Bakın, çok uzatmak istemiyorum, yine ilerleyen maddelerde İç Tüzük 38'e göre görüşülürken veya metinle ilgili düşüncelerimizi paylaşırız. Son olarak şunu da belirtmek istiyorum tutanaklara geçmesi açısından: Sayın Cumhurbaşkanı dokunulmazlıklarla ilgili çok sık değerlendirmeler yapıyor. Sayın Cumhurbaşkanının dokunulmazlıklarla ilgili bu kadar sık değerlendirme yapması Parlamentonun, Meclisin iradesi üzerinde bir vesayet oluşturuyor. Bu doğru bir şey değildir. Siyaset üretme veya bu tip değerlendirmeler yapma Hükûmetin yetki alanına girer. Biz burada bir yetki gasbı olduğunu düşünüyoruz. Bakın, kişilerle ilgili, fezlekesi olan milletvekilleriyle ilgili de değerlendirmeler yapılıyor Sayın Cumhurbaşkanı tarafından. Bizim grubumuzdan bazı milletvekilleriyle ilgili de yapıldı. Bu masumiyet karinesinin de ihlalidir. Fezlekesi olan bir milletvekili veya hakkında iddia olan, herhangi bir eylem isnat edilen herhangi bir kişinin hakkında sanki bir suç işlemiş gibi değerlendirmeler yapmak masumiyet karinesinin ihlalidir. Üstelik Sayın Cumhurbaşkanı tarafından bu yapılırsa yargı bağımsızlığı üzerine de ciddi gölge düşer.
Biz başında beri söyledik, biz hiçbir zaman yargıdan kaçmadık, yargı ne durumda olursa olsun. Hepimiz yargılanalım, bütün fezlekeler yargıya gitsin, hiç önemli değil ama siz kaçtınız, iktidar olduğunuz hâlde kaçtınız, dediniz ki: "Memurun bile dokunulmazlığı var, ben niye yargıya gideyim? Yargıya güvenmiyoruz." 17-25 Aralıkta da kaçtınız, bakanlarınızı Yüce Divandan kaçırdınız. Bunlara hiç gerek yoktu. Hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi temel ilkemiz yaparsak... Bizim görevimiz bu ülkeyi çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmak ve çocuklarımıza güzel bir gelecek bırakmak. Demokrasinin güvencesi hukuktur, bağımsız yargıdır.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.