KOMİSYON KONUŞMASI

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Teşekkür ederim Sayın Başkan Vekili.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; ben de akşamın bu saatinde herkesi saygıyla selamlıyorum.

Bu kadar hayati bir konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin, milletvekillerinin konuşma süreleri beş dakikayla sınırlanmamalıydı. Bunun kesinlikle doğru olmadığını düşünüyorum. On beş dakika olsaydı ne kaybederdik? Ya, çalışabiliriz, sabahlara kadar da çalışabiliriz, yarın da çalışabiliriz, öbür gün de çalışabiliriz ama birçok milletvekilini çok yakından ilgilendiren, aynı zamanda Anayasa'mızı, Anayasa hukukumuzu da bu kadar yakından ilgilendiren bir konuda bu sınırlama demokratik olmadı, bunu belirtmek istedim.

Sayın Bakan değerlendirme yaparken mevcut teklifin Anayasa'ya uygunluğuyla ilgili, başkanlık sistemi vurgusu yaptı, dedi ki: "Maalesef, parlamenter sistemde yasama organı ile yürütme organını ayırmak mümkün olmuyor ve parlamenter sistemin işleyişinde ciddi sorunlar yaşıyoruz." Bu kesinlikle doğru bir değerlendirme değil.

Tutanaklara geçmesi açısından, bir hukukçu olarak -ki burada büyük çoğunlukla hukukçuyuz- önemli bulduğum için birkaç şey eklemek istiyorum. Her zaman şunu söylüyoruz: Başkanlık sistemi, parlamenter sistem, bunlar hükûmet sistemleri, tartışılabilir de ama bizim sorunumuz hükûmet sistemi sorunu değil, bizim sorunumuz demokrasi sorunu. Bakın, bugün dünyada tam demokratik kabul edilen, kalkınmış, demokrasisi gelişmiş, kişi başına millî geliri 40 bin dolarları aşmış ülkeler bakın, büyük çoğunluğu parlamenter sistemle yönetiliyor. Parlamenter sistemi, işlemeyen bir sistem olarak göstermek, kötü bir sistem olarak göstermek kesinlikle doğru değil, böyle tartışırsak doğru sonuca da ulaşamayız. Almanya, federasyon ama parlamenter sistem; İngiltere monarşi, parlamenter sistem; İsveç, Danimarka, Norveç parlamenter sistem; İsviçre, meclis hükûmeti. Demek ki sorun parlamenter sistemde değil, sorun bizim uygulamalarımızda. Biz, yasama organının yürütme organı üzerindeki denetimini sağlıklı bir şekle getirebilecek bir anayasa yaparsak bizim parlamenter sistemimiz de sağlıklı bir şekilde işler ki 1808 Senedi İttifak'tan bu yana, yaklaşık iki yüz yıldır bu parlamenter sistem geleneğini oturtmaya çalışan bir milletiz. Şimdi, kâğıt üzerinde bu iki yüz yıllık birikimi bir kenara iterek başkanlık sistemi dayatması bizi kesinlikle doğru yerlere götürmeyecektir, bunu paylaşmak istedim.

Bakın, önümüze gelen teklifte diyor ki: "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri; Anayasa'nın hangi maddesinde değişiklik yapıyoruz, 83'üncü maddesinde mi? 83'üncü madde -benimle ilgili bir fezleke yok- benim için aynen yerinde duruyor, hiçbir maddede bir değişiklik yapılmıyor. Bu, Anayasa'nın, Anayasa'da mevcut duran bir maddenin bazı fıkralarını askıya alan bir düzenlemedir, bir Anayasa değişikliği değildir. Anayasa'ya bir geçici madde ekleyerek Anayasa'daki mevcut bir maddeyi askıya alamazsınız. Bunun yasal ve hukuksal dayanağını hiç kimse gösteremez bana, varsa biri göstersin.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) - Bülent Tezcan göstersin.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Hayır, Sayın Tezcan hukuka aykırılıkları çok ciddi bir şekilde tespit etti.

BAŞKAN - Evet, lütfen Sayın Önder.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Bakın, şunu karıştırmayalım: Anayasa'ya aykırılığı, hukuka aykırılığı tespit etmek ile -onu da zamanı geldiğinde konuşacağız- metne evet veya hayır demek çok farklı şeyler, bunu konuşacağız ama lütfen, dinlerseniz sabırla onu da anlatırım. (HDP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Hatibi dinleyelim arkadaşlar.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Sokrates'in niçin ölüme gittiğini biliyorsunuz siz, değil mi?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) - Kahrından öldü!

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Adalet için gitti, suçsuz olduğunu bilerek gitti, baldıran zehri içti ve öldü.

Bakın, biz yargılanmaktan korkmuyoruz.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) - Korkmayın zaten.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Korkanlar çok oldu. AKP iktidar olduğunda, biz "Gelin bütün dokunulmazlıkları kaldıralım." dediğimizde "Biz bu yargıya güvenmiyoruz." dediler. Bakın, yargı ne durumda olursa olsun biz yargıdan kaçmıyoruz, hodri meydan, herkes yargılansın.