HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Teftiş raporu geldi bize.

Şimdi, ben de olaya şöyle bakıyorum. Sonuçta bu özel sektör, orada bir yatırım yaptı. Ben, o sözleşme yapılırken bu araçların orada bırakılması hangi gerekçeyle kabul edildi veya niye talep edildi, onu da anlamış değilim. Sözleşme süresi yirmi beş yıllık, maden sahasında, açık arazide o dik şevlerin bulunduğu bir arazide yirmi beş sene hizmet eden bir aracın sonra, sözleşme bittikten sonra bu kurumun ne işine yarar, onu da bilemiyorum ama araçların cinsine baktığınızda kamyonun bir işe yaramayacağını düşünüyorum, kepçenin bir işe yaramayacağını düşünüyorum ama maden sahasında kullanılan diğer iş makinelerinin teknik ömürleri nedir? Burada belirtildiğine göre on-on beş yılsa bu sözleşmeye de konması doğru değil, sözleşme sonunda da böyle bir problem yaşanması doğru değil. Şimdi, orada tatsız bir olay oldu. Tabii ki hiçbir işveren bir sahayı işletirken, üretim yaparken iş kazası, farklı kazaların veya beklenmeyen olayların olmasını talep etmez, istemez, herkesin tek bir amacı vardır. Özel sektörün amacı istihdam sağlamak da değildir, "Devlete vergi vereceğim." diye de bir düşüncesi yoktur. Bir işe girerken asla "Ben istihdam sağlayacağım, vergi vereceğim, ülke ekonomisine katkıda bulunacağım." falan diye öyle bir düşüncesi yoktur, hepsi duygusaldır, "Ne kadar çok para kazanırım." diye bakar. Böyle bir sözleşmenin sonunda eğer 253 tane aracın kullanılabilecek olduğunu bilseydi bu sözleşme içine zaten konmazdı diye düşünüyorum. Tabii, çok kısa bir süre sonra, hemen işletmeye hazırlık süreci tamamlandıktan sonra kömür üretimine geçileceği zamanda bu kazanın oluşması belki de hiç akla gelmeyecek bir şey oldu ve sözleşmedeki bu hüküm gereği sıkıntı başladı. E, tabii, yeni üretim başlayacağı için oradaki araçlar muhtemelen yeniydi. Dört yıl geçmiş aradan, bir yılda da üretime geçebilirdi, iki yılda da üretime geçebilirdi veya belki bir iki yıl daha bekleyecek, belki de üretime geçmeyecek, o araçların orada atıl durumda durması da doğru değil. Yani, sonuçta, hem ülke ekonomisine zarar hem işleticiye de zarar. Bu boyuttan da bakmak lazım ama benim aklıma takılan bir soru: Şimdi, orada 253 araç bulunuyor, her tespitte farklı... Tabii işletici araç lazım oldukça almış oradan. Bir de bunun bakımından da sorumlu. E, orada durunca kış şartları var, toprak üzerinde korozyona uğruyor, durduğu yerde lastiği eskir, kullanım süresi dolar, her şey var bunun içerisinde, kullanmaya başlamış anladığım kadarıyla, bu tespit edilmiş. Aslında, böyle bir soruşturma açmaya da gerek yok bana göre, tabii, Sayıştay kanunlar çerçevesinde, kendilerine verilen yetkiler çerçevesinde uygun olmadığını söylüyor, doğru da söylüyor ama diğer taraftan baktığımızda da bir defa, bu kadar aracın atıl hâle getirilmesi doğru değil, ocağın ne zaman açılacağı belli değil. Sorulması gereken soru: Bu şirket -sözleşmeye bu madde konuldu ama 253 aracın aşağı yukarı yarısı kiralık- 253 aracı da kiralık yapsaydı ne yapacaktınız? Tamam, sözleşmeye böyle bir madde konulmuş ama şirket "Ben orada kullanacağım araçların tümünü kiralık getirirsem..." derse ne yapacaksınız? Sözleşmede şey var mı -merak ediyorum, buna cevap verirseniz sevinirim, Sayıştay veya kurum- sözleşmede araçların cinsleri, adetleri, şirketin kendisine ait olup olmama zorunluluğu belirtilmiş mi, bu sözleşme içerisinde böyle bir şey var mı? Bir, bunu öğrenmek istiyorum, gerçekten merak ediyorum çünkü böyle bir şey konulmamışsa ben getiririm, kiralık araç koyarım ve sizin bu sözleşme maddenizi düşürürüm yani bir geçerliliği olmaz. Şimdi, vardiyada bu vatandaşlar zaten bir kaza geçirmişler, üretim hedefi koymuşlar, proje yapmışlar, kâr hedefi koymuşlar, kazanma hedefi koymuşlar, yatırımın kâra dönüşmesini planlamışlar ama elim bir kaza olmuş, beklenmeyen, istenmeyen bir kaza olmuş ama vatandaşı da böyle bir şeyden sıkıştırmak bana göre biraz ters olmuş ama sorunun önemli olduğunu düşünüyorum. Bunlar kiralık kullansaydı ne olurdu? Sözleşmede bunlar var mı veya araç cinsleri belirtilmiş mi? Bir de araçların ömürlerini söylerseniz konu daha net anlaşılmış olur diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.