KOMİSYON KONUŞMASI

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizim acelemiz yok. Belli ki sizin var.

BAŞKAN - Bizim de yok. Yok, yok, bizim de yok.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Doğrusu Anayasa değişiklik önergenizde de ne kadar acelenizin olduğunu tespit ettik. Esasa girince çok ciddi bir mesai harcamışsınız.

BAŞKAN - Konuşacağız.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Gerçekten bunu okuyunca bir hukukçu olarak esasa girmeden söylüyorum, şu 2'nci sayfada: "Her bir fezleke için asgari bir saat -karar da vermişsiniz yani bir saat- süreden hesaplama yapıldığında toplam 562 gün, Genel Kurul saatinin fezleke görüşmelerine ayrılması gerekmektedir. Genel Kurul çalışmalarındaki uygulamalardan hareketle gündemin tamamı fezleke görüşmelerine ayrılmış olsa da günde 6 civarında fezleke görüşülebileceği, bunun ise yaklaşık 94 günü bulacağı anlaşılmaktadır." Sonra daha ciddi bir hesap yapmışsınız, haftada üç gün çarpılmış, bölünmüş, çıkarılmış ve denilmiş ki: "Sekiz aya yakın bir süre mesai..."

Ne acelemiz var? Acelemiz yok. Gerçekten Türkiye'de demokrasi var mı, demokratik işleyiş devam ediyor mu, Parlamento Anayasa'ya, usule uygun bir faaliyet yürütüyor mu, tüm bunların ortaya çıkacağı değerlendirmelerden biri de bu dokunulmazlık dosyalarının görüşülme süresidir. Bundan daha önemli bir işimiz yok. Anayasa Komisyonunun da daha önemli bir işi yok, Parlamentonun da daha önemli bir işi çok çünkü buraya halkın iradesiyle gelen milletvekillerinin -bir daha söyleyeceğim, Komisyon görüşmeleri sırasınca defaten ifade edeceğim- bir tek düzenlemeyle, Anayasa'nın hiçbir yeriyle uyumlu olmayan bir düzenlemeyle yüzlerce -sayıyı hatırlamadım- milletvekili arkadaşın...

BAŞKAN - Daha anlatamadım ki.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - ...dokunulmazlığının kaldırılması teklif ediliyor. İşte, bu nedenle taleplerimiz çok mühimdir, çok önemlidir. Yani döne döne bunu anlatıyoruz ki karar verirken gerçekten bütün bunları tekrar değerlendirelim.

Demokrasi parmak sayısı değildir, çoğunluk değildir, çoğunlukçuluk değildir, çoğulculuktur. Yani bu masanın etrafında, doğru neticede karar verince, "Kim kabul ediyor, etmiyor?" deyince, iktidar partisi milletvekilleri ellerini kaldıracaklar -eğer tüm muhalefet aksi yönde oy verse de- böyle bir çoğunluk sağlanacak ama orada demokrasi yoktur işte. Orada karşılıklı görüşme, tartışma ve gerçekten bu kurumların yaşama geçmesi için azami bir çaba gerekiyor.

Şimdi, bizim taleplerimiz ne? Tekrar değerlendirmek için söylüyorum, üç talebimiz...

BAŞKAN - Tamam, onları kaydettim ben.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Mekân, basın ve danışmanlar.

Demin Sayın Petek dedi ki: "Dersinizi çalışmamışsınız." Vallahi Sayın Petek, biz dersimizi çok iyi çalışıyoruz çünkü biz damdan düşenleriz. Sizin gibi böyle tuzumuz kuru değil affedersiniz ama.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) - Damdan itenlerden de değiliz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Yani böyle oturup bu konuda bizim ahkâm kesme gibi bir lüksümüz yok çünkü bu dokunulmazlıkların tam da Halkların Demokratik Partisi için getirildiğini gayet iyi biliyoruz. Bu nedenle, emin olun dersimizi çok iyi çalıştık.

Yani 31'e döne döne atıf yapılıyor. 31'e bir daha bakalım. Şimdi, şu anda burada bürokratlar da var. 31'de nerede bürokrat?

BAŞKAN - "Hükûmet temsilcileri" diyor.

REŞAT PETEK (Burdur) - Komisyon Başkanının takdiriyle...

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Nerede? Yok.

BAŞKAN - Birinci fıkrayı okuyalım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Okuyalım, tekrar okuyalım.

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Uzman da öyle.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Uzman da öyle. Yok yani.

BAŞKAN - 31'i okuyabilir miyiz?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - 31: "Komisyon toplantıları Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine, Bakanlar Kurulu üyelerine ve Hükümet temsilcilerine açıktır."

BAŞKAN - Kim onlar? Hükûmet temsilcileri kim?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Bakan...

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Hükûmet temsilcisi, bakandır ya. Sayın Adalet Bakanı burada.

BAŞKAN - Arkadaşlar, "Bakanlar Kurulu üyesi" yazıyor orada. O ne? 2 kere mi yazmışlar Bakanlar Kurulu üyelerini?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, buradaki bir memur -tırnak içinde söylüyorum başka bir amaçla değil- bürokrat neticede memurdur değil mi? Hükûmet temsilcisi sıfatını nereden alıyor?

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Alamaz ki. İdari personel tarafsız.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Alamaz ki. İdari personeldir.

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Müsteşar olursa belki de dersiniz, ama bürokrat olmaz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Yani tartışılabilir ama...

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, ben bitireyim.

BAŞKAN - Bitirin ama... Yani doğru okuyalım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Okuyalım.

BAŞKAN - "Bakanlar Kurulu üyeleri" demiş, bir de "Hükûmet temsilcisi" Aynı kişileri kastetmiş...

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Hükûmet temsilcisi kimdir, bunu tartışmamız lazım.

BAŞKAN - Bakın, 30/1'i de okudunuz mu?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Evet, evet okudum. Çok iyi okudum.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Bir memur Hükûmet temsilcisi olabilir mi, nerede yazıyor?

BAŞKAN - Ne diyor? "Yüksek dereceli bir kamu görevlisine yazılı temsil yetkisi verebilir."

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Tamam... Yazılı...

BAŞKAN - Çok açık. Onun için buradalar.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Kendisi giderse verir.

BAŞKAN - Öyle değil.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Nasıl? Yanında mı getirsin?

BAŞKAN - Bize geldi yazılar. Merak etmeyin.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, burada aynen şöyle yazıyor...

MİTHAT SANCAR (Mardin) - 30'uncu maddeyle birlikte yorumlayalım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Ben bir bitireyim mi?

30'uncu madde ne diyor: "Komisyon toplantılarına Başbakan veya bir bakan katılabilir." Hiçbir tartışma yok burada. "Başbakan veya bakan gerekli görürse kendi yerine -Başkan, altını çizerek söylüyorum, kendi yerine- yüksek dereceli bir kamu görevlisine yazılı temsil yetkisi verebilir." "Kendi yerine" demekten kastı kendisi yokken, katılamıyorsa mesai ve benzeri sebeplerle bir kişiye yetki veriyor. Sayın Bakan burada, Hükûmet temsilcilerinin kime yazılı temsil yetkisi verdiğine dair bir açıklık, aleniyet var mı? Yok. Yani, 30'a aykırı bir işlem de yürüyor ama biz buna itiraz etmedik, bu da bir teamül çünkü.

REŞAT PETEK (Burdur) - Hayır, aykırı hiçbir şey yürümüyor.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Çünkü bu da bir teamül.

Hayır, 30'u okuduk, ben tekrar okuyayım.

BAŞKAN - Meral Hanım, tamam da...

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - (2)'nci fıkra: "Komisyonlar fikirlerini...

BAŞKAN - Anlıyorum da...

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - ...almak üzere uzmanlar çağırma yetkisine sahiptirler."

BAŞKAN - Aynen.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Hiçbir tartışma yok.

Biz kendimiz de size yazılı talepte bulunduk Anayasa Komisyonu üyeleri olarak, dedik ki: Bu değişiklik önerisinin Anayasa'ya aykırılığı Türkiye gündeminde çok ciddi tartışılan bir mesele. Anayasa hukukçularını, idare hukukçularını yani genel olarak... Hatta üç isim verdik...

BAŞKAN - Üç isim ama üçü de anayasa hukukçusu değil.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Dedik ki: Çağırın. Siz henüz çağırmadınız, onu tabii tekrar talep edeceğiz, ileride ayrı usul tartışmalarımız da olacak. Yani, demem o ki şu anda İç Tüzük'te olmayan hükümlere dair teamül hukuku uygulanır. Teamül hukukuna ilişkin de nedense böyle önemli bir meselede tartışma çıkıyor, diğer komisyonlarda biz böyle bir tartışmaya tanıklık etmedik. "Danışmanlar girer.", "Basın girer, giremez.", yok "Yer yok." yok, "Mekân az." yok, "Basın izlemesin." Böyle bir teamülümüz yok. Ayrıca, Komisyon Başkanının... İkinci kere söyleyeceğim, tekrar pek huyum değildir ama gerçekten cevap alamadık. Buraya, Anayasa Komisyonu salonuna polis davet ettiniz mi? Polislerle basını dışarı çıkardınız mı? Bunun cevabını istiyoruz çünkü burası polisin girebileceği bir mekân değil.

BAŞKAN - Herhâlde biz polis davet etmedik, polisle basını dışarı çıkarmadık.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Polis içerideydi.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Geldiğimizde polis içerideydi.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Biz tanıyoruz, şahsen tanıyoruz yani polis memurlarını tanıyoruz ve burada korumalar, polisler basın mensuplarını karar alınmadığı hâlde fiilî güçle ya da telkinle ya da teşvikle -her neyse- çıkardı.

BAŞKAN - Yok, Komisyon görevlisi arkadaşlar var, idari görevliler.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Ve biz o sırada da ısrarla itiraz ettik.

Bu var mı teamülümüzde? İç Tüzük'ümüzde var mı?

BAŞKAN - Yok.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Yok.

BAŞKAN - Yok diyorum ben de.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Yok ama uygulanıyor, onu söylemeye çalışıyoruz.

Bu nedenle, yani şu anda -zaten ileride tartışacağız- fezlekesi olan 127 milletvekili arkadaş var ve İç Tüzük'e göre 550 milletvekilinin bu Komisyona katılma hakkı var, isterse gelir izler. Burası, diyelim ki 127 kişi, artı, geri kalanın -550'den çıkarırsak- hepsi dedi ki: "Ben bir parlamenter olarak bu tartışmaları izlemek istiyorum." Meclis Başkanlığının ve Anayasa Komisyonunun böyle bir mekânı tesis etme zorunluluğu vardır. İç Tüzük eğer böyle bir düzenleme yapmışsa bunun gereğini, altyapısını, uygun mekânı, koşullarını, sağlığını, her şeyi gözetmesi gerekiyor. Neden böyle bir hazırlık yok? Bunu da soruyoruz ve talep ediyoruz çünkü bugün belki 100 milletvekili var, yarın 200 kişi gelecek, tabii bu 50'ye de düşebilir ama önemli olan azami sayıyı gözetip buna uygun bir karar vermemiz gerekiyor.

Ayrıca, şunu da son olarak söyleyeyim: Yani, biz, gerçekten bu mekân, basın ve danışman konusundaki taleplerimizi sağlıklı bir tartışma yapmak için talep ediyoruz ve demokrasiye sahip çıkıyoruz, demokratik kurallara, ilkelere sahip çıkıyoruz. Diyoruz ki: Bizim saklayacağımız, gizleyeceğimiz hiçbir görüşümüz yok. Bizim hiçbir kaygımız ve korkumuz da yok. Dokunulmazlıklarla ilgili bizim sunduğumuz teklif de var -o esasa giriyor, girmiyorum- biz bütün Türkiye'nin, bütün dünyanın şu anda teklif sahiplerinin getirdiği öneriyle neyi amaçladıklarını bütün herkesin görme hakkı... İzler izlemez o onların takdiri ama bir şeffaflık sağlanması gerekiyor. Basın bunun doğrudan aracıdır. Basına kapatmak, görsel basına kapatmak bunu doğrudan ortadan kaldırmaktadır.

Danışmanlara da -çok söylendi, ben tekrar ayrıntıya girmeyeyim- gerçekten ihtiyacımız oluyor. Ders çalışma konusuna bizim daha çok ihtiyacımız olduğu için yani uluslararası içtihatlardan tarihe kadar, burada tartışmalar yürütürken sonuçta biz arkadaşlarımızdan faydalanmak istiyoruz. Ayrıca, demin söz alan arkadaşımız 1987'de danışmanlık müessesesinin getirildiğini söyledi yani bunu da ayrıca tartışalım aslında. Danışmanlık konusunda da bir gündem, usul önerisi açalım, usul görüşmesi. Danışmanlık nedir...

BAŞKAN - Bir gün inşallah.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Yani, yüz yıl önce de başka bir rejim vardı, başka bir sistem vardı. Bugün "Bu olamaz." diye bir gerekçe Anayasa Komisyonunda tartışılacak bir mevzu değildir. Biz taleplerimizde ısrarcıyız, kesinlikle danışman arkadaşların dediğimiz şekilde kalmasını, uygun bir mekânın idare amirleriyle, Meclis Başkanlık Divanıyla görüşülerek tespit edilmesini ve basının davetine uygun bir mekânın tespitine de önem verilmesini istiyoruz ve bunun için karar verilmek üzere de bir ara istemimiz var.

BAŞKAN - Bu taleplerle ilgili bir işlem yapalım da benim anlatacağım bir arzım var başlangıçta, onu daha yapamadık, sizler daha çok konuştunuz, ağzınıza sağlık.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Misafirlerinize söz hakkınız yok mu Sayın Başkan?

BAŞKAN - Önce, ara konusunda söylüyorum, ara vermeyeceğiz, devam edeceğiz, bunun için ara vermeye gerek yok; bir.

İkincisi, yer konusunda biz Mecliste mümkün olan bütün yerleri araştırdık, burada en çok oturularak çalışılabilecek mekân bu salon, Plan ve Bütçe dâhil olmak üzere. Tabii, herkes gelirse ne olur? Olabilir. Herkes, 550 vekil birden Meclis Genel Kuruluna gelse, orada bile yer yokmuş. Şimdi sordurdum, 524 yer varmış Genel Kurulda.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Burada da 524 olsun, kabul ediyoruz, tamam, 524.