KOMİSYON KONUŞMASI

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Çok teşekkür ediyorum.

Şimdi, alt komisyon çalışmalarında da aslında çokça tartıştığımız ve... Görüşme başlarken de alt komisyonun üst komisyona hiçbir şey çıkarmamasından hareketle eleştiri başladı.

Ben şunu ifade etmek isterim değerli arkadaşlar: Sonuç itibarıyla denetim işi önemli bir iştir ve bütün kurumlar, sadece kamu değil, özel sektör de kendisini çok iyi denetlettirir. Bununla ilgili olarak da bir sektör var. Şimdi, bizim burada yaptığımız denetime gelince, nedense muhalefet kendi bakış açısı doğrultusunda -ben başlangıçtan beri yapılan konuşmalara baktığımda- manipüle edici bir tutumu yani töhmet altında bırakan bir söylem biçimini, bir belgeye ve bilgiye dayanmaktan ziyade, buranın sonunda şöyle bir kanaatin ortaya çıkmasını hesap ediyor gibi geliyor bana. Nedir o? Yani bir kurum var "Bu kurumda çok devasa şeyler yapılıyor, berbat, yolsuzluklar var, ilişkiler var, bütün bunlar içerisinde, bizim görüştüğümüz kurum, dışarıda oluşacak algıya göre son derece berbat bir kurum" algısını oluşturmaya dönük...

Mesela hangi iddia vardı ki, üst kurula çıkmasını istediniz, ısrar ettiniz onda? Hemen şu anda mesela söyleyebilir misiniz "Alt komisyonda biz şunu demiştik ama çıkarmadınız." diye? Aklınıza gelen bir şey olduğunu zannetmiyorum.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Burada öneriler, bakarsınız.

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - İkincisi: Velev ki, alt komisyonda önerdiniz ve buraya çıkmadı, bunu takip etme imkânınız elinizden alınmıyor ki. Bugün burada da ifade edebilirsiniz ama şu ana kadar konuşmalarda, Atila Bey'in o gün sorduğu somut sorular dışında söylediğiniz bir şey yok, töhmet altında bırakıcı ifade biçimleri var.

Bu manipülasyonu destekleyen, sonuçta çok kötü bir kurum kanaatini oluşturmaya dönük bir başka şey ise mesela, sayın vekilim, Sayın Basmacı, arkadaşımızın bir şeyi üzerine, böyle bir hareketlenme üzerine dedi ki: "Şimdiden, kurumu aklayacağınız için vicdani şeyiniz başladı."

MELİKE BASMACI (Denizli) - "İbra" dedim, aklamayı biz yapmıyoruz.

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - İbra, neyse işte, tamam. "İbra edeceğiniz için vicdanınız size şimdi baskı yapmaya başladı." gibi bir serzeniş...

MELİKE BASMACI (Denizli) - Aynen öyle dedim.

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Şimdi, bunun hiçbir şeyi yok. Matematiksel olarak da, denetim mantığı açısından da oturtacağınız bir görüş değil bu. Bu sadece demagoji.

MELİKE BASMACI (Denizli) - Sizin görüşünüz.

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Ama öyle. Yani denetim mantığı açısından bakalım. Bu değerlendirmelerin... "Siz ibra edeceksiniz, onun için vicdanınız şimdiden sizi sorguluyor." Bu, olmaz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Babuşcu, bizim değerlendirmemize göre siz de demagoji yapıyorsunuz.

MELİKE BASMACI (Denizli) - Aynen.

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Bu olmaz.

MELİKE BASMACI (Denizli) - Aynı şeyi yaptığımız için ben anlıyorum sizi. Ben demagoji yapıyorum Sayın Vekilim, özellikle yapıyorum, siz de yapıyorsunuz.

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Eyvallah, zaten siz de demagojiyle konuştuğunuz için biz de mecburen demagojiyle size cevap veriyoruz.

MELİKE BASMACI (Denizli) - Yani 1-1, sorun yok.

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Aynen öyle, tabii, onun için cevap veriyoruz ama o demagojiyi de bir felsefi altlığı oluşturarak yapmak lazım.

MELİKE BASMACI (Denizli) - Ben mühendisim arkadaş, ben felsefe yapamam.

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Her neyse. Yani onun için ben, bunu çok anlamlı bulmuyorum, çok doğru bulmuyorum bu yaklaşım biçimini.

Yani geçen de konuşulmuştu, Genel Müdür Yardımcısı Vekili Sayın Eren'in bu işi yapıp yapamama yeterliliği. "Yaş tartışması değil." dediniz, tamam, doğru, kabul edelim. Yani orada bu arkadaşın on-on iki yıllık bir süresinin geçmesi gerekirdi, geçmedi. Yani kalıplara takılıp kalmanın bir anlamı yok. Yani bir insan bir görevi taşıyabilecek bir ufku, bir birikimi, bir misyonu temsil ediyorsa, bence bunu buraya taşımanın, tekrar tekrar dillendirmenin hiçbir faydası yok, bir pratik karşılığı yok yani o anlamda ifade etmek istiyorum.

Şunu da söylemek lazım: Elbette ki kurum içerisinde sizin ifade ettiğiniz ya da etmediğiniz problem cümleleri, sorunlar olabilir, vardır da şu anda hiç konuşmadığımız, dillendirmediğimiz de vardır, olabilir.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - O zaman, mesela biraz evvel yayın örnekleri verdim, sizin de içinde olduğunuz. Mesela onlarla ilgili bir yorum yapın, merak ediyorum, ne diyeceksiniz.

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Yapayım. Şunu söyleyeyim: Bakın, TRT'nin geçmiş, hantal, tek kanal mantığı içerisindeki tutumundan soyutlanıyor olması, çeşitleniyor olması...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Yani sizin açınızdan, bizim açımızdan...

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Geleceğim.

Dışarıdan hizmet alıyor olması, pek çok programını, şusunu, busunu dışarıya yaptırıyor olması, TRT açısından bir ufuktur bana göre. Yani hâlâ TRT koridorlarında yürüdüğünüzde, devletin o hantal şeyini hâlâ hissedersiniz. Bana göre onu yıkmaları lazım, onu aşmaları lazım.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - O zaman özelleştirin.

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - O ufkun da değişmesi lazım.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Soruya cevap vermediniz ama.

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Şöyle demeniz lazım... Sıraladığınız milletvekilleri, genel başkan yardımcıları ya da bakanların TRT'de program yapmış olmasını, şöyle bir şey söylerseniz tartışabiliriz: "Bizden de şu genel başkan yardımcısı, şu milletvekili, şu il başkanı, şu, şu bir programda görüş beyan etmek için müracaat etti de reddedildi."

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Olur mu öyle şey ya?

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Buradan söyleyeceksiniz bunu.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Yani Sayın Genel Müdürüm, AKP'nin sayın vekilleri müracaat mı ediyor size?

MELİKE BASMACI (Denizli) - Müracaat var mı?

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Hayır hayır, şu anlamda söylüyorum. Bakın...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Babuşcu, açarsan bu yolu 134 arkadaşıma müracaat ettiririm yani.

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Ne dersen de, hiç fark etmez, konuşuruz yani önemli değil.

Ben şunu söylüyorum: Söyleyecek sözü, yayına çıkarma pratiği ve karşılığı olan bir figürü TRT'nin yayına çıkarması ya da başka bir kanalın yayına çıkarmış olmasının hiçbir eksik tarafı yoktur. Bunun hangi siyasi parti...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Çok rica ediyorum. Yani hep AKP'de söyleyecek sözü olanlar; CHP'de, MHP'de, HDP'de söyleyecek sözü olanlar yok. Nasıl böyle bir şey söylersiniz?

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Hayır, ben öyle bir şey söylemiyorum. Elbette, söyleyecek sözü olan varsa TRT'nin kapılarının onlara kapalı olduğunu ben düşünmüyorum. Bunu söylüyorum yani.

MELİKE BASMACI (Denizli) - Yani bütün katılanlar taleple çıkıyor...

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Hayır hayır Hanımefendi, onu söylemiyorum.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ben 134 arkadaşıma müracaat ettireceğim TRT'ye, hep beraber göreceğiz.

MELİKE BASMACI (Denizli) - Evet, TRT'ye biz müracaat edeceğiz Sayın Genel Müdürüm, televizyona çıkmak için.

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Tabii, edin ya. Sayın genel müdür onu değerlendirir yani.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Tutanaklara geçti, arkadaşlar şahitsiniz.

TAMER DAĞLI (Adana) - Rating yapacakları çıkarırlar.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - E, bizden daha iyi rating yapacak adam var mı?

BAŞKAN - Sayın Akar, siyasetin ratingi sandıkta belli olur. O da orada ortaya çıkıyor.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - O sandık her zaman öyle size böyle gülmez.

BAŞKAN - Eyvallah.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Yalnız bir şey söyleyeyim de... Sorun yalnızca siyasilerle ilgili de değil. Eğer Hükûmeti eleştiren bir üretici varsa, onunla ilgili bir sıkıntı varsa, o da çıkmıyor. Bizim patatesi anlatıp duruyoruz. Ben patatesi de görmedim TRT'de.

BAŞKAN - Sayın Babuşçu, siz de toparlarsanız.

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Toparlıyorum.

Aslında değerli arkadaşlar, yine o demagojik üslupla devam ediyorsunuz, boş şeyler söylüyorsunuz, yozla uğraşıyorsunuz. Bu toplumun dikkatini çekecek...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Neyle uğraşalım Babuşçu? 11 tane adamı almış kendi köyünden, bunu konuşmuyorsun. "Bizi yayına çıkartmıyor." diyoruz, bunu konuşmuyorsun, ne konuşacağız biz? Şov mu yapacağız?

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Bakın, aynı köyden 11 kişi istihdam edilmişse bu yanlıştır. Buna siz "Yanlış değildir." deseniz de, ben desem de...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Siz deyin bunu diyorum ben.

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Hayır, aklıma gelmedi. Ben desem de bu vicdani anlamda yanlıştır kardeşim bu, doğru bir şey değildir. Kim yapmışsa yanlış yapmıştır. Bunun tartışılacak bir tarafı yok. Ama sizin niyetiniz bu anlamda kurumu daha iyi bir yere taşıma anlamında eleştirel bir yaklaşımdan ziyade...

MELİKE BASMACI (Denizli) - Biz muhalefetiz, bizim görevimiz bu zaten. Biz beş taş oynamıyoruz. Takip ediyoruz, okuyoruz.

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Peki.

Ben, algının, bir denetimi takip etmekten ziyade, töhmet altında bırakılacak bir kurum mantığıyla yaptığınızı söylüyorum. Bunu da doğru bulmuyorum. Hadise bu.