| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | TRT Genel Müdürlüğünün 2013 ve 2014 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 27 .04.2016 |
HASAN TURAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar, Sayın Genel Müdür ve ilgili kurumların başkanları; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum.
"Kurulduğu günden bu yana kamu yayıncılığı bilinci ve sorumluluğuyla hareket eden Türkiye Radyo Televizyon Kurumu tüm yayınlarını geçmişte olduğu gibi bugün de büyük bir titizlik ve özveriyle gerçekleştirmektedir.
TRT, bugün 13 televizyon, 16 radyo kanalı, 5 dergi, 41 dil ve lehçede gerçekleştirilen web ve radyo yayınlarıyla dünyanın en güçlü medya kuruluşlarından biri hâline gelmiştir. TRT, güçlü altyapısı ve köklü yayıncılık geleneğiyle bu yerini çok daha yukarılara taşıyacaktır."
Sayın Genel Müdürün sunuş konuşmasındaki bir bölümü aldım. Hepimizin hayatında aslında bu bizim gözlemlediğimiz bir durumdur. 1970'li yıllarda, elli yakın bir zaman söz konusu ki benim çocukluk hayatımda daha çok Amerikan Hollywood dizileri; Bonanza, Vadideki Hayat, Küçük Ev, Dallas vesaire, bizim gençlik yıllarımızda küçük çocukların böyle biraz da dünyaya bakış açısını, felsefesini, hayat felsefesini zehirleyen temelleri atan yayınlarla tanışmıştık; eski Türkiye. Şimdi ise biraz önce arkadaşlarımız da ikrar ettiler, "İşte, en çok izlenen dizilerden bir tanesi Ertuğrul, Diriliş." Dediler, değil mi? Dolayısıyla arkadaşlar, sadece Diriliş değil, Diriliş ve benzeri onlarca yayına imza atmış bir TRT'yle karşı karşıyayız.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Onlarca yayını satın almış.
HASAN TURAN (İstanbul) - Bugün gelişen ve değişen Türkiye'de, sadece kamu kuruluşları olarak TRT'nin değil, hatta özel kuruluşların bile yapmış oldukları, almış oldukları, satın almış oldukları hizmetleri özelleştirme yöntemiyle yaptıkları aşikâr. Bugün televizyon yayıncılığında, prodüksiyon...
MELİKE BASMACI (Denizli) - Sayın Başkan...
HASAN TURAN (İstanbul) - Lütfen ben herkesi dikkatle dinledim, siz de dinleyin.
Televizyonların dış yapım gerçeği sadece TRT'yle ilgili değil, bugün 1990'lı yıllarda başlayan, yine o tek sesliliği bitirip çok sesliliğe geçen yeni Türkiye'de bütün televizyonlar, hangi özel televizyonu konuşursak konuşalım -ben de basın yayın dünyasıyla ilgili bir kişiyim- prodüksiyonlarını dışarıdaki firmalara yaptırır. O bahsettiğiniz "Bir yayıncıya ne kadar ödüyorsunuz?" sorusunu, o yayıncıyı maaş olarak istihdam ettiğinizde, onun marka değeri üzerinden düşündüğünüzde ona ayda hiç yayın yaptırmasanız da bir sürü parayı ödemek yerine yayın başı ücret ödemenin daha rantabl olduğunu yayıncılar bilir. Zaten sıradan insanları getirmiyorsunuz, kendi alanında marka olmuş insanları getiriyorsunuz ve onlara ödenecek ücretlerin de ne olduğunu biliyorsunuz. Dolayısıyla bunlardan hizmet satın almak sadece TRT'nin değil, biraz önce bahsettiğim gibi... Bugün bakın bütün özel televizyon kanallarına, hepsi dizilerini, filmlerini, her birini prodüksiyon şirketlerine yaptırır. Bunda yadırganacak bir durum yok.
İkincisi, bir senaryo yazıp zihnimizde o senaryonun üzerine birtakım şeyler bina etmek belki TRT'yi görüştüğümüz bir günde senaryo üzerinden düşünmenin mantıksal olarak bir karşılığı olabilir ama doğru değil. Bazı arkadaşlar diyor ki -ben altını özellikle çiziyorum- işte "Filan yayını yapan kişi bakıyoruz AKP yetkililerine -biraz da A, K, P'yi birbirinden ayırarak- işte, övgü düzen, yakın gözüken birtakım insanlardan oluşuyor." Böyle bir hafiyecilik mantığı da var maşallah.
AKP dediğimiz siyasi hareket, bu ülkenin 2 kişiden 1 tanesinin desteğini almış, yüzde 50 oy alarak kaç dönemdir iktidarda olan bir harekettir. Böyle bir siyasi hareketin sosyal alanda, toplumun her kesiminde, ekonomide, siyasette, sanatta, edebiyatta iz düşümünün olması, her meslekten insana hitap ediyor olması yadırganacak bir tutum mudur? Onlardan bir prodüksiyon hizmeti veren bir kişi olamaz mı? Bu TRT başta olmak üzere çeşitli yerlere hizmet üretip veremez mi? Yani şimdi cümleleri seçerken âdeta kafanızda koyduğunuz ön koşullar ve "ötekileştirici dil" dedi ya arkadaşımız biraz önce, o mantıkla karşı tarafı böyle algı organizasyonuyla sanki buradan sorulan soru yöntemiyle suçlu ilan eder gibi bir mantalite söz konusu. Ben bunu yadırgıyorum ve kınıyorum. Ben şimdi yayıncılık yapıyorum otuz yıldır. Hiç kamuya iş yapmadım ama yapsam suçlu olacağım demek ki. Demek ki "Eski Türkiye" diyoruz ya işte biz, o aktörler gelecek, sürekli o ekranlarda Brejnev tipli adamlar çıkacak, hep onlar konuşacak, biz hep onları dinleyeceğiz, başka hiçbir ekran yüzü görmeyeceğiz. Böyle bir şey yok, böyle bir şey yok arkadaşlar. Yani bunu böyle bir mantık gibi anlatmak, burada da bizim böyle sükûnetle dinlememizi beklemek haksızlıktır. Türkiye'de şu anda çok seslilik var.
Bir de, geçmişte dışarıdan film ithal edip bu millete verdiğiniz dönemden, gelin bir televizyona bakın, Arap dünyasına, 250 milyona buradan yayın yapıyor hitap ediyor, İngilizce yayın yapıyor hitap ediyor, Balkan dünyasına hitap ediyor, "Avaz" diye Türk dünyasına hitap ediyor, kamu yayıncılığı yapıyor. Yani bu milletin tekrar dirilişine hitap eden, bütün bir kendi kültür ve medeniyet coğrafyasına hitap edişin dilleri üzerinden dışarıya hitap ediyor. Böyle bir duruma gelmiş, ki kamu alanında yayın yaptığınız için de özel sektörle reklam noktasında belki aynı koşullarda olmamanıza rağmen bu aldığınız desteklerle bunu yapıyorsunuz. Her türlü reklamı yayınlayamama gibi birtakım kriterlere de uygun olarak Türkiye'nin dışarıya dönük, Türkiye'yi anlatan, memleketi anlatan, milletin tekrardan eski coğrafyalarında etkinliğini bir nebze kuran ve bu, Türkiye'nin yürüyüşüne ayak uyduran bir yayın organını, tamamen böyle buradaki konuşmalardan şöyle bir dışarıdan biri gelip fotoğraf çıkarsa, işte çiftlik, bilmem ne, kirli ilişkiler, adam istihdamı, kayırmalar üzerinden...
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Var ama....
HASAN TURAN (İstanbul) - Olabilir, her kurumda olabilir. Binlerce insan çalıştırıyorsunuz...
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Siz de buna engel olabilirsiniz.
HASAN TURAN (İstanbul) - Biz de bunu denetlemek için buradayız. Ama çizdiğimiz portre üzerinden bir okuma yapacak olursak bu okuma tamamen bu işleri yapan bir kurum gibi bir algı oluşmasına vesile oluyorsa bu, haksızlık değil mi? Bu, bir haksızlıktır. Ben TRT'nin izlenmediği falan gibi şeyler de düşünmüyorum, TRT şu anda en iyi izlenen televizyon kanallarının, takip edilen yayın çeşitliliğiyle yayın organlarının başında geliyor, çok güzel prodüksiyonları var, harika. Dolayısıyla ben bundan dolayı tebrik ediyorum. Bu, TRT'de yayın yapan, programlara çıkan ve birçok alanda Türkiye'nin içinde bulunduğu mozaiği teşkil eden, temsil eden insanların var olması, buna uygun programlar yapılması, bu programların satın alınması, satın alınan programların kimlerden satın alındığı üzerinden konuşulmaması lazım. Ekonominin kriteri bellidir, daha uygun fiyata, daha kaliteli prodüksiyonu kimden alıyorsanız onun kim olduğuna bakılmaz; firmalar böyle bakar, kurumlar böyle bakar işine.
Ben bu duyguyla Sayın Genel Müdürü ve ekibini tebrik ediyorum, arkadaşlara başarılar diliyorum, teşekkür ediyorum.