KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Tabii, ben de kısa olmasını istiyorum ama müdahale olmazsa ben de kısa sürede bitirmeye çalışacağım.

Sayın Bakanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, saat on ikide başladığımız ve yaklaşık sekiz saati doldurmak üzere olduğumuz Komisyon çalışmalarında sona yaklaşmış bulunuyoruz.

Bu Komisyon çalışmalarının başından sonuna doğru, özellikle Sayın Bakanımızın da doğrudan ilgilendiği konulardan birçoğuyla ilgili değerlendirmeler yapıldı. Belki de en çok değerlendirme yapılan konulardan biri de çözüm süreci, birlik, beraberlik, kardeşlik süreci, barış süreci -artık adına ne derseniz deyin- bu topraklar için en önemli süreçlerden biri olduğunu düşündüğüm bir süreç. Bu süreç, gerçekten çok önemli. Geçmişte bu topraklarda yaşayan devletler içerisinde bu kardeşlik, bu birlik, bu beraberlik hep var oldu, inşallah, bundan sonra da bizlerin ve bu işe katkı koyanların sağlam duruşlarıyla da var olmaya devam edecek.

Bakın, Osmanlı döneminde olsun, bunu söylediğimde bazı arkadaşlarımız rahatsız olmasın lütfen, Selçuklular döneminde olsun Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Arap'ıyla, aklınıza ne gelirse gelsin, bütün insanları bir arada tutan tek bir unsur vardı, o da İslam unsuru. Süreyya Bey de söyledi. O unsur etrafında kenetlendikten sonra da birlik ve beraberlik içerisinde olunduğunda, o devletlerin o dönemde nasıl dünyanın en güçlü devletleri olduğunu hepimiz biliyoruz. Bugün de, Türkiye Cumhuriyeti'nde yapılmak istenen aslında bu devletin daha güçlü olmasıdır. Bugün, kendi aramızdaki kavgalarla enerjimizi tüketmek yerine, birlik ve beraberlik içerisinde bu toprakları, bu ülkeyi daha güzel daha büyük hâle nasıl getiririzi konuşmakta fayda var.

Tabii, burada değerlendirmeler yapılırken, bazen isimler telaffuz edilirken Kürt sorunu veya farklı farklı sorunlar dile getirildi. Bana göre -bu, şahsi fikrimdir, yani partimle ilgili bir görüş değildir ama- Kürtlerin bugüne kadar hiçbir sorunu olmadı, hiçbir sorunu olmadı. Asıl sorun devletin sorunuydu. Kürtler kendilerini sorunlu bir topluluk olarak görmediler. Devlet o bölgelerde, Doğu'da, Güneydoğu'da yaşayan vatandaşlarımıza gönderdiği kamu görevlileri eliyle oradaki vatandaşlarımıza çok ciddi eziyetler yaptı. İkinci sınıf vatandaş muamelesi yaptılar ama bunu gören AK PARTİ bir süreç başlattı. Bizim devletimiz asla ezen, asla mağdur eden bir devlet olmamalı dedi. İkinci sınıf vatandaşlık yok. Kürtlere özel bir ayrıcalık verilmiyor veya Türklere çok daha farklı özel ayrıcalıklar tanınmıyor. Burada, hepimizin sahip olduğu hakların herkes tarafından kullanılması imkânı... Hiç kimse anasından doğarken Türk olarak, Kürt olarak, şu olarak, bu olarak doğmak gibi bir lükse sahip değil. Hepimiz, Allah'ın bize takdir ettiği anamızdan doğduğumuz gün hangi ırka mensupsak o ırk üzerinde yaşıyoruz. Türk de olabiliriz, Kürt de olabiliriz, Arap da olabiliriz, Çerkez de olabiliriz.

Bakın, Osmanlıların son döneminde başlayan ve cumhuriyet döneminde de sıklıkla devam ettirilen, özellikle ayrıştırma süreci artık son bulma aşamasına gelmiş durumda. Bunun için hepimiz elimizi taşın altına koymak zorundayız. Sıkıntılar olacak, savaşmak en kolay iştir, önemli olan, zor olan barışı tesis etmektir.

Dün devletin yaptığı sıkıntıyı, dün devletin ortaya koyduğu ezayı -gerekirse bunun adı "PKK" olur, başka bir şey olur- bugün başkaları ortaya koyarsa yine mağdur olan Kürtler olur, mağdur olan yine Kürtler oluyor. Bakın burada çeşitli değerlendirmeler yapılıyor. Değerlendirmeler yapılırken özellikle AK PARTİ'nin Afyon'daki kampından bahisle milletvekili arkadaşlarımıza ithafen, hiç söylenmemiş, hiç konuşulmamış birçok söz dile getirildi. İşte, milletvekili arkadaşlarımız oralara gidemiyormuş, propaganda yapamıyormuş, falandı filandı.

Bakın, biz AK PARTİ olarak kurulduğumuz 14 Ağustos 2001 tarihinden bu yana...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Erdinç, buyurun.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - ...Türkiye'nin her bir metrekaresinde var olma, oralarda bulunma, vatandaşlarımızla bir arada olma gayreti içerisindeyiz.

Sayın Bakanım, bu hafta sonu Genel Merkez AR-GE Başkanlığı olarak Mardin'de il başkanları toplantısı yaptık -AR-GE İl Başkanları Toplantısı- yaklaşık 250 tane arkadaşımız katıldı, tüm Türkiye'den, 81 ilden arkadaşlarımız geldi. Mardin'in her tarafını gezdik. Mardin'de ilk gün program yaptık, ikinci gün ilçelerini gezdik. 10 ilçeye 25'erli gruplar hâlinde dağıldık, her ilçesini gezmeye çalıştık. Ve bugün burada söylendiği gibi -oraları görmeden, oraları bilmeden söyleyen arkadaşlarımızın dile getirdiği gibi- çok ciddi sıkıntıları görmedik. Belki bazı yaşanan olaylar oluyor, bunları televizyonlardan görüyoruz. Yüksekova'nın, Hakkâri'nin, Şırnak'ın, Diyarbakır'ın veya Mardin'in bir mahallesinde olan bir olayı tüm Mardin'e atfetmek, tüm Diyarbakır'a atfetmek, Şırnak'a veya Hakkâri'ye atfetmek kadar yanlış bir şey yoktur. İnşallah, bu süreç layıkıyla, sizlerin gayretiyle, bizlerin gayretiyle sonlandırıldığında bugün konuştuğumuz birçok konunun, özellikle menfi yönde konuştuğumuz birçok konunun beyhude olduğunu göreceğiz.

Bir de, Sayın Bakanım, özellikle 6-7 Ekim olaylarında paralel yapı unsurlarının bölgede nasıl faaliyet gösterdiğini, olayları nasıl kışkırttığını birçok açıdan görme imkânımız oldu. Bugün, Sayın Zozani bir örnek verdi, bir kamu görevlisinin, bir polisin anons ederken hakaret etmesi, küfür etmesi olayı. Yine, belki sizlerin bilgisi dahilinde de basına düşen bir görüntü oldu. Van mıydı tam hatırlamıyorum ama...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Van, evet.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Van'da bir araç yakılıyor olaylar sırasında, bir polis panzeri 2 tane aracı o ateşin içerisine itekliyor. Bugün, yine, aynı şekilde, Bitlis'te, diğer illerde olaylar yaşanıyor, Bitlis'in Hizan'ında, Tatvan'ında banka şubeleri yakılıyor, bakıyorsunuz bütün bankaların şubeleri yakılırken bir tane bankaya hiçbir şey olmuyor, bu çok özel bir şey aslında, bu, çok önemli bir şey.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Hangi banka o?

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Onu da sen yak kardeşim.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Orada insanlar ölüyor, insanlar.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Bakın, rahatsız olmayın, lütfen, rahatsız olmayın.

BAŞKAN - Arkadaşlar...

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Rahatsız olma, rahatsız olma, rahatsız olma, rahatsız olma. Bunu söylediğim zaman rahatsız olmayacaksın.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Ölenlerden rahatsız ol, bankadan değil.

BAŞKAN - Sayın Şükrü Erdinç, tamamlar mısınız?

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Ben sözümü söyleyeceğim.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Orada 48 vatandaş hayatını kaybetmiş.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Sen konuşmak istiyorsan basarsın düğmene konuşursun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Biz bastık, çok basarız düğmelere.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Pensilvanya'ya talimat almaya gidenler... O zaman operasyona tabi...

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Senin genel başkanın gitti en son hatırlarsan, hatırlıyorsun değil mi?

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Biraz terbiyeli konuş.

BAŞKAN - Arkadaşlar...

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Genel Başkanın giderken hatırlıyorsun, o işine gelmez.

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) - Doğru konuş.

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen ya.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - O, işine gelmez, bunları söylemiyorsun.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Talimat almaya...

BAŞKAN - Sayın Serindağ...

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Genel başkanın giderken bunları konuşsaydın.

BAŞKAN - Sayın Serindağ, bakın, ben size on iki dakika söz verdim, konuştunuz.

AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) - Genel Başkan gitmedi, yanlış söylüyorsun.

İZZET ÇETİN (Ankara) - Yalan konuşuyorsun, eksik biliyorsun, Amerika'ya gitmedi.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Pensilvanya'ya giden Bülent Arınç...

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Lütfen, sözümü kesmeyin arkadaşlar, sözümü bitirdikten sonra konuşabilirsiniz.

BAŞKAN - Arkadaşlar, biraz sabırlı olun lütfen.

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Biz sizi dinledik, lütfen siz de bizi dinleyin.

BAŞKAN - Sayın Erdinç, tamamlar mısınız lütfen.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Özellikle bu unsurların gerçekten toplumun barış ve kardeşlik sürecinin oluşmasındaki en büyük engel olduğunu düşünüyorum. Bu noktada gayretli çalışmalar olduğun biliyorum. En son olarak Van'da yaşanan panzerle ilgili neler yapıldığıyla ilgili Komisyonu da bilgilendirirseniz, o olayı gerçekleştiren kişilerle ilgili neler yapıldığını bilgilendirirseniz memnun olurum.

Özür dilerim Başkanım, son bir şey Büyükşehir Yasası'yla ilgili. Büyükşehir Yasası bildiğiniz gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edildi ve bugün 30 tane ilimizde uygulanıyor. Bu yasa çerçevesinde köyden mahalleye dönüşen bazı yerlerde belediyelerin bazen kasti bir şekilde -bu, bizdeki belediyeler olabilir, muhalefetteki belediyeler olabilir, bunu hiçbir ayrım gözetmeden söylüyorum- bazen de imkânların yetersizliğinden dolayı hizmet götürmediklerini görüyoruz. Bu hususta, özellikle, kanuni düzenleme içerisinde bütçelerinin en az yüzde 10'unun o bölgelere kullanılması yönünde bir zorunluluk söz konusu. Tabii, bu hususu takip edecek merci, illerde belki İçişleri Bakanlığımızın da uhdesinde bulunan Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığı olmalıdır ama Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığımızın da tüzel kişiliğinin olmaması bu hususları takip noktasında çok ciddi sıkıntı oluşturuyor. Bu husustaki değerlendirmelerinizi de dinlemek istiyorum.

Teşekkür ediyorum, bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.