KOMİSYON KONUŞMASI

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önce 3 tane sorum olacak. Bu Suriye'ye ilişkin soru sormak istemiyordum ama Sayın Hocam sorunca ben de tamamlama anlamında bir şey söyleyeyim.

Sayın Bakan, ben geçen İçişleri Bakanlığının bir genelgesini gördüm, Karadeniz'de ikamet izni verilen iller arasında sadece Rize yok. Sayın Bakan, bu, doğru mudur? Suriyelilere ikamet izni verilen iller var, Sinop'a kadar, İçişleri Bakanlığının bir genelgesi var, altında da olur var, iller tek tek sayılmış, bunların içerisinde bir tek Rize yok. Bu Suriyelilere ilişkin ikamet izni verilen iller arasında Rize'nin olmamasını anlayamadım, bir tesadüf müdür? Ben, o belgeyi yarın olmazsa size, makamınıza gönderirim.

Bir ikinci sorum şu: 25 Ekim tarihinde Hakkâri Yüksekova'da PKK tarafından gerçekleştirilen alçakça eylemde 3 tane Mehmetçiğimizi şehit verdik, bunlardan 1 tanesi de Artvinliydi, Ramazan Köse, ismini de vereyim. Bunun cenaze töreninde kendisini on binlerle uğurladık. Hemen şehit olmasından bir gün sonra Sayın Başbakan bir açıklama yaptı, dedi ki: "Olayın faillerini yakaladık." Ben de hukukçuyum, merak ediyorum, soruyorum: Gerçekten olayın faillerini yakaladınız mı? Ben evine gittim, aileyle beraber oldum, aile gerçekten merak ediyor. Aceleyle, olayın faillerinin yakalandığına ilişkin Sayın Başbakanın açıklaması doğru mudur, değil midir Sayın Bakan, bunu merak ediyoruz. Bu konuda yayın yasağı koydu Yüksekova Sulh Ceza Mahkemesi yanılmıyorsam, bu yayın yasağını da bununla ilgilendirmek istedim, dün Sayın Başbakana da yazılı sordum, bu konuda "evet" veya "hayır" istiyoruz. Ben de şehidimizin babasını arayacağım, diyeceğim "Evet yakalandı." veya "Yakalanmadı." Bu acelece açıklamanın niye olduğunu anlayamadım yani gönülleri rahatlatmak için mi yapıldı bu açıklama, yoksa gerçekten yakalandı mı? Ben bir milletvekili olarak, yöre milletvekili olarak yakalandıklarına inanmıyorum, önce onu ifade edeyim, inşallah ben yanılırım.

Diğer bir konu da şu: Şimdi, Sayın Bakan, siz Artvin'e özel bir ilgi gösterdiğinizi tahmin ediyorum, Artvin'le bir bağınızın olduğunu biliyoruz yani en azından ben öyle biliyorum.

İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA - Doğru, doğru.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Onu bildiğim için diyorum.

Artvin Cerattepe'de çıkartılmak istenen bir maden var Sayın Bakan. Ben üç buçuk yıldır bunu Parlamentoda anlatıyorum, ihaleye ilişkin yolsuzlukları artık anlata anlata dilimde tüy bitti, karşı taraftan bir şey görmeyince dedim bunu anlatmanın bir önemi de yok ama özellikle son bir aydır Artvin çok gergin günler yaşıyor. Bakın, Artvin'de öyle bir tabloyla karşı karşıyayız ki...

Sayın Bakanım, eğer dinlerseniz, önemli bir konu var bu konuda.

İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA - Dinliyorum sizi.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Bakın, Artvin'de aynı bu Yırca Köyü'nde olduğu gibi, yani Soma'daki Yırca Köyü'nde devletle vatandaşın karşı karşıya geldiği veya özel güvenlik şirketiyle karşı karşıya geldiği bir tablo var. Buna ilişkin, Artvin'in hemen tepesinde maden çıkartılmasına ilişkin bir faaliyet var, bu konuda yargıya başvurulmuş da bir tablo var. Rize İdare Mahkemesinde mevcut maden ruhsatının iptaline ilişkin bir dava yürüyor. Bu davada da bütün aşamalar tamamlandı, bilirkişiler raporlarını ibraz ettiler, keşif yapıldı, tam bugünlerde mahkeme kararı açıklanacak ama anlayamadığımız bir şekilde, nereden geldiğini tahmin ettiğimiz -en azından tahmin ediyoruz- bir talimatla Orman Bölge Müdürlüğüne ve Orman Genel Müdürlüğüne bir talimat veriliyor, diyorlar ki: "Bir an evvel ağaçları kesin." Bakın, biraz önce Artvin'le konuştum, insanlar gece vakti on altı saat ormanda nöbet bekliyorlar, inanılmayacak şey. Kim için nöbet bekliyorlar biliyor musunuz? Orman dairesinden ağaçları kurtarmak için. Orman dairesi diyor ki: "Ağaçları keseceğim.", bunlar diyor ki: "Hayır, biz ağaçları kestirmeyeceğiz." Ben yirmi beş yıl avukatlık yaptım, hep ormana karşı suçlarda avukatlık yaptım, devletin ormanı keseceğini ilk olarak görüyorum. Vatandaş diyor ki: "Etmeyin, eylemeyin, yapmayın.", "Hayır, böyle böyle." diye... Bütün Artvinliler tepeye çıkınca Sayın Bakan, özel güvenlik şirketi... Onun da kimin olduğunu söyleyeyim: Bir iş adamı, çok iyi bildiğiniz bir iş adamı, şu "tape"lere yakalanan bir iş adamı, şimdi redevansla bunu devretti, altından kalkamıyorlar, özel güvenlik bunun hakkından gelemedi, diyorlar ki: "Devletin güvenlik güçleriyle bunu engelleyelim." Bakın, Sayın Bakan, Artvinliler hiç devletle karşı karşıya gelmediler, siz Artvin'i biliyorsunuz. Yani, hiç şey problemleri olmadı; ne yol kestiler ne kimlik sordular ne başka türlü işlem yaptılar yani asayiş timleri falan yok Artvinlilerin, Artvinliler cumhuriyeti seven insanlar. Şimdi, devletle karşı karşıya getirmek için bir bahane aranıyor. Bakın, insanlar şu saatte ormanda ağacı kesmesinler diye nöbet tutuyorlar. Aldığım bilgi şu, diyorlar ki: "Efendim, yukarıdan gelen büyük bir emir var." Kamu görevlilerinden alıyorum bu şeyi "Efendim, emir büyük yerden geliyor, bizi sıkıştırıyorlar, ne yapalım devletle vatandaş karşı karşıya gelecek." diyorlar. Muhtemelen bugün, olmazsa yarın veya öbür gün -Orman Bakanıyla da görüştüm- Artvin'de üzücü olaylar meydana gelebilir, hiçbir yerde olmadığı şekilde devletle vatandaşı karşı karşıya getiriyorsunuz. Artvinliler kendi memleketlerinde huzur içerisinde yaşıyorlar Sayın Bakan. Bizim hiçbir problemimiz yok, bu ülkeye de sorun yaratmıyoruz ama gelinen noktada ciddi anlamda bu talimatı veren kimdir? Yani, bu konuda "Daha ciddi müdahale yapın." talimatını siz mi veridiniz Sayın Bakan, yoksa Başbakan mı verdi, yoksa daha başka birisi mi verdi? Yani, bu acele nedendir? Rize İdare Mahkemesinden iptal kararının çıkacağını öğrendiniz de "Bir an evvel ağaçları mı keselim." diyorsunuz? Yani "Yürütmeyi durdurma kararını ancak böyle mi engelleyebiliriz." diyorsunuz? Ben, Orman Bakanına bunu anlattım, Orman Bakanı bana anlatıyor işte "Bir an önce yapmamız lazım." diyor, "Şöyle yapmamız lazım." diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Bu yürütmeyi durdurma kararının da bir önemi kalmayacaktır. O nedenle benim sizlerden istirhamım şu Sayın Bakan: Lütfen, kamu güvenliği yapan oradaki ilgili görevlileri halkla karşı karşıya getirmeyin. Ben biliyorum sizin Artvin'le alakalı özel hassasiyetinizi. Eğer orada bir kişinin burnu kanarsa Sayın Bakan, bunun vebali sizin üzerinizdedir. Bakın, bu talimatı sizin verdiğinizi kabul ediyorum ben. Bir Artvinli eğer devletin güvenlik gücüyle, jandarmayla, polisle karşı karşıya kalırsa Sayın Bakan, bunu buradan ilan ediyorum, bu vebal sizin üzerinizdedir. Ancak bunu siz durdurabilirsiniz. Orman Bakanına diyorum, Orman Bakanı "Durduramam." diyor, "Bu aceleniz nedir?" diyor, "Bu mahkeme kararını almaktaki aceleniz nedir?" diyor. Bakın, Sayın Bakan anlatıyorum: Keşfi yaptık, mahkeme bugün yarın ortaya koyabilir, bugün yarın mahkeme kararını açıklayabilir, lehte açıklarsa zaten problem yok ama aleyhte...

BAŞKAN - Uğur Bey, cevap kısmında Sayın Bakan cevap verecek, tekrar şey yapmayalım isterseniz, başka bir şey yoksa tamamlarsanız çünkü ek süre verdim.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Tabii, hemen Başkanım.

Bu konuda ilgili valiliğe, emniyet müdürlüğüne, jandarma komutanlığına gerekli talimatı verirseniz Artvin'de üzücü olayların önüne geçersiniz diye umuyorum; bu konudaki hassasiyetinizi dikkatle takip edeceğim.

Teşekkür ediyorum.