KOMİSYON KONUŞMASI

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Şimdi, ben kısaca yani böyle siyasi polemik konusu falan yapmak bağlamında asla değil, sayın vekilim biraz işin hikâye kısmıyla ayrıntılı açıklamalar yaptı, burada yapılan sunum ve önümüze konan raporlardan hareketle üç noktaya dikkat çekmek istiyorum. Bunlardan bir tanesi, TETAŞ'ın çok ciddi bir alacağının olduğu gerçeği. Bu alacaklarına ipotek ve teminat temin etmek gibi bir çabanın içerisinde olduğu, buna rağmen, bugün itibarıyla 2011 yılında başlayan ve şu anda 2016'dayız ama buradaki hesap yılları itibarıyla söylersek, 2014 hesabını da konuştuğumuza göre, bunlarda kısmi tahsilatlar gerçekleştirilmiş. Bunun dışında kurum ne yapmış? Muhataplarına aylık periyotlarda yazılar yazmış yani teminat ve ipotekle ilgili gereğini yapmaları konusunda muhataplarına yazılar yazmış. Onu da buradaki tarihlerden görüyorum, aylık periyotlarda yazılmış yani her ay bir yazı yazılmış, belki kurum kendisi açısından bunun yeterli olduğunu düşünüyordur. Ancak, bir de şunu yapmış: TETAŞ'ın bu alacaklarının öncelikli alacaklar kapsamında değerlendirilmesiyle ilgili bir mevzuat değişikliği talebinde bulunmuş. Şimdi, 2011'den bugüne bu mevzuat değişikliği talebinin her yıl tekrarlanıyor olmasına rağmen ve yine, alacaklarla ilgili kimisinde teminat var, ipotek alınmış, kimisinde -diyelim- bu başarılamamış. Bu konuda da bence kurumun kendi içerisinde yasal mevzuatı buna el vermiyorsa, 2011'den bugüne kadar niye bu yasal mevzuat değişikliğinin yapılamadığı konusunda kendisini sorgulaması lazım. Yani, kurum yazıyı yazıp siyasete beklemeyi mi tercih etmiş, yoksa ısrarlı takiplerine rağmen bir türlü bu mevzuat değişikliği yapılamamış mı? Bizim burada Komisyon Başkanımızın ya da Komisyonun bütün üyelerinin belki yapabileceği en ciddi katkı bu mevzuat değişikliği konusunda artık sonuç alıcı bir irade ortaya koymak olabilir, bizim sağlayabileceğimiz katkı ama kurumun bu alacakların zamanında ve ivedi, her ne kadar mevzuat öncelik vermemişse bile, kurum yöneticilerinin -siz şu anda karşımızda muhatap olduğunuz için söylüyoruz, siz bu konuda üzerinize düşeni fazlasıyla yapmış olabilirsiniz ama kurumun hâlihazır durumundan hareketle borç-alacak tahsili hikâyesini göreceksek- o zaman, bana göre, bu alacakların tahsili konusunda yani kaydi işlemlerin ötesinde kendini zorlayan, paralayan bir tutumunun olmadığını söylemek de mümkün bu çerçeveden baktığınızda. Şimdi, belki insanların aklına hemen şu gelir bu anlamda: Yani, doğu, güneydoğuda, Urfa'da çiftçiler sulama vesaireyle ilgili elektrik borçlarını ödeyemedikleri için devletle, kamuyla taşlı sopalı kavgalara, gürültülere kadar giden bir alacak tahsili çabası neden bunlarda aynı hassasiyet içerisinde gösterilmemiş? Doğal olarak sorulacak bir şey gibi.

MEHMET AKYÜREK (Şanlıurfa) - O ayrı bir konu, diğeri ayrı bir konu.

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Hayır, ben Urfa'yla ilgili bir şey söylemiyorum, genel anlamda söylüyorum yani. Urfa sadece çok gazete konusu olduğu için söylüyorum yani başka yerde de... Mesela şunu söyleyeyim: Bu dağıtım şirketleri şu anda herhangi bir vatandaşın evinin elektriğini şu ya da bu gerekçeyle ödeyemese aynı gün haciz takibi ve avukat, açma kapama ücreti dâhil, takibe geçiyor tereddütsüz. Orada o hassasiyeti, o inceliği borcunu tahsil etmek için gösteren dağıtım şirketine karşı devlet, TETAŞ, neyse, yasal mevzuatta yapılması gerekenler dâhil yapıp, aynı hassasiyetle onlardan borcunu, alacağını tahsil etme hassasiyeti göstermesi gerekir. Bu hassasiyeti bu ülkenin geleceği adına, yarınları adına, enerji ihtiyacının da ne olduğu her geçen gün çok daha net bir şekilde ortaya çıkarken, bizim birtakım simsarlara, birtakım kendi ölçeği içerisinde dolandırıcılara kaptıracak 1 kuruş paramız yok. Bunun hepsinin yatırıma, yeniden enerjiye, elektriğe dönüşmesi için çaba sarf etmemiz gerekir. Ben bunu sadece bir soru olarak değil, şu andaki durumu gözlemlemek ve Komisyonumuzun bu yasal mevzuatla ilgili ivedi anlamda bir not alması veya gereğini yapma konusunda çaba göstermemiz için ifade etmiş oldum.

Teşekkür ederim.