| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 17 .11.2014 |
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, Plan Bütçe Komisyonunun değerli üyeleri, değerli basın mensupları; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, İçişleri Bakanlığının görev alanının geniş olması nedeniyle güvenlik sorununu, asayiş sorununu, işte demokratikleşme sorununu veya göç sorununu bir bakanlık üzerinden konuşmak zorunda kalıyoruz. Büyük bir alan ve sorumluluğu da yüksek bir bakanlık.
Ben konuşmama, Sayın İzzet Çetin'in Sayın Bakana atfen söylemiş olduğu bir sözle başlamak istiyorum, o da şu; Sayın Bakanın şöyle söylediğini aktardı, "Devletin yapısını değiştirmek, devleti millete uygun hâle getirmek gerekir." sözünü eleştirel bir bakışla değerlendirdi. Aslında bu sorun Osmanlının son döneminin de bir sorunuydu. Yani devletin yapılanma şeklinin, eğer modern hayatın, yaşadığı çağın ihtiyaçlarını karşılanamaz bir hâle getirmişse, o dönemin ihtiyaçlarını karşılamıyorsa, karşılayamıyorsa, değiştirilmesi, dönüştürülmesi gayet normal bir şeydir. Bu, devleti yok etmek değildir. Eğer kendi döneminde Osmanlı bu eleştirel aklı geliştirmiş olsaydı, bu eleştirel akılla topluma bakmış olsaydı, ihtiyaçlara bakmış olsaydı Osmanlı bu çağın birçok problemini çözmüş olacaktı ama bugün eğer biz devletin değişmesini, dönüşmesini ve ihtiyaçlara cevap verebilecek bir hâle dönüşmesini eleştiriyorsak gerçekten bu dönemi, bu çağı anlamamak demektir.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sizi Osmanlı sevdası bitirecek, ben size söyleyeyim.
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - Bunu ilk önce böyle anlamak lazım.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Osmanlı sevdası sizi yiyecek.
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - Cumhuriyet Türkiyesi'nin değişen dünyaya, değişen dünyanın ihtiyaçlarına kendi toplumuyla birlikte cevap verebilmesi için mutlaka ama mutlaka değişmesi, dönüşmesi lazım. Bu, devletin yok olması demek değildir.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Değişim ileriye doğru olur.
FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) - Osmanlı nefreti de sizi yiyecek.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sizi yiyecek Osmanlı sevdası.
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - Eğer 1960 darbesi olduysa, eğer 1971'de bir muhtıra olduysa, 1980'de bir darbe, 28 Şubatta bir darbe olduysa bu darbelerin kendi içindeki gerekçeleriyle birlikte devletin karşılığında neyi bulamadığına da iyi bakmak lazım çünkü her bir darbede veya muhtırada mağdur olanlar bir kesim değildi. 1971'de solcular mağdur olmuşlardır büyük oranda, 1980'de ülkücüler, İslamcılar mağdur olmuşlardı. 1960'de ne olduğunu yine solcular da... (CHP sıralarından gürültüler)
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Ne İslamcıları? Solcular mağdur oldu.
MUSA ÇAM (İzmir) - Hocam, siz öyle gördünüz.
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - Pardon... Haklısınız, tamam. Haklısınız, haklısınız...
BAŞKAN - Neyse yani... Arkadaşlar, herkes görüşünü söylüyor, o da görüşünü söylüyor. Yapmayın ya.
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - Solcular da dâhil olmak üzere bir bütün olarak mağduriyet vardı. 28 Şubatta kimin mağdur olduğunu hepimiz biliyoruz. Demek ki mağdur olanların devletle ilişkilerinde bir sorun vardı veya devlet, mağdur olanların ihtiyaçlarına, mağduriyetlerine cevap veremez bir durumdaydı.
Şimdi meseleye böyle bakıldığında, bugünü de anlayabilmek için mutlaka o dönemin...
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sen o metne bir bak, oku; bakanın ne dediğini tam öğrenirsin.
BAŞKAN - Sayın Çetin...
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - ...ihtiyaçlarına cevap veremeyen yapısını bugünden, yeniden değerlendirme lazım. Bugünün meselesi eğer bir Kürt meselesi olarak, bugünün meselesi eğer bir Alevi meselesi olarak ve bunların açılımları olarak görülüyorsa -biraz önce Sayın Ayaydın da söyledi- devletin merkeziyetçi bir yapısından kaynaklı sorunlar var. Nedir bu? Devlet tekçi bir yapıda, tek tip bir insan... Biraz önce yine Bülent Ağabey söyledi yani...
İZZET ÇETİN (Ankara) - Bizim söylediklerimize Bakan cevap verir, sen niye telaş ediyorsun? Erzurumlu olduğun için mi?
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - ...bir kimlik oluşturulması, devletin kimlikli ve kişilikli bireyleri oluşturması meselesinde de eğer demokratikleşme olmazsa bu kimliğin ve kişiliğin de olmayacağını biliyoruz. Tekçi bir yapıdan, statükocu bir yapıdan, seçkinci bir yapıdan, halkına güvenmeyen bir yapıdan kimlikli ve kişilikli bir bireyin üretilemeyeceği aşikârdır.
Değerli arkadaşlar, yani sorunu iyi tahlil etmek lazım. Bugüne kadar anayasalar ve kanunlar özgürlükçü olmaktan ziyade güvenlikçi oldu. En başına gidelim değerli arkadaşlar, yani mesela bir Alevi sorununun varlığında, tekke ve zaviyelerin bugün de aynı düşünceyle yorumlanmasında yattığını siz de biliyorsunuz, biz de biliyoruz. Yani cemevlerinin bir karşılığının olması, bugün de bir karşılığının olabilmesi için tekke ve zaviyelerin yeniden yorumlanması gerektiğini biliyorsunuz.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Siz bunu kullanarak devrim kanunlarını kaldırmak istiyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Serindağ...
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - Devlet değişmeyecekse, eğer bu genişleyen özgürlük taleplerini karşılayamayacaksa...
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Siz, Alevi meselesini kullanarak devrim kanunlarını kaldırmak istiyorsunuz.
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - ...buna da yeni bir akılla bakmanın gerekliliği ortadadır.
BAŞKAN - Sayın Serindağ...
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Tahammül... Biraz tahammül... (CHP sıralarından gürültüler)
FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) - On beş dakika konuştunuz, bir tane sesimizi çıkarmadık.
BAŞKAN - Sayın Serindağ... Lütfen arkadaşlar ya.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Tahammüllü olacaksın.
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - Bakın, arkadaşlar...
BAŞKAN - Ne demek farklı? Herkes görüşünü söyleyecek. Ya, lütfen.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Gel o zaman burada konuş.
BAŞKAN - Lütfen ya, böyle bir şey var mı? Arkadaşlar, lütfen.
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - ...önemli sorunların nereden kaynaklandığını bilmeniz ve bilmemiz gerekiyor. Şartlı bir yaklaşımla sizin meseleye bakmanız, bizim gerçekten toplum olarak bir bütün olarak -CHP'lisi, MHP'lisi veya AK PARTİ'lisi bir bütün olarak- açılım sağlamasını engelleyici unsurdur. Burada muhafazakâr olmamanız lazım, statükocu olmamanız lazım. Yani geçmişte yaşanan, mesela sermayeye bakışta İsmail Cem'in tekrar okunması gerektiğini ben size söyleyeyim.
BAŞKAN - Sayın Zozani... Değerli arkadaşlar, birlikte konuşacaksak, hatibi dinlemeyeceksek, olmaz.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Arkadaşları ikna etmeye çalışıyorum.
BAŞKAN - Ama olmaz yani. Dışarıda ikna edin o zaman.
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - Yani orada sermayeye nasıl bakıldığını ve nasıl oluşturulduğunu yeniden okumak gerekir. Bunu İsmail Cem'den okuyun.
Yine, Mecburi İskân Kanunu'na -ki 13'üncü maddesinin üçüncü fıkrasıdır- "Türk ırkından olmayanların serpiştirmek suretiyle köylere ve ayrı mahalle veya küme teşkil edemeyecek şekilde kasaba veya şehirlere iskânı mecburidir." tekrar bakmak lazım. Yani bizi çerçeveleyen, sınırlandıran şeylerin neler olduğunu bilmek gerekir arkadaşlar.
Bütün bu şeyler, mesela yine Şark Islahat Planı'yla nelerin yok edildiğini yeniden okumak lazım. İzzet Bey'e söylüyorum bunu.
Değerli arkadaşlar, kısacası yani o kendi döneminde ulus devlet aklıyla, anlayışıyla milleti çerçevelemek, sınırlandırmak mümkün değil.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Seni şarktan çıkaran bu cumhuriyet. Buraya geldiysen ona borçlusun. 2.400 metre yükseklikte çürürdün bu olanak verilmeseydi.
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) -Bu kalıba sığmıyor arkadaşlar. Bakın, ben kendi mahallemi de bu anlamda eleştiririm. Onun için, var olan statükoyu da ben bu anlamda eleştiririm. Gelin, yeniden düşünelim, yeniden bu ülkenin farklılıklarını dikkate alarak yorumlanmasının önünü açalım. Her kesim bunu yapmalı. Demokratikleşeceksek, özgürleşeceksek bunu birlikte yapmaktan başka çaremiz yoktur.
Eğer bu çizgi devam ederse arkadaşlar, devlet hep kavga etti.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sürdürdüğün çizgi yanlış.
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - Kimlerle kavga etti? Vallahi Alevilerle kavga etti, Kürtlerle kavga etti, dindarlarla kavga etti, ideolojilerle kavga etti. Bırakın bunları, sadece devletin bunlarla kavgasını, devlet oluşturduğu zeminle, bu alanların yani Kürtlerle Türklerin, sağcılarla solcuların, yine Alevilerle Sünnilerin kavga etmesinin zeminini oluşturdu. Biz bunu değiştirmeyecek miyiz? Bu kavgalar devam mı etsin?
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Ne zaman kavga etti Kürtler ile Türkler? Bu laf nereden geliyor?
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - Yine, değerli arkadaşlar, bakın, çok yakın bir tarihte, 1993'te olan olayların karanlık zeminlerini lütfen hepimiz hatırlayalım. 1993'te benim köyüm de dâhil olmak üzere -Yavi benim köyümdür- 33 tane şehit oldu. Yine Başbağlar'da, Sivas'ta bir sürü insanlar şehit edildi. Bunların gerekçelerini bilmek lazım.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Türk-Arap kavgası oldu, Türk-Kürt kavgası olmadı bu topraklarda.
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - Demek ki belirli bir anlayışla devam edildiğinde, devlet, daha da özgürleşmek isteyen toplumların tehlikeli algılanmasına zemin hazırlıyor.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Uyarsana Sayın Başkan, doğru söylesin, düzeltsin.
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - Arkadaşlar, şu bir gerçek: Artık biz vesayetçi anlayıştan kurtulmalıyız. Her kesimde, her yerde vesayetçi anlayışın karşılığında sivil anlayışı koymak zorundayız.
MUSA ÇAM (İzmir) - Hocamı duyamıyoruz.
BAŞKAN - O zaman lütfen biraz daha sessiz olalım.
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - Bizleri hiçbir şekilde tehditler ve korkular almak istediğimiz, katetmek istediğimiz özgürlük, demokratikleşme yolundan alıkoymamalı. Yani, bu ülkede sürekli bölünme korkusu yaşandı.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Özgürlük ve demokrasi kavramlarını kullanarak...
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - Bugün de yenilikler hem Kürt meselesinde hem de Alevi meselesinde...
İZZET ÇETİN (Ankara) - Açık olun, gerçek niyetinizi söyleyin.
BAŞKAN - Sayın Çetin, kendi kendinize konuşuyorsunuz.
İZZET ÇETİN (Ankara) - "Açık olun, gerçek niyetinizi söyleyin." dedim, bir şey demedim.
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - Bakın, Alevi meselesinin mutlaka ama mutlaka başlanması ve bitirilmesi gerekir, eşit vatandaşlık haklarıyla birlikte başlanması, bitirilmesi gerekir. Yine, Alevi meselesi, arkadaşlar, teolojik bir mesele asla olmamalı. Devlet, Alevi meselesinde hak ve özgürlükler kapsamında, bağlamında duruşunu sağlamalıdır. Bunun dışında hiçbir çözüm yoktur. Bunu ben kendi mahalleme de söylüyorum, kendi tarafıma da söylüyorum.
ADNAN KESKİN (Denizli) - Cemevine "cümbüşevi" diyen sizler değil misiniz?
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - Eğer özgürlükler olacaksa eşit vatandaşlıkta bunun olması lazım. Devletin sadece belirli bir anlayışı veya belirli bir dinî anlayışı sahiplenerek diğer alana yönelik özgürleşmeyi, demokratikleşmeyi daraltıcı bir tavır sergilememesi gerekir. Onun için bunun çözümünde de böyle olması lazım. Bu meselelerin tamamını korkuların dışında tartışmamız lazım. Yani, bize bölünme korkusunu karşımıza çıkıp dayatmamalılar, bizim için Kürt sorununu bir tehdit olarak getirmemeliler, hakeza Alevi sorunu, hakeza irtica sorununu, hakeza sağ-sol meselesini bir tehdit ve korku olarak getirmek kimsenin hakkı olmamalı. Değerli arkadaşlar, bu korkuların sonucunu geçmişte yaşadık, kapalı toplum olmaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yavilioğlu, toparlarsanız lütfen...
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - Müsaadenizle Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - Kapalı toplum hiç kimsenin lehine bir şey üretemedi. Kapalı toplum ancak bizden başka dostumuzun olmadığını, üç tarafımızın denizlerle, dört tarafımızın düşmanlarla korku dolu olduğunu bizlere öğretti. Buradan çıkışımız yoktur, eleştirel bakışla bakmaktan başka çaremiz de yoktur.
Değerli arkadaşlar, bunun sonucunda, bakın, bu korkuların sonucunda neler yaşadığımızı hepiniz biliyorsunuz. Yani, darbe ve olağanüstü dönemler yaşandı. Bunun sonucunda bir sürü parti, 1946 ile 1960 arasında 8 parti, 1960 sonrasında 68 parti kapatıldı. Yani, bu ülkede sivil aklın olması gereken yeri engelleyen kavgalar bu dönemde oldu. Partiler kapatıldı ya, bunun ötesi var mı ve her kesimden parti kapatıldı, solcu, sağcı, İslamcı, her kesimden partiler kapatıldı. Yine, siyasi idamlar oldu, terör ve baskı oldu, siyasi suikastlar oldu, toplumsal şiddet olayları oldu ve bunun gerçekten yüksek ekonomik ve sosyal maliyetleri oldu değerli arkadaşlar. Sivil hak yok edildi. Şöyle baktığımda, darbeleri iyi bilen arkadaşlarınızdan birisiyim, bu süreç, 1960 darbesi benim babam ile dedemin arasındaki bağlantıyı yok etti. 1980 darbesi babam ile benim aramdaki aklı yok etti, birikimi yok etti. 28 Şubat benim ile çocuğum arasındaki bağlantıyı yok etti. Yani, bu bağlantıları yok eden bir anlayışın kimin için ne faydası olabilir?
Değerli arkadaşlar, vesayetçi sistem ülkeyi istikrarsızlaştırdı bakın yani sağlıklı zeminde tartışılması için söylüyorum.
BAŞKAN - Sayın Yavilioğlu, toparlarsanız...
CELAL DİNÇER (İstanbul) - On dakikayı geçti Başkan.
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - 1960-1980 arası hükûmetlerin ortalama ömrü bir yıl oldu. 12 Mart-12 Eylül arası dokuz ay oldu sadece hükûmetlerin. Bakın, bu istikrarsızlığa bakın, sadece dokuz ay oldu. Üç yılda on bir ay oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yavilioğlu, lütfen toparlarsanız...
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - Son şeylerimi söyleyeyim Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Bir daha benim lafımı kes de göreyim.
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - Yani, korkuların ve tehditlerin dışında çözüm önerileri geliştirmek zorundayız. Adil bir toplum, eşit vatandaşlık haklarının ve evrensel hak ve özgürlüklerinin olduğu bir toplum, refah seviyesi yüksek bir toplum, şeffaf ve hesap verebilen bir toplum için hep birlikte eleştirel aklı lütfen her birimiz için geliştirelim ve siyasetin dışında başka bir çözüm yolu, yeri aramayalım.
Ben bütçenin Bakanlığa hayırlı olmasını diliyorum.
Konuşmamın aslında daha da olması gerekirdi, tamamlanması gerekirdi.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Genel Kurulda...
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - Sizlerin de bizlerin de herkesin de hakkını, hukukunu koruyacak demokratik bir zeminin oluşması için çaba göstermeliyiz.
İZZET ÇETİN (Ankara) - "Demokrasi" diye diye aferin, öğrendin.
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - Hükûmetin bu noktadaki çabalarına destek olmalıyız.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Vesayet yapıyor Hükûmet.
CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - Bundan sonraki özgürlükçü ve demokratik gelişmelerin de önünü tıkamamalıyız.
Ben hepinize teşekkür ediyorum arkadaşlar.