| Komisyon Adı | : | (10 / 2, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Profesör Doktor Emine Özmete'nin, Ankara Üniversitesinin sağlıklı ve aktif yaşlanmayla ilgili çalışmaları hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 14 .04.2016 |
NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Birazcık onun sunumuna da kısmen yorum anlamında... Tabii, yaşlılık gerçekten çok önemli, aktif yaşlanma kavramı da çok önemli. Türkiye'de şöyle bir yanlış var: İnsanlar belli bir yaştan sonra daha aktif hâle gelmek istiyorlar, spor, beslenme, hayata tutunma anlamında fakat gençlikteki birikimleri az olduğu için ve alışkanlıklar az olduğu için bir müddet sonra yapmayı zihinsel olarak arzu ettikleri şeye bedenleri pek müsaade etmiyor. O yüzden, yaşlılığa hazırlığa bence çocukluk yıllarında yani 3 yaşında, 5 yaşında başlamamız lazım. Beklenen yaşam süresi çok uzuyor, Türkiye -son on iki on üç yılın istatistiğini biliyorum- 6 yaş daha fazla beklenen yaşam süresi artan bir ülke. Bu, bize, belki insanımız daha uzuyor şeklinde bir olumlu sinyal anlamında ifade edilebilir bir gerçeği ortaya çıkarıyor ama bir anlamda 65 yaş üstü nüfusun arttığını da gösteriyor. O hâlde, bizim özellikle şu an Sağlık Bakanlığımız "Harekete geç, obeziteyle mücadele et." falan şeklinde birtakım projeleri ortaya koyuyor ve çok önemli çünkü obezite, beraberinde diyabeti tetikleyen, kalp hastalıklarını tetikleyen ve en fazla ölümcül hastalıkları tetikleyen bir ana etken konumunda. Bununla mücadele etmek lazım. Ama, açıkçası, ben kayıtlara girsin diye de ifade ediyorum, en az Sağlık Bakanımız kadar Millî Eğitim Bakanımızın ve Millî Eğitim Bakanlığımızın da bu anlamda topluma olumlu sinyal vermesinde çok büyük fayda var çünkü 3-5 yaşında çocuğu alıştırmadığınız zaman, o çocuk 60 yaşından sonra, hatta -diyelim- 50 yaşından sonra "Aktif hâle gel." dediğiniz zaman aktif hâle gelemiyor çünkü bir alışkanlığı yok.
Aynı şekilde, Emine Hanım'ın ben hobi geliştirme kavramını da çok önemsiyorum. Bu konuyu da ayrıca eğitimin bir parçası olarak görmek lazım. Hobi, genellikle, asıl görevlerinizi yapın, onun dışında arta kalan zamanlarınızda kendinizi eğlendirin babında anlaşılıyor. Hâlbuki, hobi hayatın bir parçası yani bu, resim yapmak olabilir, bir müzik aletini çalmak olabilir, etkin yazı yazmak olabilir. Biz hep işte, kitap oku, sinemaya git, futbol oyna filan gibi, hobiyi âdeta küçümser bir tarzda kullanıyoruz. Gazetelerin pazar günkü eklerine baktığımız zaman, orada hobi niteliğinde birtakım kavramların, birtakım aktivitelerin olduğunu görüyoruz. Bence, bunu hayatın bir parçası ve hayatın sadece cumartesi, pazarında, sadece 40-50 yaşından sonra ortaya çıkan bir etkinlik gibi de görmemek lazım. Bunu mutlaka okul öncesi çağdan itibaren çocuklarımızı daha fazla yürütmeye, daha bilinçli beslenmeye, daha aktif yaşamaya ve daha aktif bir şekilde hobi geliştirmeye teşvik etmemiz lazım. O yüzden, ben, Millî Eğitim Bakanımızın da bu anlamda görüntü vermesinin ve topluma bir örnek teşkil edecek aktivitelerde bulunmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu, kayda geçsin diye de ifade ediyorum.
Yine, Hocam İspanya'dan bahsetti ama benim galiba 2004-2005 yılında incelediğim -o zaman Sağlık Müsteşarıydım- bir örnek var. O örneğe vurgu yapmadı, o örneğin çok daha çarpıcı olduğunu zannediyorum, belki İspanya daha sonraki aşamada geliştirmiş olabilir. İlginç bir örnek, kuzey-güney hattının üzerinde olması hasebiyle Japonya ile Avustralya arasında şöyle enteresan bir ilişki var: Malumunuz, Avustralya yazken Japonya kış, Japonya yazken Avustralya kış şeklinde, o ekvatorun üstünde ve altında kalma özelliğinden dolayı. Biliyorsunuz, dünyada en yaşlı nüfus Japonya'da.
PROF. DR. EMİNE ÖZMETE - Yaşlı kadınlar özellikle.
NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Yani, beklenen yaşam süresi 83 idi bundan bir iki sene önce, belki şimdi biraz daha artmış olabilir.
PROF. DR. EMİNE ÖZMETE - 86 kadınlarda.
NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Japonlar tatil yapmayı sevmezler, çalışmayı çok severler. Şöyle bir proje geliştirilmiş Avustralya ile Japonya arasında: Japonlarda para ve imkân çok, Avustralya'da doğal ortam çok uygun, çok geniş mekânlar var ve buna uygun bir düzenek yapmışlar, tatil köyleri. Japonlar, Japonya'da kış başladığı zaman Avustralya'ya gidiyorlar, daha sonra Avustralya'da kış başladığı zaman yukarıya doğru gidiyorlar ve altı ay orada, altı ay orada şeklinde yaşıyorlar. Bundan hem Japon yaşlı nüfus sağlığını korumak anlamında istifade ediyor hem de Avustralya bundan ekonomik bir gelir elde ediyor ve sonuçta o yaşlı insanlar da kışın ağır şartlarından kendisini bir nevi korumuş oluyor. Böyle bir örnek vardı. O örneği değil de İspanya'yı söyledi. Ben İspanya'yı bilmiyordum.
PROF. DR. EMİNE ÖZMETE - Aslında, efendim, örnekler çok, yani benzer örnekler fazla. Mesela bir örnek şöyle: Üçer ay birer ülkede yaşatarak ve gezdirerek, tabii, eğlendirerek, bilgilendirerek yaşlılara dünyanın her tarafını dolaştıran bir sistem de var. Bu da aslında belki tercih edilebilir. İşte, Latin Amerika'dan tutun da Avrupa'ya, Avrupa'da kalan bir kişiye tekrar Avustralya, Japonya, her tarafta, üçer ay orada mekân sağlıyor, gezdiriyor, kültür gezisi yaptırıyor, doğa gezisi yaptırıyor. Yani yaşlı turizmi çok güncel bir konu ve değişik örneklerle karşılaşmak mümkün.
NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Şöyle bir şey için söyledim Hocam bunu: Hani "sağlık turizmi" dendiği zaman genellikle -Banu Hanım bunu teyit edecektir tahminim- hastalık turizmi şeklinde... Yani "sağlık turizmi" diyoruz ama hasta insanlar geliyorlar, işte, bir ülkeden sağlık hizmeti alıyor ve ondan sonra ülkelerine dönüyorlar. Hâlbuki bunu gerçekten sağlık turizmi hâline getirmek lazım. İşte, siz yaşama şartlarının uygun olduğunu düşünüyorsunuz, ekonomik anlamda son derece avantaj olduğunu düşünüyorsunuz, Türkiye için söylüyorum ve gerçekten insan kaynağı anlamında da çok üst düzey bir insan kaynağımız var. Teknolojimiz de çok geri değil, yaşanabilir de bir ülkede yaşıyoruz yani insanlar dört mevsim istediği bölgede yaşayabilir. Bu anlamda olayı daha geniş çerçevede düşünebilirsek ülkemizin bütün dünya insanları açısından çok uygun yaşama şartlarının oluşturulabileceği bir ülke olduğunu düşünüyorum. Yani sağlık turizmini birazcık o anlamda da çeşitlendirmek ve aktif hâle getirmek lazım. Bundan ülkemiz insanının da çok istifade edeceğini düşünüyorum. Yani bir yandan yabancı ülke vatandaşları bir yandan kendi vatandaşlarımıza da bu şekilde hizmet sunmak olabilir.
Teşekkür ediyorum.