KOMİSYON KONUŞMASI

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Teşekkür ederim Başkan.

Sayıştay hemen bir cevap verebilirse ona göre bir değerlendirme yapacağım. Bu Roma rakamıyla 5'inci sayfada 2014 raporu... Net satış hasılatı var, bin TL bazında 8 milyarlık bir hasılat... Gördünüz mü?

SAYIŞTAY TEMSİLCİSİ - Net satış hasılatı.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - 8 milyar değil mi?

SAYIŞTAY TEMSİLCİSİ - Evet. 2010'da o, Sayın Milletvekilim.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Tamam, 2010'u konuşuyorum ama 2014 raporunda tüm alım tutarı var, 158 milyon değil mi o da? Bu tüm alımla neyi kastediyorsunuz?

SAYIŞTAY TEMSİLCİSİ - Mal ve hizmet alımları.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Yani, enerji alımını kastetmiyorsunuz değil mi?

SAYIŞTAY TEMSİLCİSİ - Hayır. Enerji almıyoruz zaten Başkanım, bu sadece sistem kullanım bedeli alıyor verilen enerjilerden, öyle diyelim.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Yani, "sistem kullanım bedeli" diyelim, tamam.

SAYIŞTAY TEMSİLCİSİ - Yani, geliri sistem kullanım bedeli.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Tamam, teşekkür ediyorum.

Evet, sektör tekel konumunda ve çalışanlarıyla, cari yapısıyla da büyük bir kuruluş. Tabii, bunu da sadece bu elektrik dağıtımı üzerinden değerlendirmek, işte, "Şurada şu trafo yapılmış, burada bu trafo yapılmış." anlamında değerlendirmek ya da işte, "Şu üretim tesisinden alınmış, bu dağıtıcılara verilmiş." şeklinde değerlendirmek değil, kuruma bir bütün şeklinde bakmak gerektiğini düşünüyorum. Şimdi, buna bakarken de burada kayıp kaçaklara bakıyorum yani aldığınız enerji ve çıkış enerjisine bakıyorum, yüzde 2,5 bir kayıp var. Bu da, aslında, dediğiniz gibi -dünya standartları yüzde 3 civarında ve kurumun ortalaması da yüzde 2,5- başarılı bir kayıp aslında. Ama, hiç burada kaçak yok arkadaşlar. Bravo! Sayın Genel Müdürüm, kaçak diye bir şey yok değil mi? Kaçak olmaz.

TEİAŞ GENEL MÜDÜRÜ M. SİNAN YILDIRIM - Kesinlikle kaçak kullanamazlar, hayatlarıyla oynarlar.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bravo! Teşekkür ediyorum.

Elektrik enerjisinde kaçak diye bir olay olmaz arkadaşlar, teknik olarak kayıp vardır. Kayıpta da Türkiye ortalaması yüzde 2,5. Dünya standartlarına göre çok uygun ve altında bir olay. Kaçak da bizim uydurduğumuz, siyasilerin uydurduğu ama başkasının suç olarak yapmış olduğu bir şeyin bedelini adam gibi vatandaşlık görevini yerine getirenlerin ödediği bir ücret. Mesela, bizim kentimiz Kocaeli veya SEDAŞ bölgesinde kayıp kaçak oranımız Avrupa ve dünya standartlarının altında resmî olarak, bunların belgeleri de var yanımda. Bakın, kayıp kaçakta Türkiye ortalaması, en son sormuş olduğum soruya verilen cevapta yüzde 15 arkadaşlar. Bunu teknik olarak hadi dağıtım şirketlerinin şehir içi ve merkezlerde kaybın biraz daha fazla olduğunu ve Avrupa standartlarının da yüzde 6 civarında olduğunu -iyi biliyorum- düşünürsek Kocaeli'deki kayıp oranı dünya ve Avrupa standartlarının altında ama Kocaeli halkı yüzde 15 kayıp kaçak bedeli ödüyor orada. Kaçak diye bir olay yok, başkasının kaçak olarak kullandığı, suç işleyerek kullandığı bedeli ödüyor ki rakamımız çok düşük, Kocaeli halkı bunu yapmıyor, başka bölgelerde yaşayan vatandaşlarımız yapıyor ve bunun şeyini biz ödüyoruz ama bunu da aydınlattığınız için teşekkür ederim Sayın Genel Müdürüm. Kaçak olmaz değil mi, kayıp vardır sadece bu işte. Böyle bir durumla karşı karşıyayız.

Şimdi, bütün kurumlarda olan sıkıntılardan bir tanesi de burada var. Bu müşavir hizmetlerine atanan personel. Yine Genel Müdür "Biz çekilirsek bu kurumu hiç kimse çalıştıramaz." dedi. Kurum gerçekten bir eğitim kurumu hâline dönüşmüş bu nedenle de kurum fire veriyor ama mevcutları da müşavir ve başuzman kadrolarıyla hem kırsalda hem de merkezde -rakam yaklaşık 61 taşrada, 15 artı 31 müşavir olmak üzere 45-46 civarında da merkezde- atıl durumda. Bunların nedenlerini hepimiz biliyoruz değil mi? Bunlar ya cemaatçidir ya Fethullahçıdır ya aynı siyasi düşünceye sahip değildir. Sizi suçladığım için söylemiyorum, bütün kurumlarda bu var arkadaşlar. Gerçekten bu kurumlara okul diyorsak bu arkadaşlardan yararlanabileceğimiz alanlar mutlaka olmalı. Siyasi düşüncesinden, ideolojisinden veya inançları gereği bir cemaate yakınlığından dolayı suçlanmamalı ve bundan dolayı da pasif hâle getirilmemeliler çünkü iş akdini de feshedemiyorsunuz ve ne yapıyorsunuz, bunların maaşlarını da ödüyorsunuz ama bir kenarda da oturuyor. Bunların da kullanılması gerekiyor diye düşünüyorum. Umarım, herhâlde, gelecek dönem geldiğinizde artık yeni olmayacaksınız, bu sayı düşecektir Sayın Genel Müdürüm.

Tabii, bu kurum bir devlet kurumu. Atladık, pas geçtik, hiç konuşmadık ama 4734 sayılı İhale Kanunu'na göre yönetilmesi ve ihalelerin buna göre yapılması gerekiyor. İstisnai maddeler var hepimizin bildiği ve belli rakamlar konulmuş, o rakamların altında ihalesiz alım da yapabiliyorsunuz ama o rakamın altına çekeceğiz diye eğer alacağınız malzemeyi kalemlere böler ve gruplandırır... Burada örnekleri var, farklı günlerde bile değil, aynı günlerde yapmış olduğunuz alımlara baktığımızda bile görüyoruz. Bu, 4734 sayılı İhale Kanunu'nun arkasından dolanmak demektir ve suçtur bana göre. Sayıştayın bu tespitleri güzel. Bunun da düzeltilmesi gerekiyor Sayın Genel Müdürüm. Belki siz otuz yıldır burada işe konsantre olduğunuz için, asıl işinize konsantre olduğunuz için bunları iş körlüğü nedeniyle görememiş olabilirsiniz ama hem Sayıştay hem de biz bunları size hatırlatıyoruz. Gelecek sene umarım bu konularda ciddi düzelmeleri sağlamış oluruz.

Yine bir milletvekilim belirtti, stok her zaman zarar yazar ama kuruma baktığımızda, TEİAŞ'a baktığımızda stokların yıllar itibarıyla arttığını görüyoruz. Hemen 4734'e döneyim, çok ilginç geldi bana, aydınlatmayla ilgili LED ampul alımı... Çok ufak bir rakam yani her tarafı hile olsa, her tarafı suistimal olsa ne olur ama usulüne uygun değil, kanuna uygun yapılmamış, bölmüş. Bulunamayacak bir malzeme değil, gidersiniz, bakkaldan bulursunuz bu malzemeyi. Bunlar için özel bir alım gerektirecek bir durum yok yani özel satıcısı olan bir mal ve meta değil bu. En basit örneğini veriyorum ben size. Hani "Bu kadar büyük rakam, ciro içerisinde 170 bin liralık, 200 bin liralık bir şeyi mi konuşuyoruz?" denilebilir ama biri de aynıdır, bini de aynıdır, yüz bini de aynıdır. Bunlara dikkat edilmesi gerekiyor diye düşünüyorum. Kurumda bu eksiklik var ama sizinle beraber ciddi anlamda hem stoklar hem de bu 4734 sayılı İhale Kanunu'na uyulacağını ve düzeltileceğini düşünüyorum. Hizmet alımlarında da aynı sıkıntı var.

Bir de enerji iletim hatlarının uzunluğu yüzde 4,1 artmış. Nereden? 2013'ten 2014'e. Şimdi 2015 rakamlarını siz verdiniz ama Sayıştay raporlarında 2014 olduğundan görüyoruz ki yüzde 4,1 artmış. Arızamız da yüzde 17,4 artmış, arıza sayısı. Ben şöyle yorumladım bunu: Ya kedi üremesi arttı arıza sayısı arttığına göre Türkiye'de... Gerçi mart ayındayız, normaldir kedilerin trafolara girmesi normaldir. Ama, çok kötü olan şey, yüzde 43,1'inin arıza nedenlerinin bilinmiyor olması. Yani, direkt bunun karşısına "kedi" yazabiliriz herhâlde. Bilinmiyorsa bunların bilinmesi gerekiyor. Herhâlde SCADA sistemi devreye girdiğinde, tam anlamıyla kullanılmaya başlandığında bu arıza sayısının düşeceğine ve nedenlerini de bilip tedbirlerimizi alacağımıza inanıyorum.

Evet, raporlara falan geçmeyeceğim.

Kurumsal kaynak planlaması arkadaşlar. Belki gına gelecek size, ben de bunu anlatmaya devam edeceğim. Bu, kurumda da çalışmıyor. Meteksan firması var, değil mi, doğru söylüyorum değil mi? Bilgi İşlem Daire Başkanı buradaydı. Bu sıkıntı sizde yok, her tarafta var. Herkese bir kazık atmış bu Meteksan; iflasını da istemiş, kurtulmuş. Gerçi siz para ödememişsiniz, çok fazla sıkıntı gözükmüyor sizde ama KİT Komisyonu bir iyilik daha yapmak istiyorsa, bu kurumsal kaynak planlamasıyla ilgili mutlaka kurumları birleştirecek bir tavsiye sunmamız lazım Başbakanlığa, Bakanlığa. Bütün kurumlarda bu iş var diyorum.

Aslında sunumunuz görsel olarak güzeldi Sayın Genel Müdürüm, çok hızlı geçtiniz şeyleri. Biz takip etmekte, karşılaştırmakta biraz sıkıntı çektik. Sizi ödüllendirmemiz lazım en iyi sunum yapan kurum olarak şu ana kadar görüştüklerimizde. İnşallah gelecek dönem daha iyi olur.

Yalnız, burada sunumlarınızı yaparken mesela ben şeyi soracaktım, kaçırdım orada. Bunu cevaplarsanız memnun olurum. 27'nci sayfasında sunumunuzun, enerjinin nerelerden üretildiği var; hidroelektrik santrallerinden, RES'lerden, termik santrallerden. Bunların da -belki sizin konunuza girmeyebilir ama- birim fiyatları nedir, paçal olarak birim fiyatları nedir?

Canlı bakım ekipmanları... Bu ilginç bir konu. Yani, canlı bakım yapıyorsunuz o büyük hatlarda, otobanlarda -kara yolu olarak söylemiyorum tabii bunu- elektrik üretim hatlarında. Güzel, gerçekten şimdiye kadar çok yapılmış bir olay değil. Yurt dışında nasıl yapılıyor, onu bilmiyorum ama tabii bunların ekipmanlarının falan da Türkiye'de geliştirilmesi... Böyle, bizim ekipmanlarımızla mı yapılıyor bu canlı bakımlar, bunu merak ettim.

Bir de Çanakkale'nin altından geçirdiğimiz kablo... Aynı Devlet Demir Yollarında yaptığımız gibi bütün elektronik aksamlarını Çinliler yapıyor da, altını Cengiz İnşaat yapıyor, milletin anasına küfreden. Bu da böyle bir şey mi? Yani, kabloyu biz mi ürettik, Türkiye'de mi üretildi, Türkiye'de üretilen bir kablo mu, yoksa sadece biz oradaki ameleliği mi yaptık yani kablonun denizden geçirilmesi işini mi üstlendik?

TEİAŞ GENEL MÜDÜRÜ M. SİNAN YILDIRIM - Ameleliğini de biz yapmadık, firması yaptı.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Olabilir yani "biz" derken şunu söylüyorum: "Biz" derken TEİAŞ'ı veya bizi kastetmiyorum yani Türk şirketi mi yaptı veya üretti kabloyu, hizmeti de bir Türk şirketinden mi aldınız, bunu merak ediyorum.

Teşekkür ediyorum, sağ olun.