KOMİSYON KONUŞMASI

FİLİZ KILIÇ (Nevşehir) - Sayın Başkan, Değerli Komisyon üyeleri, Sayın Bakan, kıymetli bürokratlar; heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askerî kargo uçağında şehit olan kahraman askerlerimizi rahmetle ve minnetle anarak başlamak istiyorum. Kolay değil burada "20 şehit" diyerek rakamlara sığdırmak; 20 yuva, yarım kalmış hikâyeler, 20 anne, 20 baba, 20 aile, yüreği yanan milyonlar... Yüce Türk milletimizin başı sağ olsun.

Bütçemizin ülkemize, milletimize, kültürümüze ve turizmimize hayırlara vesile olmasını diliyor, sözlerime bu aziz toprakların kadim hikâyesine değinerek başlamak istiyorum. Cennet vatanımız binlerce yıllık tarihiyle, köklü medeniyet birikimiyle, kültürüyle, sanatıyla ve turizmiyle dünyada eşi benzeri olmayan bir hazineye sahiptir. Aziz milletimizin binlerce yıllık yürüyüşü taşa iz, kelama mana, toprağa ruh bırakmıştır. Bu topraklar destanların yazıldığı, mabetlerin göğe yükseldiği, türkülerle, manilerle, nefeslerle yoğrulmuş bir hazine sandığıdır ve biz, o sandığın emanetini omuzlarında taşıyan, geçmişin izini geleceğin ufkuna işleyen bir milletin evlatlarıyız. Bu inançla biliyoruz ki Kültür ve Turizm Bakanlığımızın yürüttüğü her faaliyet sadece bir idari süreç değil, millî kimliğimizin korunması, yüceltilmesi ve geleceğe taşınması için stratejik bir vazifedir.

Son üç yılda müzecilikten kültürel miras korumaya, sanattan turizme kadar uzanan geniş bir yelpazede atılan adımlar millî hafızamızı diriltmiş, medeniyetimizin izlerini yeniden görünür kılmıştır. Kız Kulesi'nden Seddülbahir Kalesi'ne, İzmir Kültür Sanat Fabrikasından Sinop Tarihî Cezaevine kadar pek çok eser yeniden hayat bulmuş; Efes'te, Hierapolis'te, Side'de başlatılan gece müzeciliğiyle tarih artık yalnız gündüz değil, ay ışığında da milletimizle buluşur hâle gelmiştir. UNESCO Dünya Miras Listesi'ne dâhil edilen Sardes Antik Kenti ve Lidya tümülüsleri bu vizyonun uluslararası nişanesi olmuştur. Kaçakçılıkla mücadelede 4 bini aşkın eserin yeniden vatan toprağına kavuşturulması ise kültürel egemenliğimizin gurur verici göstergelerindendir.

Sayın Bakanım Bakanlığının bütçesini sunarken ayrıntılarıyla değindiler, uzun bir konuşma yaptılar. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak Bakanlıkta bu yapılan sunumda çok önemli gördüğümüz yerleri üstünden şöyle bir kez daha geçmek istedik.

Kütüphanecilikte -ki bizim çok önem verdiğimiz bir alan- 100'üncü yılda 100 yeni kütüphane hedefinin aşılmasıyla birlikte 106 yeni kütüphane milletimizin hizmetine sunulmuş, bugün 1.300'ü aşkın halk kütüphanesi 39 milyon vatandaşımıza ulaşmıştır. Belki bu süreç içerisinde yapılmadı ama özellikle belirtmek istiyorum: Gururla ve hayranlıkla bizzat dolaştığım ve Kütüphane Müdürümüzden kıymetli bilgiler aldığım Rami Kütüphanesi kısa sürede yalnız İstanbul'un değil, Türkiye'nin kültür nabzının attığı bir merkez hâline gelmiştir. Rami Kütüphanesi harabe hâldeki tarihî bir eserin -ki burasını çok önemsiyoruz- kıymet bilinerek, emek harcanarak, doğru bir planlamayla bugünkü nesillere hizmet edecek muhteşem bir yapıya dönüştürülmesinin hikâyesidir ve bizi esas itibarıyla da ilgilendiren kısım burasıdır.

Evet, sanatın yurdun dört bir yanına ulaşması için tiyatrodan operaya uzanan nice proje hayata geçirilmiş, Vagon Sahne, Kamyon Tiyatrosu ve Genç Sahne uygulamalarıyla sanat artık şehir şehir dolaşır hâle gelmiştir. Kültür Yolu Festivalleri 20 şehirde 6 bini aşkın etkinlikle Türkiye'nin kültür markası hâline gelmiştir. Terörden arındırılan 5 ilde Bir Anadolu Şenliği etkinlikleri terörsüz Türkiye sürecine sağladığı olumlu katkılar yanında, yerel ve geleneksel değerlerin ön plana çıkarılması, bölge turizminin canlandırılması açısından da özellikle zikredilmeye değerdir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak cumhuriyetimizin 100'üncü yılında ilan ettiğimiz Milliyetçi Hareket Partisinin 100 Sözü içerisinde Türk kültürü ve sanatının yaşatılması, geliştirilmesi, tanıtılması ve yaygınlaştırılması amacıyla "millî kültür endüstrisi"nin oluşturulması gerektiğini ifade etmiştik. Bu kapsamda, millî bilgisayar oyunları, yazılım endüstrisi ile millî çizgi film endüstrisinin teşvik edilmesi, sanat ve sanatçılarımızın desteklenmesi, geleneksel Türk sanatlarının, folklorumuzun, ata yadigârı eserlerimizin, Türk mimarisi, musikisi, tiyatrosu, sineması, edebiyatı ve mutfağının korunup geliştirilmesinin bir devlet politikası hâline getirilmesi gerektiğini vurgulamıştık. Bakanlığımızın bu alandaki başarılı çalışmalarını memnuniyetle takip ediyor, bu çalışmalara daha fazla önem ve ağırlık verilmesinin kültürümüzün korunması ve gelişmesi için büyük bir gereklilik olduğunu ifade ediyoruz. Gençlerimizin kültürel yaşama katılımını kolaylaştıran Genç Kart uygulaması kültürel eşitlik ve fırsat adaleti açısından son derece değerli bir adım olmuştur. Uluslararası alanda ise TİKA'nın yürüttüğü 4 bini aşkın proje Türkiye'nin kültürel diplomasideki gücünü perçinlemektedir. Balkanlar ve Türk Cumhuriyetleri'ne yaptığımız seyahatlerde TİKA'nın inşa ettiği, yaptığı çalışmalar ve bu çalışmalardan duyulan memnuniyet göğsümüzü kabartmaktadır. Ancak sizlerin de malumu olduğu üzere TİKA'dan beklentiler her geçen gün artarak çoğalmaktadır.

Turizmde ise 2024 yılında 62 milyon ziyaretçi ve 61 milyar dolar gelirle cumhuriyet tarihinin rekoru kırılmıştır. Sürdürülebilir Turizm Programı kapsamında 19 binden fazla tesis "çevreye duyarlı" belgeye sahip olmuş, turizmimiz artık doğayla uyumlu, bilinçli ve kalıcı bir rotaya oturtulmuştur. Bakanlığımızın Halk Plajları Projesi kapsamında vatandaşlarımıza ücretsiz, erişilebilir ve çevreye duyarlı bir tatil imkânı sunulması sosyal devlet anlayışının turizme yansıyan somut örneklerinden biridir. Bu sezon 2 yeni plajın daha hizmete alınmasıyla toplamda 19 halk plajına ulaşılmış; çevre düzenlemeleri, temizlik ve güvenlik hizmetleri geliştirilmiştir. Bu vesileyle, gayretlerinden dolayı Sayın Bakanımıza ve tüm Bakanlık personeline şahsım ve partim adına teşekkür ederim.

Sayın Bakan, Değerli Komisyon üyeleri; Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizler, kültürün milletin hafızası, turizmin ise o hafızanın dünyaya açılan penceresi olduğuna inanıyoruz. Bu anlayışla, millî değerlerimizin korunmasını, yerel potansiyellerimizin en verimli şekilde değerlendirilmesini asli görevimiz kabul ediyoruz. Bizler, kültürün yerel dokusuna, millî ruhuna, ahlaki ve manevi değerlerine sahip çıkmanın ülke kalkınmasının asli unsuru olduğuna inanıyoruz. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında, Milliyetçi Hareket Partisinin 100 Sözü'nde de belirttiğimiz gibi, turizm sektöründeki yapısal sorunları gidermek için sektörde yaşanan gelişmelere uygun, dinamik bir turizm çerçeve kanunu çıkarılmalı, serbest sağlık bölgeleri oluşturularak sağlık turizminden daha fazla pay alınmalı ve sağlık turizmini geliştirici mekanizmalar oluşturulmalıdır. Türkiye genelinde turizmin çeşitlendirilmesi, sürdürülebilir kalkınmanın ve bölgesel refahın artırılmasının önemli unsurlarından biridir.

Termal turizmin stratejik yatırımlar kapsamına alınarak daha etkin biçimde desteklenmesi büyük önem taşımaktadır. Malum olduğu üzere, dünyada yaşlı nüfus gün geçtikçe artmaktadır, bununla beraber termal tesislere talep de çoğalmaktadır. Ülkemiz termal su açısından zengin olmasına rağmen, dünya çapında tanınmış ve talep edilen turistik tesislerimiz maalesef yeterli değildir. Bu konuda da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızla koordineli bir şekilde çalışılarak ülkemizin dört bir yanında bulunan termal kaynaklar yalnızca iç turizme değil, dış pazarlara da hitap eden güçlü bir çekim merkezi hâline getirilebilir.

Ayrıca, Yeşil Yol Projesi'nin tamamlanmasıyla birlikte yayla turizmi yeniden canlanacak, doğa ve kültür eksenli turizm faaliyetleriyle birlikte Karadeniz başta olmak üzere birçok bölgemizin turizm potansiyeli artacaktır. Bu noktada, liman sayısının artırılması, deniz ulaşımının geliştirilmesi ve ücretlerin daha ulaşılabilir seviyeye çekilmesi kruvaziyer ve yat turizmine olan ilgiyi de ciddi şekilde artıracaktır.

Yine, gurme turizminin kalitesinin yükseltilmesi, Michelin yıldızlı restoranlarımızın sayısının artırılması ve yerel mutfak kültürümüzün tanıtılması ülkemizin turizm markasına değer katacaktır. Türk mutfağının zenginliği sadece gastronomi turizmi açısından değil, kültürel diplomasimizin de bir unsuru olarak değerlendirilmeli, bu alanda markalaşma süreci devlet politikası hâline gelmelidir.

Tüm bu gelişmeler, turizmin ülke genelinde dengeli biçimde yayılmasını, mevsimselliğin azaltılmasını, sürdürülebilirliğin sağlanmasını ve bölgesel kalkınmanın güçlendirilmesini temin edecektir. Turizmin çeşitlenmesiyle birlikte her bölgenin kendi kültürel, doğal ve tarihî değerleriyle öne çıktığı bütüncül bir turizm anlayışına ulaşmak hedefimiz olmalıdır.

Sayın Bakan, kıymetli bürokratlar; dünyanın en özgün turizm destinasyonlarından biri ve ülkemizin temsilinde önemli bir marka olan Kapadokya bölgemize ve bu markanın kalbi memleketim, seçim bölgem Nevşehir'e ilişkin bazı tespit ve önerilerimizi dikkatinize sunmak istiyorum. Kapadokya, peribacalarıyla, tarihiyle ve pek çok medeniyete ev sahipliğiyle doğal, kültürel ve inanç turizmini bir arada barındıran, dünyada eşi benzeri olmayan bir bölgedir ancak bölgenin mağara ve taş yapı dokusu mevcut imar mevzuatıyla maalesef tam uyum içinde değildir. Bu nedenle, mağara ve çok katmanlı yapıların alt üst ilişkilerini ortaya koyacak üç boyutlu kadastral bir modelin hazırlanması zaruridir.

Yine, sit sınırlarının yeniden değerlendirilmesi bölgenin hem korunması hem de doğru yönlendirilmesi açısından çok büyük önem taşımaktadır. Kapadokya'da yanlış malzeme ve ölçülerle yapılan bazı teraslar doğal silüete zarar vermektedir. Bunu bütün turizmciler de kabul etmekte, mekân sahipleri kabul etmekte ancak dünyaya baktığımızda birçok turizm destinasyonu teraslarıyla ünlüdür. Balon ve eşsiz doğa manzarasıyla ünlü Nevşehir'imizde terasların tamamen kaldırılması yerine belirli standartlara uygun dönüşümün teşvik edilmesi daha sürdürülebilir bir çözüm olacaktır ve bu konuda da bir çalışma yapıldığını biliyorum. İnşallah kısa zamanda neticeye ulaşılır.

Bölgemizde 8 binin üzerinde konaklama tesisi bulunmakta, 300'e yakın tesis de proje veya inşaat aşamasındadır. Bu, sevindirici bir gelişmedir ancak üst ölçekli planlarda belirlenen turizm alanlarının dışına taşılmaması da büyük bir önem arz etmektedir. Sizlerin de malumu olduğu üzere, dünya genelinde ortalama geceleme süresi 3 gecenin altında olan destinasyonlar yok denecek kadar azdır. Örnek verecek olursak, geceleme süresi İstanbul'da 3,2, Paris'te 3,5, Roma'da 3,4'tür. Kapadokya yılda yaklaşık 2 milyondan fazla turisti ağırlamakta fakat ortalama konaklama süresi yalnızca 1,8 gecedir ve yıllardır maalesef, bu 1,8 geceyi 2'nin üzerine çıkaramadık. Kapadokya bölgesine yapılacak atılımlar ve yatırımlarla kısa vadede bu sürenin 2,5 seviyesine çıkarılması, turist sayısı sabit kalsa bile yaklaşık yüzde 40'lık yoğunluk artışı demektir. Orta vadede 3 gece hedefine ulaşıldığında ise turist sayısı artmasa dahi yüzde 65'ten fazla yoğunluk artışı sağlanacaktır. Yine, turist sayısını ve geceleme ortalamasını artırmada Kapadokya, Ege ve Akdeniz direkt uçuşlarının hayata geçirilmesi çok büyük önem arz etmektedir. Belki "Havalimanı ve uçuş sayıları Ulaştırma Bakanlığının yetki sınırları içerisinde." denilebilir ancak Kültür ve Turizm Bakanlığımız ile Ulaştırma Bakanlığımızın arasında gerçekleşecek koordineli bir çalışmayla bu süreç hızlanacaktır. Bu hedefe ulaşmak için bölge turizminin çeşitliliğini artıracak ve bölge turizmini geliştirecek yeni stratejiler kaçınılmazdır.

Kapadokya'nın arkeolojik mirası yalnız Nevşehir değil, Kayseri, Niğde, Aksaray, Kırşehir ve Yozgat illerini de kapsamaktadır. Bölgede Kapadokya uygarlığına ait son derece değerli eserler bulunmasına rağmen müzelerin ziyaretçi oranları oldukça düşüktür, birçok kıymetli eser depolarda beklemektedir. Turistler doğa deneyimini yaşarken bölgenin tarihî ve arkeolojik boyutuna yeterince erişme imkânı bulamamaktadır. Nevşehir Müzesi uzun süredir işlevsiz durumdadır. Bu nedenle, turizm stratejilere uygun bir şekilde, turizm trafiğine uygun bir alanda Kapadokya Arkeoloji Müzesinin hayata geçirilmesi bölgesel turizm stratejisinin tamamlayıcı unsuru olacaktır.

Kapadokya aynı zamanda erken Hristiyanlık mirası bakımından da evrensel bir değere sahiptir. Aziz George'un Kapadokya'yla bağı dünyada hak ettiği ölçüde tanınamamaktadır. Güzelöz ve Soğanlı Vadisi çevresinde Aziz George'un doğumuna dair güçlü tarihsel ve kültürel inanç mevcuttur. Kasım 2024 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle Kayseri'ye bağlı Soğanlı bölgesinin Kapadokya Alan Başkanlığı sınırına dâhil edilmesi bu konuda yeni bir fırsat doğurmuştur. Güzelöz-Soğanlı-Sobesos hattında Aziz George'un mirasını görünür kılacak uluslararası bir inanç turizmi stratejisi geliştirilmelidir. Buradaki çalışmalarla hedeflenen kitlenin yalnızca binde 1'ine ulaşılması dahi 500 bin ek ziyaretçi ve 150 milyon euro üzerinde ek turizm geliri potansiyeli yaratacaktır. Gazi Meclisimiz çatısı altında ifade etmek isterim ki 11 Ekim 2025 günü, Nevşehir'imizin Hacıbektaş ilçesinde, Horasan'dan Anadolu'ya İslam inancını, kadim medeniyetimizi ve Türk irfanını taşıyan erenlerin manevi huzurunda, Horasan Erenleri Dernekler Federasyonu adına Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin Alevi canlarımıza hediye ettiği arsa üzerine inşa edilen, Türkiye'nin ve dünyanın en büyük Alevi Kültürü ve Cemevi Külliyesi'nin yapımı tamamlanarak başta Alevi canlarımız olmak üzere büyük bir katılımla açılmıştır. Bu cemevi ve kültür merkezi de yurt içi ve yurt dışından gelecek Alevi Bektaşiler yanında kültürel, bilimsel ve sanatsal faaliyetlere de ev sahipliği yapacaktır.

Vadilerimiz yürüyüş ve bisiklet turizmi açısından dünya ölçeğinde değerlidir ancak yetersiz ışıklandırma nedeniyle bu güzellikler yalnız gündüz görülebilmektedir. Işıklandırmalar konusunda çalışmalar yapıldığını biliyorum. En kısa zamanda bu çalışmanın bitirilmesiyle gece vadi yürüyüşleri gerçekleştirilecek ve turizmde yirmi dört saat hareketlilik söz konusu olacaktır. Modern altyapı yönlendirme sistemleri ve gece yürüyüşü imkânlarıyla Kapadokya, uluslararası trekking ve bisiklet rotalarına dâhil edilmelidir. Kapadokya yalnız taşın toprağın değil, tarihin, inancın ve emeğin yoğrulduğu bir mirastır. Bu mirası korumak, yaşatmak ve gelecek kuşaklara doğru şekilde aktarmak hepimizin ortak sorumluluğudur. Bir peribacası kolay oluşmamaktadır ve ne yazık ki bizler dünyada eşi benzeri olmayan bu doğa harikasına sahip çıkmazsak gözlerimizin önünde yok olacak, elli yıl, yüz yıl sonra bölge turizmi zor zamanlar geçirecektir.

Kapadokya'da 2019'da kurulmuş olan Kapadokya Alan Başkanlığı tarafından Kapadokya'nın doğal güzelliğinin ve tarihî eserlerinin korunabilmesi için önemli çalışmalar yapılmaktadır. Peribacaları restorasyonları, kaçak yapılaşmayla yapılan mücadele, taşınmazların korunması gibi pek çok madde hâlinde sıralayabilirim ve bizim yakinen takip ettiğimiz çalışmalar. Bu konuda da Alan Başkanlığımıza başarılar diliyorum. Turizmcilerimizle ve belediye başkanlarımızla yaşanan bazı sıkıntıların yönetmelikte yapılacak değişiklikler, karşılıklı anlayış ve uzlaşıyla da çözülebileceğine inanıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

FİLİZ KILIÇ (Nevşehir) - Bu vesileyle, Kültür ve Turizm Bakanlığımızın bugüne kadar gösterdiği gayretli çalışmalar için teşekkür ediyor, Kapadokya bölgemize ilişkin bu önerilerimizin de ilgili plan ve programlara dâhil edilmesinin önemini bir kez daha vurguluyorum.

Bütçenin tekrar, vatanımıza, milletimize ve geleceğimize hayırlar getirmesini temenni ediyor, saygılarımla yüce heyetinizi selamlıyorum.

Teşekkür ederim.