KOMİSYON KONUŞMASI

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Şimdi, Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne biz uymuyoruz, taraf değiliz ama onun kapsamında yapılan Sürdürülebilir Kullanım Anlaşması'nın onaylanmasını uygun bulacağız çünkü çıkarımıza olacak, "Dezavantajlı duruma düşmeyelim." diyoruz. Bunun yaratacağı boşluklar olacak mı? Ana anlaşmaya taraf değiliz ya yani bunu nasıl anlatacağız? Kusura bakmayın, ben anlamamış olabilirim ama yani bunu biz dünyaya nasıl anlatacağız "Siz öbürüne niye uymuyorsunuz?" dediklerinde? Yani tabii ki biz biliyoruz niye duyulmadığını ama aynı sıkıntılar bunda da yok mu? Yani Ege'yse mesela ya da başka şeyse, bunun da bir tarafında gelmeyecek mi gündemimize diye insan sormadan edemiyor. Ben anlamamış olabilirim tabii. Eminim, siz çok dikkatli bir şekilde şey yaptınız ama millet anlattığında "Buna uymuyoruz ama bunun kapsamında gelen şuna uyuyoruz." Belki de çok olağan bir şeydir de ben bilmiyorumdur. Bir, onu sormak istiyorum.

İkincisi de aslında, bu anlaşma ve önümüzdeki anlaşmayla ilgili değil ama kamuoyunun gündeminde olan -yanınızda da Bakanlığımızın uluslararası hukuk alanının deneyimli isimleri var- Karadeniz'de yaşanan hadise yani işte, münhasır ekonomik bölgemizde gemilerin vuruluyor olması hadisesi bizim açımızdan ne kadar... Bir, neden özellikle hepsi münhasır ekonomik bölgemizde yapılıyor, bilinçli bir tercih mi? İkincisi, Montrö'nün aktive olmasını gerektiren bir durum var mı ortada ya da bir aşama sonrasında böyle bir noktaya gelmek zorunda kalabilir miyiz? Oradan doğan haklarımız var. Montrö'yü biz çok başarılı bir şekilde işlettik savaşın başından beri, iki taraf da bundan memnun ama ortaya çıkan durumdan biz memnun değiliz, olmamalıyız da zaten, çok büyük bir risk ortaya çıkarıyor. Bu noktada bu neden gündemimize geliyor ısrarla? Ukrayna vuruyor, kim vurduruyor? Yani kendi kendine inisiyatif mi alıyor yani Devlet Başkanları geçen hafta buradayken böyle bir inisiyatif alabiliyorlar mı? Eğer arkasında bir güç, güçler var ise bunun hedefi Montrö mü, Montrö'nün yumuşatılması mı, bizim tarafımızdan şu andaki uygulamanın? Bu konuda eğer bizimle paylaşabileceğiniz hususlar varsa seviniriz hani anlamamız ve Parlamento nasıl bir pozisyon alması gerekir? Çünkü yapılan açıklamaları da izliyoruz Bakanlığımız tarafından, siz de dikkat çektiniz az önce toplantının açılışında yaptığınız vurgularda. Biraz anlamamızı sağlarsanız sevinirim.

Çok teşekkür ederim.

BAŞKAN FUAT OKTAY - Teşekkür ediyorum.

Buyurun lütfen.

DIŞİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI AYŞE BERRİS EKİNCİ - Teşekkür ediyorum.

Ben izninizle sözü Sayın Genel Müdürümüze vereceğim.

Fakat doğrudur -toplantının başında Sayın Başkan da gündeme getirdi- son haftalarda Ukrayna-Rusya savaşında çok ciddi bir eskalasyona, karşılıklı olarak, karşılıklı saldırılarla buna tanık oluyoruz ve son dönemde bu Karadeniz'de de ve bizim münhasır ekonomik bölgemizde de birtakım saldırılara sebep oldu. Biz burada -yine Sayın Başkan biraz önce vurguladı- dün ve bugün Ankara'daki Rusya Büyükelçiliği geçici maslahatgüzarı var şu anda ve Ukrayna Büyükelçisini çağırarak endişelerimizi dile getirdik. Çünkü bu zamana kadar sizin de vurguladığınız üzere Montrö'yü de kullanarak büyük bir sağduyuyla biz Karadeniz'in bir çatışma alanı olmasını engelledik. Dolayısıyla buranın böyle bir çatışma alanına dönüşmesini ve bizleri de bir şekilde içine çekmesini istemiyoruz ve bunu dile getirdik.

Ben sözü Burak Bey'e veriyorum izninizle.

BAŞKAN FUAT OKTAY - Buyurun lütfen.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI İKİLİ SİYASİ İLİŞKİLER DENİZCİLİK-HAVACILIK-HUDUT GENEL MÜDÜRÜ BÜYÜKELÇİ BURAK ÖZÜGERGİN - İkinci sorudan başlayıp sadece bir şey ilave etmek isterim. Şimdi, Sayın Bakan Yardımcımın söylediği ifadelerine şunu eklemek isterim: Gambiya gemileri vurulmuştu geçen hafta hatırlayacaksınız; ne bayrak ne mürettebat ne yük ne işletici Türk ama batan bir geminin yaratacağı çevre felaketi direkt bizi etkiler. İkinci olarak da Sayın Başkanım ve sayın vekillerim; şimdi, gemi yanıyor "search and rescue" gönderiyorsunuz, arama kurtarma gönderiyorsunuz; ya, bir daha patlarsa, dolayısıyla arama kurtarma ekiplerimizin de hayatı tehlikeye giriyor. Bu bakımdan münhasır ekonomik bölgede belki uluslararası hukuk açısından baktığınızda birbirlerini vurabilirler, bunda bir şey yok. Ama dün bir baktık Sayın Başkanım, Sinop açıklarındaki bir poligonda 17 tane 200 küsur metrelik tanker, demirde, gitmiyorlar. Şimdi, bunun temsil ettiği, tabii, ekonomik kayıp bir yerde bizi de etkiliyor çünkü bazısı bizim limanlarımıza gelip gidecek veya yük boşaltacak veya yük alacak.

Bir ilave etmek istediğim müsaadenizle bir husus daha var: Montrö dendi Sayın Vekilim. Şimdi, Montrö'ye göre Ruslar biz boğazı kapatsak da bağlama limanlarına geri dönebiliyorlar eğer Akdeniz'de veya başka bir yerdeyse gemiler. Şimdi, peki, Ruslar bize "Tamam, bugüne kadar ricanıza uyduk, gemilerimizi -20 parça gemileri var efendim- getirmedik. Evet ama artık benim çıkarlarıma da dokunmaya başladı. Ben her bana gelen giden gemiye refakat vereceğim, bırakın geçeyim." derse ne yapacağız? Ukraynalıya bunu da söyledik.

Şeye gelince efendim...

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Çok özür dilerim.

Burada sıkıntı Rusya tarafında değil Ukrayna tarafında. Onu ima ediyorsunuz; değil mi?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI İKİLİ SİYASİ İLİŞKİLER DENİZCİLİK-HAVACILIK-HUDUT GENEL MÜDÜRÜ BÜYÜKELÇİ BURAK ÖZÜGERGİN - Efendim, her iki tarafı da çağırdık, başından beri dengeli hareket etmeye özen gösterdiğimiz için. İsmailiye'de bir limanları var Ukrayna'nın; Rusya orada bir Türk bayraklı gemiyi vurdu, limandayken vurdu yani ikisi de şey değil aslında, hani, eleştiriden muaf değil bizim bakımımızdan.

Deniz hukuku sözleşmesine gelince de Sayın Vekilim, çok yerinde bir soru.

BAŞKAN FUAT OKTAY - Pardon.

Bu, dünkü görüşmenizde uyarıldığında her iki ülkenin temsilcilerinin reaksiyonu veya cevabı, herhangi bir şeyi var mıydı? Orada söyleyebileceğiniz herhangi bir konu var mı?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI İKİLİ SİYASİ İLİŞKİLER DENİZCİLİK-HAVACILIK-HUDUT GENEL MÜDÜRÜ BÜYÜKELÇİ BURAK ÖZÜGERGİN - Dikkate değer bir şey yok efendim. "Merkezimize bildireceğiz." diyor herkes çünkü kimse de kabullenmek istemiyor açıkçası yaptığını. Sadece bir, en son vurulan "MIDVOLGA" adında bir gemi... "Biz vurmadık." dedi Ukrayna; bir tek onu söylediler, ondan da pek emin değiliz ama...

KAMİL AYDIN (Erzurum) - "Drone" saldırıları değil mi? Başka bir yöntem kullanılmadı, "drone"larla...

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI İKİLİ SİYASİ İLİŞKİLER DENİZCİLİK-HAVACILIK-HUDUT GENEL MÜDÜRÜ BÜYÜKELÇİ BURAK ÖZÜGERGİN - Denizde giden "drone"lar efendim bunlar yani "insansız deniz aracı" deniyor galiba.

Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne taraf değiliz Sayın Vekilim. Bizi bilhassa heyecanlandıran husus bu, BBNJ'yle ilgili ilk defa -1982'den beri- uluslararası deniz hukukunun gelişimine, evrimine Deniz Hukuku Sözleşmesine taraf olmadığımız için bugüne kadar katılamamıştık. İlk defa bu sözleşmede UNCLOS tarafı olmayan ülkelerin de söz hakkı olabileceği ve UNCLOS'la (Deniz Hukuku Sözleşmesi) ilgili tutumlarına halel gelmeyeceği, bunun ayrı olduğu kayda alındı. Onun için, doğrusu...

NAMIK TAN (İstanbul) - Kayda alan kim?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI İKİLİ SİYASİ İLİŞKİLER DENİZCİLİK-HAVACILIK-HUDUT GENEL MÜDÜRÜ BÜYÜKELÇİ BURAK ÖZÜGERGİN - Sözleşmenin kendisininde 3 tane maddesi var: "Bu sözleşme UNCLOS'a taraf olmayanların hukuki pozisyonlarını etkilemez." diyor.

Efendim "Neler yapılabilir, bize söyleyin." buyurmuştunuz. Bunu bir an önce -Bakan Yardımcımın söylediği gibi- geçirebilirsek o zaman Taraflar Konferansı'nda temsil edilebileceğiz. Aksi takdirde, Rum ve Yunan onayladı. Sözleşmenin daha ilk baştan istedikleri gibi yorumlanmasına belki çalışacak. Yani beklenen bir şey budur.

BAŞKAN FUAT OKTAY - Peki, bu, biraz önce Utku Bey'in söylediği ana sözleşmeyle ilgili, deniz hukuku boyutunda çok farklı veya dolaylı bir bağlayıcılığı olabilir mi ileride? Mümkün olur mu?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI İKİLİ SİYASİ İLİŞKİLER DENİZCİLİK-HAVACILIK-HUDUT GENEL MÜDÜRÜ BÜYÜKELÇİ BURAK ÖZÜGERGİN - Hayır efendim çünkü...

BAŞKAN FUAT OKTAY - Olmaz.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI İKİLİ SİYASİ İLİŞKİLER DENİZCİLİK-HAVACILIK-HUDUT GENEL MÜDÜRÜ BÜYÜKELÇİ BURAK ÖZÜGERGİN - Şöyle: Şu anda biz Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne taraf olmadığımız için deniz yetki alanlarımızın yani kıta sahanlığı vesaire, onun 200 milin dışındaki yerlerde araştırma yapmaya kalksak diyecekler ki: "Siz Deniz Hukuku Sözleşmesi tarafı değilsiniz ki." Hâlbuki, BBNJ tarafı olursak o, UNCLOS tarafı olmadığımız hususunu baypas edebiliyoruz.

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Anladığım kadarıyla, ABD gibi bazı ülkeler de sözleşmeye taraf olmamasına rağmen imzaladılar; değil mi?

DIŞİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI AYŞE BERRİS EKİNCİ - Evet, Kolombiya ve ABD.

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Yani bizim üç denizde yasal hukuki çerçevemiz bunu dışarıda bırakıyor. Bizim ulusal su, deniz hukuku sınırlarımızın dışındaki alanlarla ilgili sözleşme ve prestije de katkı olarak bir olumlu bir şey sağlayacak bize zannediyorum yani getirisi daha fazla.

NAMIK TAN (İstanbul) - Yani güvence olduğu için zaten sözleşmenin kendisinde, bizim tutumumuza halel gelmeyecek. Dolayısıyla o, açıklıkla yazıyorsa mesele yok.

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkanım...

BAŞKAN FUAT OKTAY - Buyurun.

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Ben bu ilk husustaki bilgilendirme için teşekkür ederim. İkinci hususta tabii ki Bakanlığımızın her şeyi açıklayamadığını anlıyorum ama yani bu gerilimin Türkiye'yi taraf yapacak şekilde tırmanıyor olmasını engelleyici hangi mesajları verdiniz? Sadece "Ruslar buraya gelir ha!" mı dediniz. Yoksa yani elimizde hangi enstrümanlar var? Montrö bağlamında söylüyorum, bugüne kadar uygulamadığımız, uygulayabileceğimiz yani genel bir bilgilendirme soruyorum burada; bir.

İkincisi de şu aşamada yani bunun, bunların oluyor olması yani bu filolar geliyordu, gidiyordu, geliyordu, gidiyordu. Şeyle alakalı görüyor musunuz? Yani bir Ukrayna'nın masaya oturtulması noktasında yapılmakta olan baskıyla paralel, baskıya tepki. İşte, adını ne koyalım? Tanımını bilmiyorum, kelimeyi. Zamanlamanın öyle bir şey olduğunu düşünüyor musunuz? Yani nasıl analiz ediyorsunuz? Nasıl analiz etmeliyiz? Yani bizler, Dışişleri Komisyonu üyeleri yani bunu nasıl anlamalıyız? Ve bunun sonuçlarını -iyi ki çağırmışsınız büyükelçileri- yani nasıl anlamalı? Çünkü bunun bir adım ötesi, dediğiniz gibi -Allah göstermesin- bizi taraf kılacak bir şey olur. Bu konuda belki biraz daha -burada olmaz ama- belki daha açık konuşulmasında fayda olabilir bence, Montrö noktasında belki de. Bizim elimizde hangi enstrümanlar var? Neyi uygulayabiliriz Ukrayna açısından, Rusya açısından? Rusya özellikle mi oradan geçiriyor o gemileri, bilinçli olarak? Bir de mesela, artık askerî yetkililer çıktı herhâlde ama çok gelişmiş tekniklerle hangi aracın kime ait olduğunu aslında sizler biliyorsunuz. Yani o denizin altından giden İHA'nın kimin yapımı olduğu, kimin oraya koyduğu hakkında bence bizim istihbaratımızın bir şekilde tahminleri vardır. O noktada ilgili kimse onlar, onlar nezdinde de bir şey yapılıyor mu? Bunları da paylaşırsanız biraz daha anlamamız için konuyu...

Teşekkür ederim.

DIŞİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI AYŞE BERRİS EKİNCİ - Sayın Başkanım, değerli milletvekilim; ben gene Montrö bağlamında sözü vereceğim.

Belki önümüzdeki dönemde uygun görmeniz hâlinde, Rusya-Ukrayna savaşı ve gelişmelerle ilgili belki başka bir daha rahat konuşulabilecek bir oturum yapılmasında yarar olabilir olabilir diye düşünüyoruz.

BAŞKAN FUAT OKTAY - Olur. Gerekirse gizli bir oturumla daha rahat şey alabiliriz.

DIŞİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI AYŞE BERRİS EKİNCİ - Ama doğru yani bu son dönemde mevcut olan gelişmeler, işte, ABD'nin bahsedilen 28 maddelik planı ortaya koyması ve bu planı esas itibarıyla da basına da yansımış olduğu şekliyle Alaska'da Trump-Putin görüşmesinin içeriğiyle kaleme alınmış bir metin olarak görüyoruz ve burada son gelişmeler... Şimdi, bir şekilde, Amerika, tarafları bir müzakere masasına zorlamış vaziyette ve burada biz hem Rusya tarafında hem Ukrayna tarafında aslında bu şeyin sahada da olabilecek her türlü kazanımın sağlanması ve onun, o müzakere masasına da bir şekilde teşmil edilmesi şeklinde... Yani sizin kurduğunuz bağ, doğru bir bağ, bizim de az çok gördüğümüz bir bağ diye düşünüyorum.

Tabii, bir de bu son dönemde AB ve ABD'nin ve özellikle Avrupa Birliği gölge filoyu hedef almış vaziyette. Bu gölge filoda da yaklaşık 600'e yakın -560 civarında- civarında bir gemi tanker olduğu söyleniyor. Neden Karadeniz? Çünkü Rusya'nın ana ihracat terminalleri Karadeniz'de Novorossisk ve civarında yani bir Kazakistan'dan gelen petrol de oraya geliyor, direkt Rusya'nın da petrolü oradan dünya piyasalarına gönderiliyor. Dolayısıyla, bu gemilerin en çok zorlandıkları bölge yine orası oluyor.

Diğer hususları da, dediğim gibi, arzu etmeniz hâlinde, uygun bulduğunuz takdirde daha farklı bir oturumda belki ele alabiliriz

BAŞKAN FUAT OKTAY - Teşekkür ediyorum.

Bence bu, belki daha detaylı, daha kapsamlı bir şekilde -söylediğiniz gibi- gizli bir oturumda detaylı bilgilendirme orada yapılabilir.

Buyurun lütfen.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI ULUSLARARASI HUKUK VE ANDLAŞMALAR GENEL MÜDÜRÜ FIRAT SÜNEL - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; ben Montrö bağlamında Sayın Bakan Yardımcımıza bir iki ilave yapmak istiyorum.

Türkiye, Montrö Sözleşmesi'ni seksen dokuz yıldır ciddi bir şekilde, tutarlı bir şekilde uygulamakta ve bu Ukrayna krizinden sonra Montrö Sözleşmesi'nin aslında ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı.

Geçen hafta Karadeniz'de meydana gelen olaylar da aslında Montrö'yü uygulamamızın ne kadar önemli olduğunu bir kere daha ortaya koydu çünkü biz kriz çıktığı andan itibaren Montrö Sözleşmesi'ni çok ciddi bir şekilde uygulamaya başladık. 19'uncu madde uyarınca savaşan tarafların herhangi bir şekilde geçmesi mümkün değil, hatta Rusya'nın daha önce -savaştan önce- yurt dışına çıkmış gemilerini Karadeniz'den geçirme imkânı varken o da feragat etti. Diğer ülkelerle de konuştuk, herhangi bir gerilimin tırmanmaması için bütün olanakları zorluyoruz ve şu ana kadar da son derece başarılı olduk.

Dolayısıyla şu ana kadar verilen izinlerde -geçişlerde, vesairede- herhangi bir silahlı unsurun geçmesi mümkün değil. Eğer Montrö olmasaydı, bunu uygulamıyor olsaydık herhâlde bu tür olaylar çok daha fazla olurdu. Bu "drone"ların kaynakları da yine boğazlardan geçişlerle ilgili değil Ukrayna'nın kendi ürettiği ve başka yerlerden Karadeniz'e sokmuş olduğu "drone"lar olduğunu düşünüyoruz.