| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | TTA Gayrimenkul AŞ'nin, 2013 ve 2014 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 13 .04.2016 |
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Şimdi, sevgili arkadaşlar, kurumun yapısı değiştirilmiş, bir gayrimenkul şirketine dönüştürülmüş ama kurum eski bildiğimiz TEKEL. Aslında biraz bahsetmek lazım. TEKEL 1941 yılında kurulmuş, kuruluş amacı, hepimiz biliyoruz, tütün mamulleri, tütün, tuz, alkol ve işletmeleri anonim şirketi olarak düzenlenmiş. Bunun içinde tuzu, tütünü, değerlendiren, bunlarla ilgili fabrikalar kuran ve üreten kurumdu bu kurum. Daha sonra özelleştirme furyasıyla beraber devletin bu işlerden çekilmesi gerektiği düşünüldü ve serbest rekabet ortamının da yaratılacağı düşünülerek tüketicinin de korunup kollanacağı, devlet tekel olmaktan çıkarsa ciddi bir rekabet ortamının oluşacağını düşündük. Ama, bugün gelinen noktada baktığımız zaman, tütün üretiminin Türkiye'de neredeyse bitmek üzere olduğunu görüyoruz. O hatırladığımız TEKEL'in Bafrasının, Birincisinin, Yenicesinin, Samsununun, Tekel 2000'inin ortadan kalktığını görüyoruz. Yerli marka kalmadı diyebilirim. Raflara baktığınızda... Sigara içen arkadaşlar için söylüyorum, içmeyenler için problem yok, bir de sigara içilmeme kampanyası yürütülüyor bir taraftan. Doğrudur ama tamamen ithalata dayalı bir rejime evrildiğini görüyoruz. Cari açığı bu kadar yüksek olan veya her yıl cari açık problemi olan bir ülkenin ciddi anlamda bu piyasaya para yatırdığını görüyoruz ve markalara baktığınızda da hepsi yabancı markalar, artık Türk markasının kalmadığını da görüyoruz. Ama, bu sektör. Nasıl Millî Piyango, kumar oynatmak günahtır ama sektörü de düzenlemesi gerekiyor, böyle bir kurumun olması gerekiyor çünkü aksi takdirde, işte, ne dedik, bu vergiden yararlanamazsın, kaçak binlerce sanal ortamda kumarhaneler var. Türkiye'de kumar oynanmasını talep eden bir kişi değilim, yanlış da anlaşılmasın ama devletin de düzenleyici kurum olarak olması gerekiyordu. Var bugün ve ciddi anlamda da geliri var. TEKEL de böyle bir şeydi arkadaşlar. Yerli üretici, yerli markalar gelişmedi, sadece yabancı markalar Türkiye'ye girdi. Türk tütünü de kullanmıyorlar artık, tütün üretimimiz de ciddi anlamda düştü ama dünyada belki de kaliteli bir ürün ürettiğinizde en çok ihraç edebileceğiniz kalemlerin başında geliyor burada üretilen ürünler. Tabii, maalesef, devre dışı kaldık, binlerce insan işsiz kaldı. Şimdi de bakıyoruz, TEKEL'e ait gayrimenkuller özelleştirmeyle zaten gitmiş bir kısmı, diğer kurumlardan kalanlar da bu gayrimenkul şirketiyle elden çıkartılmaya çalışılıyor.
Bana göre bu işler doğru değil, bu şekilde düşünülmesi de doğru değil. Biraz evvel arkadaşlarımız "Kamu yararı varsa -görüştüğümüz şirkette- zarar da edebilir kargo işinde, en ücra köşeye ulaşıyor." diyor. Devlet, tamam, üretim sektöründe çalışmasın ama devlet üretim sektöründe varken batıya bu kadar göç yoktu arkadaşlar. Yani, benim ilim Bayburt kadar her yıl büyümüyordu. Devlet ne zaman elini bu kurumlardan, üretimden çekti ve olması gereken yerde fabrika açılmasını devlet eliyle değil de özel sektöre bıraktı, artık oralar yavaş yavaş atıl duruma düşmeye başladı, sanayiden uzaklaşmaya başladı. Yani, şunu söylemeye çalışıyorum: Pamuğun üretildiği yerde Sümerbanklar açıldı, değil mi? Madenin çıktığı yerde Etibanklar, termik santraller kuruldu. Yine, birçok örnek verebiliriz bu konuda. Et balık kurumları bir ara kapatıldı geçmiş dönemde, sizin döneminizde değil, sizin döneminizde açıldı, doğruydu bu, adı da değişti.
Bakın, özel sektörün gitmediği yerde devlet olmalı, isten üretim yapsın ister başka kaynaklarla gitsin, başka kanallarla gitsin ama devlet mutlaka olmalı, gerekirse çorap üretmeli. Bayburt her yıl göç veriyorsa, ne bileyim Çankırı her yıl göç veriyorsa, Aksaray her yıl göç veriyorsa, eğer özel sektör oraya gitmiyorsa devlet gitmeli, çorap da üretecekse çorap üretsin, bırakın çorap üretsin. Bu neye katkı sağlıyor? Yani, Kocaeli, özel sektör orayı keşfedip de sanayi merkezi olmadı, önce devlet keşfetti, SEKA'sıyla, PETKİM'iyle, İGSAŞ'ıyla, TÜPRAŞ'ıyla devlet keşfetti, altyapısı gelişti, lojistik imkânları arttı, beyaz yakalı istihdamı sağlandı, mavi yakalıda problem çıkmadı ve bunlar yapıldı. Şimdi, devlet her alandan çıksın ve işte biz bunları özelleştirelim, yönetelim dersek... Keşke yerli insanlarımız, yerli özel sektör bunları yapabilseydi, yapamadı, bakın teslim olduk; tütünde teslim olduk, alkolde teslim olduk, yabancılara teslim olduk ve ciddi anlamda da paralar ödeniyor.
Bir başka boyutu, bunların özelleştirmelerinde çok büyük problemler çıktı. 1 milyar 200 bin dolara özelleştirilen bir kurum -rakamlarını tam söyleyemeyebilirim- hemen üç ay sonra, beş ay sonra yabancılara çok daha büyük, 3-5 kat fiyatlarında satıldı bunlar. Yazık, günah, bunlar çok kıt kanaat toplanan vergilerle oluşturulmuş tesislerdi. Bu konularda daha dikkatli davranmalıyız yani devletin kurumlarını, üretim tesislerini, arsalarını elden çıkartırken çok dikkatli davranmak zorundayız. Ha, çıkartılmalı mı? Bana göre çıkartılmamalı. Eğer TOKİ yapacaksa Hazinenin o kadar yeri var ki. Böyle çok kaliteli, çok değerli yerlere "Ucuz ev yapacağız..." Aslında, oradaki yaptığı şekli de biliyoruz, nasıl yapıldığını. Ama, o tarafları TOKİ'de konuşuruz.
Bunlar herkesin malı, öyle bakmak lazım. Yani, alkol üretiyor, tütün üretiyor diye bakmamak lazım. Belki yaşam biçimimiz, inancımız gereği bunları biz haram sayarız, kullanmayız ayrı konu ama toplumsal ihtiyaç varsa devlet de bu sektörü organize etmeli. Siz yapmazsanız bir başka ülkeden gelir, bunlar sizin ülkenizde çok daha rahat satılır, çok yüksek fiyatlarla satılır ve dünyanın parasını da ödemiş olursunuz. Bunlar önemli sektörler diye düşünüyorum, buna dikkat etmeliyiz.