| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/280) ve 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/279) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 05 .11.2025 |
NAİL ÇİLER (Kocaeli) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, basınımızın çok değerli temsilcileri; ben de hepinizi sevgi, saygıyla selamlıyorum.
Bütçenin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Sayın Bakanım, yanlış ekonomik politikalar, orta vadeli programlar... Orta vadeli programlar 19 kez açıklandı bildiğim kadarıyla. Bugüne kadar orta vadeli programların hangisinde başarılı olduk, hangisinde başarısız olduk, pek açıklanmadı.
Şimdi, bugün çok güzel şeyler konuşuldu, katkı sunan tüm milletvekillerine teşekkür ediyorum ama nadir toprak elementlerinden hiç bahsedilmedi çünkü gelecek ne petrol ne suda; biliyorsunuz, nadir toprak elementlerinde; yeni nesil iş kollarında, yani gelişen teknolojide, tüm yatırımlarda, bilgisayarlarda, telefonlarda, savunma sanayisinde kullanılacak ham madde.
Diğer bir konu: Yüksek faiz politikalarından dolayı maliyetlerin arttığını; krediye erişimin imkânsız hâle geldiğini; faiz ve maliyetlerin yüksek olduğunu; halkın alım gücünün azaldığını; tacirin, sanayicinin, esnafın çok zor şartlarda mevcudu korumaya çalıştığını hepimiz biliyoruz. Üretim ekonomisine gerekli destekler verilmezse -altını çizerek söylüyorum- istihdamda büyük kayıplar yaşanacaktır, yaşanmaya da devam ediyor. Üretim ekonomisinin güçlü olabilmesi için teknolojinin sanayiye uyumlu olması gerekir. 2019 yılında 182 milyar dolarlık bir ihracat yapmıştık. 2019'da 2023 için bize hedef bırakılmıştı yani 2023 yılında 500 milyar dolarlık bir ihracat rakamı hedeflenmişti. Bugün 2024 yılında 261,8 milyar dolar seviyesinde.
Bir diğer konu dezenflasyon. Bütçe görüşmelerinde "Yetkililer dezenflasyon süreci başladı." diyor ama ben soruyorum: Pazarda filesini dolduramayan vatandaş bu süreci hissediyor mu? Sicil affı bekleyen esnaf ne durumda? Okul kantinlerinde askıda tost döneminden haberiniz var mı? Etin, sütün, yumurtanın, ekmeğin, simidin fiyatından haberiniz var mı? Emekli Ahmet amcanın, Ayşe teyzenin aç karnına yattığından haberiniz var mı? Hangi dezenflasyondan bahsediyorsunuz? Kâğıt üzerinde enflasyon düşüyor olabilir ama mutfakta yangın var, yangın. Sanayicinin, tacirin, tüccarın giderleri her ay artıyor. Vatandaş marketteki etikete, doğal gaz faturasına, enerji giderine, kira bedeline bakıyor. Bugün vatandaş borçla yaşıyorsa, gençler iş bulamıyorsa, esnaf siftah yapamıyorsa o zaman dezenflasyon sadece bir kelimedir, gerçek değildir. Gerçek düşüş fiyat etiketlerinde olacak. Bir ülkenin ekonomisi rakamlarla değil, sofradaki huzurla ölçülür. Bu millete nefes aldıran bir ekonomi istiyoruz. Sonuç olarak, rahmetli Demirel'in dediği gibi "Dünkü güneşle bugünkü çamaşırı kurutamazsınız."
Tekstil sektöründe yaşananları biliyorsunuz; artık kamyonlar fabrikaları taşır hâle geldi. Bugün burada ülkemizin üreticisini, esnafını, emekçisini doğrudan ilgilendiren bir konuyu konuşmak istiyorum: Perakende ticaret yasası yani marketler yasası yani dayanıksız tüketim malları yasası. Kâğıt üzerinde sadece ticareti düzenliyor gibi gözükse de aslında ekonomimizin kalbini yani üretimi ve adil paylaşımı ilgilendiriyor. Bizim derdimiz AVM'lerin ışıkları değil, sokağımızdaki bakkalın, manavın, kasabın, berberin ışığı sönmesin diye vatandaşın sesi olmak. Anadolu'nun dört bir yanında küçük esnaf ayakta kalmaya çalışıyor. Zincir marketler tekelleşiyor, esnaf kepenk kapatıyor. Yerli üretici emeğinin ve alın terinin karşılığını alamıyor. Bu tabloyu hâlen göremedik. Adalet yalnızca mahkeme salonlarında değil, raf fiyatlarında da tedarik zincirinde de olmalıdır. Rekabeti adil hâle getirip esnafın elini güçlendirecekse biz destekleriz ama kâğıt üzerinde düzenleme yapıp sahada zincirlerin gücünü artıracaksa buna da "Dur!" deriz. Bizim önceliğimiz, emeğin hakkı, alın terinin değeri, halkın refahı, bu ülkenin kalkınması; AVM'lerin ışıklı vitrinleri değil, üç harfli marketlerin hiç değil, Trendyol ve BYD'nin hiç değil, atölyede, tarlada, toprağın bereketinde ve o tezgâhın başındaki insanın yanında durmaktır diyorum.
Teşekkür ediyorum.