KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Evet, teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, her yıl Ticaret Bakanlığı bütçesi öncesinde ben memleketim Manisa'da esnaflarla bir araya geliyorum; sıkıntıların, taleplerin hepsini not ediyoruz. Bu sene de aynısını yaptık, oturduk, esnaf oda başkanlarıyla, esnaf arkadaşlarımızla yaklaşık iki saatlik bir toplantı yaptık; sorunları söylediler, biz de sıraladık, alt alta yazdık. Sonra eksik bir şey var mı diye tek tek okudum, eksik bir şey kalmasın diye. Okuduktan sonra bir esnaf büyüğümüz söz aldı ve bir hikâye anlattı, ben de size o hikâyeyi anlatayım, Yaşar Kemal'in başından geçtiği rivayet edilen bir hikâye bu: Yaşar Kemal'in yanında bir gün okuma yazması olmayan yaşlı bir amca gelmiş, dilekçe yazması lazımmış, derdini anlatmış. Yaşar Kemal de o güzel Türkçesiyle derdini doğru düzgün ifade etmiş, anlatmış, yazmış. Daha sonra yaşlı amca demiş ki "Hele oğul, oku bakalım ya, neymiş, anlatabildin mi?" Yaşar Kemal başlamış okumaya. Yaşar Kemal okudukça yaşlı amca ağlamaya başlamış.; Yaşar Kemal okumuş, amca ağlamaya başlamış. "Amca, niye ağlıyorsun?" demiş. Demiş ki: "La oğul, biz ölmüşüz de haberimiz yokmuş." Bana bunu bir esnaf büyüğümüz anlattı yani esnaf ölmüş esasında ama arkasından ağlayan yok.

Şimdi, ben bu raporu her sene getiriyorum. Manisa Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliğinin sorunları ve çözümleriyle alakalı bir rapor hazırlıyorlar her sene. Her sene ben bunu getiriyorum; bir şey dikkatimi çekti, her sene bu raporun sayfaları artıyor, bakın hiç eksilmiyor. Bu rapordaki sorunlar yıllardan beri aynı şekilde duruyor, eksilmiyor, artıyor. Özellikle son bir ay içerisinde yaşadıklarımız; mesela, sigorta primleri artırıldı, esnafa yeni harçlar geldi bunun üzerine. Borçlanma oranları artırıldı, ihya oranları 34'ten yüzde 45'e çıkarıldı. Ve en son darbe de, ne yapıldı? Basit usulden gerçek usule geçiyor büyükşehir hudutlarında olanlar.

Sayın Bakanım, 2026 Ocak ayından itibaren tüm büyükşehirlerde basit usulde vergi kaldırılacak. Bugüne kadar basit usulde mükellef olan tahminî 550 bin esnaf gelir vergisine tabi olacak, yazar kasa almak zorunda kalacaklar; KDV ayda 665 liraydı, yeniden değerleme oranında bu artacak, yüzde 25 oranında; stopaj ödemeye başlayacak, dört dönem geçici vergi ödemeye başlayacak, yıllık gelir vergisi, aylık 3 bin lira muhasebe ücreti yani ayda neredeyse 10 bin liralık ek bir masrafla karşı karşıya kalacak, kazansa da kazanmasa da bu ücreti ödeyecek. Sabahleyin de size belirttim; kırsalda, özellikle köylerde, şehrin çeperlerinde küçük esnafımız, bakkallar, kahvehaneler, ufak tamir-tadilat işleri yapan atölyeler, demirciler, marangozlar, berberler kepenk indirecekler. Bu kaçınılmaz bir sonuç olacak ve indirmeye de başladılar bakın. Bu insanlar, bugün, günün sonunda ancak bir yevmiye kazanan insanlar. Bu esnaflarımız içerisinde kendi ayakları üzerinde durup hayata tutunmaya çalışan kadınlarımız da ağırlıkta; ev yemekleri yapan, büfe işleten kadınlarımız var; bu kadınların hepsi kapatacak. Öyle bir düzenleme yapıyorsunuz ki hem adaletsiz hem de sosyal sıkıntıları beraberinde getirecek.

Mesela, Manisa büyükşehir; Akhisar ve Gördes 2 tane ilçesi Sayın Bakanım. Şimdi, Akhisar'ın nüfusu 30 binden fazla, Gördes'in nüfusu 30 binden az. Sınırda 2 tane köy; Yeğenoba köyü, Fundacık köyü. Yeğenoba Akhisar hudutlarında, Fundacık da Gördes hudutlarında ki bunların arasındaki mesafe 2-3 kilometre, fazla değil. Şimdi, öyle bir uygulama getiriyorsunuz ki Akhisar Yeğenoba köyündeki kahveci gelir vergisine tabi olacak, Gördes'in Fundacık köyündeki aynı kahveci... Bunlar günde 100-150 tane 7,5 liradan çay satan esnaf; 1.500 ile 2 bin lira arasında günlük yevmiyeyi doğrultan insanlar. Bir tanesi basit usulde olacak, ötekisi gelir vergisine tabi olacak. Ve şunu söyleyeyim size: Yeğenoba'da 1 tane kahve var -gerçi, Fundacık'ta da 1 tane var- buradaki kahve kapatacak. Yani, buradaki insanlar nasıl sosyalleşecek? Bu köylerdeki, kırsaldaki, şehrin çeperindeki bu söz konusu esnaflar kapandığı zaman sosyal hayat nasıl etkilenecek? Bunu hiç düşündünüz mü? Bunun bir an önce geri çekilmesi lazım.

Arkadaşlarımız esnaf kefalet kooperatiflerinden bahsetti ancak sübvansiyon desteklemeleri yetersiz; 2025 yılında 60 milyar lira, 2026 yılında 70 milyar lira. Bu yetersiz çünkü birçok kooperatif, esnaftan gelen talepleri yerine getiremiyor. Kredi çekmek için kooperatife müracaat eden esnafa, ortağa aylar sonra ancak sıra gelmekte ve büyük bir problem bu. Yani, sorunlarımız esasına bakıldığı zaman fazla.

Tescil affı istiyorlar yıllardan beri, sicil affı istiyorlar, AVM'lerden bahsediyorlar, perakende yasası, 7200 prim günü... Biz bunu yıllardan beri burada anlatıyoruz, biz artık anlatmaktan neredeyse yorulma noktasına geldik; vallahi, siz bunları dinlemekten hiç sıkılmadınız, ne sabır varmış diye kendi kendime soruyorum ancak şunu bilin ki esnafın artık sabrı kalmadı.

Bir de 2025 yılı Eylül ayı dış ticaret verileri üzerinden konuşmak istiyorum: Gazetelerde bir manşet vardı açıklandığı zaman "Eylül ayında ihracat rekoru kırıldı." Merak ettik, baktık, eylül ayında şimdiye kadarki en yüksek eylül ihracat rakamı yakalanmış, ihracat yüzde 2,8 artışla 22 milyar 576 milyon dolar olmuş, en yüksek eylül ayı ihracatı rakamı buymuş. Oysa aynı zamanda eylül ayı ithalat rakamına baktığımız zaman da tüm zamanların en yüksek ikinci eylül ayı ithalatı olduğunu görmekteyiz, yüzde 8,7 artmış. Dış ticaret açığı yüzde 33, ihracatın ithalatı karşılama oranı düşmüş ve tüm bunların hepsi rekor kırdığımız eylül ayında olmuş. Bu işin esasına baktığımız zaman, bu şartlar altında bu ihracatçıyı alkışlamak gerek, toplumun her kesimi gibi onların da işi gerçekten zor.

Geçen sene bütçe görüşmeleri öncesinde Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı veryansın ediyordu, "Bu faizlerle, bu maliyetlerle nasıl ayakta durulur, nasıl rekabet edilir, nasıl ihracat yapılır?" diyordu. Bu sene TİM Başkan Vekili konuştu daha bir gün önce, "Faiz ve maliyet baskısı dayanılmaz boyutlarda." dedi. "İhracatçı, küçük artışlarla ayakta kalmaya çalışıyor ama bu gidiş böyle devam etmez, edemez. Eximbank sermayesi yetersiz; kapasite kullanım oranları yüzde 50, yüzde 60 seviyelerinde; istihdamda küçülme var, sanayi istihdamı hizmet sektörüne kaymakta." deniliyor. Bakın, bugün de nakliye sektörünün büyük firmalarından biri, bir CEO açıklama yapmış, başlık şu: "Türk tırları fabrika taşıyor." Özetle şu söyleniyor: Son dönemde ihracat yapan firmaların mallarını taşıyan tırlarımız artık bu firmaların fabrikalarını taşımaya başlamışlar. Nereye taşıyorlar? Yılbaşından bu yana 160 tekstil firması Mısır'a taşınmış. "Sırada mobilya sektörü var." deniliyor.

Şimdi bunları anlattım, TİM Başkan Vekilinin, sektör temsilcilerinin beyanlarını anlattım; aman gözünüzü seveyim, bunu bir ihbar olarak kabul etmeyin; TÜSİAD Başkanının başına gelen TİM Başkan Vekilinin, sektör temsilcilerinin başına gelmesin; halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymış olmasınlar, ülke güvenliğini, kamu düzenini bozmaya teşebbüs etmiş olmasınlar. Gerçekten de bu TÜSİAD Başkanının iş dünyasının sorunlarını anlattıktan sonra gözaltına alınması, o fotoğraflar sizde nasıl yankı buldu, onu da size sormak istiyorum.

Bir diğer husus Manisa'yla alakalı. Biliyorsunuz, Manisa Türkiye'de en fazla zeytin ağacının olduğu, varlığının olduğu yerlerden bir tanesi. Bu sene hasada başladık, zeytin hasadına başladık; yalnız, rekolte geçen senelere göre kıyaslanmayacak derecede düşük. Rekolte düşük olduğu senelerde fiyatın biraz yüksek olması beklenir ancak fiyatlar da beklentinin çok altında. İşin tuhafı, her geçen gün fiyatlar azalıyor; artması beklenen fiyatlar her geçen gün azalıyor. Bunun sebebi ne? Bu sektörde çok ciddi bir tekelleşme var -bu Rekabet Kurumunun sahasına giriyor mu, bilmiyorum- 2 veyahut da 3 tane firma piyasadaki zeytin fiyatını belirliyor -bu, büyük bir problem- ve fiyatları istedikleri gibi oynatabiliyorlar; aşağı çekiyorlar, yukarı çıkarıyorlar. Buna karşı çiftçimiz örgütsüz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun, bir dakika daha.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Şimdi, bir MARMARABİRLİK var fakat bizim bölgemizde bir örgütlenme, bir birlik ne yazık ki bulunmamakta. Bize göre bu bir ihtiyaçtır artık, üreticilerimiz de bunun farkına vardılar. Burada Bakanlığın teşvik edici olması gerektiğini biz düşünüyoruz. Bu konuda bir adım atmayı düşünüyor musunuz? Sizce de Manisa gibi bir zeytin bölgesinde böylesi birliğe ihtiyaç var mı, yok mu? Bu konuda adım atacak mısınız?

Bir de zeytinyağında lisanslı depoculukla alakalı herhangi bir çalışmanız var mıdır?

Teşekkür ederim.