| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 01 .12.2025 |
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, değerli Komisyon üyeleri; bugün buradan AK PARTİ'si iktidarına 1 değil, 1'den fazla soru sormak zorundayım çünkü artık bu soruları sormadan merkezî yönetim bütçesini konuşmanın bir anlamı yok. Tam yirmi üç yıldır ülkeyi yönetiyorsunuz, yirmi üç yıldır bütçe hazırlıyorsunuz. Peki, hazırlamış olduğumuz bütçelerin büyük bir çoğunluğunda neden yıl sonu hedeflerini tutturamıyorsunuz? Neden her yıl yeni bir açık, yeni bir ek bütçe, yeni bir borç tablosuyla karşı karşıya kalıyoruz ve en önemlisi, neden bu açıkların faturası her defasında sizlere değil de millete kesiliyor? Olur ya, doğal afet olur, bütçe şaşar; deprem, Covid vesaire gibi. Tamam, bunu anlar, kabul eder ve birlikte aşarız ama siz yirmi üç yıl boyunca neredeyse hiçbir dönemde denk bütçe yapamayıp bunu artık bir yönetim biçimine dönüştürdünüz, ek bütçeyi sıradanlaştırıp bütçe açığını gelenek hâline getirdiniz. Bu ülkenin ekonomisi yönetilemiyor, âdeta sürükleniyor. Bu nasıl bir iktidar anlayışıdır? Ama bir iki konuda çok istikrarlısınız, hakkınızı vermek lazım. Bütçe açığını vermekte ve yanlışların bedelini milletimize ödetmekte çok mahirsiniz.
Değerli Komisyon üyeleri, 2026 merkezî yönetim bütçesi tam 18 trilyon 930 milyar liradır ama bu devasa bütçenin içinde milletin refahı yok, emeklinin rahatı yok, memleketin geleceği yok, gençlerin umudu yok. Bütçenin kalbi yine faiz ödemeleri ile garanti ödemeli projelerle, protokol harcamalarıyla atıyor. Bu bütçeye baktığımızda üretim yok, istihdam yok, gelir güvencesi yok ama borç çok, faiz çok, israf çok, lüks çok. Şimdi, geliyorum asıl çarpıcı bölüme: 2026 Cumhurbaşkanlığı bütçesi 21 milyar 286 milyon lira. "Bütçenin binde 1'i bile değil." diye masumlaştırmaya çalışabilirsiniz ama o binde 1'in içinde neler var, neler. Mal ve hizmet alımlarına yüzde 55, personele yüzde 21, sermayeye yüzde 13 ayrılıyor yani saray için tasarruf yok, saray için kısıtlama yok, saray için fedakârlık yok ama millet için bunların hepsi var; tasarruf, kısıtlama, fedakârlık, hepsi vatandaştan bekleniyor. Daha da vahimi, personel giderlerine bir yılda yüzde 61, SGK primlerine yüzde 59 artış öngörülüyor. Bu artışların milletin cebine yansıyan tek kuruşluk katkısı yok. Bu artışlar emekliye değil saraydaki kadrolara gidiyor, bu artışlar asgari ücretliye değil protokol masalarının genişletilmesine gidiyor. 2026 bütçesinde millete dair tek bir hedef yok ama saray için hedef çok net: Daha fazla unvan, daha fazla makam, daha fazla araç, daha fazla tören ve daha büyük bir koruma ordusu.
Değerli Komisyon üyeleri, asıl kara delik Cumhurbaşkanının mal ve hizmet alımları için ayırdığı 11,7 milyar lirada. Bu bir harcama kalemi değil bütçeyi yutan dipsiz bir kuyu; temsil, ağırlama, özel etkinlikler, lüks resepsiyonlar. Bir yanda kamu çalışanına "Işığı kapat." "Kaleme dikkat et." "Kâğıt tasarrufu yap." gibi tasarruf genelgeleri, diğer yanda sarayın 2026 için 20 yeni araç alınması planlaması. Bu nasıl bir çelişkidir? Bu tabloyu taçlandıran bir ayrıntı daha var: Cumhurbaşkanının günlük harcaması 53 milyon lirayı buluyor, düşünün, bir günde 53 milyon lira. Bu parayla her gün bir okul yapılabilir, binlerce öğrenci burs alabilir, deprem bölgesinde bir ilçe hastanesi güçlendirilebilir ama bu iktidar parayı millete değil kendi günlük konforuna harcıyor. Millet ay sonunu getiremiyor iken saray bir günü 53 milyon lirayla geçiriyor. İşte, aradaki uçurum budur. Program ödeneklerinde ise tam bir ibret tablosu var: Bilgi ve iletişim, finansal sistem, istihdam programlarına ayrılan ödenek sıfır; evet, sıfır. Her gün "İstihdam rekoru kırıyoruz." diyenlerin kendi bütçelerinde istihdama ayırdığı para sıfır. Bu artık vizyon eksikliği değil milletin gözünü boyama çabasıdır.
Bir başka çarpıcı gerçek de şudur: Güvenliğe ve propaganda aygıtlarına kaynak bulan iktidar milletin geleceğini ilgilendiren hiçbir alana kaynak ayıramıyor; bu da şunu gösteriyor: Bu bütçe millet için değil, sistemin kendisini koruması için hazırlanmıştır ve geldik en kritik soruya bütçenin sahibi ne yazık ki burada değil. Sayın Cumhurbaşkanı ne Plan ve Bütçe Komisyonuna geliyor ne de Genel Kurula. Kendi hazırladığı bütçeyi kendisi savunmuyor, hesap vermiyor, açıklamıyor, cevaplamıyor. Eğer bütçeyi hazırlayan kişi burada değilse bu bütçenin meşruiyeti de sakattır. Hesap vermeyen bir yürütmenin bütçesini onaylamak milletin bütçe hakkını saraya devretmek demektir. Biz buna ortak değiliz.
Son sözüm şu olsun: Bu bütçe israfı büyütür, yoksulluğu derinleştirir, sarayı rahatlatır, milleti yorar. Biz bu nedenlerle bu tükeniş bütçesine evet demeyeceğiz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.