KOMİSYON KONUŞMASI

NECMETTİN ERKAN (Kırşehir) - Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, Komisyon Başkanım...

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Orhan Bey, Tuncay Bey konuştu, beni onunla yer değiştirir misiniz?

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Necmettin Bey, bir dakika...

Tuncay Bey konuştu ama onu bu listeden düşmüş oluyoruz, liste olarak okudum ben.

Buyurun Necmettin Bey.

NECMETTİN ERKAN (Kırşehir) - Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, Komisyon Başkanım, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti, demokratik bir devlettir. Uğruna büyük mücadeleler verilen, büyük bedeller ödenen demokrasi milletimizin en büyük kazanımlarından biridir. Bundan bir asır önce işgalci devletlere karşı kazandığı büyük zaferi cumhuriyetin ilanıyla taçlandıran Türk milleti "Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir." ilkesini samimiyetle benimsemiştir fakat milleti temsil etme görevini yürüten siyaset kurumu geçen bir asırlık sürede vesayet odaklarının darbelerine, müdahalelerine maruz kalmıştır. Yakın tarihimiz demokrasinin, özgürlüklerin, hukukun, adaletin askıya alındığı zor dönemleri kaydetmiştir. Cumhuriyetimizin ilk yıllarından itibaren demokratik seviyeyi yükseltmenin, hak ve özgürlükleri geliştirmenin, hukuku üstün kılmanın mücadelesini veren Türk milleti 1960, 1971, 1980 ve 1997 yıllarında maruz kaldığı darbeler sebebiyle siyasi, toplumsal, ekonomik bakımdan çalkantılı dönemler yaşamak zorunda kalmıştır. Bu sancılı dönemlerde seçimle işbaşına gelen hükûmetler kimi zaman darbeyle kimi zaman baskıyla, kimi zaman gazete manşetleriyle görevden uzaklaştırılmıştır. Ülkemiz üzerinde oyun oynayanlar maalesef her seferinde başarılı olmuştur. Bu süreçte, siyasi istikrarsızlık ve ekonomik krizlerle fakirleştirilen Türkiye küresel rekabetin dışında tutulmuştur. Menderes, Demirel, Özal ve Erbakan dönemleri kalkınma hamleleri kadar vesayet odakları karşısında verilen hukuk ve demokrasi mücadeleleriyle de hafızalarda yer alıyor.

Değerli milletvekilleri, iktidara geldiği ilk günden itibaren ülkeyi daha demokratik bir yapıya kavuşturma yolunda büyük mücadeleler veren AK PARTİ'miz de çetin imtihanlardan geçti. Ak kadroların 2002 yılında yönetimini üstlendiği Türkiye dikensiz bir gül bahçesi değildi. Ülkemiz siyaseti, ekonomisi, bürokrasisi, iş dünyası, medyası, üniversitesiyle büyük bir çöküntü içindeydi. Toplumu Türk-Kürt, Alevi-Sünni, laik-dindar diye kamplara bölmek isteyen mihraklar 28 Şubat sürecinin kendilerine sağladığı ortamı istedikleri gibi kullanıyordu. Bugün sahip olduğumuz demokratik haklar ve özgürlükler dünyanın her tarafında olduğu gibi ülkemizde de kolay kazanılmadı. Millî iradeyi yok sayan zihniyete karşı büyük mücadeleler verildi. 3 Kasım 2002 Seçimleri bu mücadelenin dönüm noktası oldu. Milletimizin yüz yıllık demokratik tecrübesiyle kurulmuş olan AK PARTİ'miz girdiği ilk seçimde büyük bir zafer kazanarak tek başına iktidara geldi. Milletimize hizmet yolunda gece gündüz demeden çalıştık, çabaladık. "Milletimizin desteği ve hayır duası arkamızda olduğu sürece Türkiye'nin çözülmeyecek hiçbir sorunu yoktur." düşünceyle bütün kronik sorunların üzerine gidildi.

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Diğer seçimler millî irade değil miydi? Diğer seçilenler millî irade değil miydi? Ondan önce seçilen Başbakanlar millî irade değil miydi?

NECMETTİN ERKAN (Kırşehir) - Beyefendi, dinlersiniz, söz aldığınızda cevap verirsiniz, ben de cevabınıza karşılık veririm.

Türkiye'nin dünyadaki en güçlü on devletten biri olması hedefiyle ulaşımdan sağlığa, savunma sanayisinden ekonomiye, büyük atılım ve reformlara imza atıldı. Türkiye, Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde hem kalkınma hamlelerini hayata geçiriyor hem de 12 Eylül gibi, 28 Şubat gibi antidemokratik süreçlerin esiri olan adaletsiz uygulamalara son veriyordu. Kendini öteki olarak hisseden kim varsa bütün kesimlere dokunuldu, dertleri dinlendi, derman arandı. Muhafazakârı, Alevi'si, Kürt'ü, Roman'ı, dünün Türkiye'sinde ne kadar ötelenen, ötekileştirilen kesim varsa kendilerini büyük ve güçlü Türkiye'nin ayrılmaz bir parçası olarak görsünler diye çaba sarf edildi. Diller, lehçeler, klavyeler, tabelalar üzerindeki yasaklar ortadan kaldırıldı. Üniversite kapılarında gözyaşı döken kızlarımızın dramına son verildi. Kadınların devlet kurumlarında başörtüleriyle özgürce çalışabilmesine imkân sağlandı. Üniversiteye giriş imtihanlarında uygulanan kat sayı adaletsizliği ortadan kaldırıldı. Hiç kimsenin diline, dinine, mezhebine, etnik kökenine bakılmadı, siyasetin demokratik alanı genişletildi. Daha evvel konuşulması mümkün olmayan nice reform yirmi üç yıllık süreçte hayata geçirildi. Bir taraftan, demokrasimizin standartları yükseltildi. Diğer taraftan, milletimizin huzur ve refahı, devletin güç ve itibarı ileri seviyelere taşındı. AK PARTİ kadrolarının sergilediği demokratik duruş ve samimi gayretler milletimizin sürekli artan bir teveccühüyle karşılık buldu.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz dünyanın en büyük on ekonomisinden biri hâline geldiğinde bölgemizde ve dünyadaki güç dengelerinin yeni baştan şekilleneceği muhakkaktır. O sebeple, 1960'tan bugüne bütün darbelerin arkasında yer alan mihraklar, Türkiye'nin kalkınma hamlesini kendi emperyalist hedefleri açısından bir tehdit olarak algılıyor, yürüyüşümüzü de baştan engellemeye çalıştılar. Darbe planları, suikast teşebbüsleri, internet muhtırası, cumhuriyet mitingleri, 367 garabeti, AK PARTİ'yi kapatma davası, Gezi eylemleri, MİT krizi, 17-25 Aralık yargıya darbe girişimleri ve terör saldırılarıyla istediklerini elde edemeyenler, 15 Temmuz gecesi son kozlarını oynadılar.

HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) - Ortağınız, ortağınız.

NECMETTİN ERKAN (Kırşehir) - O gece meydanlara akın ederek daha önce hiçbir darbe girişiminde görülmeyen bir direniş sergileyen milletimiz cumhuriyetimize, demokrasimize, hukukun üstünlüğüne ilkemize sahip çıktı. Farklı siyasi görüşlerden milyonlarca insan halk oylarıyla seçilmiş olan Cumhurbaşkanını, hükûmetini ve Meclisini el ele vererek kahramanca korudu. İlk kurulduğu yıllarda İstiklal Harbi'ni yönetmiş olan Meclisimiz, 15 Temmuz darbe girişiminde yine kahramanca bir duruş sergiledi.

CAVİT ARI (Antalya) - Millete dua edin, sizin yetiştirdikleriniz bak neler yapıyordu.

NECMETTİN ERKAN (Kırşehir) - Uçaklarla, tanklarla, bombalarla üzerine gelen teröristler karşısında kenetlenerek dimdik durdu ve bir kez daha gazilik payesini kazandı.

Değerli milletvekilleri, biz tarihin en çetin imtihanlarından el ele vererek, kol kola girerek, birbirine kenetlenerek geçmiş ve bugünlere sağ salim gelmiş bir milletiz. Tarihte yaşadığımız başarısızlıklar, dağılışlar ve çöküşler ise birliğimizin bozulmasından dolayı başımıza gelmiştir. Yaşadığımız coğrafyanın kritik bir süreçten geçtiği bugünlerde Gazi Meclisimizin yine önemli bir rol üstlenmesi gerektiğine inanıyorum. Türkiye'deki bütün bu siyasi eğilimlerin temsil edildiği Türkiye Büyük Millet Meclisi, terörün olmadığı gelecek hedefiyle bazı siyasi hesapları bir kenara bırakabilir diye düşünüyorum. Ülkemizin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine neresinde yaşarsa yaşasın her insanı aynı samimiyetle kucaklayan, her karış toprağını aynı duyguyla seven, istisnasız bütün vatandaşların hakkını, hukukunu korumak için el ele veren bir Meclis düşünüyorum. Bu, büyük ve güçlü Türkiye yolunda atacağımız en önemli adım olacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımızın geçen yıl "İç cepheyi tahkim edelim." çağrısı bugün de önemini ve geçerliliğini koruyor, biliyorsunuz. Bizler, ülkemizin her köşesinde huzur ve emniyeti sağlamak, adalet ve kalkınma idealiyle aydınlık bir geleceği inşa etmek istiyoruz. Bin yıldır barış ve kardeşlik içinde yaşadığımız bu coğrafyada refah ve huzurun hâkim olması için var gücümüzle çalışıyoruz. Ömrümüz boyunca da çalışacağız. Ülkemizi daha müreffeh bir geleceğe taşımak için önümüzdeki yıllarda da eğitimden sağlığa, enerjiden ulaştırmaya, teknolojiden savunma sanayisi icraatının her safhasında hizmet etmeye devam edeceğiz. Türkiye Yüzyılı idealimizi 86 milyon el ele vererek gerçekleştireceğiz. Değerli milletvekilleri, bugün son kısmını görüştüğümüz 2026 yılı bütçesi AK PARTİ Hükûmetimizin 24'üncü, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 8'inci, Türkiye yüzyılının 3'üncü bütçesidir. Daha önceki gibi 2026 bütçemizin de büyük, güçlü ve müreffeh bir Türkiye vizyonuna en uygun şekilde değerlendirileceğine yürekten inanıyorum.

Bu düşüncelerle sözlerimi tamamlarken milletçe büyük hedeflere kilitlenmemizi sağlayan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkürlerimi arz ediyorum.

Cumhurbaşkanlığı 2026 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum, sizleri saygıyla selamlıyorum.