| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 01 .12.2025 |
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyelerimizi, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızı ve heyetini, bizi takip eden basın mensuplarını saygıyla selamlıyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, bu bütçe görüşmeleri maratonunun sonuna geldik, burada emek veren bütün milletvekili arkadaşlarıma önce teşekkür ediyorum, biz Komisyon Başkanımızdan çok memnunuz, onu da ifade edeyim ama buraya gelmiş, geçmiş, sizin sıralarınızda da oturmuş olan bütün bakanlarımız sorduğumuz soruların neredeyse yüzde 90'ına cevap vermemiş hâlde; ben en azından öyleyim. Meclis Başkanımız da bundan çok şikâyetçi ama ben bir de yürütme başında olarak size de bu sitemi veya şikâyetimi yapmış olayım. Bu AK PARTİ sıralarını size bir şikâyet edeyim onun için.
Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, bütçenin önce hayırlı olmasını diliyorum ama bütçe görüşmeleri için de dikkatimizi çeken bir şey var, Cumhurbaşkanlığına bağlı olup kapatılan kurumlara ait 2024 yılı kesin hesapları ve 2026 yılındaki bütçe teklifi yok, bize gelenler içinde yok. Dolayısıyla Sayıştay bunlarla ilgili bir bilgi almadan bu bütçeyi onaylamayı doğru buluyor musunuz? Yani bir bilgi almamız gerekiyordu onlardan en azından. Sanıyorum, buna cevap vereceksiniz.
Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, tabii, Sayıştay raporlarında da baktık, ilginç, bütün bakanlıkların bütçelerinde bir sürü bulgular var ama size hiçbir bulgu yok. Yani şimdi biz Sayıştay üyelerinin güvensizliğinden söz etmiyoruz ama vatandaşta şöyle bir güvensizlik var: "Nasıl oluyor da bütün bakanlıklarda bulgu çıktığı hâlde Cumhurbaşkanlığının bütçesinde böyle bir şey çıkmıyor?" diye bir soru işareti var.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, aslında sunumunuzda her şey çok iyi görünüyor, tozpembe görünüyor ama bence şartlar veya gerçekler öyle değil. Gelir dağılımındaki adaletsizliğin artığını özellikle belirtmek ve buna ilişkin örnekler vererek ilerlemek istiyorum. Türkiye'de şöyle bir durum var: Yani Türkiye'de yüzde 1'lik bir kesim servetin yüzde 40'ına sahip durumda şu anda ama halkın yüzde 71'i de 10 bin doların altında bir servete sahip durumda. Yani "kişi başı 17 bin dolar" diye söz edilen şey aslında gerçek değil. Sorun aslında yönetim sisteminde, yönetim sistemindeki aksaklık da şurada: Kuvvetler ayrılığının Türkiye'de artık çalışmadığını ve demokrasinin bu anlamda yara aldığını biliyoruz. Yani yürütmenin bütün yetkileri elinde toplandığı bir durum Türkiye'nin ekonomisine de zarar veriyor aslında. Çünkü denge ve denetleme, hesap sorabilme meselesi yok çünkü verdiğimiz soru önergelerine cevap alamıyoruz ve birtakım ihaleydi, sözleşmelerdi, hak edişlerdi; bunlara gizlilik ya da başka nedenlerle ulaşamıyoruz yani hukuk âdeta işe yaramaz bir hâle geldi buralarda.
Kurumlara güven çok azaldı. Geçen yıl mesela -Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım bilginiz var mı- ASAL Araştırma bir araştırma yapıyor, Türk Silahlı Kuvvetlerine güven yüzde 19,7 imiş, Emniyete güven yüzde 16,5 imiş; bu yıl da benzer sonuçlar çıkıyor ama siyasetçilere, yargıya ve medya mensuplarına olan güven yüzde 1 ile 1,5 arasında değişiyor ve bu, bu yıl da aynı. Mesela bu durum bizi rahatsız ediyor. Ben mesela siyasetçi olarak böyle bir güven endeksinin içinde olmaktan dolayı açıkçası üzülüyorum ama aynı şirket yine Cumhurbaşkanlığına olan güveni de sorgulamış bu arada, orada da yüzde 11,1 civarında bir güven olduğu, Meclise de yüzde 10 civarında bir güven olduğu ortaya çıkmış. Yani burada şöyle bir hâl var açıkçası: Türkiye toplumunda yüzde 90'a yakın bir kesimin bir güvensizlik içerdiğini görüyoruz. Aynı kurum Temmuz 2025'te de yapmış bu benzer araştırmaları...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Muhalefeti kastediyordur.
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Muhalefeti kastetmiyor, kimi kastettiğini çok iyi biliyorsun Orhan Bey, polemik yapmayayım seninle, zamanımdan gitmesin.
Neyse, bu araştırma bizi üzüyor yani aslında bence sizi de üzmesi lazım bu sonucun ve neden olduğuna bir bakmak gerekiyor. Bence bu güvensizliğin ortadan kalkabilmesi için yapılması gereken şey, yeniden kuvvetler ayrılığı prensibinin çalıştığı demokratik bir düzen geliştirmemiz lazım. Bu da parlamenter sistemle ancak mümkün olabilir. Meclisin saygınlığı da bence bu yolla ancak gelebilir diye öngörüyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, bir örnek daha vereyim size Türkiye'nin durumuyla ilgili, vatandaşlar bilsin: Biz bu bütçe görüşmelerine başladığımızda benzinin litresi 53,6 kuruşmuş, mazotun litresi de öyle, benzer durumda 53 küsur; on birinci ayda tam 3 kez 1 ile 2 lira arasında değişen fiyatlarda akaryakıta zam gelmiş, bir kez de 0,64 kuruşluk indirime sahip olmuşuz. Dolayısıyla, bu on birinci ay içinde benzine ve mazota toplam yüzde 4 ile yüzde 5 arasında akaryakıt zammı gelmiş.
Başka bir veri paylaşayım şimdi yine sizinle: Türkiye'de 2024 Eylülünden 2025 Eylülüne kadar enerjide enflasyon oranı ortalama yüzde 29,7'ymiş.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımı meşgul etmeyin, bence dinlesin yani iyi olur dinlerse çünkü belki iyileştirme yapabilir yani.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI CEVDET YILMAZ - Dinliyorum.
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Ortalama yüzde 29,7 enflasyon oranı olmuş enerjide. Oysa OECD ülkelerinde aynı veri yüzde 3,1 yani yaklaşık olarak neredeyse 9,6 katı kadar bizde fazladan bir enflasyon gerçekleşmesi olmuş. Yine, 2024 yılında enerji enflasyonu yüzde 56 olmuş. Peki, dışarıda ne olmuş diye bir bakıyoruz yani mazeretlere karşılık "Dışarıda ne olmuş?" denildiğinde korkutucu, OECD ülkelerinde bu, yine yüzde 1 civarında seyretmiş, Almanya'da yüzde 3 civarında, Polonya'da yüzde 3 civarında, bu savaş hâlindeki İsrail'de de yüzde 5 civarında fark etmiş.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI CEVDET YILMAZ - Ücretlerdeki artışı da aynı şekilde mukayese ederseniz...
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Aynı şekilde edebiliriz, ücretlerdeki atışı satın alma gücüyle mukayese etmemiz lazım ama Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, dolayısıyla öyle baktığımızda da sınıfta kalırız, o verileri de veririm.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI CEVDET YILMAZ - Yok, kalmayız.
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Dolayısıyla, enerji enflasyonu geçen yıla göre 20 kat çıkmış, 20 kat ama hâlâ "Biz başarılıyız." diye -bence- sunumunuzda övgüyle söz ettiniz, bu doğru değil. Vaktim az kaldı, aslında bugün Galatasaray- Fenerbahçe maçı olduğu için herhâlde birçok milletvekilimiz de yok, o yüzden de belki de erken bitireceğiz ilk defa, bu daha iyi bir şey aslında, maça meraklı olanlar bizim zamanımızı artırmış oldu.
Bir de Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, Sayın Mehmet Muş'un da desteğiyle yanınıza geldim. Millî Saraylar Başkanlığında çalışan memur personelimizin orada sendikalarının kabul edilmemesiyle ilgili bir sorunu var. Bu personelimiz daha önce Meclise bağlıyken, Millî Saraylar Cumhurbaşkanlığına devredildikten sonra sendikal hakları bunların durdurulmuş. Yargı yoluna başvurmuşlar, yargı yolundan da Yargıtay 12. İş Mahkemesi kararı haklı bulmuş, sonra Yargıtay 9. Hukuk Dairesi de bu haklılığı onamış ancak şimdi o birimde sendikalı çalışmama hakkı gibi bir gerekçeyle çalışan memurlarımız sendikalı yapılmıyor, bu doğru bir uygulama değil. ILO'dan kaynaklanan hakları nedeniyle bence bu çalışanlarımızın sendikal haklarının olmaları konusunda sizden de özellikle araştırmanızla destek bekliyoruz.
Süremi bitirmeden bitirdim.
Çok teşekkür ediyorum. Bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.