KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, basınımızın değerli temsilcileri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ne yazık ki bu bütçenin temel önceliği çevreyi korumak ve iklim krizini durdurmak değil hâlâ, büyük ölçüde kentsel dönüşüm ve mekânsal pazarlama başlıkları altında inşaat ve rant ekonomisine hizmet etmek. Türkiye'nin akciğerleri yanarken, su kaynakları kururken ve vatandaşlarımız kirli hava solurken Bakanlık çevrecilik faaliyetini millet bahçelerine indirgemiştir.

Değerli Arkadaşlar, dünyada bir iklim krizi yaşanmaktadır. Bütçede de sıkça çevre, yeşil, 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi ve Yeşil Dönüşüm vizyonu vurgulanmaktadır. Elbette bu hedefin var olması sevindiricidir. İklim Değişikliği Başkanlığının kurulması doğru bir adım olmakla birlikte bütçe içindeki payı yetersizdir. İktidar, iklim değişikliğini bir tehditten çok bir fon kaynağı veya uluslararası imaj makyajı olarak görmektedir. Temmuz 2025'te bir kanun çıkardınız. İklim Kanunu. Bu kanun iklimi korumanın değil yok etmenin kanunu oldu. Türkiye'nin ilk iklim kanunu olduğu söylenen bu düzenlemeyle Kaz Dağları'ndan Akbelen'e, İkizdere'den Antalya'nın verimli ovalarına kadar doğanın her karışını korumak için çırpınan insanları yok saydınız. Kanunun amacı doğayı korumak değil, sera gazı azaltımı değil; kanun sera gazı ticareti düzenliyor âdeta. İktidar iklim krizine karşı mücadele ediyormuş gibi yaparken emisyon salınımı pazarlanabilir bir meta hâline getirildi. Daha fazla kirletenin sadece para ödeyerek yoluna devam edeceği bir sistem getirdiniz. "Karbon ticareti" adı altında fosil, yakıt şirketinin günah çıkarma pazarları kuruluyor. 2053 net sıfır hedefi masalları anlatılırken kömür madenciliği teşvik ediliyor, ormanlar karbon piyasalarına kurban ediliyor. Bu kanun bir iklim kanunu değil tam anlamıyla bir ticaret kanunudur.

Değerli arkadaşlar, yine iktidar bir taraftan çevreyi koruma iddiasını dile getirirken diğer taraftan madencilik ve sanayi rantına kapıları sonuna kadar açmaktadır. Maden Kanunu tam 30 kez değişmiş, iktidar ne kadar istikrarsız ve rant odaklı olduğunu 30 kez değiştirdiği bu Maden Kanunu'nda göstermiştir. Bu değişiklikler orman varlıklarımızı ve su kaynaklarımızı madencilik faaliyetlerine kurban etmiştir. Rakamlar utanç vericidir, sadece 2024 yılında 10.244 hektar büyüklüğündeki orman alanında madencilik faaliyeti yürütülmesine olanak sağlanmıştır.

Sayın Bakan, doğayı tahrip eden projelere dahi kısa sürede ÇED raporları verilmektedir. İktidarınız Antalya'mızın dağlarını, ormanlarını ve en hayati kaynağı olan suyunu birkaç şirketin kısa vadeli rantı hırsına kurban etmeyi bir politika hâline getirmiştir. Bu politikayı meşrulaştırmanın en büyük aracı ise "ÇED Gerekli Değildir"dir. ÇED raporuyla bölge halkına rağmen masa başında ruhsatlar dağıtılmaktadır. Gündoğmuş ilçemiz geçtiğimiz yıllarda Uçansu Şelalesi ve Alara Çayı'na yapılmak istenen HES projelerine karşı direndi. Şimdi ise bölgenin içme suyunu doğrudan tehdit eden taş ve mermer ocaklarıyla boğuşuyor. Serinyaka mahallesinde yerleşim alanlarının yakınında planlanan 56 hektarlık taş ocağına "ÇED Gerekli Değildir" raporu verildi. Bu rapor sadece toprağa, tarıma, hayvancılığa zarar vermekle kalmayacak, akarsu ve yer altı su kaynaklarını da yok edecektir. En vahimi, Gündoğmuş merkez olmak üzere 3 mahalleyi kapsayan bölgenin içme suyunun karşılandığı alana mermer ocağı projesi planlandı ve yine "ÇED Gerekli Değildir" kararı verildi. Yine, Finike ilçesine bağlı Günçalı, Ernez köyünde açılmak istenilen bir mermer ocağı var. Ernez köyü çevre köylerle birlikte önemli bir ekoturizm potansiyeli barındırıyor. Ernez'in yerleşim alanının bitişiğinde açılmak istenen mermer ocağı için yaklaşık 100 hektarlık ruhsat verildi. 19 Kasım 2025 tarihinde yine proje "ÇED Gerekli Değildir" kararıyla verildi. Manavgat ve Gündoğmuş'un temel su kaynağı olan Gürlevik Yaylası'nda madencilik faaliyeti ısrarla sürdürülmek istenmektedir. Doğayı, tarihi, hayvancılığı ve içme suyu kaynaklarını tehdit edilen tüm taş, mermer ve maden ocaklarının "ÇED Gerekli Değildir" kararları derhâl iptal edilmelidir Sayın Bakanım.

Sayın Bakan, ülkemiz su krizi içindedir. Son altmış yılda 240 gölden 186'sının kurumasıyla birlikte Türkiye genelinde "İyi durumda." denilebilecek tek bir göl kalmamıştır. Akarsularımız aynı durumdadır fakat bütçede acil bir su projesi bulunmamaktadır.

Yine, hava kirliliği sorunlarında ilerleme kaydedilmemiştir. Temiz Hava Hakkı Platformu'nun raporu göstermiştir ki 2024 yılında hiçbir ilimiz Dünya Sağlık Örgütü kılavuz değerlerine göre temiz hava sınıfına girememiştir. Bakanlık hava kirliliğinin en büyük kaynağı olan teknik santrallerin denetimini sıkılaştırmak yerine bu konudaki mevzuatı esnetmeye devam etmektedir.

Değerli milletvekilleri, Cumhurbaşkanı tarafından "Yüzyılın Konut Projesi" adı altında 500 bin sosyal konut projesi duyuruldu. Biz dar gelirliyi konut sahibi yapacak projelere karşı değiliz ancak geçmişin mağduriyetleri çözülmeden, vatandaşa verdiğiniz eski sözleri yerine getirmeden hangi yüzyıl projesini vadediyorsunuz? Bakınız, 2019 ve 2020 yıllarında duyurulan projelerin hak sahipleri altı yıl geçmesine rağmen hâlâ konutlarına kavuşamadı. Vatandaş bizleri mail yağmuruna tutuyor.

Yine, 2022 yılında duyurulan İlk Evim Arsa projesinde 1 milyon arsa projesi vardı, söz verdiniz "Alt yapısı, imarı hazır; Aralık 2022 itibarıyla tapu." dediniz; üç yıl geçti, yüz binlerce insandan "başvuru" "peşinat" "taksit" adı altında paralar toplandı ama ortada "Al, bu senin arsan." diyebildiğiniz tek bir vatandaş yok. Ne diyor mağdurlar? "TOKİ'ye gidiyoruz 'Sizin bölgenizde arsa yok.' diyorlar." Arsa olmadan kura çekilmiş, bu nasıl bir ciddiyetsizlik? Ortada arsa yokken nasıl çekilir? Toplanan paralar nerede Sayın Bakanım?

Yine, TOKİ'nin Antalya Konyaaltı'nda yapacağı 6 etaptan oluşan yeni toplu konut projesi için seçilen yer Çakırlar mahallesi sınırlarında Boğa Çayı'nın kolu olan Çandır Çayı yatağında yer alıyor. Toplam 206 bloktan oluşan projenin yeri -AFAD'ın raporlarına rağmen- uygun değil Sayın Bakanım, bu yerin değiştirilmesi lazım.

Bütçenin hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.