| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 27 .11.2025 |
HASAN TOKTAŞ (Bursa) - Arkadaşlar, bir müsaade etseniz...
Sayın Bakan, Bakanlığımızın kıymetli bürokratları, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun muhterem Başkanı ve üyeleri; ben öncelikle 2026 bütçesinin Bakanlığımız ve ülkemiz açısından hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Sayın Bakanım, biraz teknik konulara değineceğim.
Ülkemizin en yenilikçi kurumlarından olan, benim de geçmişte mensubu olmaktan gurur duyduğum Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü; Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemi, Tapu ve Kadastro Modernizasyon Projesi, Sürekli Kurumsal Gelişim Projesi, Harita Bilgi Bankası, Web Tapu, e-İpotek, e-Haciz, e-Tebligat, e-Tahsilat, Tapu Takas, Mimari Projelerin Elektronik Ortamda Sunulması, Parsel Sorgulama, Üç Boyutlu Kadastro gibi Akıllı Kent Uygulamalarına altyapı teşkil edecek çalışmalarla e-devlete veri sağlayan ve vatandaşımıza da ciddi anlamda büyük kolaylık sağlayan önemli projeler yürütmekte. Bu yönüyle, Genel Müdürlüğümüzü ve personelini kutlamak istiyorum ancak aşağıda sayacağım ve ciddi anlamda da önemsemiş olduğumuz hususlarda da maalesef önemli eksiklikler bulunmakta. Bu konuda, geçen yıl da yine aynı Komisyonda, belli oranda dile getirmiştim, aşağı yukarı aynıyla dile getirmek durumunda kalıyorum.
Öncelikle, cumhuriyetimizin 2'nci yüz yılına girmekte olmamıza rağmen başta İstanbul, İzmir ve Bursa gibi büyükşehirlerimiz olmak üzere birçok şehrimizde henüz bir koordinat birliği sağlanamamış ve kadastro yenileme çalışmaları henüz, maalesef, tamamlanamamıştır. Yenileme yapılan yerlerde ise ihaleler muhtemelen Kamu İhale Kanunu'ndan kaynaklanmak üzere muayyen Aa bedellerden uzak, muayyen bedellerin çok altındaki kırımlar nedeniyle düşük bedellerle taşeronun taşeronu olan şirketler üzerinden yapılmasından dolayı meslektaşlarımız ve vatandaşlarımızca "Keşke bu yenileme yapılmasaydı, önceki kadastro eksik hâliyle ya da kaba hâliyle kalmış olsaydı daha iyi olurdu." gibi bir düşünceye hâkim olmakta ve bu da zaten iş yükü fazla olan mahkemelerimizin maalesef bu yenilemenin çok sağlıklı olmaması sebebiyle yükünü iyice artırmaktadır.
Yine, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğümüzün başta taşra teşkilat yapısı da bozulmuş, kadastro müdürlüklerinin il müdürlüğüne dönüştürülmesi sebebiyle de birçok ilimizde vatandaşlarımızın kadastro hizmetlerine ulaşması eskisi kadar artık kolay olmamaktadır. Ayrıca, gelişen teknolojiye bağlı olarak bürokratik işlerin hızlanmasına rağmen, neredeyse sadece 2 ile bakan tapu ve kadastro bölge müdürlüklerimiz olduğu düşünüldüğünde bu durumun personel kaybına neden olduğu gibi, ekonomik olarak kamuya daha büyük bir yük getirmektedir. Özellikle yoğun taleplerle karşı karşıya olan tapu müdürlüklerinin dikkate alınması ve personelin iş yükünü katlanılmaz hâle gelmiş olması düşünüldüğünde bu bölge müdürlüklerinin teşkilatlanma yapısındaki personelin belli bir kısmının da bu yönüyle tapulara kaydırılmak ya da ihtiyaç duyulan yerlere kaydırılmak suretiyle daha sağlıklı bir personel rejimi uygulanabilir diye düşünmekteyim.
Sayın Bakan ve değerli milletvekilleri, bir diğer konu ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın bütçe görüşmeleri kapsamında sahada çalışan bazı çevre laboratuvarları, sanayicilerimiz ve çevre danışmanlık firmalarımızla ilgili 3 önemli konuya daha dikkatlerinizi çekmek isterim. Birincisi, çevre laboratuvarlarına uygulanan asgari birim fiyat tarifesi, geçtiğimiz yıl bu konuyu değinmiştik, bu konuda hassasiyet gösterilmişti. Bu yönüyle de teşekkür ediyorum. Bu laboratuvarların kullanmış olduğu kimyasallar, analiz cihazları ve büyük çoğunluğu yurt dışından gelen ekipmanlar malum döviz üzerinden alınmakta. Bu sebeple laboratuvarlara uygulanan asgari birim fiyat tarifesinin asgari ücret artış oranının altında kalmamasına dikkat edilmesini özellikle dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Yine, Türkiye'de yaşanan özellikle tekstil sektöründe -ben Bursa Milletvekili olduğum için Bursa'dan da bunu yakinen biliyorum- filtreler krizi ve sanayinin içinde bulunduğu, sanayicinin içinde bulunduğu durum, tekstil sektörünün de sıkıntılı bir hâl içerisinde olduğu dikkate alındığında bu konuyu da yine dikkatlerinize sunmak istiyorum. Bir süredir ciddi bir filtre krizi yaşanıyor. Bu krizde firmalara uygulanan cezalar 668 bin TL'den başlıyor. Zaten maliyetler nedeniyle zor durumda olan sanayicilerimiz bu cezaların baskısı altında gerçekten üretim yapmakta zorlanabiliyorlar. Bursa'da sadece son dönemde kesilen ceza 130 milyon toplamda Sayın Bakanım. Bursa Mahalli Çevre Kurulu Kararı'yla yağ buharı ölçümleri ve toplam organik karbon ölçümleri konusunda üst sınır 15 miligram olarak belirlendi. Bu, Türkiye genelinde 20 miligram olduğu hâlde Bursa'da 15 olarak tespit edilmesi sanayiciyi ciddi anlamda kısıtlı hâle getiriyor. Şöyle: Uygun filtre bulamıyor sanayici veyahut da bulmuş olduğu filtrelerle yapılan ölçümler alt değeri sağlamıyor. Yani burada sanayicinin temel talebi şu: "Bize uygun filtreyi bulun, onu takalım." diyor. Yani bir filtre takıyor sanayici ama sonuca ulaşamıyor ve bu yönüyle de ciddi anlamda sıkıntılar yaşanıyor.
Yine, çevre danışmanlık firmalarının -ki burada ciddi sayıda genç mühendis arkadaşımız istihdam edilmekte- bunların aşırı iş yükü, hak ettiği ücreti mühendislerimizin alamaması, tahsilat sorunları ki bu çevre laboratuvarlarında uygulanan yani işlerin Bakanlık tarafından belli oranında dağıtılması ve yüzde 100 tahsilat yapabilme durumlarının bu çevre danışmanlık firmalarında da uygulanmasının sağlıklı olacağı kanaatindeyiz.
Yine, Sayın Bakanım, özellikle Türkiye'de "hobi bahçeleri" diye bir sorun var şu anda. Bu hobi bahçeleri zaman zaman gündeme geliyor fakat devlet ve bürokrasi birçok konuda olduğu gibi geçmişten günümüze vatandaşın gerisinde kalıyor. Özellikle pandemi dönemi ve Aa ardından yaşanan büyük depremlerle bu hobi bahçesi artık vatandaşımız açısından bir ihtiyaç hâline gelmiştir, belli bir gelir gurubunun üzerindeki vatandaşımız hobi bahçesi ihtiyacı duymaktadır fakat bu konuda özel bir imar uygulaması yapılamadığından dolayı gördüğümüz neredeyse bütün hobi bahçeleri aslında kaçak konumdadır; yani bunların bir düzenlemeyle, Ankara'yı örnek alırsak, yaklaşık olarak ne kadarlık bir ihtiyacın olabileceği tespit edilip, buna göre imar alanlarının belli bölgelerde hazırlanıp, kaçak olacağına devlet tarafından harcı alınan ruhsatlı yapılar şeklinde yapılması... Aksi takdirde, kaçağa da engel olunmuyor, malum ve Ankara çevresinde, Bursa çevresinde on binlerce kaçak hobi bahçesi var. Bu ihtiyaç vardır fakat devlet bu konuyla ilgili gerekli planlamayı yapmamaktadır. Yani hobi bahçelerine özel bir imar düzenlemesi kaçınılmaz bir hâl almıştır.
Yine Bursa'dan söz etmek isterim. Bursa'da Nilüfer Çayı bir atık su kanalına dönmüştür Sayın Bakanım, Bursa'nın içerisinden akan o meşhur Nilüfer Çayı âdeta bir atık su kanalına dönmüştür. Gittiğinizde simsiyah akmaktadır, çevresine yaklaşmanız mümkün değildir, inanılmaz bir koku vardır, âdeta zehir saçmaktadır. Bunu geçen yıl da yine dikkatlerinize sunmuştum, bu konuda ciddi tedbirlerin alınması gerektiğini yine dikkatlerinize sunuyorum.
Ayrıca, kentsel dönüşümle alakalı, evet, Kentsel Dönüşüm Başkanlığı kuruldu, bu konuda ciddi kaynaklar aktarılmaya çalışılıyor. Hatta özel borçlanma yetkisi aslında asla olmaması gereken bir durumdur; sonuçta, devlet borçlanabilir, onun ihtiyacını karşılayabilir. Kentsel Dönüşüm Başkanlığına fon oluşması için ciddi gayrimenkuller aktarılmaktadır ama kentlerimiz kentsel dönüşüme göre planlanmamaktadır. Yani bizim kentsel dönüşüm yaptığımızı zannettiğimiz, aslında, bir parselde, bir adada eski binayı yıkıp yenisini yapmayı milletimize... Belediyeler koca tabelalar asıyorlar "Kentsel dönüşüm yapıyoruz." diye. Bu, kentsel dönüşüm değildir; eski bir binanın yıkılıp yerine yeni, depreme dayanıklı bir bina yapılmasıdır. Kentsel dönüşümü bütüncül olarak düşünmek zorundayız ve kentlerimizi kentsel dönüşüme göre, o kültüre göre planlamak zorundayız. Bu konuda da bir çaba ve gayretin ya da Bakanlığın yönlendirici olmasını dikkatlerinize sunuyor, bütçenin hayırlı olmasını temenni ediyorum.