KOMİSYON KONUŞMASI

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Teşekkür ederim Değerli Başkanım.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakanım, kıymetli hazırun; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.

Tabii, savunma bir ülkenin bağımsızlığıdır, savunma bir ülkenin namusudur. Savunma hamasetle değil, hukukla, şeffaflıkla, akılla yönetilir ancak elimizdeki bu bütçe sunum belgelerine baktığımız zaman, güvenlik zafiyetinin üzeri bir kapatma belgesi diyeceğim ama amacı aşan bir cümle değil. Şimdi, bunları ben ispatlamaya çalışacağım.

Şimdi "Hudut güvenliği" diyorsunuz, kitapta övünçle yazmışsınız Değerli Bakanım. "59.105 geçiş engellenmiş." diyorsunuz, "8.826 düzensiz göçmen yakalanmış." diyorsunuz. Bu rakamlar aslında başarı değil, sınırlarımızın kevgir gibi delik deşik olduğunun bir itirafıdır. "Hudut namustur." dediniz. Peki, bu kadar geçiş, bu kadar delik deşik bir hudut niye bu hâle gelir? "Terörle mücadele." diyorsunuz; kırk yıldır aynı sözler ama hâlen acılar aynı. Aynı raporunuzda bile PKK/YPG, SDG tehdidini sürdürdüğünü kabul ediyorsunuz. Demek ki politika değişmeli. Demek ki strateji çökmüş durumda.

Şimdi devam ediyoruz. Sizin sunum konuşmanızda sayfa 11'e bakalım. Sayfa 11 hakikaten çok acıklı. Bunu kim yazdı kurumumuzun içerisinde? Ama baştan başlıyorum. "Başta PKK-PYD/YPG, SDG olmak üzere hiçbir terör örgütünün bölgede kök salmasına farklı adlar altında faaliyet yürütmesine izin vermeyeceğimizi bir kez daha hatırlatmak isteriz." Doğru; yürekten katılıyorum. Bu, ülkemizin kırmızı çizgisi ancak buraya baktığımız zaman "Kök salmayacak..." O da doğru ama gelelim komşu devletlerle olan ilişkiye baktığımız, evet, tamam. Alttaki bir paragrafa hemen geçelim. Alttaki paragrafla üsteki paragraf çelişkili, birbirinin aynen zıttı. Bakın, alttaki paragraf, yakın zamanda taraflar arasında "ABD'de yapılan görüşme ve koordinasyonlarda Suriye ve SDG arasındaki entegrasyon sürecinin hızlı bir şekilde tamamlanmasını bekliyor..." Peki, burada SDG entegrasyonunun olumlu karşılanması; bu bir stratejik risktir. "ABD'de yapılan görüşmede Suriye ve SDG entegrasyon sürecinin hızlı bir şekilde tamamlamasını bekliyoruz." demeniz SDG'yi meşrulaştırıyorsunuz, Suriye ordusuna entegre edilmesini sağlamaya çalışıyorsunuz. SDG, bu yapı "PKK-YPG kadrolarından oluşuyor." deniliyor. Dolayısıyla, terör örgütünü bu yazınızda resmîleştiriyorsunuz; bu kadar açık ve net ancak bu, Türkiye'nin yirmi beş yıldır sürdürdüğü tam güvenlik stratejisiyle de çelişmektedir. Ulusal güvenlik hukuku açısından bu bir tehlikedir, Anayasa’nın 3'üncü maddesi Türk Silahlı Kuvvetlerinin mücadele ettiği örgütle meşruiyet verilir anlamı çıkmaktadır.

Devam ediyoruz, sizin yeni kitapçığınızın, sunumuzun sayfa 45'ine geliyoruz. Sayfa 45, apayrı bir olay. Sayfa 45'te başlık, paragraf şu: "Gerçek şu ki: Personel eksikliği yalnızca bir sayı problemi değil, aynı zamanda disiplin, tecrübe, muharebe devamlılığı ve komuta kontrol..." Aynen katılıyoruz, şurası önemli: "Avrupa'daki bu tabloya karşı Türkiye ise çevresindeki çatışma alanlarının sürekliliği ve çeşitliliği nedeniyle stratejik kültürünü saha tecrübesiyle besleyen nadir ülkelerden biridir." Avrupa'yla karşılaştırmanız şunu ima ediyor: Bir, Avrupa'nın barış içerisinde olması zaaf gibi gösteriliyor. İki "Savaşın meşrulaştırılması risk doğuruyor." diyorsunuz. Üçüncüsü, bu anlayışla barışı isteyen değil, çatışma isteyen bir ülke profilini çiziyorsunuz. Bunun, derhâl bu konuşma metninden çıkarılmasını talep ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti devleti bugüne kadar böyle bir argümanla, böyle bir stratejiyi kabul etmiş değil.

Teşekkür ediyorum, saygılarımı sunarım.