| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 26 .11.2025 |
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, muhterem Komisyon üyeleri, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, saygıdeğer komutanlar; ben öncelikle bir şeyi belirteyim burada bu kadar rütbeli, kıymetli komutanlarımız var. Muhtemelen onlar söyleyemiyordur ama öyle düşündüğünüzü düşünerek ben ifade etmek istiyorum: Efendim, sizin kırk yıldır vermiş olduğunuz silahlı mücadelenin sonunda Kurtuluş Savaşı'nı vermiş olan Gazi Meclisi o şehitlerimizin sorumlusu bebek katili, bölücübaşı cani Apo'ya götürdüler. Biz de en az sizler kadar üzgünüz, bunun böyle bilinmesini istiyorum ama emin olun, sizin mücadeleniz boşa gitmeyecek. Er geç 99'dan sonra olan terör olaylarının da sorumluluğundan dolayı o bebek katili yargılanmalıdır çünkü belli ki, bugünkü tavırdan anlıyoruz ki örgüt lideri o. Madem örgüt lideri o, 99'dan sonra vermiş olduğunuz, vermiş olduğumuz şehitlerimizin, askerin, polisin, öğretmenin, korucunun, imamın kanında Apo'nun parmağı yok mu? Örgüt liderliğinde böyle bir suç tanımı yok mu? Örgütü onun yönettiği belli değil mi? Belli, yönettiği belli ki şimdi gidip "Sen talimat ver." diye onun ayağına gitmiyor mu Meclis? Gidiyor. Niye o zaman yargılamıyorsunuz? 99'dan sonraki insanların kanında bu bölücü, bu bebek katilinin parmağı ve eli yok mu? Var, bunu siz de biliyorsunuz, biz de biliyoruz, Sayın Bakan, Allah da biliyor, millet de biliyor. Bir dışarıdan gelen baskıyla ve bir emperyalist oyunla bir Büyük Orta Doğu Projesi'yle memlekette bir oyun ve kurgu yapıyorsunuz ama biz inanıyoruz ki "Her Türk asker doğar." diyorduk, Türk milleti bu oyunu da tıpkı birinci ihanet ve açılım sürecinde bozduğumuz gibi bozacağız.
Gelelim konularımıza. Efendim, bu ülkede terörle mücadelede bedenini ortaya koymuş, hâlâ gazi sayılmayan 23 bin kahraman astsubayımız var. Niye vermiyorsunuz? Şimdi, 675 sayılı KHK'yle 15 Temmuzda yaralanma oranına bakmadan "Gözüm kızardı." diyene verdik, tamam, hakkıydı verdik. Üzerinde hâlâ 50 tane şarapnel parçası bulunan astsubaylarımıza -23 bin sayıları- niye vermiyorsunuz gazilik unvanını? Bunun verilmesini istiyoruz.
Efendim, gelelim diğer bir vicdan yarasına. Uzman çavuşlar kanayan bir yara hâline geldi. Konuşmazsak olmaz. Belirtmek isteriz ki 3269 sayılı Kanun'un 5'inci maddesi, 657 sayılı Kanun'un 92'nci maddesi görevden ayrılan uzman çavuşlara açıktan atama hakkı tanıyor ama nasıl biliyor musunuz? Uzman çavuş 70 tane torpil arıyor ki belediyeye zabıta olarak girebileyim diye; olup olabileceği bu. Böyle bir şey olabilir mi efendim? Şehit olurken muvazzaf sayılacaksın, görevde muazzaf sayılacaksın ama iş kadroya geldiğinde "Bir dakika kardeşim, sen sözleşmelisin." diyeceksin. Uzman çavuşların kırk yıldır çözülemeyen sözleşme zulmü de artık utanç verici bir hâle gelmiştir. Dediğim gibi, savaşta muvazzaf, şehit olurken muvazzaf, kadroya gelince sözleşmeli. Efendim, bu sistem değişmeli; uzman çavuşlara muvazzaf statü, sağlık ve branş değişikliği hakkı, adil emeklilik ve sosyal tesislerde eşit kullanım mutlaka sağlanmalıdır. Ayrıca, bu bir lütuf değildir, haktır.
Ayrıca, 400 kişilik orduevlerinde çalışan sözleşmeli, vasıflı işçi var ya, 400 kişi bunlar. Bu insanlar yıllardır işletme gelirinden maaş alıyor, ortalama 25-30 bin lira düşük maaş alıyorlar, toplu sözleşme hakkı yok, banka promosyon hakkı yok, kadro yok. TSK gibi bir kurumda bile çalışan işçiler arasında bu ayrımcılık adil mi ya? Vereceğiniz bir fitre, titre oğlum titre.
Sayın Bakan, gelelim şu son konuya ama sürem bitti. Pakize Anne yalnız değildir, parmak sallanacak bir insan da değildir.
Heyeti saygıyla selamlıyorum.