KOMİSYON KONUŞMASI

SELCAN TAŞCI (Tekirdağ) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, hiç siyasi olmayan, çok insani bir yerden soruyorum yani gerçekten çok merak ediyorum ve altında dediğim gibi hiçbir siyasi niyet yok. Çok net, basit bir soru: Nasıl hazmedebiliyorsunuz? Yani kucağınızda şehit olan bir asker oldu mu bugüne kadar bilmiyorum, bir askerin son nefesine şahit oldunuz mu? Hoş, bunları yaşamaya gerek yok zaten emanetlerine halel getirmememiz için hiçbirimizin. Kim bilir kaç askerinizi kendi elinizle toprağa verdiniz. Ömrünüzün neredeyse yarım asırdan fazlasını askerlik alanında geçirdiniz. Dolayısıyla, dediğim gibi, çok samimi olarak ben merak ediyorum. Askerlerinizin, silah arkadaşlarınızın katillerine takdir ve terfi politikası uygulayan... Çünkü bebek katili, biliyorsunuz, kurucu önder oldu, kanatsız melek oldu, entelektüel aydın oldu. Bu süreci nasıl hazmedebiliyorsunuz? Yani kaç kadını -az önce yaşadık- katlettiği, kız çocuklarını nasıl cinsel köle yaptığı hepimizin malumu olan terör örgütünün PKK'lıların sevicilerinden burada, mesela, kadına şiddet dersi dinlemeyi nasıl sindirebiliyorsunuz? Ben gerçekten merak ediyorum. Yani Türkiye'ye demokrasinin sizin silah arkadaşlarınızın katillerinin kutsanması yoluyla geleceğine inanıyor musunuz? İnanmıyorsanız tarihe bütün bu ayıpların da, vebalin de, suçların da doğal olarak yani makamın temsil ettiği nokta itibarıyla ortağı olarak geçecek o koltukta niçin oturuyorsunuz? Yakın zamanda basına yansıdı, İstanbul Şehit Anaları Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Pakize Akbaba'yla aranızda geçtiği iddia edilen bir diyalog var. Pakize anaya parmak sağladığınız, hakaret ettiğiniz ileri sürülüyor. Bakanlık kaynakları da diyor ki: "O öyle değil. Sayın Bakan son derece saygılıydı ama Pakize Hanım 'Hadsiz.' diye hakaret etti Bakana." Velev ki Bakanlığınızın dediği gibi biz orada değildik, bilmiyoruz ama -başka bir yerden bakıyorum- siyaset kurumunun binlerce vatan evladının katiline payı verme haddi var mıdır? Şimdi, bir şehit anası sizin şahsınızdan bağımsız olarak siyasetin sergilediği bu hadsizliğe olan tepkisine sizi de, bizi de hepimizi de ortak edemez mi? Yani ben geçen Sayın Aile Bakanına da söyledim, şöyle düşünüyorum: Bir şehit ailesinin hepimize her şeyi söyleme hakkı vardır. Yani bugünler onları o kadar öfkelendiriyor, o kadar kırıyor, o kadar incitiyor ki her şeyi ama her şeyi söyleme hakları vardır, biz de hep beraber katlanmak durumundayız, nokta yani bu kadardır bu mesele. Sizin değerlendirmenizi de bu konuyla ilgili soracaktım ama yani bütçe teklifine bakınca da gerek kalmadı çünkü şehit yakını ve gaziler programı için ayrılan pay ortaya koyuyor maalesef Bakanlığın bakışını yüzde 0,03. Aile Bakanlığında da böyleydi yani şehit ve gaziler yok hükmünde burada.

Şimdi, teklifin gerekçesine baktım Sayın Bakan yani askerî kurumların disipliniyle de...

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI YAŞAR GÜLER - Onların bütçesi değil Sayın Vekilim, onların bütçesi Aile Bakanlığında efendim.

SELCAN TAŞCI (Tekirdağ) - Yok, sizin teklifinizde var bu.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI YAŞAR GÜLER - Sadece kira ve tazminatlarıyla ilgili, onların bütçesi Aile Bakanlığının bütçesi...

SELCAN TAŞCI (Tekirdağ) - Tamam, ben şimdi sizin bütçenizdeki ifadesiyle söylüyorum. Şimdi, sizin bütçenizde Şehit Yakını ve Gaziler Programı var, Millî Savunma Bakanlığı 2026 bütçesi. Bu bütçenin de teklif gerekçesi var. Biz buna bakarak değerlendiriyoruz ya, şimdi, bu teklif gerekçesinde de ne var? Performans hedefi yok, planlanma yok, ölçme değerlendirme yok, iyileştirme hedefi yok, hiçbir şey yok. Bomboş bir sayfa görüyoruz biz burada. Buraya bakarak yorumladığımız için boş bir kâğıt parçası görüyoruz, hâliyle bunu da yakıştıramıyoruz. Yani, buradan çıkardığımız sonuç bu. Siz sonra izah edersiniz. Ben bilemiyorum, önümdeki belgeden yola çıkarak...

Merak ettiğim bir konu, bu çetrefil coğrafyada yeni bir askerî mücadele ihtiyacı doğarsa -ki doğma ihtimali çok kuvvetlidir- askeri nasıl motive edeceksiniz bu saatten sonra? Yani, bir kendilerinden önce bu mücadeleyi kahramanca verenlere bakacaklar, balyozlara, ihraçlara bakacaklar, bir de mücadele ettiklerine verilen payelere bakacaklar ve "Siz katillerimizi affedin diye mi biz bu mücadeleyi vereceğiz?" diye sormayacaklar mı mesela? Yani, Türk ordusu nasıl motive olacak bu saatten sonra askerî mücadeleye?

29 Ekimde Genelkurmay ve kuvvet komutanlıkları binalarına ilk defa Cumhurbaşkanının fotoğrafı asıldı. Cumhurbaşkanı aynı zamanda bir siyasi partinin Genel Başkanı. Bu, bir talimatla mı oldu, sizin tercihiniz miydi, bunu merak ediyorum. Nereden icap etti?

Süleymaniye Havalimanı'nın uçuş yasağı vardı artan terör faaliyetleri dolayısıyla; aslında o dönem Talabani'ye en sert tepkiyi de siz göstermiştiniz. Yani "Bütün terör örgütlerine verdiğiniz desteği biliyoruz, kaydediyoruz. Bu işlerin sonunda aleyhinize olur." diye ama şimdi yasak kalktı, lehlerine olmuş gibi gözüküyor yani somut bir değişiklik oldu mu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELCAN TAŞCI (Tekirdağ) - Neye hitaben bu yasak kalktı? Yani Barzani'nin ricası Türkiye'nin politikalarının önünde midir? Bunu da merak ediyorum.