KOMİSYON KONUŞMASI

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, kıymetli hazırun; hepinizi selamlıyorum.

Ben bir eleştiriyle başlamak istiyorum Sayın Bakan. Yani, buraya gelen sanırım 12 ya da 13'üncü Bakanlık ve yine aynı şey, ne yazık ki üst düzey kadronuzda, yönetim kadronuzda hiç kadın yok neredeyse, 1 kişi görebiliyorum ama bu da eşitlik açısından, hani, söz konusu bile olamaz. Öncelikle bunu söylemiş olayım çünkü ben herkesten farklı bir perspektifle değerlendireceğim bütçenizi.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Yine oransal olarak burası iyi, Aile Bakanlığında yok kadın, bir kadın Bakan var.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Ya, bu gerçekten çok talihsiz bir durum. Hiçbir bakanlığın üst düzey kadrosunda neredeyse hiç kadın yok, sadece Dışişleri Bakanlığının kadrosunda bir Bakan Yardımcısı vardı, o nedenle kendilerini tebrik ettik ama bunu eleştiriyoruz. Ha, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin...

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI YAŞAR GÜLER - Amiralimiz var arkada, Türkiye'de ilk defa.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Tamam, niye önde değil? Keşke önde otursa, hepimiz görsek. Neyse... Kendisini tebrik ediyorum.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Askerî hiyerarşi var Adalet Hanım.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Ya, toplumsal cinsiyet eşitsizliği açısından, o, gidermek açısından en görünür alanlardan biri aslında bu alan. Dolayısıyla bu alanda kadınların olması, bu eşitsizlik konusunda toplumdaki zihniyet değişimine de katkı sunacaktır. Ayrıca, kadınların sağduyulu yaklaşımı da daha pozitif politikalar üretilmesine de katkı sunacaktır diye düşünüyorum ve biz bu öneriyi yapıyoruz.

Şimdi, Sayın Bakan, dün 25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü'ydü. "Bizimle ne alakası var?" diyebilirsiniz ama şöyle bir alaka kuracağım: Şimdi, bugün, Türkiye'de, dünyada kadınların hayatına baktığımızda, çok ciddi bir şiddet dalgası altında yaşamlarını sürdürüyor kadınlar ve her gün ölüyorlar, öldürülüyorlar hayatlarındaki en yakınları tarafından ve bu kadınların hayatı tam anlamıyla bir savaş alanına dönüşmüş durumda. Diğer yandan da dünyada küresel ölçekte yükselen bir savaş gerçekliği var, bölgede çok uzun zamandır bizi de çok fazla etkileyen bir savaş dalgası altında yaşıyoruz. Ben, bu iki mesela arasında nasıl bir korelasyon ve ilişki var, birazcık buna kafa yordum ve pek çok şey okudum, bunları size de aktarmak isterim.

Şimdi, kadın hakları çalışılırken ya da kadınların eşitlik mücadelesine dair çalışmalar yürütürken aslında kadınların altında kaldığı yani maruz kaldığı, uğradığı şiddet dalgasının, sürdürülen güvenlikçi politikalarla silahlanmayla da ilişkisi olduğunu pek çok noktada görebiliyorsunuz. Bu nedenle, birazcık buradan bakmak istedim. Şimdi, 2026 yılı Millî Savunma Bakanlığı bütçesinde, güvenliği sadece daha çok silahlanmayla ölçen çok eski bir paradigmayla konuşuyoruz yine. Buna dair eleştirilerim var benim çünkü bu bütçe, yine daha çok silahlanmaya, daha ağır silahlar edinmeye odaklanmış bir bütçe ve biz bunun hem ekonomik bir yük, yine, sadece bununla da kalmıyor, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitsizliğini yapısal düzeyde derinleştiren, kadınların yaşamını olumsuz etkileyen politik bir tercih olduğunu da açıkça belirtmek istiyoruz. Bu bütçe, militarizmi güçlendirerek toplumsal cinsiyet eşitsizliğini yapısal olarak derinleştirir. Bu eşitsizlik, uzun vadede ekonomik istikrarımızı ve toplumsal barışımızı tehdit eden en büyük iç güvenlik açığına da dönüşebilir. Yani bu tercihin ekonomik, hukuki ve rasyonelliğini biraz tartışmak istiyorum ben.

Şimdi, Sayın Bakan, bir de buna yönelten en önemli sebeplerden biri de... NATO'nun 2030 vizyonu doğrultusunda 2025 Lahey Zirvesi'ne şey yapmak istiyorum: Üye ülkelerin 2035 yılına kadar yıllık gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 5'ini temel savunma gereksinimlerine, güvenlikle ilgili harcamalara ayırmaları kararlaştırılmış; bu oranın yüzde 3,5'u temel savunma ve NATO hedefleri için, diğer 1,5'u daha kritik altyapı, koruma, vesaire işte güçlendirme gibi amaçlar için kullanılacak.

Şimdi, Türkiye'nin savunma harcamaları 2024 yılında 22,7 milyar dolara ulaşmış, bu da gayrisafi yurt içi hasılanın yaklaşık 2,1'ine denk geliyor. Yine, yüzde 3,5 hedefine ulaşmak için ise yaklaşık 15 milyar dolarlık ek harcama yapılması gerekmekte. Uzmanlar özel ödeneklerle bunun yüzde 5'e çıkarılabileceğini öngörmüşler.

Şimdi, bu denli büyük bir harcama artışı zaten kırılgan olan Türkiye ekonomisini daha da kötü hâle getirir. Savunma sanayisindeki harcamaların artması, eğitim, sağlık, bakım ekonomisi gibi pek çok kalemde harcamaların azalmasına neden oluyor ve sonuç olarak yurttaşların refahının düşmesine neden olmuyor mu? Yani bu da bir...

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Hiç alakası yok.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Ben sizi dinledim, siz daha sonra fikrinizi beyan edersiniz; Sayın Bakanla konuşuyorum.

Bu duruma tamamen bir kadın perspektifinden bakıyorum. Yani kadın eşitlikçi, kadın özgürlükçü bir perspektiften bakıyorum ve düşüncelerimi burada paylaşmak istiyorum. Eşitsizliklerin yaratıldığı bir şiddet biçimi olan yapısal şiddeti büyüten bir şey bu.

Şimdi, ben Galtung'un Şiddet Üçgeni'nden bahsetmek istiyorum: Doğrusal, şiddet, yapısal şiddet ve kültürel şiddet diye ayırmış. Bizim burada konuştuğumuz aslında yapısal şiddet yani "yapısal şiddet" dediğimiz savaşın kendini kurumsallaştırdığı, failin belirsizleştiği, eşitsizliklerin yaratıldığı şiddet biçimi...

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Hangi devletin güvenliği yapısal şiddet ya?

SELCAN TAŞCI (Tekirdağ) - Terör örgütüne "kahraman" diyor, şiddet dersi veriyor; biz de burada... Gerçekten...

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Ya, ben böyle bir şey görmedim ya.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Sayın Bakan, ben küresel ölçekte bir...

SELCAN TAŞCI (Tekirdağ) - Kadınları katletmiş...

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Sana mı soracak ya? Sana mı soracak?

SÜMEYYE BOZ ÇAKI (Muş) - Seninle konuşmuyorum, önüne dön!

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Sen önüne dön!

(DEM PARTİ ve İYİ Parti sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Taş... Arkadaşlar... Lütfen...

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Yapısal şiddetin politik düzenleyici mekanizmalarından biri bu ve kadın yoksulluğunu...

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - "Yapısal şiddet" denir mi?

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Çıkın, dinlemek zorunda değilsiniz.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Hepimiz her şeyi dinliyoruz, sonra cevaplanır yani.

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Bana "Çıkın." diyemez Sayın Başkan, bana "Çıkın." diyemez.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Siz de benim konuşmama müdahale edemezsiniz.

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Ederim. "Yapısal şiddet" diyemezsiniz.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Edemezsiniz. Sayın Bakana anlatıyorum ben.

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Niye bağırıyorsun ya?

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Siz bağırıyorsunuz.

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Sevgi çiçeği...

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Lütfen, karşılıklı tartışmaya girmeyelim.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Saygısızsınız ya. Dinlemeye bile tahammülünüz yok.

SÜMEYYE BOZ ÇAKI (Muş) - Niye bağırıyorsunuz?

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Bağırmıyorum. Benim ses tonum güçlü, kararlı.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Kadın yoksulluğundan bahsediyorum ben burada.

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Ne kadın yoksulluğu be? Öldürdüğün kadın şehide bak, öğretmenleri dün gördük, şehitleri; böyle bir şey olmaz ya! Yeter!

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Türkeş Taş, lütfen...

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Bu kabul edilemez.

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Bu kabul edilemez.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Söylediklerinizi kabul etmiyorum, size iade ediyorum.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Daha sonraki konuşmanızda cevap verirseniz, lütfen kesmeyin.

Buyurun.

SÜMEYYE BOZ ÇAKI (Muş) - Çaldığı zamanı da geri verecek misiniz Başkan? Süresi var bir de aldığı.

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Onlar benim geleceğimi çalıyor.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Sayın Bakan, yapısal şiddet...

Politik düzenleyici mekanizmalardan biri de kadın yoksulluğudur. Bu noktada, sadece gelirden değil, gelir yaratan kaynaklardan da uzak tutmak anlamına geliyor bu. Bunu ben söylemiyorum. Ben uluslararası literatürden bahsediyorum ve küresel ölçekteki savaşlardan bahsediyorum, Türkiye'den de bahsetmedim şu ana kadar.

Dolayısıyla, kadın bedenleri tarih boyunca ve günümüzde şiddet dolu mücadelenin yürütüldüğü alanlar olmuştur, Sayın Bakan, cinsel şiddetin bir savaş silahı olarak kullanılması -bunu dünyanın pek çok coğrafyasında gördük, bu raporlara ve Birleşmiş Milletler raporlarına da yansıdı- istenmeyen gebelikler, sosyal etiketlenme ve ayrımcılık gibi ağır sonuçlar yaratmaktadır.

Şimdi, ben Birleşmiş Milletlerin 1325 sayılı Kararı'ndan bahsetmek istiyorum: Savunma bütçesi stratejimiz, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 31 Ekim 2000 tarihinde kabul edilen 1325 sayılı Kararı... Kadınlar barış ve güvenlik ruhuna uygun olmalıdır. 1325 sayılı Karar, silahlı çatışmalardan olumsuz etkilenenlerin büyük çoğunluğunu sivillerin, özellikle de kadın ve çocukların oluşturmasına ilişkin derin endişeyi belirtir. Karar, kadınların çatışmalarının önlenmesi, çözümlenmesi ve barışın sağlanmasındaki önemli rollerini yeniden teyit eder. Barış ve güvenliğin korunmasına yönelik çabalara kadınların tam olarak dâhil edilmelerinin ve eşit katılımlarının önemini vurgular. Üye devletlere çatışmaların önlenmesi, yönetilmesi ve çözülmesiyle ilgili ulusal, bölgesel ve uluslararası kurum ve mekanizmalarda kadınların tüm karar alma düzeylerinde daha fazla temsil edilmelerini sağlama konusunda çağrıda bulunur. Ayrıca, Genel Sekreteri, kadın personeli elçi veya özel temsilci olarak ataması konusunda teşvik eder.

En hayati maddelerden biri şudur, 1325: Silahlı çatışmaların tüm taraflarını kadınları ve kız çocuklarını toplumsal cinsiyete dayalı şiddetten, özellikle tecavüz ve diğer cinsel istismar biçimlerinden korumaya yönelik özel tedbirler almaya çağırır. Ayrıca, tüm devletlerin bu tür suçlardan soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları; bunlardan sorumlu olanların dokunulmazlıklarına son verilmesindeki, kovuşturulmasındaki sorumlulukları vurgular.

Şimdi, Sayın Bakan, bu karar, aynı zamanda barış koruma operasyonlarında toplumsal cinsiyet bakış açısının hâkim kılınmasına ilişkin acil ihtiyacı kabul eder, ifade eder.

Son olarak bir şey söylemek istiyorum Sayın Bakan, başka bir araştırma sonucu, bundan da bahsetmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Bir dakikada bitireceğim, uzatma istemeyeceğim Sayın Başkan.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Yine, bir araştırma, insanlık tarihi boyunca insan topluluklarının savaşla kurdukları ilişkiye bakıldığında savaşın artmasını veya azalmasını sağlayan en önemli değişkenin o toplumun cinsiyet eşitliğine yaptığı vurgu ya da başka bir deyişle, kadınların toplumsal yaşama eşit katılımı olduğu tespit edilmiş.

Bir diğer araştırma, yine, Hudson'un analizine göre, bir ülkenin komşularıyla iyi ilişkiler kurabilmesinin en önemli açıklayıcı değişkenlerinden biri o ülkenin toplumsal cinsiyet eşitliğinde hangi noktada olduğu, toplumsal cinsiyet eşitsizliği daha yüksek olan devletlerde hem iç hem de uluslararası çatışma olasılığının daha güçlü olduğu tespit edilmiş. Yani diyor ki daha az savaş olması için, devletlerin daha az savaş yapması için demokrasinin daha güçlü olması, toplumsal cinsiyete duyarlılığın daha yüksek olması ve ticari ilişkilerinin güçlü olması o ülkeyi savaştan ve şiddetten koruyor; hem iç şiddetten hem de savaştan. Bu nedenle, meselenin özü cinsiyet eşitsizliğini gidermektir. Bu konuda önemli bir...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Teşekkür ediyoruz.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Neyse, böyle bitirmiş olayım.

Dinlediğiniz için teşekkür ederim.