| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 25 .11.2025 |
ALİ GÖKÇEK (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, buraya gelmeden önce geçtiğimiz yıl yaptığınız bütçe konuşmasına bir göz attım. Bakın, konuşmanızın ilk dakikalarında ne demişsiniz: "İnsan onurunu koruyan yegâne değerdir. Adaletin tesis edilmediği bir düzende hak ve özgürlüklerin korunması mümkün değildir." Siz bunu söylediğiniz günden beri tam bir yıldır biz aleni bir düşman hukukuna maruz kaldık ve kalmaya devam ediyoruz. Belediye başkanlarımızın, belediye bürokratlarının, çalışanlarının masumiyet karinesi, adil yargılanma hakkı ve lekelenmeme hakkı kalmamış durumda. Öyle garabetlere şahit oluyoruz ki bırakın beş dakikayı beş saatte anlatılamaz, özetlenemez.
Bakın, herkes bu manşeti gösterdi ama ben farklı bir şey söyleyeceğim. Furkan Karabay, Akın Gürlek'in ismini ve resmini kullanarak haber yaptığı için aylardır tutuklu.
Peki şimdi soruyorum: İsminden, cisminden, yayınlanmasından çekinen bu arkadaşlar, madem bu kadar çekiniyorlar, istemiyorlar, bu fotoğraf ne, bu manşet ne? Yok, eğer bu yapılan gazetecilikse o zaman Furkan Karabay neden tutuklu hâlâ?
Şimdi, Sayın Adalet Bakanı ve HSK Başkanına gerçekten çok merak ettiğim bazı sorular var. Birincisi, gizlilik kararı olan bir soruşturmanın iddianamesi mahkeme heyeti tarafından henüz bugün kabul edilmişken iddianame nasıl oluyor da iki haftadır herkesin elinde dolanıyor? Nasıl oluyor da bugünkü manşeti atan Yeni Şafak iddianamenin kaç sayfa olduğunu, bırakın iddianamenin açıklanmasını, sızdırılmadan dahi bilebiliyor? Nasıl oluyor da her seferinde bir sulh ceza hakimliğinin kapısında tutuklama kararı beklerken, her seferinde internetten haber sitelerinden çıkan kararı öğreniyoruz? Yine HSK Başkanı olarak size soruyorum: Nasıl oluyor da açık Anayasa hükmüne rağmen ve YSK kararlarına rağmen 45. Sulh Ceza Hakimliği ana muhalefet partisine il başkanı atama hadsizliğini gösterebiliyor?
Şimdi, bu sorularımın cevabını tabii ki merak ediyorum ama asıl sorum şu Sayın Bakanım: Tüm bunlar, bu hukuksuzluklar olurken siz neredesiniz?Sahi neredesiniz? Yani önceden yine çıkıp bir "Türkiye hukuk devletidir." diyordunuz, artık onu da bıraktınız. Gerçekten bu tehlikeli gidişata ne zaman "Dur!" diyeceksiniz? Bir de bu hukuksuzluklar olurken bu hukuksuzlukların yapılış yöntemi yeni hukuksuzluklar ve yeni mağduriyetler yaratıyor. Kişi Cumhuriyet Halk Partiliyse şafak baskınlarıyla ailelerinin yanlarından teröristler gibi alınıyor. İlk kez gözaltısız gözaltı var Sayın Bakanım. Geliyorlar, diyorlar ki: "İfadeye gideceksiniz." Gözaltında mıyım? "Değilsiniz." Tamam, siz gidin, ben gider savcıya ifademi veririm. "Yok, size eşlik edeceğiz." Şimdi soruyorum size bu gözaltı mı, değil mi?
12 Eylülde bile görülmeyen sevk görüntüleri bu süreçte ortaya çıktı Sayın Bakanım, bu nedir ya? Ya, bu bir utanç tablosudur; burada belediye başkanları var, seçilmiş insanlar var ama dahası burada bir eş var, burada bir baba var, burada bir oğul var. Bu görüntüleri izleyen saatlerdir, saatlerdir ailelerini görememiş insanlar bu görüntülerle ilk ailelerini gördüler; yazıktır, günahtır. Siz bu prodüksiyonun neresindesiniz? Eğer bu prodüksiyon içinde değilseniz, bu prodüksiyonu yapanlarla ilgili bugüne kadar ne yaptınız, merak ediyorum. Peki, bu tutuklamalarda en son tutuklanınca eziyet bitiyor mu? Bitmiyor, tabii ki de bitmiyor. Yani insanları hiçbir geçerli sebep olmadan, ailelerinden 800 kilometre uzaklıktaki cezaevlerine naklettiniz ve bunu yaparken ailelerine dahi haber vermediniz. Hâliyle soruyoruz Sayın Bakanım: Bunlar olurken siz neredeydiniz?
Üzerine konuşulması gereken bir diğer mesele de Cumhurbaşkanına hakaret konusu. Mesela "diplomasız Tayyip" diye slogan atan gençler hakaret olmadığı hâlde gözaltına alınıyor, bunun şık veya etik olduğunu siz kendi aranızda tartışabilirsiniz ancak bu bir hakaret değil Sayın Bakanım ve gözaltına alındıkları yetmezmiş gibi, bir de bu arkadaşlara tutuklama veriliyor ve aylarca Adalet Bakanlığından kovuşturma izni bekliyor bu arkadaşlarımız. Yani o sırada tam olarak neyi bekliyorlar merak ediyorum. Mesela, gençler cezaevinde yatarken arkada bir süreç mi işliyor, yoksa bunların biraz burnu sürtsün, korksunlar biraz diye mi bekleniyor?
Değerli arkadaşlar, kabul edelim, artık siz siyasallaşmış yargı eliyle bir sonraki Cumhurbaşkanını susturmak, halkın gönlünden düşürmek istiyorsunuz, belediyelerimize yargı eliyle siyasi kapkaççılık yapıyorsunuz.
Son olarak şunu söylemek istiyorum: Malumunuz, mesaimizin önemli bir kısmı sayenizde adliyelerde ve cezaevlerinde geçiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ GÖKÇEK (İstanbul) - Adliyelerde adliye çalışanlarının, cezaevi ziyaretlerimizde infaz koruma memurlarının bizlere ilettiği çok önemli sorunlar oluyor, çok zor şartlarda ve gerçekten çok düşük ücretlerle çalışıyorlar; bu arkadaşlarımızın meslek tanımı yapılmalı ve özlük hakları iyileştirilmelidir.
Teşekkür ediyorum.