| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 25 .11.2025 |
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, bürokratlar ve kıymetli basın emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, Sayın Bakan, son birkaç aydır birçok cezaevine gittim; Düzce, Afyon, Bolu, Kırşehir, en son olarak da dün Erzincan'daydım. Burada o kadar çok hukuksuzluk var ki sayfalar dolusu cezaevlerindeki hukuksuzluğu yazdım, bunlar bu beş dakikaya sığmayacak kadar çok fazla. Birkaç tanesine değineceğim sadece burada.
Şimdi, gerçekten hapishanelerde ağır tutsakların sayısı binlerle ifade ediliyor. Son olarak, Erzincan'a gittiğimde on yıllardır tutsak olan İsmail Berkan temel haklarını talep ettiği için açlık grevine girdi ve iletişim cezasıyla karşılaştı. Aynı şekilde greve katılanlar sürgüne gönderiliyor. Sayın Bakan, bakın, temel haklarını savunan, isteyen kişileri idare sürgüne gönderiyor susturmak için, iletişim cezası veriyor, disiplin cezaları veriyor. Bakın, iletişim cezası alan siyasi tutsakların koğuşuna infaz koruma memurlarından başka hiç kimse girmiyor. Mektup yasağı var, görüş yasağı var, telefonla görüşme yasağı var. Yani o koğuşa hiç kimse girmemesine rağmen o koğuşa haftada iki gün arama yapılıyor. Peki, arama nasıl yapılıyor biliyor musunuz? Bütün eşyaları dağıtılarak, yerlere atılarak. Yani infaz koruma memurunun sayım için girdiği koğuşlara, başka hiç kimsenin girmediği koğuşlara haftada iki kez bezdirmek amacıyla giriliyor ve bütün eşyalar dağıtılıyor; okumak için kullandıkları gözlükler kırılıyor, bunlar için tutanaklar tutuluyor ve bu tutulan tutanaklara hiçbir cevap verilmiyor.
Erzincan Kadın Hapishanesinde Zeynep Erdem on beş yılın ardından hâlâ tecrit koşullarında tutuluyor, kelepçeli muayeneyi kabul etmediği için revire çıkmıyor. Hâlen kelepçeli muayene davam ediyor. Ayda yalnızca 1 kez spora çıkabiliyorlar, sadece 1 kez spora çıkabiliyorlar, mektupları sansürleniyor ya da hiçbir şekilde ailelerine iletilmiyor. Aynı hapishanede Ziynet Sağlam Suriye vatandaşı olduğu için ailesinden gelen paraları kendisine verilmiyor, telefon görüşmelerinde sürekli sorun yaşanıyor. Kırşehir Hapishanesinde ağız içi aramaları hâlen devam ediyor. Ciddi su bu problemleri var; bırakın içmeyi, el yıkanacak bir su bile oralarda yok. Havalandırma süreleri yalnızca bir buçuk saat. Kürtçe yayınlar yasak. Bir mahpusun kendi yazdığı Kürtçe kitap kendisine bile verilmiyor. Sayın Bakan, bu kitap şu an basımı yapılmış ve Türkiye'de herkes tarafından okunan bir kitap; kendi kitabını cezaevine istiyor, Kürtçe olduğu için cezaevine almıyorlar ve bundan dolayı yirmi aydır görüş yasağı bulunan tutsaklar var.
Düzce'de infaz yakma tamamen rutin hâline gelmiş durumda. Halay çektikleri için hücre cezası alan tutsaklar var. Kantinden alınmış bir radyo farklı frekans dinlendiği gerekçesiyle disiplin cezasına konu edilmiş. Üç yıl önce sayımda ayağa kalkmadıkları için üç gün boyunca fiziki işkence uygulanan tutsaklarla görüştüm ben Sayın Bakan. Bir diş hekiminin muayene sırasında "Siz hainsiniz, sizi tedavi etmek bile bana züldür." dediği bir şeyden bahsediyoruz ve bu hekim Hipokrat yemini etmiş bir hekim. Kürtçe mektuplar "Tercüman yok." denilerek iade ediliyor, teslim edilmiyor. Dilekçelere cevap verilmediği için hukuki başvuru yolları fiilen kapalı.
Sayın Bakan, bakın, bugün yine bir haber aldım ve gerçekten çok üzüldüm. Bucak T Tipi Hapishanesinde otuz bir yıldır tutsak bulunan Mehmet Sait Yıldırım... Bu tutsak ağır kalp hastası, daha bir ay önce kardeşi yaşamını yitirdi kalp krizinden dolayı. İkinci kezdir dokuz ay uzatılıyor. Peki, kim tarafından uzatılıyor? İdari Gözlem Kurulu tarafından. Otuz bir yıl cezaevinde yatmış bir tutsaktan bahsediyoruz. İşte, Cezaevi Müdürü, Cezaevi İmamı, bilmem kimler bir araya gelip bunun hakkında karar veriyor. Neye dayanarak? Ne için karar verdiğini kimse bilmiyor. Otuz yılda 30 yaşına gelmemiş bir genç, daha otuz yıl ömür tüketmemiş bir genç otuz bir yıl içeride kalan Sait Yıldırım için "Cezaevinde kalması uygundur." diyor. Bunun cevabını bekliyoruz Sayın Bakan. Bunun ölmesini mi bekliyoruz? Ağır kalp hastasıdır, tek başına hayatını idame ettiremiyor, bütün kardeşleri, amcaları kalp rahatsızlığından dolayı vefat etmiş. Bugün binlerce hasta tutsak cezaevlerinde ölümü bekliyor, hâlen çıkmıyor. Yani, bu otuz yılı tamamlayan kişilerin... Bu idari gözlem kurulunun kararları artık bir zulme dönüşmüş ve bunun için bir an önce adım atmanız gerekiyor.
Teşekkür ediyorum.