KOMİSYON KONUŞMASI

NECMETTİN ERKAN (Kırşehir) - Sayın Komisyon Başkanım, Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Adalet haklı ile haksızı ayırmak, haklıya hakkını teslim etmek, ölçüye ve nizama kayıtsız şartsız riayet etmektir. Türk milleti tarih boyunca zulmün ortadan kalkması ve adaletin tecelli etmesi için mücadele etmiştir. Bu topraklarda inşa ettiğimiz bin yıllık medeniyetin temelinde adalet ve ideali vardır. Bilirsiniz, mahkemelerimizde "Adalet mülkün temelidir." yazar. Bu cümlede geçen mülk "devlet" anlamında kullanılmıştır. Bizler adaleti her şeyin üstünde gören ve devletin temeline yerleştirilen bir anlayışın temsilcileriyiz. Adalet tarih boyunca inancımızın, kültürümüzün ve devlet hayatımızın en önemli unsuru olduğu gibi, bundan sonra da aynı şekilde devam edecektir çünkü devlet ve toplum düzenini adaletten başka ayakta tutacak hiçbir şey mevcut değildir.

Değerli milletvekilleri, insanlığın ideal devlet anlayışı tarih boyunca devam etmiştir. Bugüne kadar direnmiş bütün siyasal sistemler adalet iddiasıyla yola çıkmıştır çünkü adalet her şeyden önce insanı merkeze alır, insanı huzurlu kılmayı hedefler. Erdemli bir toplum ve devlet düzenini tesis etmekte bizim önceliğimiz adalet ve kalkınma olduğu için büyüklerimiz daha yolun başında bu iki temel kavramı birbirine bağlamıştır, partimizin adı Adalet ve Kalkınma Partisi olmuştur. AK PARTİ Türkiye'nin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine neresinde yaşarsa yaşasın her insanı aynı samimiyetle kucaklayan, her karış toprağını aynı duyguyla seven, istisnasız bütün vatandaşların hakkını, hukukunu korumayı ilke edinen bir anlayışa sahiptir. Her şeyden önce adaleti ve kalkınmayı dava edinen, bu hareketin her bir neferi demokrasiye, insan hak ve özgürlüklerine, hukuk devletinin gereklerine ve ülkemizin gelecek ideallerine yürekten bağlıdır. Türk siyasi tarihinin son yirmi üç yılına adalet ve kalkınma hamleleri yön vermiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde hem kalkınma hamleleri hayata geçirilmiş, refahın sosyal tabana yayılması için mücadele yürütülmüştür; hem de 12 Eylül gibi, 28 Şubat gibi antidemokratik süreçlerin esiri olan adaletsiz uygulamalara son verilmiştir. Bu yirmi üç yıllık dönemde bin yıl sürmesi arzulanan askerî vesayete son verildiği gibi, yargının yasama ve yürütme üzerinde bir güç hâline getirilmesi de müsaade edilmemiştir. Yakın tarihinde birçok askerî müdahalenin acı tecrübelerini yaşamış olan Türk milleti 15 Temmuzda da dillere destan bir direniş sergilemiştir. Cumhuriyetine, demokrasisine, seçilmiş Hükûmetine ve liderine sahip çıkan milletimiz millî iradenin gasbedilmesine, demokrasinin askıya alınmasına, hukukun katledilmesine ve zulmün hüküm sürmesine izin vermemiştir.

Değerli milletvekilleri, bizler, ülkemizin her köşesinde huzur ve emniyeti sağlamak, adalet ve kalkınma idealiyle aydınlık geleceği inşa etmek istiyoruz; bin yıldır barış ve kardeşlik içinde yaşadığımız bu coğrafyada refah ve huzurun hâkim olması için var gücümüzle çalışıyoruz. Bizim sosyal politikalarımızın temelinde adaleti tesis etme ideali vardır. Dezavantajlı grupların desteklenmesi ve korunması bize göre adaletin olmazsa olmaz bir şartıdır. Bütün vatandaşlarımız için fırsat eşitliğinin sağlanması, kamu hizmetlerinin erişilebilir kılınması, hak arama yollarının açık tutulması öncelikli hedeflerimizdir. Sosyal barış, ekonomik istikrar, devlet düzeni, bunlar ancak iyi çalışan adalet sistemiyle sürdürülebilir. Hızlı ve etkili işleyen bir adalet sistemi, başından beri iktidarımızın öncelikleri arasında yer almıştır. Bu önceliğe uygun olarak son yirmi üç yıl içerisinde birçok adım attık. Öncelikle hukuk ve yargı sistemimizi insana hizmet eden, iş görür bir yapıya kavuşturmak için gayret gösterdik. Hâkim, savcı ve personel sayısındaki yetersizlikleri giderdik. Hukukçularımızın özlük haklarını beklentilere uygun hâle getirdik. Yargıda hedeflenen sürenin yeniden belirlenmesine dair çalışmalar yaptık. Zamanın gerisinde kalan, güncel ihtiyaçları karşılayamayan mevzuat hükümlerini gözden geçirdik ve pek çok temel kanunu yeniledik. Hak arama yollarını açık ve işler vaziyette tutarken sisteme yeni kurumlar kazandırdık. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunu açtık. Böylece hak ve özgürlüklerin hukuki himayesini genişlettik. Kamu Denetçiliği Kurumuyla idarenin demokratik yönetimini sağladık. Ara buluculuk ve uzlaşma kurumlarını güçlendirerek uygulama alanlarını genişlettik. Mevcut binalarımızın fiziki ve teknik altyapısının tamamen yeniledik. Ağır iş yükü altındaki mahkemelerin yükünü azaltacak adımları ihmal etmedik. Mahkeme kararlarındaki hataları asgariye indirecek ve temyiz mahkemelerindeki yığılmayı giderecek düzenlemeleri yaptık. İstinaf mahkemeleri düzenlemesiyle iki dereceli yargılamadan üç dereceli yargılamaya geçtik. Bu çerçevede istinaf incelemesi yapmak üzere bölge adliye mahkemelerini 17 bölgede, bölge idare mahkemelerini 9 bölgede faaliyete geçirdik. Bilişim teknolojilerinin yargı alanında kullanımını sağlayan çok önemli bir adım attık. UYAP'la yargı hizmetlerini elektronik ortama taşıdığımız gibi SEGBİS sistemiyle de mesafeleri kısalttık, uzakları yakın ettik. Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu'nu yeniledik. Şeffaflığı, hukuki görünebilirliği ve kişi haklarını güçlendiren çeşitli reformlara imza attık. Adliye binalarımızı müstakil özel binalar hâline getirdik. Teknolojinin geliştirdiği imkânlardan yargı mensuplarımızın da faydalanmasına imkân tanıdık. Özellikle avukatlarımızın ofislerinden duruşmalara bağlanabilmesi ve görüntülü şekilde konuşabilmesini mümkün kıldık. Adliyelerde ön büro ve danışma masaları kurarak vatandaşlarımızın işlerini kolaylaştırdık. Modern bir adli tıp kurumuyla delillerin bilimsel yöntemlerle tespit edilmesini sağladık. İnsan hakları eylem planlarımızla Türkiye'nin hukuk standartlarını üst seviyeye çıkardık. Teknik olarak hangi düzeyi yaparsak yapalım biliyoruz ki adaletin kaynağı daima insandır. Bu nedenle, özellikle insanı yaşatmayı ve insanı yüceltmeyi esas alan bir adalet anlayışıyla hareket ettik. Yargıya olan güveni daha da arttırmak, yargılamaların hızlanması amacıyla gereken her türlü imkânı sağlamaya devam edeceğiz.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti büyük ve güçlü bir devlettir. Türkiye'nin gücü, hukuk devleti olmasından geliyor. Türkiye'nin gücü, demokrasiye bağlılığından geliyor. Türkiye'nin gücü, bağımsız yargı mekanizmalarından geliyor. Evet, yargıçlarımız bugün her zamankinden daha bağımsız ve tarafsız şekilde görevini yapıyor; tehditlere, karalamalara aldırmadan milletin hakkını korumak için çabalıyor. Burada hakimlerimize, savcılarımıza yönelik her türlü saldırıyı şiddetle kınadığımı ifade etmek istiyorum. Hukukçularımıza yönelik saldırıları sadece bireysel bir eylem olarak değil, milletimizin geleceğine yapılan bir sabotaj olarak değerlendiriyorum. Bizler Türkiye'nin adalet ve kalkınma yolunda kararlı adımlarla yürümesi için fedakârca çalışmaya devam edeceğiz. Demokrasiden, hukuktan, adaletten ve özgürlükten, temel hak ve hürriyetlerden asla taviz vermeyeceğiz.

Sözlerimi tamamlarken, güven veren bir adalet sisteminin inşası için gereken her türlü gayreti sarf eden Adalet Bakanımız Yılmaz Tunç Bey'e teşekkür ediyorum.

Adalet Bakanlığımızın 2026 yıl bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.