KOMİSYON KONUŞMASI

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli bürokratlar ve Sayın Bakan; ben herkesi saygıyla selamlıyorum.

Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü. Ben o nedenle kadına karşı işlenen suçlarda cezasızlık politikasından bahsetmek istiyorum.

Ya, çok üzgünüm, boğazım ağrıdığı için sesim korkunç çıkıyor yani bu yüzden herkesten şimdiden özür dilerim.

Şimdi, Bakanlığınıza bu konuda çok büyük bir sorumluluk düşüyor. Hatta bu konuyla ilgili yürütülecek bir acil eylem planında Bakanlığınızın da çok önemli bir misyonu var bununla ilgili olarak. Ama biz bu konuda yani yıllardır şiddetin, yani kadına karşı şiddetin ne yazık ki azaldığını görmüyoruz, gittikçe de arttığını görüyoruz. Bu konuda hem Bakanlık kadrolarınızın ve kurumlarınızın karnesi oldukça zayıf hem de yargının cezasızlık politikaları ne yazık ki bu durumu yani erkekleri daha çok cesaretlendiren bir durum yaratmış durumda. Yani erkek şiddeti ve cezasızlık politikaları kadınların yaşam hakkını tehdit eden sistematik bir hâl almış durumda. Failleri aklayan, cesaretlendiren ve erkek şiddetini sürdüren yargı pratikleriyle karşılaşmaya devam ediyoruz. Şimdi, bununla ilgili Kadın Dayanışma Vakfının geçtiğimiz aylarda yayınladığı bir rapor var. Bu rapor 6284 sayılı Yasa'nın uygulanmasındaki ihlalleri içeriyor. 203 dosyayı incelemişler Sayın Bakan. Bir de şeyden bahsetmek istiyorum bu konuyla ilgili esasında, İstanbul Sözleşmesi'nden hukuksuz bir şekilde çekilmeden sonra elimizde kalan en önemli yasa, en önemli yazılı belge 6284. 6284 etkin bir şekilde uygulansa bu konuda çok ciddi bir rahatlama da sağlayacak aslında. Ama ne yazık ki görüyoruz ki uygulamada çok ciddi ihlaller var. Şimdi, bu rapordan bahsetmek istiyorum öncelikle. 203 tedbir kararının olduğu dosyada uzaklaştırma ve iletişim yasağı gibi önleyici tedbirler de ihlallerin sık yaşandığı tespit edilmiş. Daha vahimi, koruma kararlarının 67 vakada ihlal edilmesine rağmen ihlallerin bildirildiği 57 vakanın yalnızca 23'üne zorlama hapsi uygulandığı görülmüş. Bu tablo ihlal bildirimlerinin büyük kısmının aslında somut sonuç üretmediğini ve yaptırımların caydırıcı olmadığını göstermek. Şiddet uygulayan erkekler kararlara itiraz etmek için hukuki yolları sonuna kadar kullanırken adalet mekanizmaları ihlaller karşısında hızla ve etkin bir şekilde yaptırım uygulamıyorlar ve kadınların bu konudaki itirazlarını yeterince değerlendirmiyorlar. Tedbir kararlarının uygulanmasında izleme ve takip mekanizmalarının yetersizliği kadınları şiddetten fiilen korunamamasına neden olmaktadır ve bu da adalete duyulan güveni zedelemektedir Sayın Bakan. Dahası tedbir talepleri keyfî gerekçelerle reddedilmektedir. Örneğin, dijital şiddete maruz kalan kadınlar 6284 kapsamındaki koruma ve tedbir talepleri olayın adi suç kategorisinde değerlendirilmesi ve ısrarlı takip olarak değerlendirilmemesinin dijital şiddetin ne yazık ki bu gerekçeyle reddedilmesi bu yasanın koruyucu ve kapsayıcı niteliğini daraltan keyfî bir yorum yapılmıştır. Bu, raporda da var. Ben bu raporu size de gönderebilirim.

Şimdi, Bakanlığınıza defalarca Bilgi Edinme Kanunu kapsamında 6284 sayılı Kanun'un uygulamalarına dair somut veriler sorulmasına rağmen Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünden gelen yanıtta talep edilen ayrıntıdaki verilerin ayrı veya özel bir çalışma, araştırma, inceleme ve analiz gerektirdiği cevabı verilmiştir Sayın Bakan. Şimdi, şiddetle mücadelede şeffaflık ve ve ve veri oluşturmak en önemli meselelerden biri, hayati bir öneme sahip. Biz de bugün Adalet Bakanlığının bütçesini konuşuyoruz, ya temel istatistiki verilerin dahi özel çalışma gerektiren bir sır olarak görülmesi kabul edilemez. Yani bu bir sır mı Sayın Bakan? Ya, bu soruya gerçekten cevap vermenizi istiyorum. Yani artık yapay zekâ teknolojisi var, verileri oluşturmak işten bile değil. Yani bu cevap artık kabul edilebilir bir cevap değil.

Şimdi birkaç tane spesifik olaydan bahsetmek istiyorum. Değerli Komisyon üyeleri, cezasızlık politikaları sadece istatistiklerle sınırlı kalmıyor, aslında yaşamları karartıyor. Birkaç tane örnek vermek istiyorum: Özellikle iş yerinde kadınların patronlarının cinsel tacizine ve mobbingine uğramasıyla ilgili yargının hiçbir sorumluluk almadığını görüyoruz. Kadınların çalışma hayatında dahi güvende olmadığını gösteren en çarpıcı örneklerden birini sunmak istiyorum size. Antep'te Ahmet Aslansoy Tekstil fabrikasında çaycı olarak çalışan G.Ç. adında bir kadın fabrikanın sahibi Ahmet Aslansoy tarafından cinsel tacize uğruyor. Kadın önce CİMER'e başvuru yapıyor. Daha sonra karakola bizzat kendisi giderek bu olayla ilgili suç duyurusunda bulunuyor. Buna rağmen, şikâyetin üzerinden bir yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen savcılık söz konusu şikâyete dair hiçbir işlem yapmıyor. Şimdi, oysa G.Ç. taciz sırasında aldığı ses kayıtlarını da dosyaya sunmuş ve yapılan inceleme sonucunda taciz eden kişinin Ahmet Altınsoy olduğu teknik araştırma sonucunda tespit edilmiş ve buna rağmen de hiçbir şey yapılmamış. Bu konuyu size sormak istiyorum Sayın Bakan ve bu gerçekten hani sizi zor durumda bırakmak için değil tam tersine sizin bu konuda tedbir almanızı ve müdahale etmeniz gerektiğini düşündüğüm için soruyorum. Yani Ahmet Aslansoy AK PARTİ'li Antep Milletvekilinin babası olduğu için mi, nüfuzlu olduğu için mi bu işlem yapılmıyor? Bunu özellikle sormak istiyorum. Fabrikanın Genel Müdürü kadına şunu söylüyor: "Milletvekilinin babası fabrikatör, sen onunla uğraşamazsın. Avukatları var, her türlü onu kurtarırlar." diyor. Yani bu gerçekten kabul edilemez. Bu konuyla ilgili kamuoyunu aydınlatmanızı bekliyoruz. Bir yılı aşkın süredir iddianamenin neden düzenlenmemiş olduğunun bilgilendirmesini lütfen yani ilgili kurumlar yapsınlar.

Bir diğer mesele Diyarbakır'da gerçekleşen bir olay, Nilay Esmer davası. Şimdi, Nilay Esmer tam on sekiz yıl babasının cinsel istismarına uğramış bir kız çocuğu. Şu anda büyüdü, artık 30'lu yaşlarında. En son jandarmanın suçüstü yakalamasıyla zaten dava başlıyor. Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi on üç yıl ceza vermiş ama bölge ağır ceza, bölge adliye mahkemesi, 7. Ağır Ceza ne yazık ki kararı bozmuş ve babayı beraat ettirmiş. Ya, bu kamuoyunun gerçekten rahatsız olduğu bir karardır. Bu konuyla ilgili Aile Bakanlığının da müdahil olduğu bir davadır.

ADALET BAKANI YILMAZ TUNÇ - Bu ilk derece kararı mı?

ADALET KAYA (Diyarbakır) - İlk derece kararını istinaf bozdu, ilk derece on üç yıl vermişti, istinaf bozdu. Şimdi Yargıtayda, Aile Bakanlığı da uyarımız sonucunda müdahil oldu. Şimdi, bu kabul edilebilir bir şey değil. Deliller var, suçüstü var; dolayısıyla bu kabul edilemez.

Şimdi, Adli Tıp Kurumundan bahsetmek istiyorum, Rojin Kabaiş dosyası. Sayın Bakan, yine Adli Tıbbın burada çok ciddi bir ihmali var. Yani ATK gerçeğin üstünü örtme çabasında oldu bu dosyada ve soruşturma makamıyla aynı tutumu sürdürerek dosyanın bir intihar dosyası gibi görünmesini sağlamaya çalıştı. Bu da kabul edilebilir değil. Bu konuyla ilgili de yine Adli Tıp Kurumunun değerlendirilmesini talep ediyoruz.

Şimdi, taleplerimiz var, Sayın Bakan, bunları size aktarmak istiyorum. Zamanım yetmedi, ne yazık ki, o yüzden direkt buraya geçeceğim. 6284 sayılı Kanun'un uygulanmasında kadının beyanını esas alan, risk analizini derinlemesine yapan ve tedbir ihlallerine karşı hızlı ve caydırıcı yaptırımlar uygulayan bir mekanizma kurulmalıdır Bakanlığınız bünyesinde. Yine, Adli Tıp Kurumu Rojin Kabaiş örneğinde olduğu gibi gerçeği çarpıtan tutumlardan vazgeçilmeli; bağımsız, şeffaf ve bilimsel çalışan bir yapıya kavuşturulmalıdır.

Gündemdeki on birinci yargı paketi derhâl geri çekilmeli; cinsiyet kimliği, cinsel yönelim, ırk ve etnisite temelli her türlü ayırımcılığı yasal zeminde meşrulaştıran tüm düzenleme çabaları sonlandırılmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Bitiriyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Adalet sadece mahkeme salonlarında değil, kadınlara sokakta, evde, iş yerinde, her yerde kendilerini güvende hissedebilecekleri o güvenlik duygusunu vermelidir; esasında güvenlik bu duyguda saklıdır. Bizler kadınlar için eşit ve özgür bir yaşam kurulana kadar, adaleti hakikatle buluşturana kadar burada olmaya, bunu savunmaya devam edeceğiz.

Şimdi, "kadına ve çocuğa karşı işlenen suçlarda şiddet failleri lehine infaz düzenlemesi" adı altındaki aflardan ve cezasızlık politikalarından vazgeçilmelidir Sayın Bakan.

Son olarak, hukuk mesleklerine giriş sınavında bize ulaşan adayların talepleri var. Bu sınava tabi adaylar diyor ki: "Sınav barajı düşürülmeli. Sınav staja başlama koşulu olmaktan çıkarılmalı. Amaç nitelik ölçmek ise ana derslerin ölçüleceği bir sınav yapılmalıdır." diye onların taleplerini de ilettim size.

Teşekkür ederim dinlediğiniz için.

Herkesi selam.